Mersin Nkp’den Akkuyu Çed Raporuna Eleştiri

İçel Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Dönem Sözcüsü Seyfettin Atar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı Akkuyu NGS A.Ş.’nin ÇED Raporu’nda, özellikle çevre kirliliği, evsel atıkların durumu, deniz ekosistemine verilebilecek zarar ve olası bir kaza durumunda halkın zorunlu tahliyesine ilişkin eksiklikler bulunduğunu öne sürdü.

Mersin Nkp’den Akkuyu Çed Raporuna Eleştiri

İçel NKP Dönem Sözcüsü ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İçel Şube Başkanı Atar, İçel’in Gülnar ilçesi Büyükeceli Mahallesi’nde yapılması planlanan ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali inşaatına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Akkuyu NGS A.Ş.’nin, inşaat çalışması sırasında ortaya çıkabilecek çevre kirliliğinin, ÇED raporundaki karşılığının tartışmalı olduğunu iddia eden Atar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı Akkuyu NGS A.Ş.’nin, revize edilmiş ÇED raporunda, inşaat ve çalışma sırasında ortaya çıkabilmesi olası çevre kirliliğini gözardı ettiğini öne sürdü. İnşaat için ihtiyaç duyulan tatlı suyun saatte 507 metreküp olacağını ifade eden Atar, bunun saatte 415 metreküpünün teknik işlemlerde kullanılacağını ve desalinizasyon tesislerinden karşılanacağını kaydederek, “Desalinizasyon hangi yöntemle yapılacak? Tutulan tuza ne olacak?” diye sordu.

“EVSEL KATI ATIKLAR NEREDE TOPLANACAK?”
NGS’nin inşaat döneminde oluşabilecek en yüksek evsel katı atık üretiminin günlük 9 bin 585 kilogram olacağını vurgulayan Atar, “Evsel katı atıklar Akkuyu NGS tarafından inşa edilecek özel bir alanda depolanacak ya da yapılacak anlaşmalar ile ilgili belediye veya belediyelerin katı atık düzenli depolama alanlarına gönderilecektir. Evsel katı atıkların bertarafı, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun olarak gerçekleştirilecektir. Ayrıca, Büyükeceli Belediyesi, Akkuyu NGS proje sahasından katı atıkların toplanması ve taşınması ile ilgili kendi açısından bir sıkıntı bulunmadığını resmi yazısında belirtmiştir. Düzenli depolama alanının projeleri bitmiş midir, lot yerleri belirli midir? İşletme sırasında evsel katı atıkların radyasyon ile kontamine olması durumunda katı atıkların radyasyon kontrolü hangi sıklıkla yapılacaktır? Kontaminasyon söz konusu ise bu atıklar nerede toplanacaktır? Güç santrali sahası içinde böyle bir durum için alan ayrılmış mıdır? Ayrılmış ise yeri neresidir? Ayrıca gemi trafiği ile taşınacak inşaat malzemelerinin nakliyesi sırasında çıkabilecek toz emisyonu nasıl giderilecektir?” dedi.

ÇED Raporu’nda, yakıtın yüklenmesi ve reaktörden geri alınması esnasında çıkabilecek olası bir çarpma durumunda yakıt çubuklarının darbeye karşı dayanımı hakkında hiçbir bulguya rastlanmadığına da işaret eden Atar, bunun oluşturacağı tehlikeye dikkat çekti. Ayrıca tükenen yakıtın radyoaktivitesi konusunda hiçbir veri olmadığını da belirten Atar, şöyle devam etti: “Kullanılmış yakıt depolama tesisi, 4 NGS ünitesinin 4 yıllık çalışması sırasında biriken kullanılmış nükleer yakıtın depolanması için tasarlanmıştır. Bu değer daha önce 10 yıl olarak belirtilmişti, hangisi doğrudur? Deniz suyu ortalama katı kons 3.5 mg/l ölçülmüştür. Raporda da belirtildiği gibi hakim akıntı yönü D/KD yönünde mevsimsel özelliklere göre değişmekte olup maksimum 40cm/s minimum 5cm/s mertebesinde zayıf akıntı düzeyindedir. Böl.4.2-22 say. 403 de ortalama amonyak azotu kons. 3.25 µg/l bulunmuştur. Ayrıca raporda, ‘soğutma suyuna uygulanacak tek işlem hipoklorürleme işlemi olacak’ ibaresi yer almaktadır. Günlük soğutma suyu debisi: 1 016 000*22= 22 352 000 metreküptür. Dezanfeksiyon için kullanılacak hipoklorit konsantrasyonu 1 mg/l olarak belirtilmiştir. Bu miktara göre tablo V.2.55-2 deki yıllık sodyum hipoklorit değeri doğru hesaplanmış mıdır? Soğutma suyu amaçlı kullanılacak olan deniz suyu dezanfekte edildikten sonra boru hattında soğutma amaçlı kullanılacak olduğundan dolayı uygulanacak olan dezanfektanın reaktif etkisi (Organik klorlu bileşikler ve klor aminler) açısından yaratacağı etkinin ne olacağı akıntı hızı, deniz suyu sıcaklığı gibi faktörler hesaplanarak modellenmiş midir? Eğer bu modellemenin sonuçları var ise neden rapora dahil edilmemiştir?”

“ZORUNLU TAHLİYE PLANLAMASI NASIL YAPILDI?”
Oluşacak olan organik klorlu bileşiklerin deniz ekosistemine vereceği zararları önlemek için nasıl bir çalışma yapıldığını, yapıldı ise bu çalışmanın sonuçlarının neden raporda yer almadığını da soran Atar, şunları kaydetti: “Evsel atık su arıtma tesisinin deşarj suyunda radyasyon tespit edildiğinde bu hacimdeki suyu depolamak ve bertaraf etmek için ne gibi önlemler alınmıştır? Atık su arıtma tesisi fazla çamurunda radyasyon tespit edildiği durumda, bu çamurlar nasıl depolanacak ve nasıl bertaraf edilecektir? Ayrıca Bölüm, V.2.12.1.26 nükleer güç santrallerinin yer seçimi, güvenlik için ana kriterler ve şartlar hakkında Rus yönetmeliği, NP-032-01 kısmında, zorunlu tahliye planlama bölgesi alan içerisindeki tahmini halk maruziyetinin dozu, bir radyolojik kazanın (nihai olarak radyoaktif salıma neden olan ağır bir kaza) başlangıç aşamasında kritik bir halk grubunun zorunlu tahliyesini gerektiren radyasyon güvenliği normlarıyla oluşturulan doz kriterlerinin üst müdahale düzeyine (Düzey B) varması veya bunu aşması durumu için kurulan bir alandır. Akkuyu NGS faaliyeti sırasında, bu bölgedeki nüfusun ortalama yoğunluğu kilometrekareye 100 kişiyi geçmemelidir, ibaresi yer almaktadır. Akkuyu NGS’de çalışacak personel, aileleri, yerel halk bu şehir bölge planlamasından nasıl etkilenecektir? Özellikle 30 kilometre yarıçapın içinde kalan Aydıncık ve Gülnar’da bu kriterlere uygun planlamalar yapılmış mıdır? İnşaat emsal alanları, kat yükseklikleri ile ilgili nasıl bir düzenleme yapılacaktır?”
Kaynak: İHA