Kalkınma Bakanı Yılmaz Bingöl'de Açıklaması

BİNGÖL - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Biz diğer ülkeler gibi para basarak, bütçemizde açıklar vererek büyümedik, güvenle istikrarla büyüdük" dedi.

Bingöl'de temaslarını sürdüren Bakan Yılmaz, Bingöl Belediyesi Kültür Merkezi'nde partisince düzenlenen toplantılara katıldı.

Basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Yılmaz, doların yükselişini, gelişmiş ülkelerin büyümek için piyasalara sürdüğü karşılıksız paranın bir kısmını geri çekmeye çalışmasının, dünya finans çevrelerini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Bütün dünyada yaşanan küresel krizin ardından gelişmiş ülkelerin çoğunda finans piyasalarında kriz başladığını hatırlatan Yılmaz, şöyle dedi:

"Bu küresel krizden sonra gelişmiş ülkelerin birçoğunda maalesef toparlanma olmadı. Avrupa'da, Amerika'da ve birçok ülkede finans piyasalarında kriz başladı.

Sonra reel ekonomiyi etkiledi, büyüme hızları düştü, işsizlik arttı. Oradaki devletler bu sorunlara çözüm üretebilmek, geçiş sürecini yumuşatmak için bir taraftan maliye politikalarını gevşettiler, daha fazla harcama yapmaya başladılar. Gelirleri azaldı ve ciddi bir şekilde borç altına girdi. Şu anda Avrupa Birliği ortalamasına baktığınızda yüzde 90'lara varan borçların milli gelire oranı var. Amerika'da bu yüzde 111'lere gelmiş durumda, Japonya'da 200'lerin üstünde. Birçok ülkede ciddi problem haline geldi."

Bu süreçte, gelişmiş ülkelerin toparlanma adına dünya piyasasına karşılıksız para pompaladığını kaydeden Bakan Yılmaz, "Maliye politikalarını gevşek tuttukları gibi para politikalarını da gevşettiler. Geçmişte AK Parti öncesi Türkiye'nin haline döndü bir anlamda gelişmiş ülkeler. Orada karşılıksız para harcamaya başladılar. Ekonomik aktiviteleri canlandırmak için trilyonlarca para basıp dünyaya pompaladılar. Fakat güven ve istikrar olmayınca bu kadar para bastıkları halde yine de ekonomileri çok fazla canlanmadı. Büyüme istenilen ölçüde artırılamadı" diye konuştu.

-"Bütün dünyayı etkileyen bir süreç"

Yılmaz, son dönemlerde ABD'de nisbi de olsa ekonomide bir iyileşme sürecinin başladığını dile getirerek, doların sadece Türkiye'de değil, gelişmekte olan bütün ülkelerde değer kazandığına dikkat çekti.

Bakan Yılmaz, yeni sürecin sadede Türkiye'yi değil bütün dünyayı etkileyeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede artık sürdürülemez hale gelmiş olan bu mali açıdan gelişmeci politikalar ve parasal politikaları değiştirme yönünde sinyaller gelmeye başladı.

Bir anlamda gelişmiş ülkeler bu kadar basıp dünyaya dağıttıkları paraların bir kısmını kendilerine yeniden çevirecek şekilde yeni bir döneme girdiler. Bu yeni dönem bir anlamda yeniden bir fiyatlandırma dönemi. Dünyadaki varlıkların piyasaların yeniden fiyatlandıracağı bir dönem. Finans piyasalarını bu anlamda etkiliyor. Sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı etkileyen bir süreç. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda kur farkına baktığınız zaman doların değer kazandığını görüyorsunuz. Bu süreçte borsalarda belli bir değer kaybı görüyorsunuz birçok ülkede. Bu sadece Türkiye'ye özgü değildir. Birçok ülkede benzer süreçlerin yaşandığını görüyoruz."

Yaşanan süreci aylar öncesinden gördüklerini ve genel yaklaşımlarını ona göre geliştirdiklerini aktaran Bakan Yılmaz, siyasi istikrar nedeniyle Türkiye'nin bu süreçte şanslı ülkelerden biri olduğunu ifade etti.

Bakan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Ortalığın daha bir karıştığı, istikrarsızlığına ve belirsizliğin arttığı dönemlerde istikrarlı olan ülkeler avantaj elde ederler. Türkiye'nin bu anlamda siyasi istikrarı bu ortamda büyük bir avantaj. Diğer taraftan biz diğer ülkeler gibi büyümedik, para basarak, bütçemizde açıklar vererek büyümedik, güvenle ve istikrarla büyüdük. Bizim borçlarımızın milli gelire oranı geçen sene yüzde 35-36'lara kadar geriledi ve gerileme eğiliminde. Bütçemiz çok sağlam, çok şükür. Mali disipline büyük önem veriyoruz. Bankacılık sistemimiz çok sağlam, bir tek bankamız batmadı, zarar ziyan görmedi bu süreçte. Dolayısıyla Türkiye hem siyasi istikrarıyla hem de makro ekonomik istikrarıyla, mali disipliniyle bu süreçte olumlu yönlerde ayrışan ülkelerden biri olacak ama belli oranda finans piyasalarımızı elbette bu genel süreç etkileyecek."

-Suriye ve Mısır'da yaşanan olaylar

"Suriye ve Mısır'da gerçekten hepimizin yüreğini yakan, yüreğini dağlayan hadiseler görüyoruz" diyen Bakan Yılmaz, Suriye'de ve Mısır'da yapılanların herkesin vicdanlarını rahatsız eden hadiseler olduğunu söyledi.

İslam dünyasında demokrasiyi istemeyenlerin çifte standart uyguladıklarını vurgulayan Bakan Yılmaz, şunları kaydetti:

"İslam dünyasında, demokrasiyle İslamiyetin aynı anda yaşanması birilerinin hoşuna gitmiyor. İslam aleminde halkın iradesine dayalı yönetimlerin gelişmesi birilerinin hoşuna gitmiyor ama bu kaçınılmaz bir durum. Nasıl bütün dünyada demokrasi varsa nasıl bütün dünyada halkın iradesine dayalı yönetimleri istiyorsak İslam dünyasında da aynısını istemek durumundayız. Bunu istemeyenler çifte standart uyguluyorlar.

Seçimle gelmiş insanların başka yöntemlerle devirip gönderenler aslında halka saygısızlık yapmış oluyorlar. Halkın iradesine saygısızlık etmiş oluyorlar. Eğer yöneticilerin bir yanlışı ve eksiği varsa onu takdir edecek yine halktır. Halk gelir seçim zamanında o yönetimi değiştirir. Bir başka gücün devreye girip seçilmiş insanları yerinden etmesi ve diktatörlük oluşturması kabul edilebilir bir durum değil. İnşallah en kısa sürede Mısır'da ümidimiz odur ki bütün siyasi görüşler, bütün değişik kesimler bir araya gelirler inşallah. Kardeş bir halk, siyasi görüşü ne olursa olsun hepsi temel haklar konusunda, demokrasi konusunda uzlaşırlar ve Mısır bu yaşadığı sürecin dışına çıkar diye ümit ediyorum. Çok masum kanı aktı. Keşke bunlar hiç yaşanmasaydı. Önümüzdeki süreçte bütün ümidimiz daha fazla acının yaşanmaması ve Mısır'ın bir an önce demokrasiye normal siyasi düzene geri dönmesidir."

Suriye'deki gelişmelere de değinen Bakan Yılmaz, kendi halkına zulümde oğul Esed'in babasını geçtiğini belirtti.

Suriye'de kimyasal silah kullanımının gündeme geldiğini hatırlatan Yılmaz, bu durumun sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı ilgilendirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Suriye'de şimdiye kadar 100 binin üzerinde ölüm söz konusu. Oğul Esed baba Esed'i geçmiş durumda. Babası da geçmişte çok büyük zulümler yaptı. Şimdi de bu yeni yönetimin kendi halkına çok büyük zulümler yaptığını görüyoruz. En son kimyasal silah kullandığı gündeme geldi. Bu durum sadece Türkiye'yi ilgilendirmiyor. Bütün dünyayı ilgilendiriyor. Bütün İslam alemini ilgilendiriyor. Bizim temennimiz bu tür durumlarda bütün dünyanın ortak tavır ortaya koyması ve bu gidişata dur demesi. Birleşmiş Milletlerin, Avrupa Birliği'nin, İslam Teşkilatı'nın, bütün bu değişik uluslararası organizasyonların bu konuda çok daha net bir tavır ortaya koyması ve bu gidişata dur diyecek birtakım somut adımlar ortaya koyması lazım."

Gerek Mısır'da gerekse Suriye'de Türkiye'nin ilkesel davranarak halktan yana tavır ortaya koyduğunu belirten Yılmaz, "Türkiye başından beri Mısır'da olsun Suriye'de olsun ilkesel tavrını ortaya koydu. Haktan yana, doğrudan yana tavır ortaya koydu. Şu veya bu şahıstan yana değil, şu veya bu siyasi görüşten yana değil, oradaki halkın iradesinden yana ve temel haklarından yana bir tavır ortaya koydu. Bundan sonra da bütün dünyada, uluslararası hukuk çerçevesinde ve dünya halklarının, kamuoyunun vicdanı çerçevesinde aynı tavrını ülkemiz inşallah devam ettirecektir" diye konuştu.

Kaynak: AA