Diyanet İşleri Başkanı Görmez'den Papa Ve Trump'a Tepki

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Müslümanların ülkeye alınmaması yönünde çağrı yapan ABD başkan aday adaylarından Donald Trump'a tepki göstererek, "Amerika gibi bir ülkede seçimden önce adaylar, 'Müslümanları Amerika'ya alacağız almayacağız' tartışmasını yapabiliyor. Burada hiçbir milletin, hiçbir din mensubunun suçu birbirine atması doğru değil. Bu coğrafyada biz çok büyük acılar çekiyoruz. Bu acıları DAEŞ gibi sonradan ortaya çıkan sadece terör örgütlerinin yaptıklarından çekmiyoruz. Bunların her birisi birer sonuçtur, sebep değildir" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, ABD Dışişleri Bakanlığının Müslüman Toplumlar Özel Temsilcisi Şerik Zafer'i makamında kabul etti.

Yaşanan sorunların belirli bir dinin değil bütün insanlığın meselesi olarak okunması gerektiğine işaret eden Görmez, şöyle devam etti:

"Dünya kuruldu kurulalı, dünya bütün insanları yaşatacak zenginlikte olduğu halde maalesef insanlar kendi hırslarıyla kendi öfkeleriyle dünyayı birbirlerine dar ediyorlar. İlahi dinler, insan oğluna dünyayı daha güzel yönetmesi, barış içinde birlikte yaşasınlar, rahmeti, şefkati, adaleti egemen kılsınlar diye geldi. Ama insanlar dinleri de kendilerine dönüştürebiliyorlar. Rahmeti yeryüzüne getiren dinler, şiddetin, vahşetin aracı haline getirilebiliyor."

- "Papa'nın ağzından bile böyle bir cümle dökülebiliyor"

Sekülerizmin dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekun bir savaşın içine soktuğunu ifade eden Görmez, şunları söyledi:

"İnsanlar, daha bilimsel keşiflerle atom bombasını düşünebildi. Kimyasal silahları üretti, tarihteki savaşlarda ölen insanların birkaç katı insanı modern zamanlardaki savaşlarda kaybetti. İki büyük dünya savaşı yaşandı, şimdi üçüncü büyük dünya savaşından bahsediliyor. Sayın Papa'nın ağzından bile böyle bir cümle dökülebiliyor."

Müslümanların ülkeye alınmaması yönünde çağrı yapan ABD başkan aday adaylarından Donald Trump'a tepki gösteren Görmez, şunları kaydetti:

"Amerika gibi bir ülkede seçimden önce adaylar, 'Müslümanları Amerika'ya alacağız almayacağız' tartışmasını yapabiliyor. Burada hiçbir milletin, hiçbir din mensubunun suçu birbirine atması doğru değil. Bu coğrafyada biz çok büyük acılar çekiyoruz. Bu acıları, DAEŞ gibi sonradan ortaya çıkan sadece terör örgütlerinin yaptıklarından çekmiyoruz. Bunların her birisi birer sonuçtur, sebep değildir. Bilhassa coğrafyanın küresel güçlerin çatışma alanı haline gelmesi, bütün bunların birinci sebebi olmuştur. Önce Afganistan sonra Irak, Bosna, Çeçenistan gibi bölgelerde yapılan savaşların sonunda, eğitimden yoksun, şiddetin ve vahşetin gölgesinde yetişen çok sayıda nesiller ortaya çıktı. Yaralı bilinçler ve ölümcül kimlikler çoğaldı. Bir taraftan da büyük göçler başladı. Bu göçmenler gittikleri ülkelerde o ülkelere entegre olamadılar. Oralarda kendi gettolarını kurdular, ötekileştirildiler. Dinlerini öğrenecek imkanları bulamadılar. Hatta yanlış yorumlara saptılar. Göçmen nesillerin dini yanlış öğrenenlerin çocukları ile coğrafyada şiddetin gölgesinde yetişen gençler arasında bir yakınlık oluştu. Bu nesiller, dine bir ideoloji olarak sarılmayı tercih ettiler."

İnsanlığın bütün bu yaşanılan sorunların acılarını çektiğini belirten Görmez, "Ben, çok umutsuz değilim. Topyekün konuşarak, birlikte değerlendirerek yeni bir dünyayı kurabiliriz" dedi.

- "Diyanet, gerçekten takdiri hak ediyor"

ABD Dışişleri Bakanlığının Müslüman Toplumlar Özel Temsilcisi Şerik Zafer, Ankara'ya ikinci ziyareti olduğunu, ilk ziyaretini 30 yıl önce gerçekleştirdiğini belirterek şöyle konuştu:

"Benim ailemin tarihinde bu şehrin ayrı bir yeri var. Benim ailem Pakistanlı, ben aslında Karaçi'de doğdum. Babam 16 yaşındayken Ankara'da eğitim görmüş. Orta Doğu Teknik Üniversitesinde bir burs kazanmış. Benim ve ailemin Amerika'da kurma şansına eriştiğimiz hayatımız, aslında Türkiye'de görmüş olduğumuz olanaklardan kaynaklandı. Bu nedenle bugün burada olmak benim için bir şeref."

Avurpa dahil olmak üzere pek çok yerde Diyanet'in kurumsallaştığı ülkeleri gezme imkanı olduğunu anlatan Zafer, "Sizin başkanlığınız altında Diyanet, gerçekten takdiri hak ediyor" dedi.

ABD Başkanı Barack Obama tarafından görevlendirildiğini ve Dışişleri Bakanı John Kerry'e bağlı olarak çalıştığını aktaran Zafer, görevinin Müslüman toplumlarla ilişki sağlamak olduğunu ifade etti.

Pek çok zorlukla karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Zafer, şu değerlendirmeyi yaptı:

"IŞİD, El Kaide gibi örgütler, bizim dinimizin yanlış şekilde kullanıp yanlış bir şekilde aksettiriyorlar. Örneğin masum insanların öldürülmesinin doğru olduğunu savunuyorlar. Bu bağlamda sizin yapmış olduğunuz liderlik, çok büyük önem arz ediyor. Çünkü bu şekilde bu grupların yaptıklarının İslam ile hiçbir bağlantısının olmadığını anlatmak adına çok önemli. Gençlerle bu bağlantının sağlanması yönünde yaptığınız çalışmalar çok değerli."

- "İslam karşıtı söylemler, genel bakış açısını yansıtmıyor"

"Benim ülkem dini farklılıklara ve din özgürlüğü konusunda son derece toleranslı bir ülke olmakla beraber maalesef bu İslam karşıtlığı söylemini içerimizde de zaman zaman yaşıyoruz" diyen Zafer, kendisinin de bu konuda umutlu olmak istediğini, bu tür söylemlerin medya üzerinden paylaşıldığını ama genel bakış açısını yansıtmadığını söyledi.

Görmez gibi umutlu kalmak istediğini kaydeden Zafer, "Sizin gibi liderlerin varlığının bu konuda çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Kaynak: AA