Erdoğan, 'Cumhurbaşkanlığı Türkiye Vizyon Belgesi'Ni Açıkladı

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Milletin değişim ve hak taleplerine sessiz kalan, bunları reddeden, inkar eden bir devlet, milleti için sadece zarar üretir. İşte bunu söyledik ve ülkemiz kadar, siyaset kadar, devleti değiştirmenin mücadelesini verdik. Dünün mağdurlarıyken bugünün mağrurları olmadık" dedi.

Haliç Kongre Merkezi'nde, "Cumhurbaşkanlığı Türkiye Vizyon Belgesi"ni açıklayan Erdoğan, AK Parti'yi bir siyasi hareketin sahipleri olarak kurduklarını ama sadece kendi yaşadığı acılara, kendi sorunlarına odaklanan bir siyasi parti olarak kurmadıklarını söyledi.

Erdoğan, 42 bin denek üzerinde, "Nasıl bir siyasi parti?", "Buna ihtiyaç var mı?" sorularıyla, 81 vilayette kamuoyu araştırmaları yaptıklarını ve ardından nihai kararlarını verip, adımlarını öyle attıklarını ifade ederek, "Çünkü biz o dönemde birçok zulümleri yaşadık. Arkadaşlarımızın içinde yavruları üniversiteye gidemeyen aileler vardı, yavruları okulların kapısında tartaklanan aileler vardı. Kısacası damdan düşenlerin bir arada olduğu bir yapıydık" dedi.

Milli ve manevi değerleri reddedilen, sürekli inkarla karşı karşıya kalan, baskı altına alınan kimseler olduklarını anlatan Erdoğan, siyasi görüşleri inkar edilen, siyasi partileri her daim kapatılan bir hareket olduklarını belirtti.

Erdoğan, ancak AK Parti'yi kurarken sadece kendi sorunlarını değil, milletin her bir ferdinin sorunlarını kendilerine dert edindiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Siyasi tarihimiz boyunca, iktidar görevini üstlendiğimiz 12 yıl boyunca da başörtüsü özgürlüğü kadar ifade özgürlüğünü de savunan biz olduk. Meslek liselerinin, imam hatip okullarının açılmasını savunduğumuz kadar, farklı dil ve lehçelerde yayın yapılması özgürlüğünü de savunan biz olduk. Sünninin özgürlüğünü savunduğumuz kadar, Alevinin özgürlüğünü de savunan biz olduk. Türkün kültürel hakları ve kendi kimliğini ifade özgürlüğünü savunduğumuz kadar, Kürdün, Arabın, Boşnağın, Gürcünün, Pomağın, diğer tüm etnik unsurların özgürlüğünü savunan da biz olduk. Çünkü biz insana bakarken, yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü anlayışıyla yaklaşıyorduk. İnsanların inançlarının gereğini yerine getirme özgürlüğünü savunurken, Müslüman, Hristiyan, Musevi ayrımı yapmadık. Büyük acıların içinden gelen bir kadroyduk. Büyük baskılara, engellemelere, hatta şiir okuduğu için hapse mahkum olmuş bir kadroyduk. Ama göreve geldiğimizde kendimizi değil, kendi temsil ettiğimiz hareketi değil, kendi dostlarımızı, arkadaşlarımızı, çevremizi değil, 77 milyonun hakkını gözettik."

- "Herkes için ileri demokrasi"

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, daha en başından itibaren kendisini koruma altına alan devletin 77 milyona baskı üreteceğini söylediklerini anımsatarak, milletini kendisine tehdit olarak gören devletin, milletini parçalara ayıracağını söyledi.

"Milletin değişim ve hak taleplerine sessiz kalan, bunları reddeden, inkar eden bir devlet, milleti için sadece zarar üretir. İşte bunu söyledik ve ülkemiz kadar, siyaset kadar, devleti değiştirmenin mücadelesini verdik. Dünün mağdurlarıyken bugünün mağrurları olmadık" diyen Erdoğan, dünün mağdurları olarak bugün de 77 milyonun mağduriyetini gidermek için mücadele ettiklerini kaydetti.

Erdoğan, herkes için demokrasi, ileri demokrasi, özgürlük istediklerini, bu nedenle 12 yıl boyunca her alanda büyük reformlar gerçekleştirdiklerini, her türlü vesayetin karşısında dimdik durduklarını, tüm darbe girişimlerine, komplolara, tuzaklara milletin adına itiraz ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Her türlü çeteyle mücadele ettik. Her türlü mafyayla mücadele ettik. Devletin etrafına kümelenmiş, milleti tehdit eden çeteleri hamdolsun temizledik. Akşam, sabah hükümet yıkan, hükümet kuran bu ülkede mafya şebekeleri vardı. Çeteler vardı. Bunlardan ülkemizi arındırdık. 'Artık millet sandıkta hükümetini kuracak dedik' ve bu adımı böyle attık. Darbe girişimleri yapan çeteleri temizledik. Sokakta insanların ensesine bir kurşun sıkarak, karanlıkta kaybolan çetelerle mücadelemiz oldu ve büyük ölçüde bunları da temizledik. Devletin koridorlarına sirayet etmiş, devleti değişime karşı koruyan çeteleri temizledik. Kürt ile Türkü birbirine düşürmeye çalışan, Alevi ile Sünni arasında nifak çıkarmaya çalışan, azınlıklara zulmeden çeteleri temizledik. Türkiye'nin en iyi zamanlarında, Türkiye'nin değişim gücünü yakaladığı zamanlarda gençleri sokağa döken, sokakları şiddete, ülkeyi istikrarsızlığa mahkum etmek isteyen çeteleri hamdolsun temizledik. Her darbeye övgüler düzen, hoşgörü görüntüsüyle büyüyen, hizmet, eğitim gibi değerleri istismar eden, devletin en kritik noktalarını işgal edip devletine ve milletine ihanet bayrağı açan çetelere de göz yummadık. Bütün çetelerin temizlendiği bir anda Pensilvanya'dan idare edilen, Türkiye'yi yeni bir vesayete mahkum etmek isteyen, Türkiye'yi eski Türkiye'ye döndürmeye çalışan çeteye de eyvallah demedik."

- "Türkiye 10 yılda bir darbe olan bir ülkeydi"

Erdoğan, yapacakları çok şey olduğunu, Türkiye'nin tüm sorunlarını çözüme kavuşturmuş bulunmadıklarını belirterek, "Eğer milletin değişim talepleri daha önce görülebilseydi bugün çok farklı bir Türkiye'de yaşıyor olacaktık. Devlet 1940'lardan itibaren değişebilseydi bugün çok farklı bir Türkiye'de yaşıyor olacaktık. Darbeler, komplolar, çeteler, milletin değişim arzusunun önünde engel olmasaydı bugün farklı bir yerde olacaktık" dedi.

Türkiye'nin 10 yılda bir darbelerin yaşandığı bir ülke olduğunu, bunun bedelinin de çok ağır ödendiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Düşünebiliyor musunuz, iktidarımıza kadar 16 ayda bir seçim yaşanan bir ülkeydik. Böyle bir ülkede istikrar olur mu? Böyle bir ülkede güven olur mu? Yine samimiyetle ifade etmek isterim ki, 12 yıl boyunca önümüze engeller çıkmamış olsaydı, tehditler olmasaydı, eski Türkiye'nin aktörleri direnmeseydi, bugün çok farklı bir yerde olabilirdik. Yine de yılmadık. Yine de umudumuzu kaybetmedik. Bakın bizzat ben defalarca ölüm tehditleri aldım. Çok somut suikast girişimleri son anda önlendi. 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için sahada seçim çalışmaları yaparken tehditler aldık. Samandıra'da bir arkadaşımız bombalı saldırıda şehit edildi. Pınarhisar Cezaevi'ne gönderilmem, beni denklemin dışına itmeye yönelik bir şeydi. Hatırlayın o zaman medya başlıklarını. 'Artık muhtar bile olamaz'. 'Artık siyaset hayatı bitti'. Cezaevinde de tehditler aldım. Bakın şimdi de ne diyorlar? 'Aday olamaz'. Kim diyor bunu? Muhalefet. 'Çekilmesi lazım'. Bu ülkede anayasa varsa, bu ülkede yasalar varsa kimin ne zaman, nasıl aday olacağı orada yazıyor zaten. Açın şu anayasayı bir okuyun. Yasaları bir okun. Kendileri yarışa giremediği gibi ısmarlama adaylarla görüyorsunuz yarışa giriyorlar. Bunun durumu bu."
(Sürecek)
Kaynak: AA