Fitch Ratings'in Yıllık Türkiye Konferansı
İSTANBUL - Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings Kıdemli Direktörü ve Türkiye Analisti Paul Gamble, "Biraz daha net ve biraz daha öngörülebilir bir para politikası Türkiye'nin kredi notunun da destekleyicisi olacaktır" dedi.
Gamble, Fitch Ratings'in İstanbul'da düzenlediği yıllık Türkiye Konferansı'nda, Türkiye'nin yakın zamanda yaşanan ekonomik baskılara karşı gösterdiği direnci koruduğunu, ancak Türkiye'nin kredi notunun artırılmasının çeşitli muhtemel zorluklarla başa çıkma gücünden geçeceğini söyledi.
Dış finansman ihtiyacının büyüklüğünün Türkiye'nin kırılganlığını artırdığını aktaran Gamble, cari açığın son dönemde küçüldüğünü, bunun petrol fiyatlarının düşmesinden kaynaklandığını dile getirdi.
Gamble, ağustosta cari fazla veren Türkiye'nin yıl sonu itibariyle yaklaşık 32 milyar dolarlık bir seviyeyi yakalamasının beklendiğini aktararak, cari açık dengesinde bir iyileşme olsa da yapısal anlamda kırılganlıkları önlemeye yönelik bir adım atılmadığını ifade etti.
Cari açığın büyük ölçüde borçlanma yoluyla finanse edildiğine işaret eden Gamble, doğrudan yabancı yatırımlarda pek bir değişim olmadığını belirterek, "Düşüktü, düşük kalmaya devam ediyor" dedi.
Borç finansmanının daha ziyade uzun vadelere kaydığının görüldüğünü anlatan Gamble, burada bir taraftan TCMB'nin düzenleyici rolü, diğer taraftan da bankaların kendi çabalarının söz konusu olduğunun altını çizdi.
Gamble, toplamda finansman anlamındaki tablonun nispeten iyileştiğini söylemenin mümkün olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Hükumetin rezervlerinde, özellikle kurun desteklenmesinde kullanıldığı için, bir miktar düşüş söz konusu. Türkiye için net bir şekilde net hata noksan ile dış pozisyon arasında çok ciddi bir ilişki olduğunu görüyoruz. Bir şekilde Türk şirketlerinin tuttuğu varlıkların giriş çıkış yaptığını, bunun da net hata noksana yansıdığını görüyoruz. Cari açığın düştüğünü söylemiştik ama dış finansman ihtiyacı halen yüksek seyrediyor. Bir iyileşme var; bankaların kısa vadeli borçlanması nispeten küçülmüş, bu borçlanma orta ve uzun vadeye kaymış görünüyor."
- "Öngörülebilir para politikası Türkiye'nin notunun da destekleyicisi"
Gamble, Türkiye'de merkezi hükumetin borçlarının yönetilebilir durumda olduğunu söyledi.
Bankaların yabancı para cinsinden çok ciddi varlıklarının olduğunu belirten Gamble, ihtiyacın biraz daha şirketler tarafında ağır bastığını kaydetti.
Gamble, Türkiye'de borcun çevrilebilirliğinin halen kabul edilebilir seviyelerde olduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla not anlamında bakarsak bu kırılganlıkların gerçekleşme ihtimalinde bir sorun olacaktır ama mevcut durum içerisinde biz böyle bir risk görmüyoruz" şeklinde konuştu.
TL'nin değer kaybetmesinin şirketler anlamında kurumsal taraftaki kırılganlıklara nasıl etki edeceğini görmenin biraz zor olduğuna işaret eden Gamble, riski dengelemek anlamındaki belirsizliklerin birtakım riskler doğurduğunu dile getirdi.
TL'nin değer kaybetmesinin ihracat anlamında Türkiye'nin rekabet gücünü artırdığına dikkati çeken Gamble, "Ama yapısal anlamda adımlar atılmadığı sürece sadece TL'nin değer kaybetmesi ile oluşan bu rekabetçi güç artışının uzun dönemde olmayacağı aşikar" ifadelerini kullandı.
Gamble, TCMB'nin enflasyon hedefine ulaşma konusundaki başarısı ya da başarısızlığının burada belirleyici rol oynayacağını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yüzde 5'lik bir hedef var, uzun süredir korunan bir hedef bu. Enflasyonun bu noktadan sonra biraz yükseleceğini düşünüyoruz ve enflasyon hedefine ulaşmanın aslında TCMB'nin kullandığı karmaşık para politikası ile biraz daha zorlaştığını ve zorlaşacağını düşünüyoruz. TCMB'nin bu karmaşık parasal politika çerçevesini biraz daha kolaylaştırmaya yönelik niyeti olduğunu biliyoruz. Bunu hangi zaman içerisinde gerçekleştirecek, ne zaman bu adımlar atılacak, bu konuda henüz bir gösterge söz konusu değil. Bunun büyük ihtimalle Fed'in faiz artırımını takiben bir hareket olması söz konusu olabilir ve biraz daha net bir para politikası çerçevesi, Fed'in faiz artırımını takiben TCMB'nin de harekete geçmesi ile gerçekleşebilir. Biraz daha net ve biraz daha öngörülebilir bir para politikası Türkiye'nin kredi notunun da destekleyicisi olacaktır."
- "Siyasi çalkalanmalara rağmen kamu finansmanının iyi gitmesi ve faiz dışı fazla verilmesi bizim açımızdan etkileyici"
Gamble, Türkiye'nin büyümesinin biraz yavaşladığını gördüklerini belirterek, "İkinci çeyrek iyi idi. Üçüncü çeyrekte biraz yavaşlama olduğunu, bunun da dördüncü çeyreğe uzanacağını düşünüyoruz" dedi.
Büyümenin ana bileşenlerinden birisinin yatırım olduğunu, ancak son birkaç yıl içerisinde yatırımın büyüme içerisinde bir bileşen olarak gücünü kaybettiğini aktaran Gamble, tüketim temelli bir büyümenin hızlanmış olmasının Türkiye'nin dış kırılganlıklarını artırdığını söyledi.
Gamble, özellikle siyasi belirsizliğin ortadan kalmasıyla birlikte 2016'da büyümenin tekrar hızlanacağını düşündüklerini, ancak yapısal reformların yapılmadığı bir durumda Türkiye'nin biraz daha yavaş bir büyüme ile karşı karşıya kalmasının muhtemel olduğunu dile getirdi.
Aynı not grubuna sahip ülkelerle kıyaslandığı grupta Türkiye için yüzde 3,5-4'lük büyümenin hiç fena olmadığını vurgulayan Gamble, Türkiye'nin kredi notu için kendileri açısından en önemli bileşenlerden birisinin kamu finansmanı pozisyonu olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin faiz dışı fazla vermeye devam ettiğini anımsatan Gamble, son birkaç yıldır yaşanan siyasi çalkalanmalara rağmen kamu finansmanının iyi gitmesi ve faiz dışı fazla verilmesinin kendileri açısından etkileyici olduğunun altını çizdi.
Gamble, seçim öncesi siyasi partilerin söylemlerine baktıklarında, mali disipline bağlılık anlamında çok aykırı şeyler duymadıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Evet, vaatlere baktığımız zaman bazı harcamaların yükselmesi muhtemel. Ancak yine de mevcut parasal politikadan çok şaşan vaatler duymadık. Bu durumu Türkiye'nin içinde bulunduğu benzer grupla karşılaştırdığımızda, durumun gayet iyi olduğunu görüyoruz. Bu notla derecelendirilen pek çok ülkenin aksine Türkiye'nin bu anlamda gayet iyi bir noktada olduğunu düşünüyoruz."
- "Siyasi risk anlamında olumsuz bir değerlendirmeye ulaşmadık"
Gamble, Orta Vadeli Program'da (OVP) TCMB'nin önceki öngörülerden biraz şaştığını gördüklerini belirterek, "Bunun da faiz dışı harcamaların artmasından kaynaklandığını görüyoruz. Burada bizim açımızdan önemli noktalardan birisi de OVP'deki öngörüler faiz dışı fazlanın devam edeceğine işaret etmekte. Bu, kredi notu anlamında baktığımızda bize bir dayanak noktası oluşturmakta" dedi.
Türkiye'nin faiz dışı fazla verme yolundaki gidişatının ve toplam borçları azaltma yönündeki adımlarının notu destekleyici olduğunu düşündüklerini aktaran Gamble, Türkiye'nin kendi grubundaki ülkelere kıyasla toplam borcunun düşük olduğunu ve düşmeye devam ettiğini söyledi.
Gamble, Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke notunun korunması anlamında toplam borcun GSYH'ye oranının düşmesinin büyük bir rol oynadığına işaret etti.
Hazirandaki seçimlerden kasımda yapılacak seçimlere kadar birtakım şeylerin değiştiğine dikkati çeken Gamble, "2 önemli şeyin değiştiğini düşünüyoruz. Birincisi PKK ile barış sürecinin artık masadan kalkmış olması, ikincisi de IŞİD (DAEŞ) tarafından gerçekleştirilen saldırılar. Bizim bu 2 gelişme üzerinden belirlemeye çalıştığımız şey Türkiye'nin siyasi riskinin artıp artmadığı. Bu anlamda olumsuz bir değerlendirmeye ulaşmadık, ancak bunun önemli bir risk olduğunu düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
Adil bir seçim beklentileri olduğunu vurgulayan Gamble, sonucunda da ülke notuna olumlu yansıyacak istikrarlı bir hükümet kurulmasını, bu hükumetin de yapısal reformları uygulamasını umduklarını kaydetti.
- "Diğer ülkeler de terörist saldırılarla karşı karşıya kalıyor"
Gamble, 2016'da Türkiye'de büyümenin hızlanacağını ve 2017'de de devam edeceğini düşündüklerini, siyasi belirsizliğin azalmasının büyüme üzerinde etkisinin muhtemel olduğunu söyledi.
Türkiye'nin performansının dış ortamdaki belirsizliklerle de şekillendiğini anlatan Gamble, enflasyonda düşüş beklediklerini, ancak OVP'de açıklanan yüzde 5'lik hedefe ulaşılamayacağı kanaatlerinin baki olduğunu kaydetti.
Faiz dışı fazlanın devam edeceğini öngördüklerini aktaran Gamble, toplam borcun GSYH'ye oranın mevcut seviyelerde seyretmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi.
Gamble, sunumundan sonra katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Bir katılımcının 7 Haziran'dan bu yana 700 kişinin hayatını kaybettiğini söylemesi ve DAEŞ riskine dikkati çekerek Türkiye'nin notunu düşürecek bir tablonun olup olmadığını sorması üzerine Gamble, IŞİD'in yaptıklarının kendileri ya da başkaları tarafından beklenen bir gelişme olmadığını, burada bakış açılarının cevabın nasıl olacağı yönünde olduğunu ifade etti.
Diğer ülkelerin de bu tür terörist saldırıları ile karşı karşıya kaldığını anımsatan Gamble, "Güvenlik güçlerinin bunları önlemekteki başarısı ya da hazırlıklılığı, tabii ki ekonomiye yapacağı etkiyi de kontrol edebiliyor. Dolayısıyla Türkiye'de de bunun ne şekilde gerçekleştiğine bakacağız ve bu anlamda da notu koruyup koruyamayacağımızı göreceğiz. Bu tür güvenlikle alakalı olaylar olduğu zaman bu makroekonomik anlamda da büyük bir risk ifade ediyor. Bizim orada görmek istediğimiz devletin, hükumetin ne şekilde cevap vereceği" şeklinde konuştu.
- "Türk bankalarının birçoğu olumlu görünümünü sürdürüyor"
Fitch Rating's Finansal Kuruluşlar Direktörü Lindsey Liddell ise yüksek volatilite ortamının bankaların işlerini yönlendirme konusunda sıkıntı oluşturduğunu söyledi.
Bankaların yapısal değerlerini koruduğunu, ancak birtakım zafiyetlerin olduğunu belirten Liddell, burada genel anlamda baktıklarında ana finansal rakamların halen makul göründüğünü dile getirdi.
Büyük Türk bankalarının kredi profilinin hala yatırım yapılabilir seviye ile uyumlu olduğuna işaret eden Liddell, Türk bankalarının birçoğunun olumlu görünümü sürdürdüğünü, bunun da kendi görüşleri ile uyumlu olduğunu ifade etti.
Liddell, Türk bankacılık sektöründe varlık kalitesinin makul seviyelerde kalmaya devam ettiğinin altını çizdi.
Fitch Rating's Kredi Pazar Araştırması Yönetici Direktörü Monica Insoll da Avrupa'daki banka borçlanma seviyesinin biraz daha stabilize olduğunu kaydetti.
Kaynak: AA
Dış finansman ihtiyacının büyüklüğünün Türkiye'nin kırılganlığını artırdığını aktaran Gamble, cari açığın son dönemde küçüldüğünü, bunun petrol fiyatlarının düşmesinden kaynaklandığını dile getirdi.
Gamble, ağustosta cari fazla veren Türkiye'nin yıl sonu itibariyle yaklaşık 32 milyar dolarlık bir seviyeyi yakalamasının beklendiğini aktararak, cari açık dengesinde bir iyileşme olsa da yapısal anlamda kırılganlıkları önlemeye yönelik bir adım atılmadığını ifade etti.
Cari açığın büyük ölçüde borçlanma yoluyla finanse edildiğine işaret eden Gamble, doğrudan yabancı yatırımlarda pek bir değişim olmadığını belirterek, "Düşüktü, düşük kalmaya devam ediyor" dedi.
Borç finansmanının daha ziyade uzun vadelere kaydığının görüldüğünü anlatan Gamble, burada bir taraftan TCMB'nin düzenleyici rolü, diğer taraftan da bankaların kendi çabalarının söz konusu olduğunun altını çizdi.
Gamble, toplamda finansman anlamındaki tablonun nispeten iyileştiğini söylemenin mümkün olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Hükumetin rezervlerinde, özellikle kurun desteklenmesinde kullanıldığı için, bir miktar düşüş söz konusu. Türkiye için net bir şekilde net hata noksan ile dış pozisyon arasında çok ciddi bir ilişki olduğunu görüyoruz. Bir şekilde Türk şirketlerinin tuttuğu varlıkların giriş çıkış yaptığını, bunun da net hata noksana yansıdığını görüyoruz. Cari açığın düştüğünü söylemiştik ama dış finansman ihtiyacı halen yüksek seyrediyor. Bir iyileşme var; bankaların kısa vadeli borçlanması nispeten küçülmüş, bu borçlanma orta ve uzun vadeye kaymış görünüyor."
- "Öngörülebilir para politikası Türkiye'nin notunun da destekleyicisi"
Gamble, Türkiye'de merkezi hükumetin borçlarının yönetilebilir durumda olduğunu söyledi.
Bankaların yabancı para cinsinden çok ciddi varlıklarının olduğunu belirten Gamble, ihtiyacın biraz daha şirketler tarafında ağır bastığını kaydetti.
Gamble, Türkiye'de borcun çevrilebilirliğinin halen kabul edilebilir seviyelerde olduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla not anlamında bakarsak bu kırılganlıkların gerçekleşme ihtimalinde bir sorun olacaktır ama mevcut durum içerisinde biz böyle bir risk görmüyoruz" şeklinde konuştu.
TL'nin değer kaybetmesinin şirketler anlamında kurumsal taraftaki kırılganlıklara nasıl etki edeceğini görmenin biraz zor olduğuna işaret eden Gamble, riski dengelemek anlamındaki belirsizliklerin birtakım riskler doğurduğunu dile getirdi.
TL'nin değer kaybetmesinin ihracat anlamında Türkiye'nin rekabet gücünü artırdığına dikkati çeken Gamble, "Ama yapısal anlamda adımlar atılmadığı sürece sadece TL'nin değer kaybetmesi ile oluşan bu rekabetçi güç artışının uzun dönemde olmayacağı aşikar" ifadelerini kullandı.
Gamble, TCMB'nin enflasyon hedefine ulaşma konusundaki başarısı ya da başarısızlığının burada belirleyici rol oynayacağını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yüzde 5'lik bir hedef var, uzun süredir korunan bir hedef bu. Enflasyonun bu noktadan sonra biraz yükseleceğini düşünüyoruz ve enflasyon hedefine ulaşmanın aslında TCMB'nin kullandığı karmaşık para politikası ile biraz daha zorlaştığını ve zorlaşacağını düşünüyoruz. TCMB'nin bu karmaşık parasal politika çerçevesini biraz daha kolaylaştırmaya yönelik niyeti olduğunu biliyoruz. Bunu hangi zaman içerisinde gerçekleştirecek, ne zaman bu adımlar atılacak, bu konuda henüz bir gösterge söz konusu değil. Bunun büyük ihtimalle Fed'in faiz artırımını takiben bir hareket olması söz konusu olabilir ve biraz daha net bir para politikası çerçevesi, Fed'in faiz artırımını takiben TCMB'nin de harekete geçmesi ile gerçekleşebilir. Biraz daha net ve biraz daha öngörülebilir bir para politikası Türkiye'nin kredi notunun da destekleyicisi olacaktır."
- "Siyasi çalkalanmalara rağmen kamu finansmanının iyi gitmesi ve faiz dışı fazla verilmesi bizim açımızdan etkileyici"
Gamble, Türkiye'nin büyümesinin biraz yavaşladığını gördüklerini belirterek, "İkinci çeyrek iyi idi. Üçüncü çeyrekte biraz yavaşlama olduğunu, bunun da dördüncü çeyreğe uzanacağını düşünüyoruz" dedi.
Büyümenin ana bileşenlerinden birisinin yatırım olduğunu, ancak son birkaç yıl içerisinde yatırımın büyüme içerisinde bir bileşen olarak gücünü kaybettiğini aktaran Gamble, tüketim temelli bir büyümenin hızlanmış olmasının Türkiye'nin dış kırılganlıklarını artırdığını söyledi.
Gamble, özellikle siyasi belirsizliğin ortadan kalmasıyla birlikte 2016'da büyümenin tekrar hızlanacağını düşündüklerini, ancak yapısal reformların yapılmadığı bir durumda Türkiye'nin biraz daha yavaş bir büyüme ile karşı karşıya kalmasının muhtemel olduğunu dile getirdi.
Aynı not grubuna sahip ülkelerle kıyaslandığı grupta Türkiye için yüzde 3,5-4'lük büyümenin hiç fena olmadığını vurgulayan Gamble, Türkiye'nin kredi notu için kendileri açısından en önemli bileşenlerden birisinin kamu finansmanı pozisyonu olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin faiz dışı fazla vermeye devam ettiğini anımsatan Gamble, son birkaç yıldır yaşanan siyasi çalkalanmalara rağmen kamu finansmanının iyi gitmesi ve faiz dışı fazla verilmesinin kendileri açısından etkileyici olduğunun altını çizdi.
Gamble, seçim öncesi siyasi partilerin söylemlerine baktıklarında, mali disipline bağlılık anlamında çok aykırı şeyler duymadıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Evet, vaatlere baktığımız zaman bazı harcamaların yükselmesi muhtemel. Ancak yine de mevcut parasal politikadan çok şaşan vaatler duymadık. Bu durumu Türkiye'nin içinde bulunduğu benzer grupla karşılaştırdığımızda, durumun gayet iyi olduğunu görüyoruz. Bu notla derecelendirilen pek çok ülkenin aksine Türkiye'nin bu anlamda gayet iyi bir noktada olduğunu düşünüyoruz."
- "Siyasi risk anlamında olumsuz bir değerlendirmeye ulaşmadık"
Gamble, Orta Vadeli Program'da (OVP) TCMB'nin önceki öngörülerden biraz şaştığını gördüklerini belirterek, "Bunun da faiz dışı harcamaların artmasından kaynaklandığını görüyoruz. Burada bizim açımızdan önemli noktalardan birisi de OVP'deki öngörüler faiz dışı fazlanın devam edeceğine işaret etmekte. Bu, kredi notu anlamında baktığımızda bize bir dayanak noktası oluşturmakta" dedi.
Türkiye'nin faiz dışı fazla verme yolundaki gidişatının ve toplam borçları azaltma yönündeki adımlarının notu destekleyici olduğunu düşündüklerini aktaran Gamble, Türkiye'nin kendi grubundaki ülkelere kıyasla toplam borcunun düşük olduğunu ve düşmeye devam ettiğini söyledi.
Gamble, Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke notunun korunması anlamında toplam borcun GSYH'ye oranının düşmesinin büyük bir rol oynadığına işaret etti.
Hazirandaki seçimlerden kasımda yapılacak seçimlere kadar birtakım şeylerin değiştiğine dikkati çeken Gamble, "2 önemli şeyin değiştiğini düşünüyoruz. Birincisi PKK ile barış sürecinin artık masadan kalkmış olması, ikincisi de IŞİD (DAEŞ) tarafından gerçekleştirilen saldırılar. Bizim bu 2 gelişme üzerinden belirlemeye çalıştığımız şey Türkiye'nin siyasi riskinin artıp artmadığı. Bu anlamda olumsuz bir değerlendirmeye ulaşmadık, ancak bunun önemli bir risk olduğunu düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
Adil bir seçim beklentileri olduğunu vurgulayan Gamble, sonucunda da ülke notuna olumlu yansıyacak istikrarlı bir hükümet kurulmasını, bu hükumetin de yapısal reformları uygulamasını umduklarını kaydetti.
- "Diğer ülkeler de terörist saldırılarla karşı karşıya kalıyor"
Gamble, 2016'da Türkiye'de büyümenin hızlanacağını ve 2017'de de devam edeceğini düşündüklerini, siyasi belirsizliğin azalmasının büyüme üzerinde etkisinin muhtemel olduğunu söyledi.
Türkiye'nin performansının dış ortamdaki belirsizliklerle de şekillendiğini anlatan Gamble, enflasyonda düşüş beklediklerini, ancak OVP'de açıklanan yüzde 5'lik hedefe ulaşılamayacağı kanaatlerinin baki olduğunu kaydetti.
Faiz dışı fazlanın devam edeceğini öngördüklerini aktaran Gamble, toplam borcun GSYH'ye oranın mevcut seviyelerde seyretmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi.
Gamble, sunumundan sonra katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Bir katılımcının 7 Haziran'dan bu yana 700 kişinin hayatını kaybettiğini söylemesi ve DAEŞ riskine dikkati çekerek Türkiye'nin notunu düşürecek bir tablonun olup olmadığını sorması üzerine Gamble, IŞİD'in yaptıklarının kendileri ya da başkaları tarafından beklenen bir gelişme olmadığını, burada bakış açılarının cevabın nasıl olacağı yönünde olduğunu ifade etti.
Diğer ülkelerin de bu tür terörist saldırıları ile karşı karşıya kaldığını anımsatan Gamble, "Güvenlik güçlerinin bunları önlemekteki başarısı ya da hazırlıklılığı, tabii ki ekonomiye yapacağı etkiyi de kontrol edebiliyor. Dolayısıyla Türkiye'de de bunun ne şekilde gerçekleştiğine bakacağız ve bu anlamda da notu koruyup koruyamayacağımızı göreceğiz. Bu tür güvenlikle alakalı olaylar olduğu zaman bu makroekonomik anlamda da büyük bir risk ifade ediyor. Bizim orada görmek istediğimiz devletin, hükumetin ne şekilde cevap vereceği" şeklinde konuştu.
- "Türk bankalarının birçoğu olumlu görünümünü sürdürüyor"
Fitch Rating's Finansal Kuruluşlar Direktörü Lindsey Liddell ise yüksek volatilite ortamının bankaların işlerini yönlendirme konusunda sıkıntı oluşturduğunu söyledi.
Bankaların yapısal değerlerini koruduğunu, ancak birtakım zafiyetlerin olduğunu belirten Liddell, burada genel anlamda baktıklarında ana finansal rakamların halen makul göründüğünü dile getirdi.
Büyük Türk bankalarının kredi profilinin hala yatırım yapılabilir seviye ile uyumlu olduğuna işaret eden Liddell, Türk bankalarının birçoğunun olumlu görünümü sürdürdüğünü, bunun da kendi görüşleri ile uyumlu olduğunu ifade etti.
Liddell, Türk bankacılık sektöründe varlık kalitesinin makul seviyelerde kalmaya devam ettiğinin altını çizdi.
Fitch Rating's Kredi Pazar Araştırması Yönetici Direktörü Monica Insoll da Avrupa'daki banka borçlanma seviyesinin biraz daha stabilize olduğunu kaydetti.