(özel Haber) ‘horlama’ Deyip Geçmeyin
Özellikle gece şiddetli horlama sonucu solunum durması yaşayan kişilerde görülen uyku apnesi, kalp yetmezliği, kalp krizi, tansiyon, şeker, kilo alma, depresyon, sürekli yorgunluk ve uyku hali ile trafik kazalarına neden olabiliyor.
Toplumda çok sık görülmesine rağmen fazla bilinmeyen bir hastalık olan uyku apnesi, pek çok rahatsızlığa sebebiyet verebiliyor. Burun ve üst solunum yollarındaki kasların gevşemesine yol açan uyku apnesinde nefes duruyor; kalp, beyin ve akciğerlere oksijen gitmiyor. Ağır uyku apnesi görülen bazı hastalar uykuda solunum ve kalbinin de durmasıyla hayatını kaybedebiliyor. Uyku apnesinin genellikle şişman ve kalın boyunlu kişilerde görüldüğünü belirten Özel Tınaztepe Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Koca, “Uyku apnesi birçok hastalıkla bağlantılıdır. Uykuda nefes durması ve horlama çok ciddiye alınmaz. ‘Horluyorum işte’ diye söylenir. Aslında uyku apnesi tedavi edilmediği zaman en çok kalbi etkiler. Erken başlayan tansiyon yükselmesi, düzensiz tansiyon, kalp krizi riskinin artması, çok ağır formlarında kalp yetmezliğine yol açması, şekeri düzensizleştirmesi, şekere yatkınlık oluşturması ya da tedaviye rağmen düzensizleşmesi, kilo alma ve diyet yapmasına rağmen kilo verememe ve gündüz aşırı uyku halinden dolayı sosyal problemlere neden olabilir. Uyku apnesi hastalarının yüzde 30’u depresyondadır. Bu sıkıntılardan en önemlisi trafik kazalarıdır. Kişiler gece boyunca sürekli uyandığı için aşırı yorgunluk ve uyku halinden dolayı direksiyon başında uyuyakalabilir. Uyku apnesi hafif de olsa tedavi edilmeli” dedi.
“VÜCUT ‘UYAN YOKSA ÖLECEKSİN’ DİYOR”
Gece aşırı horlama sonrasında kişinin üst solunum yollarındaki kasları gevşediği için üst solunum yolundaki açıklığın tamamen kapandığını belirten Koca, “Yani kişi boğuluyor. Bu nedenle kandaki oksijen seviyesi çok düşüyor. Beyin oksijensiz kalıyor. Kalp oksijensizlikten stres altına giriyor. Bu sırada kişi de çarpıntı, tansiyon yükselmesi, hatta çok ağır kişilerde bazen uykuda solunum ve kalbinin de durmasıyla hasta kaybedilebiliyor. Bütün gece bunu yaşayınca sık sık uyanmak zorunda kalıyor. Yani vücut uyandırıyor. ‘Uyan yoksa öleceksin’ diyor aslında. Bu uyanmalar çok sık olduğu için kişi sabah çok yorgun, sersem, uykusunu alamamış bir şekilde uyanıyor” diye konuştu.
“BİRÇOK KİŞİ TEHLİKELİ UYKU APNESİ HASTASIDIR”
Şiddetli şekilde horlama nedeniyle hastaların nefeslerinin durduğunu ve buna bağlı da gündüz yoğun uyku halinin olduğunu kaydeden Koca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kişi uykuda bu durumu fark etmez. Ancak, yakınları bunu görebilir. Kendisi yalnız aşırı yorgunlukla uyanır. Bazen baş ağrısı ile uyanır. Apne demek, nefesin durması demektir. Horlayan birçok kişi de uyku apnesi görülebilmektedir. Kişi yalnızca horladığını düşünür. Aslında birçok kişi gece nefesi durduğu için tehlikeli uyku apnesi hastasıdır.”
DEPRESYON VE TRAFİK KAZALARI YAŞANIYOR
Çeşitli sağlık problemlerinin yanı sıra uyku apnesinin depresyon ve trafik kazalarına da yol açabildiğini dile getiren Koca, sözlerine şöyle devam etti: “Uyku apnesi hastalarının yüzde 30’u depresyondadır. Genelde gündüz aşırı sinirli, hırçın haldeki insanlardır. Aslında gece horluyorlar ve nefesleri duruyordur. Bu nedenle psikiyatrik durumları bozulmuştur ama bunun farkında değildirler. Kişiler gece boyunca sürekli uyandığı için aşırı yorgunluk ve uyku halinden dolayı direksiyon başında uyuyakalabilir. Normal bir kişiye göre yaklaşık yedi kat fazla trafik kazası geçirme riskleri vardır.”
UYKU TESTİ VE UYKU APNESİ CİHAZI
Uyku apnesinin özellikle şişman ve boynu kalın kişilerde görüldüğünü ifade eden Koca, şiddetli horlayan ve sabah çok yorgun uyanan kişilerin mutlaka uyku testi yaptırmaları gerektiğini söyledi.
Kişinin beyin dalgaları, göz hareketleri, kandaki oksijen seviyesi, burnu ve ağzından nefes alışverişleri, nefesinin durduğu yerler, karın ve göğüs hareketleri, bacak hareketlerinin kaydedildiği bir test olan uyku testinden sonra kişi de uyku apnesi saptanırsa hastaya bir cihaz veriliyor. Burundan uygulanan bir maske olan cihazı anlatan Koca, “Ara hortumu cihaza bağlarız ve uykuya dalarız. Kişinin uykuda nefesi durduğu zaman bu cihaz, ona hava veriyor. Hava verdiği zaman kişi solunum durması yaşamıyor, uyanmak zorunda kalmıyor. Kaliteli bir uyku yaşıyor. Oksijeni düşmediği için kalp ve beyin de bu açıdan rahat etmiş oluyor. Cihazdan sonra aşırı uyku hali, yorgunluk semptomların tamamı genelde ilk günden gitmiş oluyor. Birçok hastamızın tansiyonu tamamen kendine gelir. Cihaza başladıktan sonra tansiyon ilacını bırakan hastalarımız bile var” ifadelerini kullandı.
“DİYABETİM NORMAL SEVİYEYE GELDİ”
Yıllardır horlama şikayeti olan 50 yaşındaki eczacı Tamer Cinsdemir de, gece horlama sonrası sık sık uyandığını ve gündüzleri aşırı uyku ve sinirlilik hali yaşadığını söyledi.
Uyku testinden sonra uyku apnesi olduğunu öğrenen Cinsdemir, kullandığı cihaz sonrası değişen hayatını şu sözlerle anlattı: “Horlama bende çok uzun zamandır vardı. Şimdi cihazı sürekli kullanıyorum. Horlama hemen ortadan kalktı. Ertesi günkü yorgunluk, sinirlilik hali ortadan kalkıyor. Diyabet başlangıcı vardı. Şimdi herhangi bir sıkıntım yok. Normal seviyeye geldi. Tansiyonum için de ilaçla tedavi görüyorum ama ilaç sayısının azalacağını düşünüyoruz. Direksiyonda çok şiddetli uyku problemim oluyordu. Şimdi artık o da yok.”