Erdoğan'ın Gazeteciler ve Yazarlarla Buluşması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gündemdeki gelişmelere ilişkin olarak gazeteci ve yazarlarla yaptığı görüşmenin ardından toplantıya katılanlar açıklamalarda bulundu.
Dolmabahçe Ofis'te yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından açıklama yapan Vatan gazetesi yazarlarından Hüseyin Yayman, toplantıda Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra bakanların da gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını ifade ederek, "Genel değerlendirme yapmam gerekirse, Başbakan ve kurmay heyeti bu olanlar konusunda çok net ve kararlı bir tutum içinde. Hem bundan sonra yapılacaklar konusunda, hem olayı tanımlama, çözümleme ve analiz etme konusunda bence çok net bir kanaat içinde olduklarını gördüm. Bunu zaman içinde göreceğiz" dedi.
"Fethullah Gülen'den Başbakan Erdoğan'a uzlaşmayı içeren mektup gönderildiği" iddiasının konuşulup konuşulmadığının sorulması üzerine Yayman, "Bu soru soruldu. 'Bir uzlaşma olacak mı? AK Parti'nin tabanıyla cemaatin tabanı arasında benzeşme var. Anadolu'daki evlerde erkekler Fethullah Gülen'i, kadınlar Tayyip Erdoğan'ı destekliyorlar' şeklinde bir soru soruldu. Başbakan'ın cevabı çok net oldu. 'Biz hukuk içinde kalacağız. Anadolu'daki insanlarla herhangi bir şeyimiz olamaz. Ev baskınları ya da başka şekillerde hukukun dışına çıkan hiçbir şey olmayacak ancak yargıdaki, bürokrasideki paralel yapıyla ilgili bunlar belliyse bunun üzerine sonuna kadar gidilecek. Bu konuda taviz verilmeyecek' denildi" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın isim vermeden, kendisine müzakere talebinin olduğu, ıslak imzalı bir metnin gönderildiğini söylediğini belirten Yayman, Erdoğan'ın, bu mektubun değerlendirildiğini ancak paralel yapıyla ilgili asla geri adım atmalarının söz konusu olmayacağını ifade ettiğini söyledi.
Yayman, "Başbakan Erdoğan, diyaloğa açık olduklarını ancak paralel yapı konusunda kanaatlerinin çok net olduğunu ifade etti" dedi.
Yolsuzluk iddialarının da gündeme geldiğini aktaran Yayman, "(Başbakan Erdoğan) Eğer ki yolsuzluk meselesi benim oğluma, Bilal Erdoğan'a da geliyorsa, biz bunun arkasında durmayız, gerekeni yaparız' dedi.
Ancak burada, Türkiye'ye karşı bir operasyon var. Bu operasyon konusunda biz tabii ki gerekeni yapacağız. Türkiye'nin kendi kararını vermesinden, Türkiye'nin bölge gücü olmasından, Türkiye'ye karşı genel bir operasyon yapıldığından bahsedildi" dedi.
- Fikret Bila
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila da "Fethullah Gülen tarafından Başbakan Erdoğan'a mektup yazıldığı" iddialarının toplantıda konuşulup konuşulmadığına ilişkin soruyu şöyle cevapladı:
"Sayın Başbakan, bir uzlaşma arayışı içeren, teklif içeren bir mektup aldığını söyledi.
Ancak, mektubun kimin tarafından gönderildiğini söylemedi. Islak imzalı bir mektup olduğunu söyledi.
Bir meslektaşımız, 'Fethullah Gülen Hoca'dan mı geldi acaba?' dedi.
Ona bir cevap vermedi ama öyle bir algı oluştu. Fethullah Gülen Hoca'dan gönderilmiş bir mektup ve en azından o hareketin en üst düzeyinden gönderilmiş bir mektup olduğu anlaşıldı. O mektupta bazı öneriler, teklifler olduğunu, onu değerlendirdiklerini, 'evet, tamam bir uzlaşma, barış ortamı olsun ama' dedikten sonra da tabi 'Bu yargıdaki gelişmeler ne olacak?' diye sordu. 'Operasyonlar yapılıyor, evler basılıyor bunlar ne olacak?', 'Şantajlar yapılıyor bunlar ne olacak?', 'Şantajın altında mı çalışacağız' gibi soruları gündeme getirerek, o mektubun henüz değerlendirme aşamasında olduğu, en azından Sayın Başbakan'ın da bazı garantiler beklediği anlaşılmış oldu sözlerinden."
Bila, mektubun tarihinin ise Başbakan tarafından yakın bir tarih olarak beyan edildiğini aktardı.
"Cemaat içindeki çeteye karşı bir operasyon yapılıp yapılmayacağı yönünde Başbakan Erdoğan'dan bir işaret aldınız mı?" şeklindeki soruyu ise Bila, "Bu konuda açık bir ifadesi oldu. Zaten 'paralel yapı' diye tabir ediyor Sayın Başbakan. Bu yapının ortadan kaldırılacağını, demokratik bir devlette böyle bir yapının kabul edilmeyeceğini ifade etti.
Bunun ortadan kaldırılacağını da beyan ederek, bu tür bir çalışmanın yürütüldüğünü açıklamış oldu" dedi.
Bila, Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden görülmesine yönelik konuşulanlar sorulduğunda, "Sayın Başbakan yeniden yargılama önerilerine ve konusuna olumlu yaklaştığını söyledi.
'Yeniden yargılanma bir haktır' dedi.
Bu yönde bir çalışma yapılması için Adalet Bakanlığı'na talimat verdiğini de beyan etti. Tabi ne tür bir çalışma yapılacağını da şimdiden bilemediğini, eğer Meclis'te yapılması gereken bir şey varsa, bunu da yapabileceklerini söyledi.
Ondan sonra da sözü Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'a bıraktı. Sayın Bozdağ da hukuki bilgi verdi. Yeniden yargılamak için yasadaki koşulların belli olduğunu, davalardan birinin devam etmekte olduğunu ifade etti, bu Ergenekon davası oluyor. Kesinleşmiş davalar için durumu inceleyeceklerini söyledi" diye konuştu.
Yolsuzluk iddialarının da toplantıda görüşüldüğünü aktaran Bila, "Sayın Başbakan, oğlu ve damadıyla ilgili iddiaların doğru olmadığını ifade etti.
Her ikisinin de devletle bir işlerinin olmadığını belirtti.
(Bilal Erdoğan'ın) El Kadı ile görüşmesinin normal olması gerektiğini, çünkü aile dostları olduğunu, El Kadı'nın bir terörist olmadığını, kendisiyle ilgili iddialara ilişkin uluslararası mahkemelerde beraat ettiğini, uluslararası seyahat yasağının kaldırıldığını Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen bir Suud iş adamı olduğunu belirtti.
Bununla görüşmesinde hukuki bir sakınca olmadığını da belirttikten sonra 'Eğer Başbakan'ın oğlu veya damadıysanız, Türkiye'de bir iş yapamayacak mısınız?' diye bir soruyla eleştirel bir yaklaşım ortaya koydu" dedi.
Hatay'daki tır konusunun da toplantıda gündeme geldiğini aktaran Bila, Başbakan Erdoğan'ın, burada MİT Kanunu'nun 26. maddesine göre işlem yapılması gerektiğini söylediğini belirtti.
- Yasin Aktay
AK Parti MKYK üyesi yazar Yasin Aktay da toplantıda Başbakan Erdoğan'a gündeme ilişkin akla gelen her türlü sorunun iletildiğini ifade etti.
Aktay, 17 Aralık operasyonunun bir darbe teşebbüsü olarak değerlendirildiğini kaydederek, "17 Aralık operasyonunun bir darbe teşebbüsü olduğu konusunda hiçbir kuşku yok. Olayın uluslararası boyutları var. Türkiye'ye vurulmak istenen bir darbe var. Türkiye'nin mayıs ayında geçtiği atak, 17 Aralık operasyonun hedeflediği iş adamları kitlesine bakıldığında bu kesimlerin de Türkiye'nin yeni yükseliş trendine açıkça darbe vurma eğiliminde olduğu da açık şekilde görülüyor" ifadelerini kullandı.
- Nihal Bengisu Karaca
Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca ise toplantıda Başbakan Erdoğan'ın her soruya detaylı bir cevap verdiğini ifade etti.
Yaşanan sürecin 30 Mart yerel seçimlerini, çözüm sürecini ve cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemeye dönük bir girişim olduğunun vurgulandığını kaydeden Karaca, şöyle devam etti:
"(Başbakan Erdoğan'ın) Son olarak tır meselesi üzerinden sık sık yapılan Türkiye'yi El Kaide ile ilintili gösterme ve ana muhalefet partisinin buna prim vermesi üzerine sert bir çıkışı söz konusu oldu. 'Türkiye ile El Kaide'yi yan yana, aynı cümle içinde zikretmek yapılabilecek en büyük ihanettir' ifadesini kullandı. 'Eğer yeterince takip edilseydi faaliyetlerimizi ana muhalefet partisi veya başka kişiler doğru dürüst izleyebilselerdi, Türkiye'nin Suriye'deki çabalarını, bizim bu radikal örgütlerle yürüttüğümüz mücadelenin farkında olurlardı. Biz onlarla mücadele halindeyiz, birlikte değiliz. Bunun tam tersini ifade etmek büyük bir ihanettir' ifadesini kullandı. İçerideki algı genellikle, evet bir operasyon olduğu belli. Yerel seçimlerde 14 ay süren hiyerarşinin aşılarak yargı içindeki doğal rutin hiyerarşiye uyulmayarak böyle bir operasyonun şüpheli, şaibeli olduğu konusunda hepimiz mutabıkız. Bakan oğullarının da işin içine karıştığı bu olaylarla ilgili algı yönetiminin zayıf olduğu şeklinde sorular geldi. O da konu yargıya gittiği için gerekli kişiler, gerekli bakanlar ister istemez daha sınırlı bir açıklama yapabileceklerinden dolayı Hükümet'in bu tipten algı yönetimine enerjisini harcayamayacağını, şantajlarla yürüyen bir demokrasi olamayacağını, sürekli operasyonlarla, sürekli siyasal iktidarı işleyemez hale getirme hedefi artık sabitleşmiş bir yapıyla mücadele ederken, Türkiye'nin enerjisinin boşa harcandığını ve ülkenin kaybettiğini ifade eden açıklamalar yaptı."
- Can Paker
Can Paker de toplantıda, "Bu olay darbe girişimiyse hedefi benim kanaatime göre açılım politikasıdır" dediğini ve buna ilişkin soru yönelttiğini ifade etti.
Sorusunu yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, "Hükümet bu konuda çok kararlıdır. Açılım sürecinde sadece Hükümet değil her iki taraf da çok kararlıdır" ifadelerini kullandığını anlatan Paker, Atalay'ın, yaşananların çözüm sürecinde herhangi bir yavaşlamaya sebep olmadığını belirttiğini söyledi.
Kaynak: AA
"Fethullah Gülen'den Başbakan Erdoğan'a uzlaşmayı içeren mektup gönderildiği" iddiasının konuşulup konuşulmadığının sorulması üzerine Yayman, "Bu soru soruldu. 'Bir uzlaşma olacak mı? AK Parti'nin tabanıyla cemaatin tabanı arasında benzeşme var. Anadolu'daki evlerde erkekler Fethullah Gülen'i, kadınlar Tayyip Erdoğan'ı destekliyorlar' şeklinde bir soru soruldu. Başbakan'ın cevabı çok net oldu. 'Biz hukuk içinde kalacağız. Anadolu'daki insanlarla herhangi bir şeyimiz olamaz. Ev baskınları ya da başka şekillerde hukukun dışına çıkan hiçbir şey olmayacak ancak yargıdaki, bürokrasideki paralel yapıyla ilgili bunlar belliyse bunun üzerine sonuna kadar gidilecek. Bu konuda taviz verilmeyecek' denildi" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın isim vermeden, kendisine müzakere talebinin olduğu, ıslak imzalı bir metnin gönderildiğini söylediğini belirten Yayman, Erdoğan'ın, bu mektubun değerlendirildiğini ancak paralel yapıyla ilgili asla geri adım atmalarının söz konusu olmayacağını ifade ettiğini söyledi.
Yayman, "Başbakan Erdoğan, diyaloğa açık olduklarını ancak paralel yapı konusunda kanaatlerinin çok net olduğunu ifade etti" dedi.
Yolsuzluk iddialarının da gündeme geldiğini aktaran Yayman, "(Başbakan Erdoğan) Eğer ki yolsuzluk meselesi benim oğluma, Bilal Erdoğan'a da geliyorsa, biz bunun arkasında durmayız, gerekeni yaparız' dedi.
Ancak burada, Türkiye'ye karşı bir operasyon var. Bu operasyon konusunda biz tabii ki gerekeni yapacağız. Türkiye'nin kendi kararını vermesinden, Türkiye'nin bölge gücü olmasından, Türkiye'ye karşı genel bir operasyon yapıldığından bahsedildi" dedi.
- Fikret Bila
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila da "Fethullah Gülen tarafından Başbakan Erdoğan'a mektup yazıldığı" iddialarının toplantıda konuşulup konuşulmadığına ilişkin soruyu şöyle cevapladı:
"Sayın Başbakan, bir uzlaşma arayışı içeren, teklif içeren bir mektup aldığını söyledi.
Ancak, mektubun kimin tarafından gönderildiğini söylemedi. Islak imzalı bir mektup olduğunu söyledi.
Bir meslektaşımız, 'Fethullah Gülen Hoca'dan mı geldi acaba?' dedi.
Ona bir cevap vermedi ama öyle bir algı oluştu. Fethullah Gülen Hoca'dan gönderilmiş bir mektup ve en azından o hareketin en üst düzeyinden gönderilmiş bir mektup olduğu anlaşıldı. O mektupta bazı öneriler, teklifler olduğunu, onu değerlendirdiklerini, 'evet, tamam bir uzlaşma, barış ortamı olsun ama' dedikten sonra da tabi 'Bu yargıdaki gelişmeler ne olacak?' diye sordu. 'Operasyonlar yapılıyor, evler basılıyor bunlar ne olacak?', 'Şantajlar yapılıyor bunlar ne olacak?', 'Şantajın altında mı çalışacağız' gibi soruları gündeme getirerek, o mektubun henüz değerlendirme aşamasında olduğu, en azından Sayın Başbakan'ın da bazı garantiler beklediği anlaşılmış oldu sözlerinden."
Bila, mektubun tarihinin ise Başbakan tarafından yakın bir tarih olarak beyan edildiğini aktardı.
"Cemaat içindeki çeteye karşı bir operasyon yapılıp yapılmayacağı yönünde Başbakan Erdoğan'dan bir işaret aldınız mı?" şeklindeki soruyu ise Bila, "Bu konuda açık bir ifadesi oldu. Zaten 'paralel yapı' diye tabir ediyor Sayın Başbakan. Bu yapının ortadan kaldırılacağını, demokratik bir devlette böyle bir yapının kabul edilmeyeceğini ifade etti.
Bunun ortadan kaldırılacağını da beyan ederek, bu tür bir çalışmanın yürütüldüğünü açıklamış oldu" dedi.
Bila, Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden görülmesine yönelik konuşulanlar sorulduğunda, "Sayın Başbakan yeniden yargılama önerilerine ve konusuna olumlu yaklaştığını söyledi.
'Yeniden yargılanma bir haktır' dedi.
Bu yönde bir çalışma yapılması için Adalet Bakanlığı'na talimat verdiğini de beyan etti. Tabi ne tür bir çalışma yapılacağını da şimdiden bilemediğini, eğer Meclis'te yapılması gereken bir şey varsa, bunu da yapabileceklerini söyledi.
Ondan sonra da sözü Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'a bıraktı. Sayın Bozdağ da hukuki bilgi verdi. Yeniden yargılamak için yasadaki koşulların belli olduğunu, davalardan birinin devam etmekte olduğunu ifade etti, bu Ergenekon davası oluyor. Kesinleşmiş davalar için durumu inceleyeceklerini söyledi" diye konuştu.
Yolsuzluk iddialarının da toplantıda görüşüldüğünü aktaran Bila, "Sayın Başbakan, oğlu ve damadıyla ilgili iddiaların doğru olmadığını ifade etti.
Her ikisinin de devletle bir işlerinin olmadığını belirtti.
(Bilal Erdoğan'ın) El Kadı ile görüşmesinin normal olması gerektiğini, çünkü aile dostları olduğunu, El Kadı'nın bir terörist olmadığını, kendisiyle ilgili iddialara ilişkin uluslararası mahkemelerde beraat ettiğini, uluslararası seyahat yasağının kaldırıldığını Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen bir Suud iş adamı olduğunu belirtti.
Bununla görüşmesinde hukuki bir sakınca olmadığını da belirttikten sonra 'Eğer Başbakan'ın oğlu veya damadıysanız, Türkiye'de bir iş yapamayacak mısınız?' diye bir soruyla eleştirel bir yaklaşım ortaya koydu" dedi.
Hatay'daki tır konusunun da toplantıda gündeme geldiğini aktaran Bila, Başbakan Erdoğan'ın, burada MİT Kanunu'nun 26. maddesine göre işlem yapılması gerektiğini söylediğini belirtti.
- Yasin Aktay
AK Parti MKYK üyesi yazar Yasin Aktay da toplantıda Başbakan Erdoğan'a gündeme ilişkin akla gelen her türlü sorunun iletildiğini ifade etti.
Aktay, 17 Aralık operasyonunun bir darbe teşebbüsü olarak değerlendirildiğini kaydederek, "17 Aralık operasyonunun bir darbe teşebbüsü olduğu konusunda hiçbir kuşku yok. Olayın uluslararası boyutları var. Türkiye'ye vurulmak istenen bir darbe var. Türkiye'nin mayıs ayında geçtiği atak, 17 Aralık operasyonun hedeflediği iş adamları kitlesine bakıldığında bu kesimlerin de Türkiye'nin yeni yükseliş trendine açıkça darbe vurma eğiliminde olduğu da açık şekilde görülüyor" ifadelerini kullandı.
- Nihal Bengisu Karaca
Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca ise toplantıda Başbakan Erdoğan'ın her soruya detaylı bir cevap verdiğini ifade etti.
Yaşanan sürecin 30 Mart yerel seçimlerini, çözüm sürecini ve cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemeye dönük bir girişim olduğunun vurgulandığını kaydeden Karaca, şöyle devam etti:
"(Başbakan Erdoğan'ın) Son olarak tır meselesi üzerinden sık sık yapılan Türkiye'yi El Kaide ile ilintili gösterme ve ana muhalefet partisinin buna prim vermesi üzerine sert bir çıkışı söz konusu oldu. 'Türkiye ile El Kaide'yi yan yana, aynı cümle içinde zikretmek yapılabilecek en büyük ihanettir' ifadesini kullandı. 'Eğer yeterince takip edilseydi faaliyetlerimizi ana muhalefet partisi veya başka kişiler doğru dürüst izleyebilselerdi, Türkiye'nin Suriye'deki çabalarını, bizim bu radikal örgütlerle yürüttüğümüz mücadelenin farkında olurlardı. Biz onlarla mücadele halindeyiz, birlikte değiliz. Bunun tam tersini ifade etmek büyük bir ihanettir' ifadesini kullandı. İçerideki algı genellikle, evet bir operasyon olduğu belli. Yerel seçimlerde 14 ay süren hiyerarşinin aşılarak yargı içindeki doğal rutin hiyerarşiye uyulmayarak böyle bir operasyonun şüpheli, şaibeli olduğu konusunda hepimiz mutabıkız. Bakan oğullarının da işin içine karıştığı bu olaylarla ilgili algı yönetiminin zayıf olduğu şeklinde sorular geldi. O da konu yargıya gittiği için gerekli kişiler, gerekli bakanlar ister istemez daha sınırlı bir açıklama yapabileceklerinden dolayı Hükümet'in bu tipten algı yönetimine enerjisini harcayamayacağını, şantajlarla yürüyen bir demokrasi olamayacağını, sürekli operasyonlarla, sürekli siyasal iktidarı işleyemez hale getirme hedefi artık sabitleşmiş bir yapıyla mücadele ederken, Türkiye'nin enerjisinin boşa harcandığını ve ülkenin kaybettiğini ifade eden açıklamalar yaptı."
- Can Paker
Can Paker de toplantıda, "Bu olay darbe girişimiyse hedefi benim kanaatime göre açılım politikasıdır" dediğini ve buna ilişkin soru yönelttiğini ifade etti.
Sorusunu yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, "Hükümet bu konuda çok kararlıdır. Açılım sürecinde sadece Hükümet değil her iki taraf da çok kararlıdır" ifadelerini kullandığını anlatan Paker, Atalay'ın, yaşananların çözüm sürecinde herhangi bir yavaşlamaya sebep olmadığını belirttiğini söyledi.