Gümrük Birliği Anlaşmasının Güncellenmesi
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Uluslararası Koordinatörü ve Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE) Daimi Temsilcisi Bahadır Kaleağası, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecinin aslında Türkiye'yi sadece Avrupa Birliği (AB) üyeliğine değil, aynı zamanda Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığına (TTIP) hazırladığını bildirdi.
Kaleağası, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesine ilişkin yaptığı açıklamada, Gümrük Birliği anlaşmasının 21. yüzyıl koşullarıyla uyumlu hale getirilmesinin Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye'nin ticari ilişkilerini güçlendireceğini belirterek, ticari ilişkilerin geliştirilmesinin devam etmekte olan katılım müzakerelerine alternatif oluşturmadığını, süreci tamamlayıcı olarak değerlendirildiğini kaydetti.
12 Mayıs'ta Brüksel'de AB Komisyonu'nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin gerçekleştirdiği toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında Gümrük Birliği'nin güncellenmesine ilişkin sürecin iç işlemlerin tamamlanmasını takiben resmen başlayacağının açıkladığını ifade eden Kaleağası, basın açıklamasındaki AB'ye katılım hedefine olan vurgunun çok önemli olduğunu, siyasi açıdan Türkiye'yi AB üyeliği yörüngesinde tuttuğunu, ekonomik açıdan ise piyasalara kurumsal güven verdiğini aktardı.
Kaleağası, teknik hazırlıkların başlayacağını, hizmetler, tarım, kamu ihaleleri, ihtilafların çözümü gibi konularda yol haritaları üzerinde çalışılacağını anlatarak, şunları kaydetti:
"Bu arada AB Komisyonu üye ülkeler ve özel sektör ile istişare içinde bir görev yetki belgesi taslağı oluşturacak. AB Bakanlar Konseyi bu metne son şeklini vererek komisyonu Türkiye ile müzakere için yetkilendirecek. Sonra Türkiye ile de mutabakat aranacak ve büyük olasılıkla 2016'nın ilk yarısında, belki nisan veya mayıs ayında bir AB-Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısı ile müzakereler başlayacak. Bir-iki yıl içinde de nihai anlaşmanın üye ülkeler, Türkiye ve Avrupa Parlamentosu'nun onayına sunulması söz konusu olabilecek. Bu süreçte bir dizi eşzamanlı gelişme Gümrük Birliği'nin yenilenmesi çalışmaları ile doğrudan etkileşimde olacak."
Kaleağası, geçen yıllarda kaçan tarihsel fırsatlara rağmen, Türk ekonomisinin Gümrük Birliği'nden genel olarak olumlu etkilendiğini belirterek, "En belirgin gösterge daha çok kalemde, daha çok ihracat oldu. Daha çok dış yatırım geldi. Toplumsal kalkınma olumlu etkilendi. Şirketler için ileri Avrupa koşullarında üretim, yönetim, denetim ve rekabet disiplini geldi. Irak'tan Çin'e diğer ülkelerin Türk ürünlerine artan itibarı, dünyayla artan ve çeşitlenen ticaret Türkiye'yi küresel rekabette güçlendirdi. Uluslararası açılımları daha etkili, güvenilir bir ekonomik yapıya kavuştuk. Bazı hatalı analizlerde gündeme getirilen 'ithalattan gümrük vergisi geliri kaybı' ise ancak ilk bir-iki yıl için yapılabilir. 'Gümrük Birliği olmasaydı' varsayımı yanıltıcı" değerlendirmesinde bulundu.
Gümrük Birliği ile standartları, uluslararası marka değeri ve dolayısı ile rekabet gücü artan Türk sanayisinin uluslararası krizlerden az etkilendiğini ifade eden Kaleağası, Gümrük Birliği olmasaydı ithalatın da buna göre bambaşka verilerle şekilleneceğini kaydetti.
Kaleağası, dünya ve Türkiye ekonomisini etkileyecek esas etkenin ise ABD-AB arasında müzakere edilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) olduğunu aktararak, "TTIP'nin AB ile üyelik süreci veya ekonomik entegrasyon içindeki ülkelere de açık olması tartışılıyor. Norveç, İsviçre ve Balkanları da içerecek bu konum Türkiye'nin uluslararası ekonomik çekim gücü ve softpower konumunu çok olumlu etkiler. Başka bir yaklaşımla, AB-Türkiye Gümrük Birliği doğrudan transatlantik ekonomik alana dahil edilebilir. Brüksel'de yeni başlayan Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecinin içeriği aslında Türkiye'yi sadece AB üyeliğine değil, aynı zamanda TTIP'e hazırlıyor" ifadelerini kullandı.
Ekonomik aktörler açısından her şirketin iş ortamını, sektörel stratejilerini ve piyasa değerini doğrudan etkileyecek bir döneme girildiğini belirten Kaleağası, şunları kaydetti:
"Gümrük Birliği hizmetler, tarım, ulaştırma, vize ve kamu ihaleleri gibi alanlarda gelişecek. Bu yönde stratejik çerçeveyi iyi değerlendirmek gerekiyor. Dünya ekonomisi çok eksenli bir yönde, enerji, siyaset, teknoloji ve ekoloji gibi alanların birbirinden ayrılmayacağı sürekli bir big bang içinde gelişiyor. Avrupa'da birlik süreci 'farklılaştırılmış entegrasyon' sistemine doğru evrim içinde. Geniş bir AB ekonomik ve siyasal çemberi, merkezinde çekirdek Euro alanı... Türkiye dosyası da bu çerçevede hızla ilerler, Türkiye geniş AB'ye üye olur. Türkiye bu küresel ortamda, ancak demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler ve insan sermayesi yüksek bir toplum olarak siyasal saygınlık ve ekonomik çekim gücü sahibi olabilir. Söz konusu olan Türk ekonomisinin de uluslararası marka değeridir."
Kaynak: AA
12 Mayıs'ta Brüksel'de AB Komisyonu'nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin gerçekleştirdiği toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında Gümrük Birliği'nin güncellenmesine ilişkin sürecin iç işlemlerin tamamlanmasını takiben resmen başlayacağının açıkladığını ifade eden Kaleağası, basın açıklamasındaki AB'ye katılım hedefine olan vurgunun çok önemli olduğunu, siyasi açıdan Türkiye'yi AB üyeliği yörüngesinde tuttuğunu, ekonomik açıdan ise piyasalara kurumsal güven verdiğini aktardı.
Kaleağası, teknik hazırlıkların başlayacağını, hizmetler, tarım, kamu ihaleleri, ihtilafların çözümü gibi konularda yol haritaları üzerinde çalışılacağını anlatarak, şunları kaydetti:
"Bu arada AB Komisyonu üye ülkeler ve özel sektör ile istişare içinde bir görev yetki belgesi taslağı oluşturacak. AB Bakanlar Konseyi bu metne son şeklini vererek komisyonu Türkiye ile müzakere için yetkilendirecek. Sonra Türkiye ile de mutabakat aranacak ve büyük olasılıkla 2016'nın ilk yarısında, belki nisan veya mayıs ayında bir AB-Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısı ile müzakereler başlayacak. Bir-iki yıl içinde de nihai anlaşmanın üye ülkeler, Türkiye ve Avrupa Parlamentosu'nun onayına sunulması söz konusu olabilecek. Bu süreçte bir dizi eşzamanlı gelişme Gümrük Birliği'nin yenilenmesi çalışmaları ile doğrudan etkileşimde olacak."
Kaleağası, geçen yıllarda kaçan tarihsel fırsatlara rağmen, Türk ekonomisinin Gümrük Birliği'nden genel olarak olumlu etkilendiğini belirterek, "En belirgin gösterge daha çok kalemde, daha çok ihracat oldu. Daha çok dış yatırım geldi. Toplumsal kalkınma olumlu etkilendi. Şirketler için ileri Avrupa koşullarında üretim, yönetim, denetim ve rekabet disiplini geldi. Irak'tan Çin'e diğer ülkelerin Türk ürünlerine artan itibarı, dünyayla artan ve çeşitlenen ticaret Türkiye'yi küresel rekabette güçlendirdi. Uluslararası açılımları daha etkili, güvenilir bir ekonomik yapıya kavuştuk. Bazı hatalı analizlerde gündeme getirilen 'ithalattan gümrük vergisi geliri kaybı' ise ancak ilk bir-iki yıl için yapılabilir. 'Gümrük Birliği olmasaydı' varsayımı yanıltıcı" değerlendirmesinde bulundu.
Gümrük Birliği ile standartları, uluslararası marka değeri ve dolayısı ile rekabet gücü artan Türk sanayisinin uluslararası krizlerden az etkilendiğini ifade eden Kaleağası, Gümrük Birliği olmasaydı ithalatın da buna göre bambaşka verilerle şekilleneceğini kaydetti.
Kaleağası, dünya ve Türkiye ekonomisini etkileyecek esas etkenin ise ABD-AB arasında müzakere edilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) olduğunu aktararak, "TTIP'nin AB ile üyelik süreci veya ekonomik entegrasyon içindeki ülkelere de açık olması tartışılıyor. Norveç, İsviçre ve Balkanları da içerecek bu konum Türkiye'nin uluslararası ekonomik çekim gücü ve softpower konumunu çok olumlu etkiler. Başka bir yaklaşımla, AB-Türkiye Gümrük Birliği doğrudan transatlantik ekonomik alana dahil edilebilir. Brüksel'de yeni başlayan Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecinin içeriği aslında Türkiye'yi sadece AB üyeliğine değil, aynı zamanda TTIP'e hazırlıyor" ifadelerini kullandı.
Ekonomik aktörler açısından her şirketin iş ortamını, sektörel stratejilerini ve piyasa değerini doğrudan etkileyecek bir döneme girildiğini belirten Kaleağası, şunları kaydetti:
"Gümrük Birliği hizmetler, tarım, ulaştırma, vize ve kamu ihaleleri gibi alanlarda gelişecek. Bu yönde stratejik çerçeveyi iyi değerlendirmek gerekiyor. Dünya ekonomisi çok eksenli bir yönde, enerji, siyaset, teknoloji ve ekoloji gibi alanların birbirinden ayrılmayacağı sürekli bir big bang içinde gelişiyor. Avrupa'da birlik süreci 'farklılaştırılmış entegrasyon' sistemine doğru evrim içinde. Geniş bir AB ekonomik ve siyasal çemberi, merkezinde çekirdek Euro alanı... Türkiye dosyası da bu çerçevede hızla ilerler, Türkiye geniş AB'ye üye olur. Türkiye bu küresel ortamda, ancak demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler ve insan sermayesi yüksek bir toplum olarak siyasal saygınlık ve ekonomik çekim gücü sahibi olabilir. Söz konusu olan Türk ekonomisinin de uluslararası marka değeridir."