Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
ARTVİN - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Farklı düşünceler, protestolar her zaman yapılabilir. Bunlar demokrasinin doğası gereğidir ama diğer insanları rahatsız edecek şekilde, çarşıları, caddeleri, ana meydanları, şehrin hayatını felç edecek şekilde, şiddet yanlısı veyahutta şiddete başvurarak yapılan gösterileri tabii ki hiç kimse tasvip etmez. Nihayetinde bunlar kurallara ve kanunlara aykırıdır. Dolayısıyla onların nihayete erdirilmesini sağlamak da hepimizin, hem devlet görevlilerimizin hem de vatandaşlar olarak herkesin görevidir" dedi.
Gül, Artvin Valiliğinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazeteci, Cumhurbaşkanı Gül'e, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıklama yaptı; 'İçişleri Bakanına talimat verdim. 24 saat içinde o alanın boşaltılmasına yönelik ancak Gezi Parkı eylemcileri de alanı boşaltmayacaklarını dile getiriyorlar. Geçtiğimiz günlerde olaylarda yaralanan bir gencin beyin ölümünün gerçekleştiği belirtiliyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklinde soru yöneltti.
Bunun üzerine Gül, geçen 10 gün içerisinde hayatını kaybeden birkaç vatandaş olduğunu, bunların hepsine çok üzüldüklerini belirterek, "Bir tanesi de polis memurumuz. Bunların hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerinin de herkesin de acısını paylaşıyorum. Dilerim ki bir daha böyle acılar olmaz" diye konuştu.
Kamu düzeninin sağlanmasının ayrı bir konu olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:
"Barışçı bir şekilde protestoların, itirazların yapılması ayrı bir konudur. Muhakkak ki şiddete başvurmadan itirazlar her zaman yapılabilir. Farklı düşünceler, protestolar her zaman yapılabilir. Bunlar demokrasinin doğası gereğidir ama diğer insanları rahatsız edecek şekilde, çarşıları, caddeleri, ana meydanları, şehrin hayatını felç edecek şekilde, şiddet yanlısı veyahutta şiddete başvurarak yapılan gösterileri tabii ki hiç kimse tasvip etmez. Nihayetinde bunlar kurallara ve kanunlara aykırıdır. Dolayısıyla onların nihayete erdirilmesini sağlamak da hepimizin, hem devlet görevlilerimizin hem de vatandaşlar olarak herkesin görevidir."
"Düşünün ki haftalarca bu tip kuralsız gösterilerin yapıldığı yerlerde iş yeri olan insanlar, bunların borçları, harçları, kiraları var. Bunları hep düşünmek lazım" diyen Gül, "Veyahutta trafiğin kavşak noktası olan meydanlar var, bütün şehrin kalbi gibi. Oraların tabii ki sürekli olarak devamlı işgali kabul edilemez. Dünyanın hiçbir yerinde bunlara müsaade etmezler ama bu tip şiddete başvurmada ve başkalarını rahatsız etmeden yapılacak protestolar, itirazlar bunlar da tabii ki gayet toleransla karşılanması gereken şeylerdir. Gördüğüm kadarıyla da öyle oldu" ifadelerini kullandı.
Bir başka basın mensubunun "Sayın Başkabakan Gezi heyeti ile görüşme yaptı. İçişleri Bakanına da '24 saat içerisinde bu eylemler bitirilsin' talimatı verdi. Yapılan görüşmelerden nasıl bir sonuç bekleniyor. Bu görüşmelerin sonucu dikkate alınacak mı, eylemlerin sona erdirilmesi konusunda. Yoksa 24 saat içerisinde bir müdahale olabilir mi" sorusu üzerine Gül, nihayetinde bunların kendisinin karar vereceği konular olmadığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Bu tip konularla ilgilenen belediyeler var. Türkiye'nin nihayetinde sorumlu olarak hükümet vardır. Hükümetin ilgili bakanları, sayın Başbakan onlarla görüşmeler yapıyorlar. Böyle bir noktaya gelindikten sonra herkesin birbirini dinlemesi çok önemli. Niçin itiraz edildiğinin anlaşılması çok önemli. Bu bakımdan dünkü buluşma, görüşme önemli. Ben de biliyorsunuz bazılarını, bu itirazları yapanları davet ettim. Bazılarıyla ben de görüştüm. Hatta basına haber vermeden de görüştüklerim oldu, bazı önem verdiğim, bu itirazların içerisinde bulunan kişilerle. Dolayısıyla dinlemek önce çok önemli. Dinledikten sonra muhakkak ki sağduyuyla bir orta yol bulunacaktır."
-"Bazen attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmez"-
Gül, "Cennet diye nitelendirdiğiniz Artvin'de, Caretttepe mevkisinde madencilik faaliyeti yürütülmektedir. Bu tür faaliyetleri nasıl yorumluyorsunuz" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Dün Rize'deydim. Rize, Artvin buralar yemyeşil. Tabii ki dikkat edilmesi, dinlenmesi gerekir. Sayın Bakanımız da o nedenle aramızda. Biz bir taraftan şehirlerin yaşanır olması, bozmamamız lazım. Yani Allah'ın verdiği güzelikleri insan eliyle bozmamamız lazım ama bir taraftan da yaşayacağız tabii ki. Nüfus büyüyor. Ona göre yollar oluyor. Ona göre evler oluyor. Eğer değerli, başka tabii kaynaklar varsa çevreye zarar vermeyecek şekilde muhakkak işletilmesi, bütün bunlara tek bir cevap vermek, siyah beyaz gibi bakmak gibi bakmamak gerekiyor ama dikkatli bir şekilde, bunları incelemek, halkın da tabii ki görüşlerini almak ve tedbirleri, her şeyi alarak bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu tip, başka yerlerde de görüyoruz. Gerek madenlerle gerek HES'lerle ilgili oluyor. Bunlara tabii ki dikkatli bir şekilde bakmak lazım. Bazen öyle oluyor ki çok küçük bir HES bazen değmiyor. Bir söz vardır, bazen attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmez. Bu tip durumlar da oluyor. Onun için bunu da iyice değerlendirmek lazım ama şimdi bakın dünyanın en büyük barajlarından birisini, Deriner Barajı'nı yapmakla da hepimiz nasıl gurur duyuyoruz. Onun da Artvin'de olması sizin için de ne kadar büyük bir gurur kaynağı. Dolayısıyla bunları siyah beyaz gibi değil, bakmak, incelemek ve sonunda ona göre artılarını, eksilerini yan yana koyarak karar vermek gerekiyor."
-Başkanlık sistemi-
Bir gazetecinin "Görev süreniz dolmak üzere, sizi bundan sonra nerede göreceğiz. Başkanlık sistemiyle ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül, "Bunları konuşmak için çok erken. Bunları daha sonra konuşuruz. Zaman zaman bu konuyla ilgili açıklamalar yaptım. Demokratik sistem dediğimizde, bu parlamenter olabilir, başkanlık şeklinde olabilir, bu nihayetinde bir tercih konusudur ama önemli olan bizim check balans dediğimiz dengeler vardır. Onların çok iyi olması ve o sistemin demokratik olma niteliğini, hukukun üstünlüğünü koruma niteliğiyle ilgili prensiplerin yerinde olursa o artık yeter. Onun ötesinde hangi sistem olacağı o nihayetle çoğunluğun karar vereceği bir şeydir" yanıtını verdi.
Kaynak: AA
Bir gazeteci, Cumhurbaşkanı Gül'e, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıklama yaptı; 'İçişleri Bakanına talimat verdim. 24 saat içinde o alanın boşaltılmasına yönelik ancak Gezi Parkı eylemcileri de alanı boşaltmayacaklarını dile getiriyorlar. Geçtiğimiz günlerde olaylarda yaralanan bir gencin beyin ölümünün gerçekleştiği belirtiliyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklinde soru yöneltti.
Bunun üzerine Gül, geçen 10 gün içerisinde hayatını kaybeden birkaç vatandaş olduğunu, bunların hepsine çok üzüldüklerini belirterek, "Bir tanesi de polis memurumuz. Bunların hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerinin de herkesin de acısını paylaşıyorum. Dilerim ki bir daha böyle acılar olmaz" diye konuştu.
Kamu düzeninin sağlanmasının ayrı bir konu olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:
"Barışçı bir şekilde protestoların, itirazların yapılması ayrı bir konudur. Muhakkak ki şiddete başvurmadan itirazlar her zaman yapılabilir. Farklı düşünceler, protestolar her zaman yapılabilir. Bunlar demokrasinin doğası gereğidir ama diğer insanları rahatsız edecek şekilde, çarşıları, caddeleri, ana meydanları, şehrin hayatını felç edecek şekilde, şiddet yanlısı veyahutta şiddete başvurarak yapılan gösterileri tabii ki hiç kimse tasvip etmez. Nihayetinde bunlar kurallara ve kanunlara aykırıdır. Dolayısıyla onların nihayete erdirilmesini sağlamak da hepimizin, hem devlet görevlilerimizin hem de vatandaşlar olarak herkesin görevidir."
"Düşünün ki haftalarca bu tip kuralsız gösterilerin yapıldığı yerlerde iş yeri olan insanlar, bunların borçları, harçları, kiraları var. Bunları hep düşünmek lazım" diyen Gül, "Veyahutta trafiğin kavşak noktası olan meydanlar var, bütün şehrin kalbi gibi. Oraların tabii ki sürekli olarak devamlı işgali kabul edilemez. Dünyanın hiçbir yerinde bunlara müsaade etmezler ama bu tip şiddete başvurmada ve başkalarını rahatsız etmeden yapılacak protestolar, itirazlar bunlar da tabii ki gayet toleransla karşılanması gereken şeylerdir. Gördüğüm kadarıyla da öyle oldu" ifadelerini kullandı.
Bir başka basın mensubunun "Sayın Başkabakan Gezi heyeti ile görüşme yaptı. İçişleri Bakanına da '24 saat içerisinde bu eylemler bitirilsin' talimatı verdi. Yapılan görüşmelerden nasıl bir sonuç bekleniyor. Bu görüşmelerin sonucu dikkate alınacak mı, eylemlerin sona erdirilmesi konusunda. Yoksa 24 saat içerisinde bir müdahale olabilir mi" sorusu üzerine Gül, nihayetinde bunların kendisinin karar vereceği konular olmadığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Bu tip konularla ilgilenen belediyeler var. Türkiye'nin nihayetinde sorumlu olarak hükümet vardır. Hükümetin ilgili bakanları, sayın Başbakan onlarla görüşmeler yapıyorlar. Böyle bir noktaya gelindikten sonra herkesin birbirini dinlemesi çok önemli. Niçin itiraz edildiğinin anlaşılması çok önemli. Bu bakımdan dünkü buluşma, görüşme önemli. Ben de biliyorsunuz bazılarını, bu itirazları yapanları davet ettim. Bazılarıyla ben de görüştüm. Hatta basına haber vermeden de görüştüklerim oldu, bazı önem verdiğim, bu itirazların içerisinde bulunan kişilerle. Dolayısıyla dinlemek önce çok önemli. Dinledikten sonra muhakkak ki sağduyuyla bir orta yol bulunacaktır."
-"Bazen attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmez"-
Gül, "Cennet diye nitelendirdiğiniz Artvin'de, Caretttepe mevkisinde madencilik faaliyeti yürütülmektedir. Bu tür faaliyetleri nasıl yorumluyorsunuz" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Dün Rize'deydim. Rize, Artvin buralar yemyeşil. Tabii ki dikkat edilmesi, dinlenmesi gerekir. Sayın Bakanımız da o nedenle aramızda. Biz bir taraftan şehirlerin yaşanır olması, bozmamamız lazım. Yani Allah'ın verdiği güzelikleri insan eliyle bozmamamız lazım ama bir taraftan da yaşayacağız tabii ki. Nüfus büyüyor. Ona göre yollar oluyor. Ona göre evler oluyor. Eğer değerli, başka tabii kaynaklar varsa çevreye zarar vermeyecek şekilde muhakkak işletilmesi, bütün bunlara tek bir cevap vermek, siyah beyaz gibi bakmak gibi bakmamak gerekiyor ama dikkatli bir şekilde, bunları incelemek, halkın da tabii ki görüşlerini almak ve tedbirleri, her şeyi alarak bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu tip, başka yerlerde de görüyoruz. Gerek madenlerle gerek HES'lerle ilgili oluyor. Bunlara tabii ki dikkatli bir şekilde bakmak lazım. Bazen öyle oluyor ki çok küçük bir HES bazen değmiyor. Bir söz vardır, bazen attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmez. Bu tip durumlar da oluyor. Onun için bunu da iyice değerlendirmek lazım ama şimdi bakın dünyanın en büyük barajlarından birisini, Deriner Barajı'nı yapmakla da hepimiz nasıl gurur duyuyoruz. Onun da Artvin'de olması sizin için de ne kadar büyük bir gurur kaynağı. Dolayısıyla bunları siyah beyaz gibi değil, bakmak, incelemek ve sonunda ona göre artılarını, eksilerini yan yana koyarak karar vermek gerekiyor."
-Başkanlık sistemi-
Bir gazetecinin "Görev süreniz dolmak üzere, sizi bundan sonra nerede göreceğiz. Başkanlık sistemiyle ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül, "Bunları konuşmak için çok erken. Bunları daha sonra konuşuruz. Zaman zaman bu konuyla ilgili açıklamalar yaptım. Demokratik sistem dediğimizde, bu parlamenter olabilir, başkanlık şeklinde olabilir, bu nihayetinde bir tercih konusudur ama önemli olan bizim check balans dediğimiz dengeler vardır. Onların çok iyi olması ve o sistemin demokratik olma niteliğini, hukukun üstünlüğünü koruma niteliğiyle ilgili prensiplerin yerinde olursa o artık yeter. Onun ötesinde hangi sistem olacağı o nihayetle çoğunluğun karar vereceği bir şeydir" yanıtını verdi.