Bitkisel Ürünlerden Mısır Püskülü ve Deve Dikeni Böbreğe Hasar Veriyor

ANKARA - Medikal tedavinin dışında hekim bilgisi olmadan kullanılan bitkisel ürünlerden mısır püskülü, at kuyruğu, meyan kökü ve altın çilek, böbrek hasarına yol açıyor.

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Siren Sezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birçok hastanın "bitkisel" adı altında çeşitli yöntemlere başvurduğunu ancak bunların ölümcül sonuçlara yol açabildiğini söyledi.

"Tamamen doğal" inancıyla hekim bilgisi olmadan tüketilen ot, bitki ve meyve yaprakları gibi çeşitli ürünlerin yapılan tedaviyi sekteye uğrattığını, yan etkilere yol açtığını hatta ölümlere neden olabildiğini vurgulayan Sezer, hastaların vücudun alışık olmadığı bitkiden bazı karışımlar elde ederek tüketebildiklerini belirtti.

Sezer, bu tür gıdaların başta alerji olmak üzere damarlarda hasara neden olduğunu ifade ederek, "Damar büzüşmesine bağlı kalp ve böbrek sistemindeki kan akımını azaltabiliyor. Ayrıca, iltihabı hücre reaksiyonun gelişmesinde etkili oluyor" dedi.

-At kuyruğu ve mısır püskülünün zararları-

Danışman adı altındaki kişilerce gerçekleştirilen bu tür uygulamalarda en sık at kuyruğu ve mısır püskülüyle karşılaştıklarını anlatan Sezer, mısır püskülünün kalp ve böbrek yetmezliğine bağlı ayaklardaki şişkinliklerin giderilmesi için kaynatıldıktan sonra içildiğini belirterek, bu şekilde idrar miktarının artmasına bağlı şişliğin indiğini söyledi.

Sezer, "Ama bu arada hastanın böbreğin bağışıklık sistemi mahvoluyor ve kreatin değeri 3'e katlıyor" ifadesini kullandı.

Deve dike tüketilmesinin de böbrekteki damarlarının kasılmasına yol açtığına dikkati çeken Sezer, bu şekilde böbreğe giden kan akımının azaldığını ve buna bağlı sağlık sorunlarının kendini gösterdiğini vurguladı. Sezer, aynı şekilde altın çilek tüketiminin de böbrekte ciddi alerjik reaksiyonlara yol açtığı uyarısında bulundu.

-"Çok tüketilen avakoda, karaciğer yetmezliğine yol açabiliyor"-

Her toplumun, kendi ülkesinde yetişen ve sık tükeltilen gıdalara alışık olduğunu ve vücut yapısının da buna göre planlandığını dile getiren Sezer, şunları kaydetti:

"Örneğin Afrika'da çok bulunan ve sık tüketilen avakoda, bizim ülkemiz için çok alışık olunan bir gıda değil. Ülkemizde, avakodunun sık tüketilmesi ile karaciğer yetmezliğine giren hastalar mevcut. Bu nedenle annemizden ne ile büyüdüysek, hangi bitkilere alıştıysak onları tüketmeliyiz. Ihlamur, ada çayı, kuş burnu kimseye dokunmaz. Çünkü bünyemiz alışık olduğu için doğal bağışıklık geliştirir. Ama, bunlar da yeterince tüketilmeli, aşırıya kaçılmamalıdır. Örneğin, yeşil çay günde 2 bardak tüketilmeli, fazlası alınmamalı."

Sezer, vitamin kullanımında da dikkatli olunması gerektiğini vurgulayarak, destek vitamin alımında mutlaka dahiliye ya da endokrinoloji uzmanına danışılması gerektiğinin altını çizdi. Yüksek dozlarda alındığında vitaminlerin de zehirlenmeye yol açtığı uyarısında bulunan Sezer, "A, D, E ve K denilen vitaminler vücutta birikebiliyor. Bunlar, yüksek dozda alındığında yan etkiler ortaya çıkıyor" diye konuştu.

Kaynak: AA