Özal'ın adli tıp raporu ortaya çıktı
Türkiye'nin uzun süre tartıştığı Adli Tıp Kurumu'nun Özal'ın zehirlenmesiyle ilgili rapor ortaya çıktı.
"Zehir var, zehirlenme yok" diyen ve eleştirilere neden olan o raporun sonuç bölümünde Özal'ın ölümünden önce geçirdiği tüm ameliyatlara ve sağlık bilgilerine de yer veriliyor.
SON.TV'nin ele geçirdiği raporun sonuç bölümü, Özal'ın yaşarken geçirdiği ameliyatların kronolojisiyle başlıyor, ardından da ölümünden bir gün önceki tüm resmi programlarına yer veriyor.
Raporda, 16 Nisan 1993 tarihinde saat 23.00 sıralarında Semra Özal'ın rahatsızlandığı, doktorlar Hilmi Özkutlu ve eşi Süheyla Özkutlu'nun Köşk'e çağrılarak bir saat müdahale ettiği, saat 24'ü geçtiğinde de doktorların evlerine döndüğü bilgisine yer veriliyor. Yaklaşık 15 dakika kadar doktorların eşine yaptığı tedavi sürecini izleyen Özal'ın gece 03.00'da kola içtiği, 04.00'de de yattığı belirtiliyor. Raporda, Özal'ın 17 Nisan sabahı 08.30'da kalktığı, kahvaltı için eşi Semra Özal'ın arkasından giderken yere düştüğü belirtiliyor.
Nabzını alacak sağlık personeli bile yokmuş
Yığıldığı anda sağlık personeli olmadığı için nabzının alınamadığı belirtilen raporda, “İçinde basit bir sedye dışında hiçbir donanımı olmayan 1967 model ambulans olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan bir araçla, yanında hiçbir doktor ve hemşire olmadan bir koruma polisi, ekip amiri, Başkomiser ve Başyaver'in bulunduğu araçla...” denilmek suretiyle olay anı ayrıntılarına yer verildi.
Raporda, 12 yıllık bir süre geçmesine rağmen 2 adet kot kırığı dışında kemik dokularının sağlam kaldığı belirtilerek, ölüm tarihinden önceki belgelerde zehirlenip zehirlenmediğiyle ilgili bulgu bulunmadığı anlatıldı.
Tarımsal ilaçla zehirlenme yok
Raporda Özal'n tarımsal zehirlenmeye uğrayıp uğramadığı da araştırılmış. Aynı ilde 5 ve daha fazla yıl yaşayan 15-81 yaş gurubu ile Özal'ın vucudunda bulunan tarım ilaçları düzeyi karşılaştırılarak, “Özal'ın tarımsal ilaçla zehirlenmediği sonucuna” varıldı.
Kadmiyum
Özal'ın zehirlendiği iddia edilen madde olan Kadmiyum (cd) incelemesine raporun sonuç bölümünün 8. sayfasında yer verilmiş. Kemik analizinde cd oranın tehlikeli olan 18.15 gbu olduğu, ancak kontaminasyon nedeniyle bu sonucun dikkate alınmaması gerektiği önerilmiş.
Özal'ın zehirlenip zehirlenmediği tam da bu oranla ilgili. Adli Tıp, bu sonuçla Özal'ın vucudanda zehir olduğunu, ancak kontaminasyon nedeniyle zehirlenme olamayacağı sonucuna vardı. (Kontaminasyon, bazı maddelerin birleşmesi durumunda birbirlerini etkilemesi. Bu bazı durumlarda katalizör etkisi de görür, bazı durumlarda zehirlenmeye de neden olabilir)
Zehrin bulunup zehirlenmenin bulunamaması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bilirkişi heyetinden ek rapor istedi. Hazırlanan raporda Özal'ın vücudunda 18.15 oranında Cd bulundu ve bunun zehirlenmeye neden olduğu iddia edilmiş, İstanbul Adli Tıp'ın farklı yöntem izlemesi nedeni ile zehirlenmeyi tespit edemediği iddia edilmişti.
SON.TV'nin ele geçirdiği raporun sonuç bölümü, Özal'ın yaşarken geçirdiği ameliyatların kronolojisiyle başlıyor, ardından da ölümünden bir gün önceki tüm resmi programlarına yer veriyor.
Raporda, 16 Nisan 1993 tarihinde saat 23.00 sıralarında Semra Özal'ın rahatsızlandığı, doktorlar Hilmi Özkutlu ve eşi Süheyla Özkutlu'nun Köşk'e çağrılarak bir saat müdahale ettiği, saat 24'ü geçtiğinde de doktorların evlerine döndüğü bilgisine yer veriliyor. Yaklaşık 15 dakika kadar doktorların eşine yaptığı tedavi sürecini izleyen Özal'ın gece 03.00'da kola içtiği, 04.00'de de yattığı belirtiliyor. Raporda, Özal'ın 17 Nisan sabahı 08.30'da kalktığı, kahvaltı için eşi Semra Özal'ın arkasından giderken yere düştüğü belirtiliyor.
Nabzını alacak sağlık personeli bile yokmuş
Yığıldığı anda sağlık personeli olmadığı için nabzının alınamadığı belirtilen raporda, “İçinde basit bir sedye dışında hiçbir donanımı olmayan 1967 model ambulans olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan bir araçla, yanında hiçbir doktor ve hemşire olmadan bir koruma polisi, ekip amiri, Başkomiser ve Başyaver'in bulunduğu araçla...” denilmek suretiyle olay anı ayrıntılarına yer verildi.
Raporda, 12 yıllık bir süre geçmesine rağmen 2 adet kot kırığı dışında kemik dokularının sağlam kaldığı belirtilerek, ölüm tarihinden önceki belgelerde zehirlenip zehirlenmediğiyle ilgili bulgu bulunmadığı anlatıldı.
Tarımsal ilaçla zehirlenme yok
Raporda Özal'n tarımsal zehirlenmeye uğrayıp uğramadığı da araştırılmış. Aynı ilde 5 ve daha fazla yıl yaşayan 15-81 yaş gurubu ile Özal'ın vucudunda bulunan tarım ilaçları düzeyi karşılaştırılarak, “Özal'ın tarımsal ilaçla zehirlenmediği sonucuna” varıldı.
Kadmiyum
Özal'ın zehirlendiği iddia edilen madde olan Kadmiyum (cd) incelemesine raporun sonuç bölümünün 8. sayfasında yer verilmiş. Kemik analizinde cd oranın tehlikeli olan 18.15 gbu olduğu, ancak kontaminasyon nedeniyle bu sonucun dikkate alınmaması gerektiği önerilmiş.
Özal'ın zehirlenip zehirlenmediği tam da bu oranla ilgili. Adli Tıp, bu sonuçla Özal'ın vucudanda zehir olduğunu, ancak kontaminasyon nedeniyle zehirlenme olamayacağı sonucuna vardı. (Kontaminasyon, bazı maddelerin birleşmesi durumunda birbirlerini etkilemesi. Bu bazı durumlarda katalizör etkisi de görür, bazı durumlarda zehirlenmeye de neden olabilir)
Zehrin bulunup zehirlenmenin bulunamaması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bilirkişi heyetinden ek rapor istedi. Hazırlanan raporda Özal'ın vücudunda 18.15 oranında Cd bulundu ve bunun zehirlenmeye neden olduğu iddia edilmiş, İstanbul Adli Tıp'ın farklı yöntem izlemesi nedeni ile zehirlenmeyi tespit edemediği iddia edilmişti.