Üniversite Adaylarına Uzman Uyarısı Açıklaması
İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikolojik Gelişim ve Danışma Merkezi Koordinatörü Uzman Klinik Psikolog Nilgün Köstem, istediği üniversite ya da bölümü kazanamayan öğrencilerin hayal kırıklığına kapılmamaları gerektiğini belirterek, “Başarı ilk seferde ya da planladığımız şekilde gelmediyse, bu tamamen ‘başarısız olduk’ anlamına gelmez.
İstediğimiz bir şeye ulaşmak için birkaç sefer denemek gerekir. Bazen 'başarılı olamamak veya hata yapmak' bizim için çok öğretici ve değerlidir” dedi.
Öğrencilerin bu süreçte ‘Neleri eksik ve yanlış yapmış olabilirsiniz?’ sorusuna yanıt aramasının yararlı olacağını, ders çalışma planı ve zaman yönetiminde değişik bir yaklaşıma gitme yolunun seçilebileceğini aktaran Köstem, geçmişte uygulanan yöntemlerin öğrenciye uygun olmayabileceğini söyledi.
Sınavların belli bir konuda bilgi ve beceriye ölçen bir araç olduğunu ifade eden Köstem, şu önerilerde bulundu: “Sınavın, sizin kim olduğunuzu, nasıl biri olduğunuzu tayin etme gibi bir geçerliliği yok. Bilgi ve beceri geliştirilebilecek, kazanılabilecek bir şey. Yeter ki hata ve eksikliklerimizden dersler çıkarıp, önümüzdeki yeni süreçte bunları da kullanarak kendimize daha gerçekçi ve verimli bir plan yapalım. İlk tercihlerini kazanamamış, istemediği bir bölüm ya da üniversiteyi kazandığı açıklanmış öğrencilerimiz de karmaşık duygular içinde olabilir. Bu kişiler unutmamalı ki fırsatlar karşımıza çok farklı şekillerde çıkar. Kişi, kendini geliştirmek, çok yönlü biri olmak, farklı şeyler öğrenmek üzerine çalışmalı. Sadece kendisine verilenle yetinmemesi onu farklı kılacaktır.”
'HAYALLERİNİZE VEDA ETMEYİN'
İstenilmeyen bir bölümün ya da üniversitenin kazanıldığında bunun hayallere veda etmek anlamı taşımadığına işaret eden Köstem, “Belki başka bir bölüme geçme ya da yandal/anadal yapma imkanlarınız olduğunu öğreneceksiniz. Belki de o bölümde okuyup ileride başka alanlarda uzmanlaşıp istediğiniz şeyleri yapmanız mümkün olacak. Bu sizin hayatınız, ona şekil ve yön verecek olan sizsiniz” diye konuştu.
Üniversiteyi kazanan öğrencilerin artık yetişkin birer birey olduğuna da dikkat çeken Köstem, öğrencilerin kendilerinden, davranışlarından ve sonuçlarından sorumlu olduğunu kaydetti.
Köstem, “Artık ödev kontrol eden öğretmenler, devamsızlık yaptığınız için velinizi arayıp durum bildiren okul yönetimleri yok. Bu güzel bir şey ama bir yandan da büyük bir sorumluluktur. Çünkü derse devam, ders çalışıp çalışmama gibi tercihlerde bulunduğunuzda bunun sonuçlarıyla yüzleşecek olan kişiler sizlersiniz. Üniversitede ödevin son teslim tarihini defalarca hatırlatan öğretmenler, devamsızlık sınırına dayandığınızı söyleyip sizi uyaran müdür yardımcıları yok. Üniversitede de size yardım edecek personeller bulunuyor. İhtiyacınızı dile getirin, iletişim kurun” dedi.
Kaynak: İHA
Öğrencilerin bu süreçte ‘Neleri eksik ve yanlış yapmış olabilirsiniz?’ sorusuna yanıt aramasının yararlı olacağını, ders çalışma planı ve zaman yönetiminde değişik bir yaklaşıma gitme yolunun seçilebileceğini aktaran Köstem, geçmişte uygulanan yöntemlerin öğrenciye uygun olmayabileceğini söyledi.
Sınavların belli bir konuda bilgi ve beceriye ölçen bir araç olduğunu ifade eden Köstem, şu önerilerde bulundu: “Sınavın, sizin kim olduğunuzu, nasıl biri olduğunuzu tayin etme gibi bir geçerliliği yok. Bilgi ve beceri geliştirilebilecek, kazanılabilecek bir şey. Yeter ki hata ve eksikliklerimizden dersler çıkarıp, önümüzdeki yeni süreçte bunları da kullanarak kendimize daha gerçekçi ve verimli bir plan yapalım. İlk tercihlerini kazanamamış, istemediği bir bölüm ya da üniversiteyi kazandığı açıklanmış öğrencilerimiz de karmaşık duygular içinde olabilir. Bu kişiler unutmamalı ki fırsatlar karşımıza çok farklı şekillerde çıkar. Kişi, kendini geliştirmek, çok yönlü biri olmak, farklı şeyler öğrenmek üzerine çalışmalı. Sadece kendisine verilenle yetinmemesi onu farklı kılacaktır.”
'HAYALLERİNİZE VEDA ETMEYİN'
İstenilmeyen bir bölümün ya da üniversitenin kazanıldığında bunun hayallere veda etmek anlamı taşımadığına işaret eden Köstem, “Belki başka bir bölüme geçme ya da yandal/anadal yapma imkanlarınız olduğunu öğreneceksiniz. Belki de o bölümde okuyup ileride başka alanlarda uzmanlaşıp istediğiniz şeyleri yapmanız mümkün olacak. Bu sizin hayatınız, ona şekil ve yön verecek olan sizsiniz” diye konuştu.
Üniversiteyi kazanan öğrencilerin artık yetişkin birer birey olduğuna da dikkat çeken Köstem, öğrencilerin kendilerinden, davranışlarından ve sonuçlarından sorumlu olduğunu kaydetti.
Köstem, “Artık ödev kontrol eden öğretmenler, devamsızlık yaptığınız için velinizi arayıp durum bildiren okul yönetimleri yok. Bu güzel bir şey ama bir yandan da büyük bir sorumluluktur. Çünkü derse devam, ders çalışıp çalışmama gibi tercihlerde bulunduğunuzda bunun sonuçlarıyla yüzleşecek olan kişiler sizlersiniz. Üniversitede ödevin son teslim tarihini defalarca hatırlatan öğretmenler, devamsızlık sınırına dayandığınızı söyleyip sizi uyaran müdür yardımcıları yok. Üniversitede de size yardım edecek personeller bulunuyor. İhtiyacınızı dile getirin, iletişim kurun” dedi.