'Belirsizlik Aşılırsa Türkiye'ye Güven Ve Yatırım Artar'
Dünya Bankası Başekonomisti Franziska Ohnsorge, "2015'te Türkiye'ye ilişkin yüzde 3 büyüme tahminimiz genel seçim sonrasında politik belirsizliğin azalacağı öngörüsüne bağlı. Bunu bekleyip göreceğiz" dedi.
Dünya Bankası'nın Küresel Ekonomik Görünüm raporuna ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ohnsorge, Türkiye'nin bu yıl yüzde 3, önümüzdeki yıl ise yüzde 3,9 oranında büyümesinin beklendiğini kaydetti.
"2015 yılında Türkiye'nin ekonomik büyümesine ilişkin yüzde 3 seviyesindeki büyüme tahminimiz genel seçim sonrasında politik belirsizliğin azalacağı öngörüsüne bağlı. Bunu bekleyip göreceğiz" diyen Ohnsorge, Türkiye'nin büyümesinin önümüzdeki dönemde güçlenmesini beklediğini aktardı.
Ohnsorge, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin büyümesini yukarı yönlü itebilecek unsurlar çeşitli etkenlerin birleşimi. Avrupa ekonomisi net bir şekilde büyüme hızını artırıyor. Bunun yanında düşük finansman maliyetleri, finans piyasalarında riskler oluşmadığı takdirde devam edecek gibi görünüyor. Türkiye'de seçimlerin ardından oluşan belirsizliklerin ortadan kalması halinde yatırımlar ve yatırımcı güveni bu yılın geri kalanında ve gelecek yıl boyunca güçlü bir şekilde artacak."
Genel seçim sonrasındaki olası bir koalisyon hükümetinin kurulması halinde Türkiye'nin ekonomi politikalarının nasıl şekilleneceğine ilişkin soruya Ohnsorge, "Genelde biz buna bakmıyoruz. Politik belirsizliğin, yatırım, büyüme gibi alanlarda olası ekonomik etkilerine bakıyoruz. Genel seçime giderken yatırımlar üzerinde belirsizliklerin etkisini gördük. İleriye dönük olarak bu politik belirsizliğin bir şekilde çözümlenmesini ve politikaların güçlü bir şekilde yüzde 3 gibi bir büyümeyi desteklemesini bekliyoruz" yanıtını verdi.
- "İran, Türkiye için faydalı olabilir"
Franziska Ohnsorge, İran'la yapılan nükleer müzakerelerin ardından ülkeye uzun yıllardır uygulanan yaptırımların kaldırılması halinde Türkiye'nin bu değişimden faydalanabileceğini belirtti.
İran'ın yukarı yönlü pozitif değişkenler içerisinde değerlendirildiğini belirten Ohnsorge, "Temel senaryomuza göre İran'la yapılan görüşmeler mevcut durumunda kalmaya devam edecek. Tabii burada olumlu bir olasılık söz konusu. Eğer İran'la müzakereler ederse ve ülkeye uygulanan yaptırımların bir kısmı kaldırılırsa küresel ekonomi için en büyük etki petrol fiyatlarında görülecektir," dedi.
Ohnsorge, "Üretim fazlası olan bir piyasada İran'dan da günde yaklaşık 1 milyon varile kadar arz sağlanabilir. Bu küresel petrol fiyatlarını gerçekten baskılayabilir. Bu küresel büyüme için iyi olur ama petrol ithalatı yapan bazı ülkeler için iyi olmayabilir. Türkiye için olası ihracat pazarı olmasının yanı sıra petrol ithal eden bir ülke olarak, İran odaklı gelişmeler Türkiye için faydalı olabilir" değerlendirmesini yaptı.
IMF'nin yakın zamanda ABD Merkez Bankası Fed'in faiz artırım adımını 2016 yılına kadar ertelemesi yönünde talepte bulunduğunu belirten Franziska Ohnsorge, Dünya Bankası'nın da IMF'ye benzer şekilde faiz artışının özellikle gelişmekte olan ekonomileri olumsuz etkileyebileceğini belirtti.
Ohnsorge, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırım kararının kademeli ve zamana yayılmış bir şekilde gerçekleşmesi beklentisine karşın, önümüzdeki aylara ilişkin olarak gelişmekte olan ekonomilerin önündeki en büyük riskin, finans piyasalarında faiz artışının yaratabileceği olası şoklar olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
"2015 yılında Türkiye'nin ekonomik büyümesine ilişkin yüzde 3 seviyesindeki büyüme tahminimiz genel seçim sonrasında politik belirsizliğin azalacağı öngörüsüne bağlı. Bunu bekleyip göreceğiz" diyen Ohnsorge, Türkiye'nin büyümesinin önümüzdeki dönemde güçlenmesini beklediğini aktardı.
Ohnsorge, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin büyümesini yukarı yönlü itebilecek unsurlar çeşitli etkenlerin birleşimi. Avrupa ekonomisi net bir şekilde büyüme hızını artırıyor. Bunun yanında düşük finansman maliyetleri, finans piyasalarında riskler oluşmadığı takdirde devam edecek gibi görünüyor. Türkiye'de seçimlerin ardından oluşan belirsizliklerin ortadan kalması halinde yatırımlar ve yatırımcı güveni bu yılın geri kalanında ve gelecek yıl boyunca güçlü bir şekilde artacak."
Genel seçim sonrasındaki olası bir koalisyon hükümetinin kurulması halinde Türkiye'nin ekonomi politikalarının nasıl şekilleneceğine ilişkin soruya Ohnsorge, "Genelde biz buna bakmıyoruz. Politik belirsizliğin, yatırım, büyüme gibi alanlarda olası ekonomik etkilerine bakıyoruz. Genel seçime giderken yatırımlar üzerinde belirsizliklerin etkisini gördük. İleriye dönük olarak bu politik belirsizliğin bir şekilde çözümlenmesini ve politikaların güçlü bir şekilde yüzde 3 gibi bir büyümeyi desteklemesini bekliyoruz" yanıtını verdi.
- "İran, Türkiye için faydalı olabilir"
Franziska Ohnsorge, İran'la yapılan nükleer müzakerelerin ardından ülkeye uzun yıllardır uygulanan yaptırımların kaldırılması halinde Türkiye'nin bu değişimden faydalanabileceğini belirtti.
İran'ın yukarı yönlü pozitif değişkenler içerisinde değerlendirildiğini belirten Ohnsorge, "Temel senaryomuza göre İran'la yapılan görüşmeler mevcut durumunda kalmaya devam edecek. Tabii burada olumlu bir olasılık söz konusu. Eğer İran'la müzakereler ederse ve ülkeye uygulanan yaptırımların bir kısmı kaldırılırsa küresel ekonomi için en büyük etki petrol fiyatlarında görülecektir," dedi.
Ohnsorge, "Üretim fazlası olan bir piyasada İran'dan da günde yaklaşık 1 milyon varile kadar arz sağlanabilir. Bu küresel petrol fiyatlarını gerçekten baskılayabilir. Bu küresel büyüme için iyi olur ama petrol ithalatı yapan bazı ülkeler için iyi olmayabilir. Türkiye için olası ihracat pazarı olmasının yanı sıra petrol ithal eden bir ülke olarak, İran odaklı gelişmeler Türkiye için faydalı olabilir" değerlendirmesini yaptı.
IMF'nin yakın zamanda ABD Merkez Bankası Fed'in faiz artırım adımını 2016 yılına kadar ertelemesi yönünde talepte bulunduğunu belirten Franziska Ohnsorge, Dünya Bankası'nın da IMF'ye benzer şekilde faiz artışının özellikle gelişmekte olan ekonomileri olumsuz etkileyebileceğini belirtti.
Ohnsorge, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırım kararının kademeli ve zamana yayılmış bir şekilde gerçekleşmesi beklentisine karşın, önümüzdeki aylara ilişkin olarak gelişmekte olan ekonomilerin önündeki en büyük riskin, finans piyasalarında faiz artışının yaratabileceği olası şoklar olduğunu sözlerine ekledi.