'Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı Harekete Geçmeli'

AYNUR EKİZ - Uluslararası Af Örgütü'nün PYD ve silahlı kanadı YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde savaş suçu işlediğine ilişkin raporu, DAEŞ'e karşı bir güç olarak desteklenen örgütün meşruiyetini uluslararası kamuoyunda tartışmaya açtı.

"Gidecek Yerimiz Yok" başlıklı raporu uzmanlar, "Türkiye'nin defaatle söylediği bir gerçeğin raporlanmış hali" olarak değerlendirdi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı'nın, raporda yer alan bilgiler ışığında otomatik olarak harekete geçmesi gerektiğini belirten uzmanlar, mahkemenin harekete geçmesi için ise BM Güvenlik Konseyi kararı gerektiğine dikkati çekti.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14. maddesindeki "ayrımcılık yasağı"na atıfta bulunan uzmanlar, Suriye'de "ayrımcılık suçu" işlendiğini, Kürtlere ve Süryanilere askeri güç kullanma sempatisinin doğduğunu, Araplar ile Türkmenlere karşı ise ayrımcılığın söz konusu olduğunu vurguladı.

- "Türkiye'nin defaatle söylediği bir gerçeğin raporlanmış hali"

Bahse konu raporu değerlendiren Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna benzer raporların farklı örgütler tarafından şu an hazırlanmakta olduğunu ve yakında çalışmaların yayınlayacağını söyledi.

"90'lı yıllarda PKK'nın şikayet ettiği, kendisi için terörist devşirme aracı olarak kullandığı köy boşaltma tarzı taktiklerin, şu an PKK tarafından Suriyeli Arap, Türkmen ve PKK ile ortak düşünmeyen Kürtlere karşı kullanıldığını" dile getiren Ulutaş, sınır illerinde PKK'nın zulmünden kaçarak, Türkiye'ye yerleşen pek çok Suriyeli Kürt olduğunu belirtti.

Bu raporu "Türkiye'nin defaatle söylediği bir gerçeğin raporlanmış hali" olarak değerlendiren Ulutaş, "Vakit ilerleyince, savaş suçlarının, insan hakları ihlallerinin ne ölçüde büyüyeceğini, daha sonrasında şu an PKK'yı DAEŞ ile savaşıyor diye destekleyen aktörler için nasıl komplikasyonlar üreteceğini göreceğiz. Köy boşaltmalar, etnik temizlik, çocuk askerler meseleleri hem PKK'nın hem de onu destekleyen uluslararası aktörlerin başını çok ağrıtacak" diye konuştu.

ABD'nin DAEŞ ile savaşmada tek ortağının PKK olduğunu düşündüğünü savunan Ulutaş, ABD'nin, PKK'nın insan hakları ihlallerini göz ardı etmeye hazır bir psikolojide olduğunu söyledi.

Uluslararası Af Örgütü'nün bu raporundaki bilgilerin ABD'nin yeni öğrendiği bir konu olmayacağının altını çizen Ulutaş, "ABD, siyaseten kendini PKK'yı desteklemek zorunda hissediyor. Desteğinde herhangi bir değişiklik olacağını düşünmüyorum" dedi.

- "Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı harekete geçmeli"

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın ise, bu bilgiler ışığında Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı'nın otomatik olarak harekete geçip, hem Beşar Esed hem de PYD hakkında dava açması gerektiğini söyledi.

Bu davanın açılması için ise BM Güvenlik Konseyi'nin kararının gerektiğine dikkati çeken Caşın, "ABD ve Rusya'nın Güvenlik Konseyi'nde olduğunu biliyoruz. Rusya ve Çin'in veto hakkını da birçok kez kullandığını biliyoruz. Ayrıca, bazı müttefik devletler PYD gibi insan haklarını ağır şekilde ihlal eden bu organizasyonun demokratik oldukları ve IŞİD'e karşı laik bir devlet modeli oluşturdukları yolunda bir argüman oluşturarak, bu örgüte illegal olarak silah yardımında bulunduklarını açıkça dünya kamuoyuyla paylaşılıyor" diye konuştu.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14. maddesindeki "ayrımcılık yasağı"na atıfta bulunan Caşın, Suriye'de insanlığın en önemli suçlarından bir tanesi olan "ayrımcılık suçu" işlendiğini dile getirdi. Mülteci Hukukunda suç sayılan "kitlesel göçe" insanların zorlandığını belirten Caşın, "Bütün bu insan hakları beyannamelerini ve onların tanıdığı hukuki ihlalleri işleyen PYD'nin, Kobani senaryosundan sonra, Kürtlerle Süryanilere bir askeri güç kullanma sempatisinin doğduğunu ve Araplar ile Türkmenlere karşı ayrımcılık yapıldığını görüyoruz. Böyle bir suçu işleyenlerin yasal takibatı için Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının otomatik olarak devreye girmesi gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

- "Mağdurların dava hakları saklıdır"

Bu savaşın "dolaylı bir savaş" olduğunu kaydeden Caşın şunları kaydetti:

"Her iki taraf da burada birbirlerine illegal olarak silah aktarımında bulunuyor. BM'nin daha önce 'tarafların buraya silah aktarmayacağı' yönünde bir kararı vardı. Ayrıca BM Annan planında da, burada kuvvet kullanmama ve ağır silah kullanmama kararı vardı. Ağır silahların sivillere karşı kullanmak ile Suriye Ordusu bu suçu işliyor. Bütün bunlar uluslararası toplumun tepkisine bağlı. Bu uluslararası toplumun, insanlığın, kamu vicdanının bir sorunu. Maalesef insanlık bunu seyrediyor. Hukuku ihlal edebilirsiniz ama yargı hakkı daima saklıdır. Buradaki mağdurlar, gelecekte bunları insan hakları mahkemesinde ilgili devletler hakkında dava hakları saklıdır. Bir gün mutlaka Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bunlarla karşılaşacaklar."

Kaynak: AA