İçişleri Bakanı Ala, Diyarbakır'da Açıklaması
İçişleri Bakanı Efkan Ala, terörle mücadelede kesinti olmayacağını ve terörün Türkiye'nin gündeminden çıkarılacağını belirterek, "Kamu kurumları hiçbir suretle bu tür terörist faaliyetlerin yararlanabileceği bir anlayış içerisinde olamazlar, onlara yardım ve yataklık yapamazlar. Onlara kum, taş taşıyamazlar, onların sokaklara bariyer kurması için bir takım malzemeleri götüremezler. Demokrasiye kazılan mezardır bu hendekler. Demokrasiyi gömmeye çalışıyorsunuz" dedi.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır'a gelen Bakan Ala, ilk olarak valiliği ziyaret ederek, Vali Hüseyin Aksoy ile görüştü.
Ala, burada yaptığı açıklamada, medeniyetin beşiği olan bu coğrafyada dün Mardin ve Şanlıurfa'yı ziyaret ettiğini belirterek, Diyarbakır'ın hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
"Bu şehre hizmet etmiş olma onurunu bağışladığı için Rabb'ime şükrediyorum. Diyarbekir, Hz. Ömer zamanında fethedilmiştir. Hz. Süleyman Camii İslam dünyasının en önemli merkezlerindendir. 27 sahabe kabrinin bulunduğu bir şehirdeyiz. Kanuni'nin özel önem göstererek surlar yaptırdığı bir şehirdeyiz" diyen Ala, şehrin övgüyü fazlasıyla hak ettiğini anlattı.
Ala, şöyle devam etti:
"Ama maalesef son günlerde insanlığın mirası, bizim medeniyetimizin şaheseri olan bazı yapılar bize emanet edilmiş, bize miras kalmış olan çok önemli değerlerimiz tahrip edilmektedir. Burada teröristlerce Fatih Paşa Camii maalesef yakılmıştır. Cami denilince Diyarbakır akla gelir. Diyarbakır Ulu Camii İslam dünyasının en önemli 5-6 camisinden biridir. Bütün Diyarbakırlılar da bu değerin fazlasıyla farkındadır. Eminim ki burayı yakan teröristler kesinlikle Diyarbakırla ilgisi olmayan, kentin kültürüyle büyümemiş, Diyarbakır'dan haberdar olmayan insanlık dışı unsurlardır. Niye o dönemden kalma tarihi mekanlarımızı hamamlarımızı, okulları yaktılar?"
- "Terörle mücadelede kesinti olmayacak"
Türkiye'nin çok büyük problemlerin hakkından geldiğine işaret eden Ala, ülkede büyük problemlerin çözüldüğünü dile getirdi.
Ala, "Bu problem de konjonktürel olarak çok etkili olsa da burada vatandaşın hayatını çok etkilese de ki çünkü onların da evlerini yakıyorlar, onları yerlerinden etmeye çalışıyorlar, çocuklarını terörize ediyorlar, bizim üstesinden gelebileceğimiz, çözüp yola devam edeceğimiz sorundur" diye konuştu.
Türkiye ve hükümet olarak iki şeyden asla taviz vermeyeceklerini, bunlardan birinin Türkiye'nin kalkınması, Türkiye ile Diyarbakır'ın kalkınması, ekonominin gelişmesi, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi hedefi olduğunu aktaran Ala, Türkiye'nin demokrasinin gelişmesi ve ileri demokrasi yönünde hedeflerinin olduğunu vurguladı.
Bunun için gerekli olan reformları yapmak istediklerini ve bunları yapacaklarına dikkati çeken Ala, şunları kaydetti:
"Sosyal refahı tabana yaymalı, geliştirmeliyiz. Şimdiye kadar 2002'den beri çok şey yaptık ama önümüzde daha yapacağımız çok şey var. Geçtiğimiz 2 yılda 4 seçim yaşadık. Milletimiz Türkiye'nin önüne bir siyasi otoban yaptı. Biz otobanda ilerleyeceğiz ve ekonomik, sosyal reformları yapacağız. Türkiye kalkınacak, gelişecektir. Diğer taviz vermeyeceğimiz ve kararlılıkla gerçekleştireceğimiz şey ise şimdilik bunun önüne çıkan terörle mücadelede azmimiz ve kararlığımızdır. Terörle mücadelede kesinti olmayacak ve Türkiye'nin gündeminden inşallah çıkarılacaktır."
Ala, 2002 yılından itibaren Türkiye'nin ilerlemesinin önüne çok engeller çıkarıldığını, millet iradesiyle bu engellerin hepsini aştıklarını ve bir kenara koyduklarını vurgulayarak, bazılarını tarihin çöplüğüne gönderdiklerini ve yollarına devam ettiklerini kaydetti.
- Diyarbakır'da 24 milyar liralık yatırım
Yollarına devam ederken Diyarbakır'ın da bundan çok büyük yarar sağladığını, bugüne kadar Diyarbakır'da 24 milyar liralık yatırım yapıldığını bildiren Ala, bunun 2002'de iş başına geldiklerinde yatırım bütçesinin birkaç katı kadar olduğuna dikkati çekti.
Kentte şimdi 5 milyar liralık yatırımın sürdüğünü dile getiren Ala, şöyle dedi:
"Kimin haddinedir, hakkınadır yazık değil mi bu memlekete? Bu kadar güzel potansiyele sahipken, insanları bu kadar Türkiye ve Avrupa Birliği kireci içerisinde hızla yatırımını yapıp kalkınmasına çalışırken ve 4 seçim sonra bile bu siyasi yolu hendeklerle kapatmaya çalışmak, milletin mahallesine bomba yerleştirmek, sokaklara tuzak kurmak kime ne yarar sağlayacak?"
Terör olaylarına karşı 78 milyonun ve bütün siyasi aktörlerin, sivil toplum örgütlerinin, tüm kesimlerin yekvücut olarak karşı durması gerektiğini ifade eden Ala, Avrupa'da bir ülkede terör olayı olduğu zaman herkesin topyekün karşı durduğunu, topyekün meselenin üzerine gittiklerini, hangi mesele varsa onu siyasi alanda tartıştıklarını ve çözüme kavuşturduklarını anlattı.
"Parlamento ne için var? Burada Diyarbakırlı kardeşimiz seçimlerini yaptı, sandığa gitti. Türkiye sandığa gitti, seçimini yaptı ve parlamentoya temsilcilerini gönderdi. Burada belediyeleri seçtiler. Belediyelerin görevi nedir? Sokak yapmak, sokak güzelleştirmesi yapmak, insanlara hizmet sunmaktır. Parke yapmaktır, çamurdan kurtarmaktır" diyen Ala, siyasetçinin görevinin ülkenin genel ve yerel meseleleri ile yatırımları takip etmek ve siyasi meseleleri gündeme getirmek olduğunu aktardı.
- "Ne istiyorsunuz bu Diyarbakır halkından?"
Parlamentonun konuşulacak yer olduğunu, orada meseleleri gündeme getirerek, çözüm aramak ve çözümün bir parçası olmak gerektiğini söyleyen Ala, şunları dile getirdi:
"Şimdi böyle bir terör olayına karşı birtakım kurnazca kelimeler ve cümleler kurarak destek vermek, arkasında durmak, siyasetin kendini inkarıdır. Kamu kurumları hiçbir suretle bu tür terörist faaliyetlerin yararlanabileceği bir anlayış içerisinde olamazlar, onlara yardım ve yataklık yapamazlar. Kamu kurumları hiçbir suretle onlara yardım ve yataklık yapamazlar. Onlara kum, taş taşıyamaz, onların sokaklara bariyer kurması için bir takım malzemeler götüremezler. Demokrasiye kazılan mezardır bu hendekler. Demokrasiyi gömmeye çalışıyorsunuz. Oradaki vatandaş sandığa gitti ve kimin kendisini yönetmesi gerektiğini seçti, sizi seçti. Vatandaştan daha ne istiyorsunuz? Türkiye'nin her yerinde oy alanlar kendi seçmenine karşı gece gündüz bir çalışma içerisinde."
Temsil yetkisi alanların siyasi sorumluluğu da aldıklarını anlatan Ala, "Milletin iradesini gömmek isteyenler kanalların, hendeklerinin arkasında durabilirler mi? Onlarla görüşebilir mi onlarla işbirliği yapabilirler mi? Yazıktır, günahtır. Ne istiyorsunuz bu Diyarbakır halkından ve milletimizden? Oy diyorsunuz veriyor, çalışma diyorsunuz yapıyor, büyük problemler karşısında metanetini koruyor. Biz de hükümet olarak 2002'den beri elimizden geleni yapıyoruz" şeklinde konuştu.
- "Neden hendeğe gömüyorsunuz geleceğini?"
Diyarbakır'da en zor dönemlerde 3 yıl görev yaptığını, milletin hakkını, hukukunu koruma konusunda en derin yapılara karşı demokrasiyi savunduklarına işaret eden Ala, birlikte Diyarbakırlının huzurunu savunduklarını belirtti.
Ala, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi ne var Allah aşkına Türkiye bu kadar mesafe katetmişken? Yani AB'ye imza atmış, reform üstüne reform yapma imkanını kazanmış, önümüzde 4 yıllık perspektif açmış Türkiye'de millet olarak bunlara katkıda bulunmak, bunlara yardım etmek, milletin burada problemlerini dile getirip, bizim de daha hızlı reformlar yapmamızı sağlamak, bizi buna zorlamak varken... Açık söylüyorum Türkiye'nin önünü açmak, hedeflerine hızla koşmaya çalışan bir iktidara ve Türkiye'ye 'nasıl yardım edebiliriz ve daha fazlasını sağlayabiliriz' diye elbirliği yapmak varken bu olanlar neden? Eğer teröristler yüz bulmasalar, arkalarında bir destek hissetmeseler açık söylüyorum bu kadar yapamazlar bu millete. Bu millete, Sur'da veya başka ilçelerimizde bu eziyeti reva görenlere karşı en başta durması gerekenler o milletin temsil yetkisini ve oyunu en fazla almış olanlardır. Bunun adresi belli. Biz de bize düşeni elbet yapacağız."
Güvenlik birimleri ile vatandaşın huzuruyla birebir ilgilendiklerini dile getiren Ala, her türlü imkanı onlara sunacaklarını bildirdi.
"Onların kılına bir halel gelmesin, burunları kanamasın diye bizim de gerçekten istemediğimiz bu sokağa çıkma yasağını bunun için koyuyoruz. Bir vatandaşımızın kılına hiçbir şey gelmesin, burnu kanamasın. Elbette askerimizin, polisimiz de burnu kanamasın mücadele ederken. Hatta terör faaliyetleri olmasın, insanlar ölmesin. O çocukları alıp, götürüp terörist yapmasınlar. O çocuklar Türkiye'nin geleceği için çalışsın" diyen Ala, çocuklara okul yaptıklarını, çocukların okullarda mühendis, yönetici, milletvekili ve belediye başkanı olacağını dile getirdi.
Ala, "Neden hendeğe gömüyorsunuz geleceğini? Türkiye bütün bu meselelerini konuşacak demokratik standarda kavuşmuştur. Bunun teröristlerce berhava edilmesine asla izin verilmeyecektir. Bu millete bu eziyetten vazgeçilmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
- Baro başkanının öldürülmesi
Daha geçen gün bir baro başkanının, bu ülkenin yetiştirdiği, avukat yaptığı kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Ala, aynı anda yine memleketin yetiştirdiği polislerin de şehit olduğunu anımsattı.
"Ne oluyor? Tabi bu konularda yetkili mercilerden duymadığımız hiçbir spekülatif habere inanmayın. Devlet bütün berraklığıyla idari soruşturma başlattı. Adli soruşturma Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatıldı. Birbirleriyle entegre içerisinde yürüyor ve o sonuçlanıncaya kadar hiçbir yönlendirmeye, insanların kafasını karıştırmaya, eskiden kalma alışkanlıklarla yapılan haberlere kesinlikle itibar etmeyin" değerlendirmesinde bulunan Ala, son derece ciddiyetle meselenin yürütüldüğünü bildirdi.
"Burada hele bir kasıt varsa o zaten Türkiye'ye bir kasıttır. Türkiye'ye kastedilmiştir. Onun için Türkiye gerçekten geldiği bu noktada Ulu Caminin şehrinde, bu kadar medeniyetin gelip geçtiği ve dünyaya nam salmış şehrin göbeğinde çok daha iyi şeylere layıktır. Türkiye olarak biz bunu gerçekleştireceğiz" diyen Ala, Türkiye'nin önündeki engellerin yine milletin iradesiyle kalkacağını, bugüne kadar bunu çok deneyenlerin olduğunu, tüm engellerin kaldırıldığını aktardı.
Vatandaşa sağlık, eğitim ve sosyal yardım hizmetini götürme gayreti içerisinde olduklarını, bunları çözmenin en iyi yolunun da meseleleri siyaseten ele alma olduğunu dile getiren Ala, meseleleri demokrasi içerisinde tartışmak ve milletin isteği doğrultusunda çözmekten yana olduklarına işaret etti.
Ala, şunları kaydetti:
"Siyasi sorumluluk üstlenmiş, siyasi temsil yetkisi almış hiçkimse halktan başka hiçbir otoriteden, hiçbir yerden hele hele bir terör örgütünden zinhar talimat alamaz yada onların dediğini yerine getiremez, getirmemelidir. Siyasi mekanizmaların yeri bellidir. Bu yolun çok güçlendirilmesi lazım. Çok güçlendirilir ve teröre karşı da topyekün durulursa inanın çok az maliyetle çok şeyi başarabiliriz. Bunu, 2002'den beri biz Diyarbakır'da kardeşlerimizle, Ulu Cami'nin orada iskemlelere oturduğumuzda, kardeşlerimizle, vatandaşlarımızla konuşmamızda, Ofis'te, Gazi'de, Melikahmet'te gezmemizde gördük. Burası Cahit Sıtkı Tarancı'nın, Ziya Gökalp'ın memleketi."
Diyarbakır'da Ali Emiri'nin önemine değinen Ala, Kutadgu Bilig'den söz ederken dilinin sürçmesi üzerine "Tabi arzu etmediğimiz şeyler olunca Kutadgu Bilig'i bile doğru dürüst telaffuz edemedik, hatırlayamadık. Bu bakımdan biz arzu ediyoruz ki Türkiye artık bu tür şeyleri tartışmasın. Bunları çözeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz. Her şey her gelen günün bir önceki günden inşallah daha iyi olacaktır" diye konuştu.
Bakan Ala, daha sonra Valilik Toplantı Salonunda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
Toplantı, basına kapalı gerçekleşti.
Kaynak: AA
Ala, burada yaptığı açıklamada, medeniyetin beşiği olan bu coğrafyada dün Mardin ve Şanlıurfa'yı ziyaret ettiğini belirterek, Diyarbakır'ın hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
"Bu şehre hizmet etmiş olma onurunu bağışladığı için Rabb'ime şükrediyorum. Diyarbekir, Hz. Ömer zamanında fethedilmiştir. Hz. Süleyman Camii İslam dünyasının en önemli merkezlerindendir. 27 sahabe kabrinin bulunduğu bir şehirdeyiz. Kanuni'nin özel önem göstererek surlar yaptırdığı bir şehirdeyiz" diyen Ala, şehrin övgüyü fazlasıyla hak ettiğini anlattı.
Ala, şöyle devam etti:
"Ama maalesef son günlerde insanlığın mirası, bizim medeniyetimizin şaheseri olan bazı yapılar bize emanet edilmiş, bize miras kalmış olan çok önemli değerlerimiz tahrip edilmektedir. Burada teröristlerce Fatih Paşa Camii maalesef yakılmıştır. Cami denilince Diyarbakır akla gelir. Diyarbakır Ulu Camii İslam dünyasının en önemli 5-6 camisinden biridir. Bütün Diyarbakırlılar da bu değerin fazlasıyla farkındadır. Eminim ki burayı yakan teröristler kesinlikle Diyarbakırla ilgisi olmayan, kentin kültürüyle büyümemiş, Diyarbakır'dan haberdar olmayan insanlık dışı unsurlardır. Niye o dönemden kalma tarihi mekanlarımızı hamamlarımızı, okulları yaktılar?"
- "Terörle mücadelede kesinti olmayacak"
Türkiye'nin çok büyük problemlerin hakkından geldiğine işaret eden Ala, ülkede büyük problemlerin çözüldüğünü dile getirdi.
Ala, "Bu problem de konjonktürel olarak çok etkili olsa da burada vatandaşın hayatını çok etkilese de ki çünkü onların da evlerini yakıyorlar, onları yerlerinden etmeye çalışıyorlar, çocuklarını terörize ediyorlar, bizim üstesinden gelebileceğimiz, çözüp yola devam edeceğimiz sorundur" diye konuştu.
Türkiye ve hükümet olarak iki şeyden asla taviz vermeyeceklerini, bunlardan birinin Türkiye'nin kalkınması, Türkiye ile Diyarbakır'ın kalkınması, ekonominin gelişmesi, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi hedefi olduğunu aktaran Ala, Türkiye'nin demokrasinin gelişmesi ve ileri demokrasi yönünde hedeflerinin olduğunu vurguladı.
Bunun için gerekli olan reformları yapmak istediklerini ve bunları yapacaklarına dikkati çeken Ala, şunları kaydetti:
"Sosyal refahı tabana yaymalı, geliştirmeliyiz. Şimdiye kadar 2002'den beri çok şey yaptık ama önümüzde daha yapacağımız çok şey var. Geçtiğimiz 2 yılda 4 seçim yaşadık. Milletimiz Türkiye'nin önüne bir siyasi otoban yaptı. Biz otobanda ilerleyeceğiz ve ekonomik, sosyal reformları yapacağız. Türkiye kalkınacak, gelişecektir. Diğer taviz vermeyeceğimiz ve kararlılıkla gerçekleştireceğimiz şey ise şimdilik bunun önüne çıkan terörle mücadelede azmimiz ve kararlığımızdır. Terörle mücadelede kesinti olmayacak ve Türkiye'nin gündeminden inşallah çıkarılacaktır."
Ala, 2002 yılından itibaren Türkiye'nin ilerlemesinin önüne çok engeller çıkarıldığını, millet iradesiyle bu engellerin hepsini aştıklarını ve bir kenara koyduklarını vurgulayarak, bazılarını tarihin çöplüğüne gönderdiklerini ve yollarına devam ettiklerini kaydetti.
- Diyarbakır'da 24 milyar liralık yatırım
Yollarına devam ederken Diyarbakır'ın da bundan çok büyük yarar sağladığını, bugüne kadar Diyarbakır'da 24 milyar liralık yatırım yapıldığını bildiren Ala, bunun 2002'de iş başına geldiklerinde yatırım bütçesinin birkaç katı kadar olduğuna dikkati çekti.
Kentte şimdi 5 milyar liralık yatırımın sürdüğünü dile getiren Ala, şöyle dedi:
"Kimin haddinedir, hakkınadır yazık değil mi bu memlekete? Bu kadar güzel potansiyele sahipken, insanları bu kadar Türkiye ve Avrupa Birliği kireci içerisinde hızla yatırımını yapıp kalkınmasına çalışırken ve 4 seçim sonra bile bu siyasi yolu hendeklerle kapatmaya çalışmak, milletin mahallesine bomba yerleştirmek, sokaklara tuzak kurmak kime ne yarar sağlayacak?"
Terör olaylarına karşı 78 milyonun ve bütün siyasi aktörlerin, sivil toplum örgütlerinin, tüm kesimlerin yekvücut olarak karşı durması gerektiğini ifade eden Ala, Avrupa'da bir ülkede terör olayı olduğu zaman herkesin topyekün karşı durduğunu, topyekün meselenin üzerine gittiklerini, hangi mesele varsa onu siyasi alanda tartıştıklarını ve çözüme kavuşturduklarını anlattı.
"Parlamento ne için var? Burada Diyarbakırlı kardeşimiz seçimlerini yaptı, sandığa gitti. Türkiye sandığa gitti, seçimini yaptı ve parlamentoya temsilcilerini gönderdi. Burada belediyeleri seçtiler. Belediyelerin görevi nedir? Sokak yapmak, sokak güzelleştirmesi yapmak, insanlara hizmet sunmaktır. Parke yapmaktır, çamurdan kurtarmaktır" diyen Ala, siyasetçinin görevinin ülkenin genel ve yerel meseleleri ile yatırımları takip etmek ve siyasi meseleleri gündeme getirmek olduğunu aktardı.
- "Ne istiyorsunuz bu Diyarbakır halkından?"
Parlamentonun konuşulacak yer olduğunu, orada meseleleri gündeme getirerek, çözüm aramak ve çözümün bir parçası olmak gerektiğini söyleyen Ala, şunları dile getirdi:
"Şimdi böyle bir terör olayına karşı birtakım kurnazca kelimeler ve cümleler kurarak destek vermek, arkasında durmak, siyasetin kendini inkarıdır. Kamu kurumları hiçbir suretle bu tür terörist faaliyetlerin yararlanabileceği bir anlayış içerisinde olamazlar, onlara yardım ve yataklık yapamazlar. Kamu kurumları hiçbir suretle onlara yardım ve yataklık yapamazlar. Onlara kum, taş taşıyamaz, onların sokaklara bariyer kurması için bir takım malzemeler götüremezler. Demokrasiye kazılan mezardır bu hendekler. Demokrasiyi gömmeye çalışıyorsunuz. Oradaki vatandaş sandığa gitti ve kimin kendisini yönetmesi gerektiğini seçti, sizi seçti. Vatandaştan daha ne istiyorsunuz? Türkiye'nin her yerinde oy alanlar kendi seçmenine karşı gece gündüz bir çalışma içerisinde."
Temsil yetkisi alanların siyasi sorumluluğu da aldıklarını anlatan Ala, "Milletin iradesini gömmek isteyenler kanalların, hendeklerinin arkasında durabilirler mi? Onlarla görüşebilir mi onlarla işbirliği yapabilirler mi? Yazıktır, günahtır. Ne istiyorsunuz bu Diyarbakır halkından ve milletimizden? Oy diyorsunuz veriyor, çalışma diyorsunuz yapıyor, büyük problemler karşısında metanetini koruyor. Biz de hükümet olarak 2002'den beri elimizden geleni yapıyoruz" şeklinde konuştu.
- "Neden hendeğe gömüyorsunuz geleceğini?"
Diyarbakır'da en zor dönemlerde 3 yıl görev yaptığını, milletin hakkını, hukukunu koruma konusunda en derin yapılara karşı demokrasiyi savunduklarına işaret eden Ala, birlikte Diyarbakırlının huzurunu savunduklarını belirtti.
Ala, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi ne var Allah aşkına Türkiye bu kadar mesafe katetmişken? Yani AB'ye imza atmış, reform üstüne reform yapma imkanını kazanmış, önümüzde 4 yıllık perspektif açmış Türkiye'de millet olarak bunlara katkıda bulunmak, bunlara yardım etmek, milletin burada problemlerini dile getirip, bizim de daha hızlı reformlar yapmamızı sağlamak, bizi buna zorlamak varken... Açık söylüyorum Türkiye'nin önünü açmak, hedeflerine hızla koşmaya çalışan bir iktidara ve Türkiye'ye 'nasıl yardım edebiliriz ve daha fazlasını sağlayabiliriz' diye elbirliği yapmak varken bu olanlar neden? Eğer teröristler yüz bulmasalar, arkalarında bir destek hissetmeseler açık söylüyorum bu kadar yapamazlar bu millete. Bu millete, Sur'da veya başka ilçelerimizde bu eziyeti reva görenlere karşı en başta durması gerekenler o milletin temsil yetkisini ve oyunu en fazla almış olanlardır. Bunun adresi belli. Biz de bize düşeni elbet yapacağız."
Güvenlik birimleri ile vatandaşın huzuruyla birebir ilgilendiklerini dile getiren Ala, her türlü imkanı onlara sunacaklarını bildirdi.
"Onların kılına bir halel gelmesin, burunları kanamasın diye bizim de gerçekten istemediğimiz bu sokağa çıkma yasağını bunun için koyuyoruz. Bir vatandaşımızın kılına hiçbir şey gelmesin, burnu kanamasın. Elbette askerimizin, polisimiz de burnu kanamasın mücadele ederken. Hatta terör faaliyetleri olmasın, insanlar ölmesin. O çocukları alıp, götürüp terörist yapmasınlar. O çocuklar Türkiye'nin geleceği için çalışsın" diyen Ala, çocuklara okul yaptıklarını, çocukların okullarda mühendis, yönetici, milletvekili ve belediye başkanı olacağını dile getirdi.
Ala, "Neden hendeğe gömüyorsunuz geleceğini? Türkiye bütün bu meselelerini konuşacak demokratik standarda kavuşmuştur. Bunun teröristlerce berhava edilmesine asla izin verilmeyecektir. Bu millete bu eziyetten vazgeçilmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
- Baro başkanının öldürülmesi
Daha geçen gün bir baro başkanının, bu ülkenin yetiştirdiği, avukat yaptığı kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Ala, aynı anda yine memleketin yetiştirdiği polislerin de şehit olduğunu anımsattı.
"Ne oluyor? Tabi bu konularda yetkili mercilerden duymadığımız hiçbir spekülatif habere inanmayın. Devlet bütün berraklığıyla idari soruşturma başlattı. Adli soruşturma Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatıldı. Birbirleriyle entegre içerisinde yürüyor ve o sonuçlanıncaya kadar hiçbir yönlendirmeye, insanların kafasını karıştırmaya, eskiden kalma alışkanlıklarla yapılan haberlere kesinlikle itibar etmeyin" değerlendirmesinde bulunan Ala, son derece ciddiyetle meselenin yürütüldüğünü bildirdi.
"Burada hele bir kasıt varsa o zaten Türkiye'ye bir kasıttır. Türkiye'ye kastedilmiştir. Onun için Türkiye gerçekten geldiği bu noktada Ulu Caminin şehrinde, bu kadar medeniyetin gelip geçtiği ve dünyaya nam salmış şehrin göbeğinde çok daha iyi şeylere layıktır. Türkiye olarak biz bunu gerçekleştireceğiz" diyen Ala, Türkiye'nin önündeki engellerin yine milletin iradesiyle kalkacağını, bugüne kadar bunu çok deneyenlerin olduğunu, tüm engellerin kaldırıldığını aktardı.
Vatandaşa sağlık, eğitim ve sosyal yardım hizmetini götürme gayreti içerisinde olduklarını, bunları çözmenin en iyi yolunun da meseleleri siyaseten ele alma olduğunu dile getiren Ala, meseleleri demokrasi içerisinde tartışmak ve milletin isteği doğrultusunda çözmekten yana olduklarına işaret etti.
Ala, şunları kaydetti:
"Siyasi sorumluluk üstlenmiş, siyasi temsil yetkisi almış hiçkimse halktan başka hiçbir otoriteden, hiçbir yerden hele hele bir terör örgütünden zinhar talimat alamaz yada onların dediğini yerine getiremez, getirmemelidir. Siyasi mekanizmaların yeri bellidir. Bu yolun çok güçlendirilmesi lazım. Çok güçlendirilir ve teröre karşı da topyekün durulursa inanın çok az maliyetle çok şeyi başarabiliriz. Bunu, 2002'den beri biz Diyarbakır'da kardeşlerimizle, Ulu Cami'nin orada iskemlelere oturduğumuzda, kardeşlerimizle, vatandaşlarımızla konuşmamızda, Ofis'te, Gazi'de, Melikahmet'te gezmemizde gördük. Burası Cahit Sıtkı Tarancı'nın, Ziya Gökalp'ın memleketi."
Diyarbakır'da Ali Emiri'nin önemine değinen Ala, Kutadgu Bilig'den söz ederken dilinin sürçmesi üzerine "Tabi arzu etmediğimiz şeyler olunca Kutadgu Bilig'i bile doğru dürüst telaffuz edemedik, hatırlayamadık. Bu bakımdan biz arzu ediyoruz ki Türkiye artık bu tür şeyleri tartışmasın. Bunları çözeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz. Her şey her gelen günün bir önceki günden inşallah daha iyi olacaktır" diye konuştu.
Bakan Ala, daha sonra Valilik Toplantı Salonunda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
Toplantı, basına kapalı gerçekleşti.