TBMM Başkanı Çicek: 'Türkiye GDO’su Bozuk Bir Anayasaya Sahip'

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, mevcut anayasanın GDO’sunun bozuk olduğunu belirtti.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) "2023 Vizyonu Bağlamında Yeni Anayasa Arayışları ve Sanayimizin Gelecek Perspektifi" konulu meclis toplantısına katıldı.

Çiçek, anayasa çalışmaları hakkındaki son gelişmeleri katılımcıları aktardı. Anayasanın yargı, yürütme ve yasama arasındaki dengenin çok sağlıklı kurulamadığını belirten Çiçek, “O günkü anayasanın hazırlanışında siyasette bir şaşı bakış vardı. Halkın seçtiği kişilere karşı, partilere karşı bir olumsuz bakış vardı. En amavi ifadeyle bu siyasetçiler tencereyi kirleten adamlardır. Bunlara fazla yetki vermemek lazım. Bunlar kirletiyor, biz temizlemek durumundayız. Dolayısıyla bunlara fazla yetki verirseniz, bunların oluşturduğu kurumlara daha fazla imkan tanırsanız yeni baştan temizlemek gibi bir durumla karşı karşıya kalırız. Onun için denge ona göre kuruldu. Bu anayasada yasama yetkisi fevkalade sınırlıdır. Devletin başka kurumlarında alınan kararların meşrulaştırıldığı bir yasal çerçeveye büründürüldüğü bir organ konumundadır. Bugün Meclisin gündemini, 1982’den bu yana meclis kendisi belirleyemez. Hükümetler belirler. Ne zaman çalışacağı, nereye kadar çalışacağı, ne kadar çalışacağı, nasıl çalışacağı dışarıdan belirlenir. Çünkü meclisin yapısı öyle oluşuyor. Hükümet düzeni ona göre kuruluyor. Mecliste ona göre eyvallah der ve çalışmalarını sürdürmeye çalışır” diye konuştu.

“ANAYASAYA GÖRE ÜÇ TANE ERK VARDIR…AMA EN ÖNEMSİZİ BUGÜN TBMM’DİR”
Mevcut anayasaya göre var olan üç erkten en önemsizinin meclis olduğunu vurgulayan Çiçek, “Bu anayasaya göre üç tane erk vardır. Üçü de önemlidir. Teorik olarak da böyledir. Ama en önemsizi bugün TBMM’dir. Yetkileri büyük ölçüde gasp edilmiştir. Özellikle yargının siyasallaştığı dönemlerde meclisin bir kısım yetkileri yargı tarafından gasp edildi. Bir kısmı da yürütme tarafından. Misal vermek gerekirse çok açık ve nettir. Bugünkü Anayasaya göre ve Yüksek Seçim Kurulu kararlarına göre bir kişi milletvekili seçildikten sonra gider il seçim kurulundan mazbatasını alır. O andan itibaren o kişi milletvekilidir. Yemin edip etmemesi, milletvekilliği açısından değil yasama faaliyetine katılması açısından önemlidir. Bu anayasaya göre bu kişinin milletvekilliğinin düşmesi meclis kararına bağlıdır. Çok açıktır. Ama Sayın Merve Kavakçı’nın milletvekilliği Danıştay tarafından düşürülmüştür. Şimdi hani anayasa, hani anayasanın hükmü? Hani seçilmişlerin hakkı ve hukuku?” ifadelerini kullandı.

Günümüzde halen rejim bunalımı yaşandığını söyleyen TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “1993 yılında bir siyasi partimizin, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin Meclis Başkanına yazdığı bir yazı var. Diyor ki; Eğer bu anayasa kısa süre içinde demokratik yollarla değiştirilmezse Türkiye’de rejim bunalımı çıkar. Nitekim sonradan yaşadığımız sıkıntılar oldu. 2013 yılı olmasına rağmen halen biz rejim bunalımı riskini taşıyan birçok sorunları çözümü bakımından engel taşıyan bir anayasayla yolumuza devam etmek zorunda kalıyoruz. Bu anayasayı elbette değiştirmemiz gerekiyor. Bu bir mecburiyettir. Bu siyaset kurumunun milletimize taahhüdüdür. Ne yapıp edip milletimizin önüne bir anayasa koymak mecburiyetindeyiz” dedi.

“BU ANAYASAYI ELBETTE DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”
Türkiye’nin GDO’su bozuk bir anayasaya sahip olduğunu belirten Çiçek, “Bu anayasa Türkiye’deki demokrasinin GDO’sunu bozdu. GDO’su bozuk olan bir demokrasiyle Türkiye yönetiliyor. Ne olduğu belli değil. Başkanlık desen başkanlık değil, yarı başkanlık desen, hükümet modeli gereği yarı başkanlık değil, parlamenter sistem desen bazı yönleriyle benziyor öbür yönleriyle hiç benzemiyor. Biz bu noktada işi netleştirmemiz gerekirken yargının önümüze çıkardığı bir problemle iş daha karmaşık hale getiriyorsun. O da 2014 Ağustos ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle beraber. İnşallah o zamana kadar Anayasayı Türkiye’ye kazandırmış oluruz. 2014 Ağustos’undan itibaren yürütme organı Türkiye’de iki başlı hale gelecektir. Bugünkü görev yapan insanlardan ayırarak değerlendirmemiz gerekir. Kişiselleştirmeyelim. 2014 Ağustos’una geldiğimizde Cumhurbaşkanını halk seçecek. En az yüzde 51 ile seçilecek. Cumhurbaşkanı ikinci kez halka gitme imkanına sahip olacak. O zaman Cumhurbaşkanlı doğru olduğu kadar biraz da politik tercihler yaparak Cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanacaktır. Çünkü tekrar seçim söz konusu olunca siyasetin tabiatında olan bir kısım işlere de teşebbüs edecektir. Bu ayıp değil, günah değil. Ama realitedir bu. Bir de halkın seçtiği hükümet olacak. O zaman ne olacak Türkiye’de tartışma, Cumhurbaşkanının politikaları mı daha doğru, hükümetin ki mi doğru diye bu odalarda bunları tartışacağız. Demokrasinin özünde Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet dengesi değil, iktidar muhalefet dengesi esastır. İktidar bu yoldan gider. Muhalefette bu raylar üzerinden kendi lokomotifini götürür. Bir yerde buluşurlar.Vatandaşta ya ona biner ya buna biner” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA