Başbakan Davutoğlu'nun Başdanışmanı Mahçupyan Londra'da
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan, "Yargıya müdahale edildiğine dair suçlamalar var, yolsuzluk iddiaları var. Bunlarda gerçeklik payı olsaydı sonuçlarını görmemiz gerekirdi. Ancak bu hükümet ard arda seçimleri kazanmıştır" dedi.
Mahçupyan, İngiliz Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası'nda düzenlenen, "Değişimi Anlamak: Türkiye'de AK Parti Dönemi" başlıklı yuvarlak masa toplantısına katıldı.
Mahçupyan'ın konuşmasını Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim'in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi dinledi.
Batı'dan bakıldığında Türkiye'nin "çok tartışmalı" bir ülke olarak görüldüğünü dile getiren Mahçupyan, "Otoriterleştiğine dair suçlamalar ve iddialar var. Yargıya müdahale edildiğine dair suçlamalar var, yolsuzluk iddiaları var. Bunlarda gerçeklik payı olsaydı sonuçlarını görmemiz gerekirdi. Ancak bu hükümet ard arda seçimleri kazanmıştır. AK Parti her seçimde, CHP ve MHP'nin oylarının toplamından daha fazla oy almıştır. Diğer taraftan çok istikrarsız bir bölgede yaşıyoruz ve AK Parti Türkiye'yi istikrarlı bir pozisyonda tutmayı başarmıştır. Tüm suçlamalara karşın, bu hükümet çok başarılı bir hükümettir. Bu hükümet tüm bu hataları yapıyor ve nasıl oluyor da seçimleri kazanıyor ve çok başarılılar? Bu sorunun yanıtı için geçmişe, siyasi anlamda Türkiye'nin tarihini ve dinazmini anlamak gerekir" diye konuştu.
AK Parti'nin Türkiye'deki değişimin tek temsilcisi olduğunu belirten Mahçupyan, "AK Parti'nin hiçbir hatası yoktur demiyorum, birçok hata yapıyorlar. Ama tüm bu hatalara rağmen, hala oy alıyorlar. Bu, siyasi olarak birşeyin çok sağlam olduğunu gösteririr. Bu siyasi nedeni anlamadıkça, Türkiye'yi anlayamayız. AK Parti iyi şeyler de yapıyor, kötü şeyler de yapıyor. Ama bunları listelerseniz, iyi şeyler kötü şeylerden daha fazladır" ifadelerini kullandı.
- "Ermeni milliyetçiliğine karşıyım"-
Türkiye'deki azınlıklar ve 1915 olaylarına ilişkin iddiaları hakkındaki pozisyonunun sorulması üzerine Mahçupyan, 1994 yılında Refah Partisi'ne oy verdiğini, o zamandan beri de bu harekete oy vermeye devam ettiğini dile getirdi. Mahçupyan, şöyle konuştu:
"Sosyal alanda olanlardan, yaşanan sosyolojik ve kültürel gelişmelerden dolayı AK Parti'ye destek veriyorum. Müslümanlar bu ülkede çoğunluk ve bizler de Müslümanlar özgür olduğu kadar özgür olacağız. Müslümanlar demokrat olduğu sürece demokrat olacağız. Çoğunluğu bir kenara koyarak demokrat olamazsınız. Bu çoğunluğu kullanmalı ve sistemin içerisine almalıyız.
Dün de söylediğim gibi, kendimi Ermeniden çok Osmanlı hissediyorum. Ben milliyetçi değilim. Ama 1915 soykırımına konu geldiğinde, 'Ermeni soykırımı' ifadesini kullanıyorum. Ben bunun soykırım olduğunu düşünüyorum. Çünkü soykırımın tanımlaması var ve yaşanan tanımlamaya uyuyor. Eğer tanımlamayı değiştirirseniz, bu soykırım olmayabilir. Birçok kişi beni belki anlamayacaktır. Soykırım tarihsel bir tanımlama değil, hukuksal bir terimdir. Soykırım gözlemleyebileceğiniz, 'bak burada soykırım var' diyebileceğiniz bir şey değildir. Evet birçok zulüm yaşanabilir ama bunun geneline bakarak soykırım olarak nitelendirebilirsiniz. Ama ben adlandırmaktansa 1915'te ve sonrasında gerçekten ne olduğu ile daha fazla ilgilleniyorum. Adlandırmaya takılmaktansa, bir Ermeni için Türk halkının tarihsel ve toplumsal olarak ne olduğunu görmesinin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden Ermeni milliyetçilerine de karşıyım. Çünkü gerçeklikten ve insanların gerçek acılarından siyaset uğruna uzaklaşıyorlar."
Türkiye'deki bürokrasiye değinen Mahçupyan bürokratların zaman zaman siyasetçileri doğru ve zamanında bilgilendirmediğini belirtti.
Mahçupyan, "Recep Tayyip Erdoğan Başbakanken, bazen bir konuyla ilgili birşey yapılmadığını üç-dört ay sonra öğreniyordu. Türkiye'de tüm bilgiler bürokrasinin elinde. Siyasetçiler bürokratların önlerine koydukları kadar bilgi sahibi, daha fazla değil. Örneğin Hrant Dink olayından biliyorum, Tayyip Erdoğan bir kaç defa kendi bürokratları tarafından aldatıldı. Çünkü ona mahkeme sürecinde gerçekten olanlardan, konunun arka planından bahsetmediler. Herşeyin yolunda gittiğini düşünüyordu ama gitmedi. Bunun gibi birçok hadise var" dedi.
DAEŞ'e ilişkin bir soru üzerine ise Mahçupyan, Türk hükümetinin DAEŞ'i büyük bir tehdit olarak gördüğünü dile getirerek, "Türkiye, sınırında DAEŞ'in olmasındansa, Kürt bir komşuyu tercih eder. Ancak tabii bu sadece Türkler ve Kürtler anlaşabilirse mümkün olur" dedi.
Kaynak: AA
Mahçupyan'ın konuşmasını Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim'in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi dinledi.
Batı'dan bakıldığında Türkiye'nin "çok tartışmalı" bir ülke olarak görüldüğünü dile getiren Mahçupyan, "Otoriterleştiğine dair suçlamalar ve iddialar var. Yargıya müdahale edildiğine dair suçlamalar var, yolsuzluk iddiaları var. Bunlarda gerçeklik payı olsaydı sonuçlarını görmemiz gerekirdi. Ancak bu hükümet ard arda seçimleri kazanmıştır. AK Parti her seçimde, CHP ve MHP'nin oylarının toplamından daha fazla oy almıştır. Diğer taraftan çok istikrarsız bir bölgede yaşıyoruz ve AK Parti Türkiye'yi istikrarlı bir pozisyonda tutmayı başarmıştır. Tüm suçlamalara karşın, bu hükümet çok başarılı bir hükümettir. Bu hükümet tüm bu hataları yapıyor ve nasıl oluyor da seçimleri kazanıyor ve çok başarılılar? Bu sorunun yanıtı için geçmişe, siyasi anlamda Türkiye'nin tarihini ve dinazmini anlamak gerekir" diye konuştu.
AK Parti'nin Türkiye'deki değişimin tek temsilcisi olduğunu belirten Mahçupyan, "AK Parti'nin hiçbir hatası yoktur demiyorum, birçok hata yapıyorlar. Ama tüm bu hatalara rağmen, hala oy alıyorlar. Bu, siyasi olarak birşeyin çok sağlam olduğunu gösteririr. Bu siyasi nedeni anlamadıkça, Türkiye'yi anlayamayız. AK Parti iyi şeyler de yapıyor, kötü şeyler de yapıyor. Ama bunları listelerseniz, iyi şeyler kötü şeylerden daha fazladır" ifadelerini kullandı.
- "Ermeni milliyetçiliğine karşıyım"-
Türkiye'deki azınlıklar ve 1915 olaylarına ilişkin iddiaları hakkındaki pozisyonunun sorulması üzerine Mahçupyan, 1994 yılında Refah Partisi'ne oy verdiğini, o zamandan beri de bu harekete oy vermeye devam ettiğini dile getirdi. Mahçupyan, şöyle konuştu:
"Sosyal alanda olanlardan, yaşanan sosyolojik ve kültürel gelişmelerden dolayı AK Parti'ye destek veriyorum. Müslümanlar bu ülkede çoğunluk ve bizler de Müslümanlar özgür olduğu kadar özgür olacağız. Müslümanlar demokrat olduğu sürece demokrat olacağız. Çoğunluğu bir kenara koyarak demokrat olamazsınız. Bu çoğunluğu kullanmalı ve sistemin içerisine almalıyız.
Dün de söylediğim gibi, kendimi Ermeniden çok Osmanlı hissediyorum. Ben milliyetçi değilim. Ama 1915 soykırımına konu geldiğinde, 'Ermeni soykırımı' ifadesini kullanıyorum. Ben bunun soykırım olduğunu düşünüyorum. Çünkü soykırımın tanımlaması var ve yaşanan tanımlamaya uyuyor. Eğer tanımlamayı değiştirirseniz, bu soykırım olmayabilir. Birçok kişi beni belki anlamayacaktır. Soykırım tarihsel bir tanımlama değil, hukuksal bir terimdir. Soykırım gözlemleyebileceğiniz, 'bak burada soykırım var' diyebileceğiniz bir şey değildir. Evet birçok zulüm yaşanabilir ama bunun geneline bakarak soykırım olarak nitelendirebilirsiniz. Ama ben adlandırmaktansa 1915'te ve sonrasında gerçekten ne olduğu ile daha fazla ilgilleniyorum. Adlandırmaya takılmaktansa, bir Ermeni için Türk halkının tarihsel ve toplumsal olarak ne olduğunu görmesinin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden Ermeni milliyetçilerine de karşıyım. Çünkü gerçeklikten ve insanların gerçek acılarından siyaset uğruna uzaklaşıyorlar."
Türkiye'deki bürokrasiye değinen Mahçupyan bürokratların zaman zaman siyasetçileri doğru ve zamanında bilgilendirmediğini belirtti.
Mahçupyan, "Recep Tayyip Erdoğan Başbakanken, bazen bir konuyla ilgili birşey yapılmadığını üç-dört ay sonra öğreniyordu. Türkiye'de tüm bilgiler bürokrasinin elinde. Siyasetçiler bürokratların önlerine koydukları kadar bilgi sahibi, daha fazla değil. Örneğin Hrant Dink olayından biliyorum, Tayyip Erdoğan bir kaç defa kendi bürokratları tarafından aldatıldı. Çünkü ona mahkeme sürecinde gerçekten olanlardan, konunun arka planından bahsetmediler. Herşeyin yolunda gittiğini düşünüyordu ama gitmedi. Bunun gibi birçok hadise var" dedi.
DAEŞ'e ilişkin bir soru üzerine ise Mahçupyan, Türk hükümetinin DAEŞ'i büyük bir tehdit olarak gördüğünü dile getirerek, "Türkiye, sınırında DAEŞ'in olmasındansa, Kürt bir komşuyu tercih eder. Ancak tabii bu sadece Türkler ve Kürtler anlaşabilirse mümkün olur" dedi.