Şehirde Yaşıyorlar Ama Köy Düğününden Vazgeçmiyorlar

NİĞDE - BETÜL ABBAK - Niğde'nin Fesleğen köyü, şehirde yaşayan gençlerin köy düğünlerinden vazgeçmemesi nedeniyle yaz aylarında adeta karnaval alanına dönüyor. Geleneksel düğün adetlerinin hepsini uygulayan çiftler yorucu ve eğlenceli bir 4 günün ardından hayatlarını birleştiriyor.

Fesleğen köyü yaz aylarının gelmesiyle 4 gün süren geleneksel köy düğünlerine ev sahipliği yapıyor. Büyük şehirlerde yaşayan Fesleğenliler, salonlar yerine düğünlerini köylerinde ve eski adetlere göre yapmayı tercih ediyor.

Ağustos ayında artan düğünler köyde adeta bir karnaval havasının yaşanmasına neden oluyor. İlginç düğün adetlerini sürdüğü Fesleğen'de bir gün içerisinde her sokaktan at üzerinde geçen gelinleri ve evlerin çatısında kan ter içinde gelinleri selamlayan damatları görmek mümkün.

-Bayrak dikerek düğünü başlatıyorlar

Gelin ve damat için oldukça yoğun geçen düğün, perşembe günü damadın evinin çatısına bayrak dikilmesi ve yapılan dualarla başlıyor. Bayrak dikme törenine gelen komşular, direğe yazma ya da kumaş bağlayarak, hediyelerini veriyor.

Cuma günü gelin evine çeyiz sandığı götürme ve cumartesi takı töreni ile kına eğlencesinin ardından pazar günü düğün yemeği hazırlanıyor. Kazanlarda et kavurması, pilav pişirilerek davetlilere ikram ediliyor.

Pazar günü gelinin hazır olduğu haberinin gelmesinin ardından ellerinde bayraklarla ''seymen alayı'' adı verilen erkek tarafından oluşan grup davul zurna eşliğinde gelini almaya gidiyor.

Üzerine yöresel halı örtülerek hazırlanan at, gelinin evinin önüne getiriliyor. Dayıları tarafından ata bindirilen telli duvaklı gelin yapılan duanın ardından seymen alayı eşliğinde damat evine doğru yola çıkıyor.

-Smokinli damat, çatıdan çatıya koşarak gelini selamlıyor"

Smokin giyen damat geleneklere göre elinde tespihi gelini selamlamak için yol boyunca evlerin çatısına ya da duvarların üstüne çıkıyor. Damat ve sağdıç çıktıkları evin çatısından hafifçe eğilerek başlarıyla gelini selamlıyor.

Damadın hareket halindeki seymen alayını ve gelini kaçırmamak koşmak zorunda kalması ilginç görüntüler oluşturuyor. Bazen düşme tehlikesi de geçiren damat, bu zorlu geleneği yerine getirebilmek için zaman kaybetmeden uygun yükseklik bulmak için adeta yarışıyor.

Köyün belirli noktalarında durarak aynı zamanda damadın dinlenmesi için de fırsat oluşturan seymen alayı, davul zurna eşliğinde eğleniyor. Damat için yorucu geçen selamlama, gelin evi ile damadın evi arasında yol boyunca sürüyor.

-Gelin ve damat testi kırıyor

Atla düğün evine gelen gelinin başına bolluk ve bereket içinde mutlu yaşaması için evin balkonundan buğday, nohut, para ile gül yaprakları saçılıyor, kurban kesiliyor. İçerisinde bozuk para ve gül yaprakları olan toprak testileri gelin ve damat ayakları ile vurarak kırıyor. Testiden çıkan paraları heyecanla bekleyen çocuklar ise para toplama yarışına giriyor.

Kız tarafından çocuklar damadın evine ayna, süpürge, oklava ve testi gibi eşyalar götürerek bahşiş istiyor. Geleneklere göre testi çiftin su gibi berrak ve temiz bir yaşamları olması, ayna geleceklerinin parlak, oklava gelinin ekmek yapıp evinin geçimini sağlaması, süpürge ise evini temiz tutmasını ifade ediyor.

Dördüncü gün verilen yemek ve yapılan eğlencelerle düğün sona eriyor.

Ertesi gün kadınlar kendi aralarında biraraya gelerek duvak mevliti okutuyor.

-"Geleneksel düğünü salon düğününe tercih ediyorlar"

Köy düğününü tercih eden Afife Yıldız'ın babaannesi Nazire Bolat,AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adana'da ikamet eden torununun kendi evinden gelin gitmesinin sevincini yaşadığını ifade etti.

Torununun yüzlerce yıllık gelenek ve göreneklerine göre evlendiği için çok mutlu olduğunu anlatan Bolat, yıllardır süre gelen düğün adetlerinin hiç değişmediğini ve devam etmesinden memnun olduğunu söyledi.

20 yaşındaki gelin Afife Yıldız ise köy düğünü ile evlendiği için mutlu ve heyecanlı olduğunu belirterek,''Şehirlerde yaşasak da geleneğimizden, göreneğimizden, özümüzden dönmeyiz. İlk defa ata bindim" diye konuştu.

İstanbul'da yaşadığını belirten damat Mehmet Yıldız da çok yorucu ve yoğun geçen bir 4 gün yaşadığını ifade ederek, ''Çok yoruldum, durmadan koşuyorsun, koşturmayla geçiyor bütün gün. Çok güzel bir duygu keşke herkes düğünlerini bu şekilde yapsa. Maddi açıdan salon düğünlerinden çok daha masraflı ama geleneklerimizi yaşatmak adına buna değdiğini düşünüyorum" diye konuştu.

Kaynak: AA