Başbakan Davutoğlu Açıklaması (4)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sayıları ne olursa olsun, niyeti siyasi iradenin dışında bir yapılanmaya hesap vermek ve ondan talimat almak olan bir kişi de olsa bin kişi de olsa devlette barındırılmaz" dedi.

Davutoğlu, Star televizyonundaki "Liderler Star'da" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Devletin kurumlarına yerleşmiş Paralel Yapı'nın ne kadar temizlendiğini düşünüyorsunuz" sorusu üzerine Davutoğlu, bürokraside çok ciddi şekilde yapılanmış bir örgüt olduğunu, bu yapılanmanın on yıllarca süren bir yöntemle belli aşamaya geldiğini söyledi.

Sistemin yeniden inşasında en önemli hususlardan birinin bürokrasinin rasyonel, objektif şekilde örgütlenmesi ve nihai olarak hesabını seçimle iş başına gelmiş, meşruiyetini halktan almış iktidarlara vermesi olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları belirtti:

"Yani, benim yanımda çalışan bir bürokrat bana hesap verecek. Eski Türkiye'de alışkanlık şuydu, denirdi ki hatta 'Bürokrasi ayrı bir yapı, gelen siyasetçiler geçici, onlar hancı biz yolcuyuz.' Hayır, gerçek hancı millet. O milleti temsil eden de biziz. Yarın başkası temsil eder. Kim siyasi iradeyi temsil ediyorsa bürokrasi ona tabidir. Bana hesap vermeyen bir bürokrat gidip de dışarıda, bu şimdi olduğu gibi Pensilvanya merkezli bir örgüt olabilir veya 28 Şubat'ta olduğu gibi 'Batı Çalışma Grubu' diye tanımlanmış başka grup olabilir... O zaman da onlara hesap veriyorlardı. Diyanet İşleri Başkanlığına gittiğimde görmüştüm, bir subay atamışlardı o kontrol ediyordu herkesi. O andan itibaren meşruiyet kalmaz. Bu iki hale de izin veremeyiz. Sayıları ne olursa olsun, niyeti siyasi iradenin dışında bir yapılanmaya hesap vermek ve ondan talimat almak olan bir kişi de olsa bin kişi de olsa devlette barındırılmaz."

-"Kimin ne hakkı olduğu hukukla belirlenir"

Davutoğlu, "Ergenekon ve Balyoz'da askerler terfi edebilir mi? Bu noktada sanıyorum yaklaşık 46 kişiden bahsediyoruz" sorusuna karşılık, bu konuda iki kriter olduğunu belirtti. Bunlardan birisinin hukuk devleti kriteri olduğunu ve bunların ayrımsız uygulanacağını dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Benim başkanlık yapacağım YAŞ, daha önce de Cumhurbaşkanlığı için de aynı şey geçerli, kesinlikle hukuk dışı bir sürece izin vermez. Yani kimin ne hakkı olduğu hukukla belirlenir. İkincisi de Silahlı Kuvvetler'in geleneği. Silahlı Kuvvetler'in geleneği de siyasi iradenin kararına bağlıdır. Yani o gelenek ve hukuki kurallar içerisinde siyasi irade o geleneği göz önünde bulundurur ama nihai kararı verir. Önümüze dosyalar, atama kararları geldiğinde bakacağımız, bizim için ölçü olan tek şey: Ehliyet, liyakat, Silahlı Kuvvetler'in kendi sistemi içindeki değerlendirmeleri ve herhangi bir şekilde Silahlı Kuvvetler'in ana misyonu görevi olan alan dışında çalışma içine girmemiş olmaları, bunlara bakarız. Silahlı Kuvvetler, silahlı kuvvetlerdir. Askeri görevini yapar, işte bugün olduğu gibi sınırı ihlal ederlerse haddini bildirir, cezasını verir. Silahlı Kuvvetler'in işi siyaset yapmak da değildir."

-"YAŞ toplantılarını olağanüstü görmemek lazım"

Silahlı Kuvvetler'in işinin Türkiye'de eğitim ya da başka alanlar olmadığını belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda Türkiye'de Silahı Kuvvetler, en sağlam zemine oturmuştur, son derece profesyonel şekilde yürüyor. Dolayısıyla YAŞ toplantılarını artık olağanüstü toplantılar gibi görmemek lazım. Dışişleri Bakanlığında büyükelçilerin ataması ne kadar doğal bir süreçse valilerin atanması ne kadar doğal bir süreçse YAŞ da o kadar doğal bir süreçtir. Silahlı Kuvvetlerimizin kendi yapısını güçlendirecek objektif, o gelenek içinde oturmuş kurallar çerçevesinde doğru kararlar alınır. Eskiden MGK toplantıları olağanüstü toplantı gibi yansıtılırdı. Şimdi normalleşti kimse MGK'da ne oluyor diye o kadar... Takip ediyor ama nihayetinde MGK kararları çıktığında 'Türkiye'de siyasi rejim mi değişecek, o mu olacak' gibi tartışmalar olmuyor. YAŞ toplantıları da diğer bürokrasideki atamalarla ilgili süreçler gibi normal bir süreç olarak algılanmalı."

AK Parti'nin günde 3, bazen 4 miting yaptığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da meydanlarda halka seslendiği hatırlatılarak, "Seçim döneminde ortaya çıkan bu tabloyu Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Davutoğlu, kendilerinin de diğer partiler gibi bir seçim kampanyası yürüttüklerini söyledi.

Bazen hiç hesapta olmayan mitingler yaptıklarını kaydeden Davutoğlu, halka kendilerini anlatıp iktidarı almayı hedeflediklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüzde 52 oyla seçildiğini hatırlatan Davutoğlu, "Kendi düşüncelerini özgün olarak ifade etme hakkına da yetkisine de sahip olan devletin en üst makamında olan bir şahsiyet olarak halkla buluşur, halka kanaatlerini aktarır. Bunlarda hiç bir olağanüstülük, hiçbir anormallik yok" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki ay önce ya da iki ay sonra halkla buluşması ne kadar normalse şimdi de normal olduğunu belirten Davutoğlu, "Buna özel bir anlam yüklememek lazım. Cumhurbaşkanımız kendi takdir ve kanaatlerini halkla paylaşır. Ama bizim bu anlamda rakiplerimiz diğer partilerdir. Hep beraber o rekabeti centilmence medeni kurallar içinde, demokratik usuller içinde yapalım" diye konuştu. Davutoğlu, muhalefetin sürekli Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tartışmanın içine çekmeye çalıştığını kaydetti.

-"Hiçbir zaman savunmadılar"

HDP ve CHP'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili başvurularına ilişkin YSK kararları üzerine bu partilerin Anayasa Mahkemesine gittiği hatırlatılarak, "Bu parlamanter sistem anayasal bir sorun olarak durmuyor mu" sorusuna Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Doğru, parlamenter sistem 12 Eylül'den beri malul. Bu parlamenter sistemi bu kadar önemsiyor idiysek CHP'ye MHP'ye soruyorum, 2007'de 27 Nisan muhtırası verildiğinde ne görüş beyan ettiler? Parlamenter sisteme verilen muhtıraydı o. O zamanki Cumhurbaşkanının görevi bırakması ve yeni cumhurbaşkanının seçimiyle ilgiliydi. Savundular mı parlamenter sistemi? 28 Şubat'ta savundular mı parlamenter sistemi?. Parlamenter sistem içinde seçilmiş bir iktidar o zamanın Cumhurbaşkanının başkanlığını yaptığı MGK toplantısında neredeyse azledilme noktasına geldi. Savundular mı? Onun yerine 28 Şubat'tan sonra o kaostan istifade edip MHP oyunu yükseltme çabasına girdi, CHP aynı şekilde. Hiçbir zaman savunmadılar. Samimi olmak lazım."

Muhalefet partilerinin YSK ve Anayasa Mahkemesine başvurmasının hakları olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Nihayetinde hukuk ne derse o olur. Ama tersini de düşünelim Cumhurbaşkanını tartışmanın içine çeken kim? Sadece Cumhurbaşkanımızın onlara dönük eleştirilerine değil bir de onların Cumhurbaşkanımıza, Devletin en üst makamında oturan, 12 yıllık Başbakanlığı altın dönem olarak tamamlayıp oraya gitmiş bir şahsiyetle kullandıkları dil nasıl bir dil? Hiçbir dönemde bir cumhurbaşkanı bu kadar ağır hakaretlere maruz kaldı mı? Kenan Evren'e o dönemin siyasileri bunların onda birini söyledi mi? Daha sonraki dönemlerde söylendi mi? Şimdi cumhurbaşkanımızın eleştirilerine muhalefet kendince tepki verdiğini düşünüyor ama en başından itibaren Cumhurbaşkanımızı neredeyse gayrimeşru ilan etmeye gayret eden ona o anlamda o hürmeti göstermeyen... Siz bir çatı aday çıkardınız kaybetti. Cumhurbaşkanımız kazandı yüzde 52 ile. Niye bu sonucu kabul etmiyorsunuz?"

"Tabii tarafsızlık ilkesi olarak, başkanlık sistemi üzerine yapılan konuşmalar, 400 milletvekili çağrısı ve muhalefete yüklenmesi" denilmesi üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanımızı anayasal olarak sınırlayan bir husus yok bu konuda. Görüşlerini beyan eder ama bu görüşleri doğru bulmayabilirsiniz. Siz de karşı görüşlerinizi beyan edersiniz. Ama nihayetinde taşların yerine oturması lazım. Bu taşların yerine oturmasında görev sadece Cumhurbaşkanımıza, bize düşmüyor, muhalefete de düşüyor. İstemediğiniz zaman cumhurbaşkanını görmezden geleceksiniz, başka zaman ise tarafsız olmasını bekleyeceksiniz. Sen önce cumhurbaşkanlığı makamına o anlamda saygı gösterdin de mi bunu bekliyorsun. Burada taşları yerine oturtmamız lazım. Ümit ederim 7 Haziran seçimleri böyle bir tabloyla taşların yerine oturmasını sağlar. Türkiye'de kendi kaleme almış olduğum 2023 sözleşmesinde bunları bunun için özellikle yazdım ve altına imza atarak taahhüt ettim."

-"CHP gibi çatışmalar içerisinde olan bir parti değiliz"

Yarın gerçekleştirilecek İstanbul mitingine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, İstanbul'a aşık ve sevdalı olduğunu, Konya'da doğduğunu ancak 3 yaşından itibaren İstanbul'da büyüdüğünü anlattı.

AK Parti ve diğer tüm siyasi partiler için İstanbul'un önemi bulunduğunun altını çizen Davutoğlu, ilin Türkiye'nin kader çizgisini yansıtan bir şehir olduğunu dile getirdi.

AK Parti'nin İstanbul'da güçlü olmaya önem verdiğini ve ildeki vatandaşlardan büyük destek gördüklerini belirten Davutoğlu, İstanbul il başkanının değiştiğini anımsattı. Davutoğlu, "Biz öyle CHP gibi çatışmalar içerisinde olan bir parti değiliz. Çatışmalar içinde olup CHP, İstanbul'u hiç bilmeyen, az bilen diyeyim, daha çok Ankara'da hayatını geçirmiş kıdemli bir siyasetçiyi İstanbul'a getirdi. Çünkü kendi aralarında çok çatışmalar vardı. Bizde ise genç, dinamik, teşkilat içinden gelmiş, son derece güzel vasıflara sahip bir ilçe başkanımız var" dedi.

-"Helikopterde, uçakta konuşturmamaya çalışıyor"

Mitinglerde sesi kısıldığı için ballı ıhlamur içtiği ve eşi Sare Davutoğlu'nun, konuşma yasağı koyduğunun ifade edilmesi üzerine Davutoğlu, "Evet, helikopterde, uçakta konuşturmamaya çalışıyor" diye konuştu.

Helikopter ve uçakta konuşmanın zarar verdiğini vurgulayan Davutoğlu, günde 3-4 miting yaptığını ve mitingleri 45 dakika ayarlamaya çalıştığını bildirdi. Miting öncesi ve sonrası, binlerce insanla el sıkıştığına dikkati çeken Davutoğlu, alana ulaşmasının 1 saati bulduğunu kaydetti.

Sare Davutoğlu'nun mutlu olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu'nun geçen hafta İstanbul'da iken öğlen saatlerine kadar hastalarına baktığını ve bunu yaparken daha mutlu olduğunu belirtti.

"Bu sefer beni yalnız bırakmamaya kararlı" diyen Davutoğlu, çalışma hayatının çok disiplinli ancak günlük hayatında disiplinsiz olduğunu dile getirdi.

Sağlığına veya ilaçlarını alacağı saate dikkat etmediğini anlatan Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu'nun kendisine bunları hatırlattığını söyledi. Davutoğlu, "Hayatım boyunca bütün eksikliklerimi arkadan toparladığı için alışageldiği bir şey. Açık söylemek gerekirse platforma çıkmak onun için zor oldu. Benim için de zor olmuştu. 2011'de ilk kampanya başladığımızda, en zor gelen şeylerden biri, bir anda otobüste kendi resmimi gördüm, Konya'da ve oraya çıktım" dedi.

Devlet hayatında, aşkla çalıştığını belirten Davutoğlu, mitinglerdeki enerjinin, sesinin kısıklığını unutturduğunu belirtti.

Sare Davutoğlu için dün memleketi Ayfonkarahisar'da ve büyüdüğü Eskişehir'de gerçekleştirilen mitinglerin önemli olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Her zaman omuz omuza olduk. Allah ondan razı olsun" ifadesini kullandı. Davutoğlu, günde 4-5 saat uyuduğunu söyledi.

(Sürecek)

Kaynak: AA