'Balyoz Planı'Davasının Gerekçeli Kararı Hazırlandı
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden görülen "Balyoz Planı" davasında 236 sanık hakkında verilen beraat kararına ilişkin gerekçeli kararını hazırladı.
Mahkeme heyetince hazırlanan ve 7 bölümden oluşan gerekçeli kararın ilk bölümünde, sanıkların kimlik bilgileri ve iddianameye yer verildi.
Sanık ve avukatların savunmaları, deliller ve tanık beyanları, yargılamanın yenilenmesinden sonra toplanan delillerin yer aldığı gerekçeli kararın "Delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve sonuç" bölümünde ise "Anayasa Mahkemesi'nin kararı", "yargılamanın yenilenmesi aşamasında alınan tanık beyanları yönünden değerlendirme", "dijital delillerle ilgili değerlendirme" ve "plan semineriyle ilgili değerlendirme" başlıkları sıralandı.
Gerekçeli kararda, delillerin değerlendirilmesi sonucu sanıkların yüklenen suçları işledikleri yönünde mahkumiyetlerine yetecek, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı belirtilerek, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin iptali ile yüklenen suçları işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle beraatleri yönünde hüküm kurulmasının uygun görüldüğü aktarıldı.
Aleyhine darbe girişiminde bulunulduğu iddia edilen hükümetin Kasım 2002'de yapılan seçimle ilk kez iktidara geldiği kaydedilen gerekçeli kararda, "Seminerin yapıldığı tarih itibarıyla hükümet henüz 4 aydır görevde olup, 4 ay gibi kısa bir sürede hükümetin icraatlarını göstermesi ve bu icraatlardan rahatsız olunarak darbe planı hazırlanması da mantıklı bulunmamıştır" ifadelerine yer verildi.
Gerekçeli kararda, "Yargılamanın yenilenmesi aşamasında elde edilen deliller doğrultusunda gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen 11 ve 17 nolu CD'lerin sahte olarak oluşturulduğu kesin olarak tespit edilmiş, mahkumiyet hükmüne esas alınan diğer tüm dijital delillerin de sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluşmuştur" denildi.
Baransu tarafından teslim edilen belgeler arasında 1. Ordu Komutanlığı'nın "kozmik oda" olarak bilinen kontrollü evrak bürosundan çıkarılan belgeler de bulunduğu kaydedilen gerekçeli kararda, "Gizli nitelikte olan bu belgeleri bulunduğu kontrollü yerden gizlice alarak gazeteciye teslim eden, 11 ve 17 nolu CD'lerin sanıklarla aidiyetini sağlamak amacıyla sanık Süha Tanyeri'ye ait el yazılarının bulunduğu defterden kopyalama yaparak bu kişiye aitmiş izlenimi verecek şekilde üzerine yazı makinesiyle yazı yazan kişi veya kişilerin iyi niyetli olmadığı aşikardır" ifadeleri kullanıldı.
Gerekçeli kararda, Baransu tarafından teslim edilen ve yapılan aramalar sonucu elde edilen belgelerden ıslak imzalı olmayıp bilgisayar çıktısı şeklinde olanların sanıklarla doğrudan bağlantısı kurulamadığından delil niteliği bulunmadığının düşünüldüğü bildirildi.
Sanık Çetin Doğan'ın seminer konuşmalarındaki hükümeti eleştiren sözleri, seminerin amacını aşan sözler olsa da bu sözlerin sanığın darbe hazırlığı yaptığı anlamına gelmeyeceği vurgulanan gerekçeli kararda, sanığın darbe hazırlığı yapması halinde konuşmasında belirttiği gibi caydırıcılıktan söz etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı aktarıldı.
Gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"İllegal faaliyet gösterdiği iddia edilen sanıkların, gizli olarak bir araya gelip görüşme imkanları varken, kendileri dışında pek çok kişinin katıldığı bir seminer düzenlemeleri, düzenlenen bu seminerde darbe planlarından söz etmeleri, üstelik de 'gizlilik ve güvenlik' kuralına tamamen aykırı olarak seminer konuşmalarını aleyhlerine delil oluşturacak şekilde kayda alıp saklamaları, hayatın olağan akışına uygun bulunmamıştır."
Kaynak: AA
Sanık ve avukatların savunmaları, deliller ve tanık beyanları, yargılamanın yenilenmesinden sonra toplanan delillerin yer aldığı gerekçeli kararın "Delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve sonuç" bölümünde ise "Anayasa Mahkemesi'nin kararı", "yargılamanın yenilenmesi aşamasında alınan tanık beyanları yönünden değerlendirme", "dijital delillerle ilgili değerlendirme" ve "plan semineriyle ilgili değerlendirme" başlıkları sıralandı.
Gerekçeli kararda, delillerin değerlendirilmesi sonucu sanıkların yüklenen suçları işledikleri yönünde mahkumiyetlerine yetecek, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı belirtilerek, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin iptali ile yüklenen suçları işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle beraatleri yönünde hüküm kurulmasının uygun görüldüğü aktarıldı.
Aleyhine darbe girişiminde bulunulduğu iddia edilen hükümetin Kasım 2002'de yapılan seçimle ilk kez iktidara geldiği kaydedilen gerekçeli kararda, "Seminerin yapıldığı tarih itibarıyla hükümet henüz 4 aydır görevde olup, 4 ay gibi kısa bir sürede hükümetin icraatlarını göstermesi ve bu icraatlardan rahatsız olunarak darbe planı hazırlanması da mantıklı bulunmamıştır" ifadelerine yer verildi.
Gerekçeli kararda, "Yargılamanın yenilenmesi aşamasında elde edilen deliller doğrultusunda gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen 11 ve 17 nolu CD'lerin sahte olarak oluşturulduğu kesin olarak tespit edilmiş, mahkumiyet hükmüne esas alınan diğer tüm dijital delillerin de sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluşmuştur" denildi.
Baransu tarafından teslim edilen belgeler arasında 1. Ordu Komutanlığı'nın "kozmik oda" olarak bilinen kontrollü evrak bürosundan çıkarılan belgeler de bulunduğu kaydedilen gerekçeli kararda, "Gizli nitelikte olan bu belgeleri bulunduğu kontrollü yerden gizlice alarak gazeteciye teslim eden, 11 ve 17 nolu CD'lerin sanıklarla aidiyetini sağlamak amacıyla sanık Süha Tanyeri'ye ait el yazılarının bulunduğu defterden kopyalama yaparak bu kişiye aitmiş izlenimi verecek şekilde üzerine yazı makinesiyle yazı yazan kişi veya kişilerin iyi niyetli olmadığı aşikardır" ifadeleri kullanıldı.
Gerekçeli kararda, Baransu tarafından teslim edilen ve yapılan aramalar sonucu elde edilen belgelerden ıslak imzalı olmayıp bilgisayar çıktısı şeklinde olanların sanıklarla doğrudan bağlantısı kurulamadığından delil niteliği bulunmadığının düşünüldüğü bildirildi.
Sanık Çetin Doğan'ın seminer konuşmalarındaki hükümeti eleştiren sözleri, seminerin amacını aşan sözler olsa da bu sözlerin sanığın darbe hazırlığı yaptığı anlamına gelmeyeceği vurgulanan gerekçeli kararda, sanığın darbe hazırlığı yapması halinde konuşmasında belirttiği gibi caydırıcılıktan söz etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı aktarıldı.
Gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"İllegal faaliyet gösterdiği iddia edilen sanıkların, gizli olarak bir araya gelip görüşme imkanları varken, kendileri dışında pek çok kişinin katıldığı bir seminer düzenlemeleri, düzenlenen bu seminerde darbe planlarından söz etmeleri, üstelik de 'gizlilik ve güvenlik' kuralına tamamen aykırı olarak seminer konuşmalarını aleyhlerine delil oluşturacak şekilde kayda alıp saklamaları, hayatın olağan akışına uygun bulunmamıştır."