Reza Zarrab sessizliğini bozdu
İşadamı Reza Zarrab: 17 Aralık'ta, altın ticaretinde beni ekarte etmek isteyen yabancıların payı var. Bu operasyon sonucu benden çok Türkiye zarar gördü.
17 Aralık operasyonunda tutuklanıp, yurt dışı yasağı ve imza şartı ile iki ay yedi gün sonra serbest bırakılan iş adamı Reza Zarrab, sessizliğini bozdu.
Zarrab 17 Aralık sürecine ilişkin olarak Sabah gazetesine verdiği röportajda dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Türkiye ve İran arasında altın ticareti yapan başka yerli ve yabancı firmaların olduğunu söyleyen Zarrab, 'Aynı istisnalar onlara da tanınıyor. Üstelik ben vergi öderken yurtdışındaki firmalar vergiden de muaf. Operasyonda diğer şirketlerin adının hiç geçmiyor olması manidar değil mi' dedi. Zarrab, operasyonun, altın ticaretini vergiden muaf tutulan bazı yabancı şirketlerin yapabilmesi için düzenlendiğini savundu. Kendi gelirinden 25 milyar TL'lik altın ticaretinin vergisini ödediğini hatırlatan Zarrab, 17 Aralık operasyonunun kendisinden çok Türkiye'nin menfaatlerine zarar verdiğini söyledi. Operasyon günü neler yaşandığını da detaylarıyla anlatan Zarrab, İran ajanı iddialarına ve Bugün gazetesi muhabirinin rüşvet istediğine ilişkin tartışmalara da açıklık getirdi:
OPERASYONUN TEMELİ SAĞLAM DEĞİL:
Benim yaptığım ticaretle yabancı şirketlerin yaptığı arasında fark var. İkimiz de Halk Bankası'na resmi komisyon ödüyoruz. Fakat ben kârımdan dolayı bu devlete vergi ödüyorum fakat onlar ödemiyor. Bu şirketlerin menşeini siz araştırın. Yabancı şirketler, Türkiye'de kurulu olmadıkları için hiçbir vergiye tabi değiller ve onların ticareti devam ediyor. Bu operasyonun temeli sağlam değil.
EVE BİR BAYAN POLİS BİLE GELMEDİ:
17 Aralık sabahı hiçbir zaman kendini tedavi edemeyecek bir yaradır... Ben evimin en mahrem yerinden, yatak odamdan alındım. Benim evime bir bayan polis gelmedi. Ben polisi fark etmedim. Direkt güvenliğe gelmişlerdi, 'Hiçbir şekilde haber verilmeyecek' demişler. Kapıdan içeri güvenlik aracılığıyla girmişler. Eve, güvenliğe baskı yaptırıp açmışlar. Yatak odamızda gözümüzü açtığımızda göz göze geldik.
NEDEN SUÇ ÜSTÜ YAPILMADI:
Havalimanında gümrükçülerin parayı kapalı bir alanda inceleyip belgelerine bakması gerekmiyor mu? Ama onlar insanların içinde alıyorlar balyayı ellerinde tutup sallıyorlar, görüntü vermek için. Gerçekten yolsuzluğun peşindelerse neden orada suçüstü yapılmadı?
SÜLEYMAN ASLAN'I TABİİ TANIYORUM:
25 milyar TL ihracattan bahsettim değil mi? 106 milyon TL komisyondan bahsettim. Halkbank'ın toplam kazancı 227 milyon, bu ticaretle ilişkili. Böyle bir ticaret yapmış işadamının, bir bankanın genel müdürünü tanımama gibi bir ihtimali olabilir mi? Tabii ki tanıyorum. Ayakkabı kutusu iddiasıyla ilgili kendisi beyanatını verdi. Onların bağış parası olduğunu söyledi.
BABAMIN HİÇBİR ÜLKEYE VİZESİ YOK
Egemen Bağış'a 500 bin euro rüşvet iddiası var. Babama İtalya vizesi almak için olduğu söyleniyor. Benim babamın değil İtalya, hiçbir AB üyesi ülke için vize başvurusu yoktur. Allah aşkına bir vize 40 dolara alınıyor. Akla mantığa sığıyor mu? 500 bin euro, 87 milyar euro... Bu rakamlar nereden çıkıyor? Milyarlar havada uçuşuyor. Gözlerim yerinden fırlıyor. Bir vize için 500 bin euro verdi. Nerede o vize? Babamın pasaportunda böyle bir vize başvurusu olmadığı çıktığı zaman ortaya, kimlerin yüzü kızaracak çok merak ediyorum. Bunlar o kadar saçma sapan iddialar ve ispatları da o kadar basit ki...
MUHABİR 1 MİLYON DOLAR İSTEDİ
Beni Bugün gazetesinden bir arkadaş telefonla aradı. Pazar günüydü ve 87 milyar euroluk kara para aklandığı iddiasını sordu. Bununla alakalı benimle ilişkisi olduğuna dair haber yapacaklarını söyledi. Kendisine, bu iddianın bir iftiradan ibaret olduğunu söyledim. 'Dilediğiniz haberi yapabilirsiniz' dedim. Daha sonra bu muhabir arkadaş tarafından başka bir basın kuruluşuna mail atılıyor. Oradan bizim o dönemde şirketimizin avukatlığını yapan Halil Koca beyefendiye atılıyor. Çıkmayan haberin taslağı benim mailime ulaştı. Akabinde bana, 'Ya 1 milyon dolar ödersin, ya da biz bu haberi yayımlarız' diye şantaj yapıldı. 1 milyon doların benden istendiğine dair tapeler mevcut.
HİÇBİR ÜLKENİN AJANI DEĞİLİM
Ben bir işadamıyım. Değil İran, hiçbir ülkenin ajanı değilim. Ben Türkiye'de, Türkiye ekonomisine ticaretiyle katkı sağlamış bir işadamıyım. Neden bana bu yakıştırmanın yapıldığını ben de merak ediyorum. Cevabını bulursanız ve benimle paylaşırsanız çok sevinirim. Ben de sizin gibi medyadan takip ediyorum.
ZARRAB'DAN SUÇ DUYURUSU
17 Aralık Operasyonu kapsamında rüşvet iddiasıyla tutuklanan ve 37 gün sonra tahliye olan işadamı Reza Zarrab, kendi kullanımına ait iki cep telefonunun 'Selam Örgütü' soruşturması kapsamında yasadışı yollarla dinlendiğini ve teknik takipler yapıldığını ileri sürerek suç duyurusunda bulundu. Zarrab, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde oluşturulduğunu ileri sürdüğü yasadışı soruşturma dosyasındaki savcı, hâkim, emniyet görevlisi ve diğer kişiler hakkında 'Suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, kişisel verilerin kaydedilmesi, verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal, görevi kötüye kullanma, suç uydurma, iftira' suçlarından kamu davası açılmasını talep etti. Suç duyurusunda, biri Reza Zarrab'a diğeri ise Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Royal Denizcilik şirketi üzerine kayıtlı iki cep telefonunun yasa dışı yollarda dinlendiğinin medyadaki haberlerden öğrenildiği belirtildi. Basında çıkan haberlerden soruşturma dosyası kapsamında 'Selam Örgütü' isimli sözde bir örgüt varmış gibi hareket edilerek Reza Zarrab hakkında dinleme ve teknik takip yapıldığını öğrendikleri ifade edildi. Zarrab'ın yaptığı şikâyet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Zarrab 17 Aralık sürecine ilişkin olarak Sabah gazetesine verdiği röportajda dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Türkiye ve İran arasında altın ticareti yapan başka yerli ve yabancı firmaların olduğunu söyleyen Zarrab, 'Aynı istisnalar onlara da tanınıyor. Üstelik ben vergi öderken yurtdışındaki firmalar vergiden de muaf. Operasyonda diğer şirketlerin adının hiç geçmiyor olması manidar değil mi' dedi. Zarrab, operasyonun, altın ticaretini vergiden muaf tutulan bazı yabancı şirketlerin yapabilmesi için düzenlendiğini savundu. Kendi gelirinden 25 milyar TL'lik altın ticaretinin vergisini ödediğini hatırlatan Zarrab, 17 Aralık operasyonunun kendisinden çok Türkiye'nin menfaatlerine zarar verdiğini söyledi. Operasyon günü neler yaşandığını da detaylarıyla anlatan Zarrab, İran ajanı iddialarına ve Bugün gazetesi muhabirinin rüşvet istediğine ilişkin tartışmalara da açıklık getirdi:
OPERASYONUN TEMELİ SAĞLAM DEĞİL:
Benim yaptığım ticaretle yabancı şirketlerin yaptığı arasında fark var. İkimiz de Halk Bankası'na resmi komisyon ödüyoruz. Fakat ben kârımdan dolayı bu devlete vergi ödüyorum fakat onlar ödemiyor. Bu şirketlerin menşeini siz araştırın. Yabancı şirketler, Türkiye'de kurulu olmadıkları için hiçbir vergiye tabi değiller ve onların ticareti devam ediyor. Bu operasyonun temeli sağlam değil.
EVE BİR BAYAN POLİS BİLE GELMEDİ:
17 Aralık sabahı hiçbir zaman kendini tedavi edemeyecek bir yaradır... Ben evimin en mahrem yerinden, yatak odamdan alındım. Benim evime bir bayan polis gelmedi. Ben polisi fark etmedim. Direkt güvenliğe gelmişlerdi, 'Hiçbir şekilde haber verilmeyecek' demişler. Kapıdan içeri güvenlik aracılığıyla girmişler. Eve, güvenliğe baskı yaptırıp açmışlar. Yatak odamızda gözümüzü açtığımızda göz göze geldik.
NEDEN SUÇ ÜSTÜ YAPILMADI:
Havalimanında gümrükçülerin parayı kapalı bir alanda inceleyip belgelerine bakması gerekmiyor mu? Ama onlar insanların içinde alıyorlar balyayı ellerinde tutup sallıyorlar, görüntü vermek için. Gerçekten yolsuzluğun peşindelerse neden orada suçüstü yapılmadı?
SÜLEYMAN ASLAN'I TABİİ TANIYORUM:
25 milyar TL ihracattan bahsettim değil mi? 106 milyon TL komisyondan bahsettim. Halkbank'ın toplam kazancı 227 milyon, bu ticaretle ilişkili. Böyle bir ticaret yapmış işadamının, bir bankanın genel müdürünü tanımama gibi bir ihtimali olabilir mi? Tabii ki tanıyorum. Ayakkabı kutusu iddiasıyla ilgili kendisi beyanatını verdi. Onların bağış parası olduğunu söyledi.
BABAMIN HİÇBİR ÜLKEYE VİZESİ YOK
Egemen Bağış'a 500 bin euro rüşvet iddiası var. Babama İtalya vizesi almak için olduğu söyleniyor. Benim babamın değil İtalya, hiçbir AB üyesi ülke için vize başvurusu yoktur. Allah aşkına bir vize 40 dolara alınıyor. Akla mantığa sığıyor mu? 500 bin euro, 87 milyar euro... Bu rakamlar nereden çıkıyor? Milyarlar havada uçuşuyor. Gözlerim yerinden fırlıyor. Bir vize için 500 bin euro verdi. Nerede o vize? Babamın pasaportunda böyle bir vize başvurusu olmadığı çıktığı zaman ortaya, kimlerin yüzü kızaracak çok merak ediyorum. Bunlar o kadar saçma sapan iddialar ve ispatları da o kadar basit ki...
MUHABİR 1 MİLYON DOLAR İSTEDİ
Beni Bugün gazetesinden bir arkadaş telefonla aradı. Pazar günüydü ve 87 milyar euroluk kara para aklandığı iddiasını sordu. Bununla alakalı benimle ilişkisi olduğuna dair haber yapacaklarını söyledi. Kendisine, bu iddianın bir iftiradan ibaret olduğunu söyledim. 'Dilediğiniz haberi yapabilirsiniz' dedim. Daha sonra bu muhabir arkadaş tarafından başka bir basın kuruluşuna mail atılıyor. Oradan bizim o dönemde şirketimizin avukatlığını yapan Halil Koca beyefendiye atılıyor. Çıkmayan haberin taslağı benim mailime ulaştı. Akabinde bana, 'Ya 1 milyon dolar ödersin, ya da biz bu haberi yayımlarız' diye şantaj yapıldı. 1 milyon doların benden istendiğine dair tapeler mevcut.
HİÇBİR ÜLKENİN AJANI DEĞİLİM
Ben bir işadamıyım. Değil İran, hiçbir ülkenin ajanı değilim. Ben Türkiye'de, Türkiye ekonomisine ticaretiyle katkı sağlamış bir işadamıyım. Neden bana bu yakıştırmanın yapıldığını ben de merak ediyorum. Cevabını bulursanız ve benimle paylaşırsanız çok sevinirim. Ben de sizin gibi medyadan takip ediyorum.
ZARRAB'DAN SUÇ DUYURUSU
17 Aralık Operasyonu kapsamında rüşvet iddiasıyla tutuklanan ve 37 gün sonra tahliye olan işadamı Reza Zarrab, kendi kullanımına ait iki cep telefonunun 'Selam Örgütü' soruşturması kapsamında yasadışı yollarla dinlendiğini ve teknik takipler yapıldığını ileri sürerek suç duyurusunda bulundu. Zarrab, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde oluşturulduğunu ileri sürdüğü yasadışı soruşturma dosyasındaki savcı, hâkim, emniyet görevlisi ve diğer kişiler hakkında 'Suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, kişisel verilerin kaydedilmesi, verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal, görevi kötüye kullanma, suç uydurma, iftira' suçlarından kamu davası açılmasını talep etti. Suç duyurusunda, biri Reza Zarrab'a diğeri ise Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Royal Denizcilik şirketi üzerine kayıtlı iki cep telefonunun yasa dışı yollarda dinlendiğinin medyadaki haberlerden öğrenildiği belirtildi. Basında çıkan haberlerden soruşturma dosyası kapsamında 'Selam Örgütü' isimli sözde bir örgüt varmış gibi hareket edilerek Reza Zarrab hakkında dinleme ve teknik takip yapıldığını öğrendikleri ifade edildi. Zarrab'ın yaptığı şikâyet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.