YYÜ'den Önemli Proje
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi tarafından yapılan ‘Beta (B)-Tipi Titanyum Alaşımlarının Vücut Entegrasyonunu ve Biyouyumluluğunu İyileştirmek Amacıyla Sol-jel Yüzey Modifikasyon İşlemleri ile Biyoaktif Hibrid Kaplamalar ile Kaplanması ve Karakterizasyonu’ projesiyle bir ilke imka atıyor.
Projenin tanıtım toplantısında konuşan YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, YYÜ’nün artık uluslararası bir üniversite olduğunu belirterek, YYÜ’nün bütün birimleriyle güçlü bir şekilde Van’a, bölgeye, Türkiye’ye ve dünyaya önemli çalışmalarla kendini kabul ettirmeye başladığını söyledi.
YYÜ’nün artık büyük çalışmalara imza atan bir üniversite olduğunu vurgulayan Battal, “Kabul edilen diğer projeler uygulamaya geçtiğinde, göreceksiniz ki artık YYÜ sadece tıp, diş hekimliği, ziraat, veteriner ve temel bilim alanında değil, mühendislik alanında da gerçekten çok büyük projelere imza atan bir üniversite olarak ülkeye katkı sunmaya devam edecektir” dedi.
Projenin yürütücülüğünü yapan YYÜ Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Dikici ise, günümüzde kullanılan metalik implantların vücudun hemen hemen her noktasında sıklıkla kullanılmakta olduğunu belirterek, metal kaliteli olmasından dolayı vücuda ilk teması halinde bazı mujik reaksiyonlar oluşturduğunu söyledi.
Kullanılan metal implantların çok basit bir iltihaptan, çok şiddetli reaksiyonlara kadar ulaşabildiğine dikkat çeken Dikici, “Yaptığımız çalışmada, oluşan mujik reaksiyonların önüne geçmek için metalik implantlar üzerine, doku benzeri ve özellikle kemik karakterli bazı yapılarla kaplanmasını sağlıyoruz. Bunu kaplarken de implantın kullanıldığı yere bağlı olarak bazı katkılar ekliyoruz. İmplant vücuda ilk girdiğinde sanki metalle karşılaşıyormuş gibi değil de, kendinden bir parça ile karşılaşıyormuş gibi bir izlenim algılamasını sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
TÜBİTAK’ın finanse ettiği projenin uluslararası işbirliği ile yürüdüğünü ifade eden Dikici, “Kullandığımız alaşımlar ticari olarak satılmakta olan alaşımlardan farklılık içeren, içinde toksit ve alerjik elementler içermiyor. Bu çalışmalar Japonya’nın Tohoku Üniversitesi’nde Prof. Mitsuo Niinomi ve ekibi tarafından devam ettiriliyor. Orada üretilen alaşımlar üniversitemize gönderilerek, üzerine biyoaktif kaplamalarla kaplanıyor” ifadelerini kullandı.
Yapılan araştırmalara göre, ticari olarak kullanılan titanyum-aleminyum alaşımları, kobalt-krom alaşımları veya paslanmaz çelikler içerisinde bulunan bazı elementlerin vücutta toksit ve alerjik etkiler oluşturduğunu vurgulayan Dikici, “Yapılan araştırma ve deneylerde, vücut içerisindeki alüminyumun uzun süre kalması durumunda Alzheimer’i tetiklediği veya Vanadyomun aşırı toksit etki yaparak dermatolojik reaksiyonlara sebep olduğu görüldü.
Dolayısıyla bu implantlar içerisinde, ters reaksiyon gösteren elementlerin yerine, toksit ve alerjik elementlerin kullanılması gerekiyor. Bizim de kullandığımız alaşım elementlerin hiçbiri, yapılan testlerde toksit ve alerjik özellikler sergilemedi. Çalışmanın bir diğer önemli özelliği de, halihazırdaki implantların kemikle elastik el farklılığı var. Bu elastikel farklılık hastaya implant edilmesinden sonra yük transferinde büyük problemler oluşturuyor. Fakat bizim kullanmış olduğumuz implantların elastik modülü kemiğe oldukça yakın. Dolayısıyla özellikle omurilik zedelenmelerinde metalik implantların kullanılması çoğu zaman kaçınılmaz oluyor ve elastikel farklılık olduğunda hastanın hareket kabiliyeti oldukça sınırlandırılmış oluyor. Bu geliştirilen implantlarda ise elastik modül kemiğe çok yakın olduğu için özel uygulamalarla bu alaşımları kullanabilirsiniz” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
YYÜ’nün artık büyük çalışmalara imza atan bir üniversite olduğunu vurgulayan Battal, “Kabul edilen diğer projeler uygulamaya geçtiğinde, göreceksiniz ki artık YYÜ sadece tıp, diş hekimliği, ziraat, veteriner ve temel bilim alanında değil, mühendislik alanında da gerçekten çok büyük projelere imza atan bir üniversite olarak ülkeye katkı sunmaya devam edecektir” dedi.
Projenin yürütücülüğünü yapan YYÜ Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Dikici ise, günümüzde kullanılan metalik implantların vücudun hemen hemen her noktasında sıklıkla kullanılmakta olduğunu belirterek, metal kaliteli olmasından dolayı vücuda ilk teması halinde bazı mujik reaksiyonlar oluşturduğunu söyledi.
Kullanılan metal implantların çok basit bir iltihaptan, çok şiddetli reaksiyonlara kadar ulaşabildiğine dikkat çeken Dikici, “Yaptığımız çalışmada, oluşan mujik reaksiyonların önüne geçmek için metalik implantlar üzerine, doku benzeri ve özellikle kemik karakterli bazı yapılarla kaplanmasını sağlıyoruz. Bunu kaplarken de implantın kullanıldığı yere bağlı olarak bazı katkılar ekliyoruz. İmplant vücuda ilk girdiğinde sanki metalle karşılaşıyormuş gibi değil de, kendinden bir parça ile karşılaşıyormuş gibi bir izlenim algılamasını sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
TÜBİTAK’ın finanse ettiği projenin uluslararası işbirliği ile yürüdüğünü ifade eden Dikici, “Kullandığımız alaşımlar ticari olarak satılmakta olan alaşımlardan farklılık içeren, içinde toksit ve alerjik elementler içermiyor. Bu çalışmalar Japonya’nın Tohoku Üniversitesi’nde Prof. Mitsuo Niinomi ve ekibi tarafından devam ettiriliyor. Orada üretilen alaşımlar üniversitemize gönderilerek, üzerine biyoaktif kaplamalarla kaplanıyor” ifadelerini kullandı.
Yapılan araştırmalara göre, ticari olarak kullanılan titanyum-aleminyum alaşımları, kobalt-krom alaşımları veya paslanmaz çelikler içerisinde bulunan bazı elementlerin vücutta toksit ve alerjik etkiler oluşturduğunu vurgulayan Dikici, “Yapılan araştırma ve deneylerde, vücut içerisindeki alüminyumun uzun süre kalması durumunda Alzheimer’i tetiklediği veya Vanadyomun aşırı toksit etki yaparak dermatolojik reaksiyonlara sebep olduğu görüldü.
Dolayısıyla bu implantlar içerisinde, ters reaksiyon gösteren elementlerin yerine, toksit ve alerjik elementlerin kullanılması gerekiyor. Bizim de kullandığımız alaşım elementlerin hiçbiri, yapılan testlerde toksit ve alerjik özellikler sergilemedi. Çalışmanın bir diğer önemli özelliği de, halihazırdaki implantların kemikle elastik el farklılığı var. Bu elastikel farklılık hastaya implant edilmesinden sonra yük transferinde büyük problemler oluşturuyor. Fakat bizim kullanmış olduğumuz implantların elastik modülü kemiğe oldukça yakın. Dolayısıyla özellikle omurilik zedelenmelerinde metalik implantların kullanılması çoğu zaman kaçınılmaz oluyor ve elastikel farklılık olduğunda hastanın hareket kabiliyeti oldukça sınırlandırılmış oluyor. Bu geliştirilen implantlarda ise elastik modül kemiğe çok yakın olduğu için özel uygulamalarla bu alaşımları kullanabilirsiniz” şeklinde konuştu.