Miro'nun Ünlü Heykeli Bayburt Taşı İçin Umut Oldu
Avrupa Konseyi Müze Ödülü'nün sembolü Joan Miro'nun "Femme aux beaux seins" adlı bronz heykelinin, ödülün yeni sahibi Baksı Müzesi'nde sergilenmesi, Bayburt taşı için yeni bir umudu da beraberinde getirdi.
Müzenin kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Baksı Müzesi'nde çağdaş sanat ile geleneksel el sanatlarına iç içe yer verildiğini belirterek, "Baksı Müzesi'nin önemli ilkelerinden biri de günümüz sanatçıları ile yerel malzeme, yerel kültürel değerler arasında ilişki başlatmak" dedi.
Bu bağlamda müzede her yıl düzenlenen sergiler öncesi sanatçıların kente gelerek gözlem yaptıklarını anlatan Koçan, şöyle deam etti:
"Sanatçılar, Bayburt'ta bütün zanaatları, sanatları ve ilişkileri izleyip ona göre işler yapıyorlardı. Bu sene açtığımız Miro'ya Giden Heykelli Yol Sergisi aniden gelişmiş bir proje. Onun için sanatçılarımızın, burada uzun bir araştırma yapıp yapıt üretmeleri çok mümkün değildi. Biz yine de sergiye katılan sanatçıların bu anlamda yapıtlar vermesini istedik. Avrupa Konseyi Müze Ödülü'nün sembolü olan Joan Miro'nun ünlü bronz heykelini, Baksı Müzesi'nde Bayburt taşı üzerinde sergiledik. Böylece Miro ile Bayburt'un yerel malzemesini buluşturduk."
Miro'ya Giden Heykelli Yol Sergisi'ne, Türkiye'nin önemli sanatçılarından Meriç Hızal'ın da "Barış Masası" adını verdiği taştan yapılmış eseri ile katıldığını ifade eden Koçan, şunları söyledi:
"Meriç Hızal'ın kullandığı malzeme, bizim Bayburt taşı gibi açık renkli, yontulabilir bir malzeme. Barış Masası, kim olursa olsun herkesi barışa davet eden bir eser. Bizim açımızdan sanatçının yarattığı o derin içerik çok önemli ama başka biri önemi de Bayburt taşının bir kent mobilyasına dönüşebilmesiyle ilgili çalışma yapıp yapamayacağımız. Sayın Meriç Hızal'ın bu konuda son derece açık ufuklu yaklaşımı var. Zannediyorum ki gelecek yıl onun liderliğinde bir workshop düzenleyeceğiz ve Bayburt taşı kent mobilyasına katılacak."
-"Çalışma, doğal kaynakların kullanılması açısından çok önemli"
Koçan, bu çalışmanın, doğal kaynakların kullanılması açısından çok önemli olacağına dikkati çekerek, "Taşa yeni bir istikamet verme açısından son derece önemlidir. Bugüne kadar taş hep yapıda kullanılmış. Kent mobilyası, ev dekorasyonunda kullanılması için bir kapı açma planımız var. Önümüzdeki yıl Sayın Meriç Hızal'ın liderliğinde gerçekleşecek workshop çalışması bunun ilk adımı olacak. Miro'nun heykeliyle Meriç Hızal'ın düşüncesi de müzemize geldi. O düşünceyle Bayburt'un doğal zenginliği olan Bayburt taşının kent mobilyası yolculuğu başladı diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Koçan, Baksı Müzesi'nin diğer müzelerden farklı olarak bölgede yaşayan insanlara imkanlar sağlamayı, eğitim vermeyi ve bu topraklarda yaşamayı bir sevinç haline getirmeyi amaçladığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Baksı önce kendisi bir ışık olmak, sonra da o ışığı herkese eşit yöneltmek istiyor. Bizim insana yönelik hiçbir önyargımız yok. Biz insanı insan olduğu için çok saygın ve değerli buluyoruz. Hangi kültürden olursa olsun, hangi bakış açısına ya da ekonomiye sahip olursa olsun bizim için fark etmez, insanoğlu olmak bizim için yeterli bir gerekçe. Onun için insanoğlunun hepsine Meriç Hızal'ın Barış Masası'nda sunduğu ışık düşüncesi gibi bütün estetik ve mümkünse ekonomik değerleri sunmak istiyoruz. Ondan sonra bunlara sahip çıkmak, geliştirmek, çoğaltmak insanın kendi meselesidir diye düşünüyorum."
Kaynak: AA
Bu bağlamda müzede her yıl düzenlenen sergiler öncesi sanatçıların kente gelerek gözlem yaptıklarını anlatan Koçan, şöyle deam etti:
"Sanatçılar, Bayburt'ta bütün zanaatları, sanatları ve ilişkileri izleyip ona göre işler yapıyorlardı. Bu sene açtığımız Miro'ya Giden Heykelli Yol Sergisi aniden gelişmiş bir proje. Onun için sanatçılarımızın, burada uzun bir araştırma yapıp yapıt üretmeleri çok mümkün değildi. Biz yine de sergiye katılan sanatçıların bu anlamda yapıtlar vermesini istedik. Avrupa Konseyi Müze Ödülü'nün sembolü olan Joan Miro'nun ünlü bronz heykelini, Baksı Müzesi'nde Bayburt taşı üzerinde sergiledik. Böylece Miro ile Bayburt'un yerel malzemesini buluşturduk."
Miro'ya Giden Heykelli Yol Sergisi'ne, Türkiye'nin önemli sanatçılarından Meriç Hızal'ın da "Barış Masası" adını verdiği taştan yapılmış eseri ile katıldığını ifade eden Koçan, şunları söyledi:
"Meriç Hızal'ın kullandığı malzeme, bizim Bayburt taşı gibi açık renkli, yontulabilir bir malzeme. Barış Masası, kim olursa olsun herkesi barışa davet eden bir eser. Bizim açımızdan sanatçının yarattığı o derin içerik çok önemli ama başka biri önemi de Bayburt taşının bir kent mobilyasına dönüşebilmesiyle ilgili çalışma yapıp yapamayacağımız. Sayın Meriç Hızal'ın bu konuda son derece açık ufuklu yaklaşımı var. Zannediyorum ki gelecek yıl onun liderliğinde bir workshop düzenleyeceğiz ve Bayburt taşı kent mobilyasına katılacak."
-"Çalışma, doğal kaynakların kullanılması açısından çok önemli"
Koçan, bu çalışmanın, doğal kaynakların kullanılması açısından çok önemli olacağına dikkati çekerek, "Taşa yeni bir istikamet verme açısından son derece önemlidir. Bugüne kadar taş hep yapıda kullanılmış. Kent mobilyası, ev dekorasyonunda kullanılması için bir kapı açma planımız var. Önümüzdeki yıl Sayın Meriç Hızal'ın liderliğinde gerçekleşecek workshop çalışması bunun ilk adımı olacak. Miro'nun heykeliyle Meriç Hızal'ın düşüncesi de müzemize geldi. O düşünceyle Bayburt'un doğal zenginliği olan Bayburt taşının kent mobilyası yolculuğu başladı diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Koçan, Baksı Müzesi'nin diğer müzelerden farklı olarak bölgede yaşayan insanlara imkanlar sağlamayı, eğitim vermeyi ve bu topraklarda yaşamayı bir sevinç haline getirmeyi amaçladığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Baksı önce kendisi bir ışık olmak, sonra da o ışığı herkese eşit yöneltmek istiyor. Bizim insana yönelik hiçbir önyargımız yok. Biz insanı insan olduğu için çok saygın ve değerli buluyoruz. Hangi kültürden olursa olsun, hangi bakış açısına ya da ekonomiye sahip olursa olsun bizim için fark etmez, insanoğlu olmak bizim için yeterli bir gerekçe. Onun için insanoğlunun hepsine Meriç Hızal'ın Barış Masası'nda sunduğu ışık düşüncesi gibi bütün estetik ve mümkünse ekonomik değerleri sunmak istiyoruz. Ondan sonra bunlara sahip çıkmak, geliştirmek, çoğaltmak insanın kendi meselesidir diye düşünüyorum."