Mustafa Akkad, Ölümünün 10. Yılında Anıldık
Çağrı ve Ömer Muhtar filmlerinin yönetmeni Mustafa Akkad, vefatının 10. Yılı dolayısıyla düzenlenen anma etkinliğiyle anıldı.
Bağcılar Belediyesi Gençlik Merkezi'nde gerçekleştirilen programa katılan Abdülkerim Akkad, amcasının oğlu Mustafa Akkad’ın sinema yolculuğu hakkında bilgi verdi.
Sinema tarihine önemli filmler armağan eden Akkad'ın Türkiye'de anılmasından dolayı memnuniyetini dile getiren Abdülkerim Akkad, "Daha lise yıllarında iken büyük bir hayali vardı. Büyük filmler çevirmek, sinema filmlerinde oynamak ve en önemlisi İslam alemine büyük bir mesaj taşımak istiyordu" şeklinde konuştu.
Mustafa Akkad’ın Suriye’nin Halep şehrinden Amerika’ya gitmesine babasının pek sıcak bakmadığını, ancak Maraş asıllı annesinin ona inandığını belirten Akkad, şunları söyledi: "Annesi ona dedi ki, 'Madem sen sanat aşığısın, sanata büyük bir iştiyakla sarılmak istiyorsun. Bu yolda ilerlemek istiyorsan bunu akidene sarılarak, dinine hizmet ederek amacını gerçekleştirebilirsin.' Annesi bu şartlarda izin verdi. O da Los Angeles’a giderek hayalini gerçeğe dönüştürdü. Bütün zorluklara rağmen filmler yaptı. Karşısına büyük engeller çıktı ancak o yılmadı. Allah yardım etti ve filmlerini gerçekleştirdi.”
Mustafa Akkad’ın şüpheli bir saldırıya kurban gittiğini ifade eden Akkad, "O, İslam alemine büyük bir mesajı ulaştırmak istiyordu. Ancak onu öldürmek isteyenler zannettiler ki, ondan kurtularak Çağrı’nın, Er Risale’nin, Ömer Muhtar’ın verdiği mesajın önüne geçecekler. Ama olmadı. İnşallah içinizden birileri onun hayalini gerçekleştirecektir" açıklamasında bulundu.
- Uçakan: "Cebimizde paramız yoktu ama ideallerimiz vardı"
Mustafa Akkad’ın anıldığı toplantının moderatörlüğünü üstlenen Abdulhamit Güler, Akkad’ın dünya sinemasındaki yerine bakınca Türkiye’de de benzer kaygıları taşıyan Yücel Çakmaklı ve Mesut Uçaekan gibi yönetmenlerin farkına varıldığını aktardı.
Yönetmen Mesut Uçakan, kendisinin de Akkad'la benzer yollardan geçtiğini vurgulayarak, "İstanbul’a geldiğimde kafamda şiir vardı, sonrasında sinemaya döndü. Geldiğimizde gençlik heyecanıyla filmler yapmak istedik. Cebimizde beş para yoktu ama ideallerimiz vardı. İnancımızı hakim kılmak için filmler yaptık" dedi.
Mustafa Akkad’ın hayatına yakından bakıldığında onun statükoya bir kültürel başkaldırı içinde olduğunun görüleceğinin altını çizen Uçakan, Akkad’ın uyguladığı yöntemin önemine dikkat çekti: “Amerika’ya gittiği zaman önce kendisini ustalıkla sektöre kabul ettiriyor. Çok iyi bir prodüktör, iyi bir insan olduğunu herkesin kabul edeceği bir ortam oluşturuyor. Kendini ispat noktasında korku filmleri yapıyor, Halloween serisi ortaya çıkıyor. Hazreti Hamza rolünü oynaması için Anthony Quinn’e gittiği zaman onu reddetmiyor. Ama bunu yaparken gene inancının gereklerini de yerine getiriyor.”
- Kabil: "İstanbul'un Fethi, Endülüs Medeniyeti ve Selahaddin Eyyubi'yi çekmek istiyordu"
Sinema eleştirmeni İhsan Kabil de, "Aramızdan ayrılalı 10 yıl olmuş. Bize çok değerli yapımlar bıraktı. Medeniyetimizin köklü şahsiyetlerini sinema diliyle anlattı. Büyük hayalleri vardı ve bu yolda ilerlemek istiyordu. Büyük projeleri için sağlam finansal destekler gerekiyordu. İki filmden sonra durdu o çalışmalar. Yeniden Cadılar Bayramı filmleri yapmaya devam etti. Sektörle sağlam ilişkileri vardı" şeklinde konuştu.
Mustafa Akkad’ın üç büyük hayalinin olduğunun altını çizen Kabil, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: "İslam coğrafyasında kilometre taşı olmuş olayları resmetmek, tüm dünyaya aktarmak istiyordu. Osmanlı’ya büyük bir saygısı ve sevgisi vardı. Bu sebeple İstanbul’un Fethi’ni çekmek istiyordu. Kudüs’ü yağmacı haçlılardan kurtaran Selahaddin Eyyübi’nin kahramanca hayatını da filme aktarmak derdindeydi. Bir diğer projesi ise Endülüs Medeniyetini anlatan Ebu’l Kasım adlı filmdi."
Filmleri çekebilmek için duyduğu kaynak ihtiyacı nedeniyle iki farklı zamanda Akkad'ın Türkiye’ye geldiğini aktaran Kabil, "İstanbul’un Fethi filmi için plato kurmak istiyordu. Bu plato kalıcı olacak, başka yapımların önünü açacaktı. Yeterli finansal desteği bulamadı. Amman’da bir düğün için kızıyla gittiği otele yapılan bombalı saldırıda hayatını kaybettiğinde geriye büyük idealleri kaldı" dedi.
Mecid Mecidi’nin "Hz. Muhammed Allahın Elçisi” filmiyle Akkad’ın ardından yeni çekilen filmlerin varlığından heyecan duyduğunu ifade eden Kabil, "Peygamber Efendimiz’in hayatını anlatan üçlemenin ilk filmiyle Mecidi, Montreal Film Festivali’ne gitti ve büyük ilgi gördü. İslam dünyasından önemli yapımların çıkması en büyük hayalimiz" dileğini aktardı.
Etkinliğin sonunda Bağcılar Belediyesi Kültür Müdürü Nihat Adıgüzel tarafından konuşmacılara kitap ve plaket takdim edildi.
Kaynak: AA
Sinema tarihine önemli filmler armağan eden Akkad'ın Türkiye'de anılmasından dolayı memnuniyetini dile getiren Abdülkerim Akkad, "Daha lise yıllarında iken büyük bir hayali vardı. Büyük filmler çevirmek, sinema filmlerinde oynamak ve en önemlisi İslam alemine büyük bir mesaj taşımak istiyordu" şeklinde konuştu.
Mustafa Akkad’ın Suriye’nin Halep şehrinden Amerika’ya gitmesine babasının pek sıcak bakmadığını, ancak Maraş asıllı annesinin ona inandığını belirten Akkad, şunları söyledi: "Annesi ona dedi ki, 'Madem sen sanat aşığısın, sanata büyük bir iştiyakla sarılmak istiyorsun. Bu yolda ilerlemek istiyorsan bunu akidene sarılarak, dinine hizmet ederek amacını gerçekleştirebilirsin.' Annesi bu şartlarda izin verdi. O da Los Angeles’a giderek hayalini gerçeğe dönüştürdü. Bütün zorluklara rağmen filmler yaptı. Karşısına büyük engeller çıktı ancak o yılmadı. Allah yardım etti ve filmlerini gerçekleştirdi.”
Mustafa Akkad’ın şüpheli bir saldırıya kurban gittiğini ifade eden Akkad, "O, İslam alemine büyük bir mesajı ulaştırmak istiyordu. Ancak onu öldürmek isteyenler zannettiler ki, ondan kurtularak Çağrı’nın, Er Risale’nin, Ömer Muhtar’ın verdiği mesajın önüne geçecekler. Ama olmadı. İnşallah içinizden birileri onun hayalini gerçekleştirecektir" açıklamasında bulundu.
- Uçakan: "Cebimizde paramız yoktu ama ideallerimiz vardı"
Mustafa Akkad’ın anıldığı toplantının moderatörlüğünü üstlenen Abdulhamit Güler, Akkad’ın dünya sinemasındaki yerine bakınca Türkiye’de de benzer kaygıları taşıyan Yücel Çakmaklı ve Mesut Uçaekan gibi yönetmenlerin farkına varıldığını aktardı.
Yönetmen Mesut Uçakan, kendisinin de Akkad'la benzer yollardan geçtiğini vurgulayarak, "İstanbul’a geldiğimde kafamda şiir vardı, sonrasında sinemaya döndü. Geldiğimizde gençlik heyecanıyla filmler yapmak istedik. Cebimizde beş para yoktu ama ideallerimiz vardı. İnancımızı hakim kılmak için filmler yaptık" dedi.
Mustafa Akkad’ın hayatına yakından bakıldığında onun statükoya bir kültürel başkaldırı içinde olduğunun görüleceğinin altını çizen Uçakan, Akkad’ın uyguladığı yöntemin önemine dikkat çekti: “Amerika’ya gittiği zaman önce kendisini ustalıkla sektöre kabul ettiriyor. Çok iyi bir prodüktör, iyi bir insan olduğunu herkesin kabul edeceği bir ortam oluşturuyor. Kendini ispat noktasında korku filmleri yapıyor, Halloween serisi ortaya çıkıyor. Hazreti Hamza rolünü oynaması için Anthony Quinn’e gittiği zaman onu reddetmiyor. Ama bunu yaparken gene inancının gereklerini de yerine getiriyor.”
- Kabil: "İstanbul'un Fethi, Endülüs Medeniyeti ve Selahaddin Eyyubi'yi çekmek istiyordu"
Sinema eleştirmeni İhsan Kabil de, "Aramızdan ayrılalı 10 yıl olmuş. Bize çok değerli yapımlar bıraktı. Medeniyetimizin köklü şahsiyetlerini sinema diliyle anlattı. Büyük hayalleri vardı ve bu yolda ilerlemek istiyordu. Büyük projeleri için sağlam finansal destekler gerekiyordu. İki filmden sonra durdu o çalışmalar. Yeniden Cadılar Bayramı filmleri yapmaya devam etti. Sektörle sağlam ilişkileri vardı" şeklinde konuştu.
Mustafa Akkad’ın üç büyük hayalinin olduğunun altını çizen Kabil, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: "İslam coğrafyasında kilometre taşı olmuş olayları resmetmek, tüm dünyaya aktarmak istiyordu. Osmanlı’ya büyük bir saygısı ve sevgisi vardı. Bu sebeple İstanbul’un Fethi’ni çekmek istiyordu. Kudüs’ü yağmacı haçlılardan kurtaran Selahaddin Eyyübi’nin kahramanca hayatını da filme aktarmak derdindeydi. Bir diğer projesi ise Endülüs Medeniyetini anlatan Ebu’l Kasım adlı filmdi."
Filmleri çekebilmek için duyduğu kaynak ihtiyacı nedeniyle iki farklı zamanda Akkad'ın Türkiye’ye geldiğini aktaran Kabil, "İstanbul’un Fethi filmi için plato kurmak istiyordu. Bu plato kalıcı olacak, başka yapımların önünü açacaktı. Yeterli finansal desteği bulamadı. Amman’da bir düğün için kızıyla gittiği otele yapılan bombalı saldırıda hayatını kaybettiğinde geriye büyük idealleri kaldı" dedi.
Mecid Mecidi’nin "Hz. Muhammed Allahın Elçisi” filmiyle Akkad’ın ardından yeni çekilen filmlerin varlığından heyecan duyduğunu ifade eden Kabil, "Peygamber Efendimiz’in hayatını anlatan üçlemenin ilk filmiyle Mecidi, Montreal Film Festivali’ne gitti ve büyük ilgi gördü. İslam dünyasından önemli yapımların çıkması en büyük hayalimiz" dileğini aktardı.
Etkinliğin sonunda Bağcılar Belediyesi Kültür Müdürü Nihat Adıgüzel tarafından konuşmacılara kitap ve plaket takdim edildi.