''Kanserin Sonu Kök Hücre Tedavisiyle Gelecek''
Kök Hücre Vakfı Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, ''mucizevi bir tedavi'' olarak adlandırılabilecek kök hücre sayesinde kanserin kökünün tamamen kazınabileceğini belirterek, "Özellikle lösemi, lenfoma ve kemik iliği gibi kanser türleri tedavi edilemeyen hastalık olmaktan çıkacak" dedi.
İlhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer aldığına dikkati çekti.
Dünyada yaşlı nüfusla beraber kanser hastalarının sayısının da arttığını, 2030 yılında dünyada en çok ölümün kalp damar hastalıklarından değil, kanserden olacağı yönünde öngörüler bulunduğunu aktaran İlhan, Türkiye'de de 2023 yılına kadar 20 bin yeni lösemi, lenfoma ve kemik iliği kanser hastası olacağı tahminini anımsattı.
Kanser hastalarının, uzun ve maliyetli bir tedavi sürecine tabi tutulduğunu dile getiren İlhan, ilaç, kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinin yüzde 100 sonuç vermediğini, bilim adamlarının yıllardır yeni yöntemler üzerinde araştırma yaptığını belirtti.
Bu alandaki en önemli araştırmaları, kök hücre tedavisi ve kök hücreden yapılacak ''kişiye özel'' aşıların oluşturduğunu vurgulayan İlhan, şu bilgileri verdi:
"Hastanın kardeşinden veya diğer birinci derece yakınlarından kök hücre alarak kanseri tedavi edeceğiz. Radyoterapi ve kemoterapi tedavisi uyguladıktan sonra kök hücreden ürettiğimiz aşıyı yapacağız. 'Mucizevi bir tedavi' olarak adlandırabileceğimiz kök hücre sayesinde kanserin kökünü tamamen kazıyacağımızı düşünüyoruz. Özellikle lösemi, lenfoma ve kemik iliği gibi kanser türleri, tedavi edilemeyen hastalık olmaktan çıkacak. Şu anda kanser türlerine baktığımızda en ölümcül kanserler, lösemi, lenfoma ve kemik iliği kanserleridir. Özellikle bu kanser türlerine yönelik tedavi çalışmaları ağırlık kazanıyor. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa'nın ve dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde bilim adamları kanserin kökünü tamamen kazımak için çalışıyor."
- "Kök hücre tedavisinde dünya ile yarışıyoruz"
Kök hücre tedavisi konusunda dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle yarışan Türkiye'nin, Avrupa'da kök hücre nakli sayısı bakımından üçüncü, kalite bakımından da ilk sıralarda yer aldığını dile getiren İlhan, 2014 yılında yaklaşık 350'si yabancı olmak üzere 3 bin 340 hastaya nakil yapıldığını söyledi.
Prof. Dr. Osman İlhan, dünyanın birçok ülkesinden gelen hastaya, Türkiye'de kök hücre nakli yaptıklarını belirterek, "Paris'te, Londra'da, New York'ta yapılan tedavinin aynısını hatta zaman zaman daha kalitelisini Türkiye'de yapıyoruz. Dolayısıyla, Hawaii'den bile gelen hastalarımız var. Türkiye'de bu tedavinin hem ucuz hem de kaliteli olması dolayısıyla yabancı hastalar bizi tercih ediyor. Kök hücre tedavisindeki başarı oranımız yüzde 80'lerde. Avrupa'nın en gelişmiş nakil merkezlerinde de bu oran yüzde 80'lerde. Kalite olarak dünyayla yarışıyoruz" diye konuştu.
Kök hücre tedavisinin, sadece kan hastalıklarında değil, aynı zamanda karaciğer, kalp, beyin gibi hastalıkların tedavisinde de çok etkili olduğunu belirten İlhan, kök hücre sayesinde eskiyen organın tamiri yapabileceklerini kaydetti.
Prof. Dr. İlhan, "İlerleyen yıllarda kişi sağlıklıyken kandan kök hücresini alacağız. Bu sağlıklı hücreleri dondurarak 10 yılda bir tekrar kişiye vererek yaşlanmayı geciktirebileceğiz" ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
Dünyada yaşlı nüfusla beraber kanser hastalarının sayısının da arttığını, 2030 yılında dünyada en çok ölümün kalp damar hastalıklarından değil, kanserden olacağı yönünde öngörüler bulunduğunu aktaran İlhan, Türkiye'de de 2023 yılına kadar 20 bin yeni lösemi, lenfoma ve kemik iliği kanser hastası olacağı tahminini anımsattı.
Kanser hastalarının, uzun ve maliyetli bir tedavi sürecine tabi tutulduğunu dile getiren İlhan, ilaç, kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinin yüzde 100 sonuç vermediğini, bilim adamlarının yıllardır yeni yöntemler üzerinde araştırma yaptığını belirtti.
Bu alandaki en önemli araştırmaları, kök hücre tedavisi ve kök hücreden yapılacak ''kişiye özel'' aşıların oluşturduğunu vurgulayan İlhan, şu bilgileri verdi:
"Hastanın kardeşinden veya diğer birinci derece yakınlarından kök hücre alarak kanseri tedavi edeceğiz. Radyoterapi ve kemoterapi tedavisi uyguladıktan sonra kök hücreden ürettiğimiz aşıyı yapacağız. 'Mucizevi bir tedavi' olarak adlandırabileceğimiz kök hücre sayesinde kanserin kökünü tamamen kazıyacağımızı düşünüyoruz. Özellikle lösemi, lenfoma ve kemik iliği gibi kanser türleri, tedavi edilemeyen hastalık olmaktan çıkacak. Şu anda kanser türlerine baktığımızda en ölümcül kanserler, lösemi, lenfoma ve kemik iliği kanserleridir. Özellikle bu kanser türlerine yönelik tedavi çalışmaları ağırlık kazanıyor. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa'nın ve dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde bilim adamları kanserin kökünü tamamen kazımak için çalışıyor."
- "Kök hücre tedavisinde dünya ile yarışıyoruz"
Kök hücre tedavisi konusunda dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle yarışan Türkiye'nin, Avrupa'da kök hücre nakli sayısı bakımından üçüncü, kalite bakımından da ilk sıralarda yer aldığını dile getiren İlhan, 2014 yılında yaklaşık 350'si yabancı olmak üzere 3 bin 340 hastaya nakil yapıldığını söyledi.
Prof. Dr. Osman İlhan, dünyanın birçok ülkesinden gelen hastaya, Türkiye'de kök hücre nakli yaptıklarını belirterek, "Paris'te, Londra'da, New York'ta yapılan tedavinin aynısını hatta zaman zaman daha kalitelisini Türkiye'de yapıyoruz. Dolayısıyla, Hawaii'den bile gelen hastalarımız var. Türkiye'de bu tedavinin hem ucuz hem de kaliteli olması dolayısıyla yabancı hastalar bizi tercih ediyor. Kök hücre tedavisindeki başarı oranımız yüzde 80'lerde. Avrupa'nın en gelişmiş nakil merkezlerinde de bu oran yüzde 80'lerde. Kalite olarak dünyayla yarışıyoruz" diye konuştu.
Kök hücre tedavisinin, sadece kan hastalıklarında değil, aynı zamanda karaciğer, kalp, beyin gibi hastalıkların tedavisinde de çok etkili olduğunu belirten İlhan, kök hücre sayesinde eskiyen organın tamiri yapabileceklerini kaydetti.
Prof. Dr. İlhan, "İlerleyen yıllarda kişi sağlıklıyken kandan kök hücresini alacağız. Bu sağlıklı hücreleri dondurarak 10 yılda bir tekrar kişiye vererek yaşlanmayı geciktirebileceğiz" ifadesini kullandı.