Kadıköy'de Yapılacak Özgürlük ve Demokrasi Mitingi İptal

İstanbul - İstanbul - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet olarak attıkları her adımın, içeriğine, gayesine, hedefine bakılmadan, sorgusuz ve sualsiz bir şekilde lokal tepkilerle karşılandığını belirterek, "Buradan 76 milyonun tamamına, aziz milletimin her bir ferdine şunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Türkiye, parlamenter sistemin bütün kural ve kurallarıyla işlediği, hem de tıkır tıkır işlediği bir ülkedir. 4 yılda bir bu milletin önüne sandık gelir, tercihini, takdirini sandıkta yapar" dedi.

Erdoğan, TİM 20. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, bazı güncel meselelere değinmek istediğini söyledi.

"Şunu artık hepimiz biliyoruz, görüyoruz ve tecrübe ediyoruz" diyen Erdoğan, güçlü bir hukuk, ekonomi ve demokrasi zemininde atbaşı ilerlendiğini kaydetti.

Türkiye'de hukukun üstünlüğü güç kazandıkça, demokrasi ileri standartlara kavuştukça ekonominin de sağlam bir zemin üzerinde, güven ve istikrar zemininde ilerlediğini ve bugünlere ulaştığını anlatan Erdoğan, hukuk ve demokrasinin tartışılır olduğu, askıya alındığı her dönemde ülke ve millet olarak çok ağır bedel ve faturalar ödendiğini, hukukun ve demokrasinin üstün olduğu dönemlerde de potansiyelin açığa çıktığını ve Türkiye'nin adeta şaha kalktığını dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Burada şunu altını çizerek, tekraren ifade etmekte fayda görüyorum. Demokrasi özellikle de parlamenter sistem tek başına iktidarın varlığıyla tek başına iktidarın güçlü olmasıyla ilerleyecek sistem asla değildir. İktidarın güçlü olması, çalışkan, kaliteli olması demokrasinin çok ileri standartlara ulaşabilmesi, iyi işleyebilmesi için asla ve asla yeterli değildir. Sistem içinde en az iktidar kadar muhalefet de güçlü olmak zorundadır. En az iktidar kadar muhalefet de kaliteli, seviyeli olmak zorundadır. En az iktidar kadar muhalefet de çalışkan olmak, çözüm üretmek, proje üretmek zorundadır. Bakın muhalefet, iktidarın seviyesine ulaşamazsa en azından yaklaşamazsa o zaman muhalefet görevi son derece sağlıksız, hukuksuz, antidemokratik biçimde başka odakların eline geçer, aşırı uçların eline geçer. İktidar nasıl boşluk kabul etmezse muhalefet de boşluk kabul etmez. Ama biz ne yazık ki, Türkiye'de böyle çok ciddi muhalefet boşluğu yaşıyoruz.

Şunu açık açık samimi bir şekilde ifade etmek durumundayım. Seçmen oy verdiği partinin kaliteli ve seviyeli muhalefet etmesini, alternatif proje üretmesini bekliyor. Bunu göremediği zaman da bir çaresizlik, sıkışmışlık yaşıyor, kendince çıkış yolları aramaya başlıyor. Bizdeki muhalefete lütfen şöyle bir bakıverin. Normalde kitleler oy verdikleri, gönül verdikleri partilerin arkasından giderler. Ama bizde muhalefetin kitlelerin arkasına katıldığını, oradan oraya savrulduğunu, nerede bir muhalif eylem varsa içeriğini, ilkesine, ideolojisine bakmadan oraya adeta çöreklendiğini görürsünüz."

-"Lokal tepkilerle karşılanıyor"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de belli meselelerde toplumda gerilimin arttığını, gerilimi daha da artırabilmek için çok ciddi tahriklerin yapıldığını gördüklerini ve bunlara şahit olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Hükümet olarak attığımız her adım, içeriğine, gayesine, hedefine bakılmadan, sorgusuz ve sualsiz bir şekilde lokal tepkilerle karşılanıyor. Buradan 76 milyonun tamamına, aziz milletimin her bir ferdine şunu özellikle hatırlatmak istiyorum; Türkiye, parlamenter sistemin bütün kural ve kurallarıyla işlediği, hem de tıkır tıkır işlediği bir ülkedir. 4 yılda bir bu milletin önüne sandık gelir, tercihini, takdirini sandıkta yapar. Beğendiği siyasi partiye hükümet görevi verilir, beğenmediğini de uyarır ya da emaneti almak suretiyle cezalandırır. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olması ilkesi ancak ve ancak bu şekilde tezahür edebilir. Bunun dışındaki her yol antidemokratiktir, hukuksuzdur, gayrimeşrudur. Bunu hiç kimse farklı yerlere çekmesin. Çoğunluğun oyunu alarak iktidara gelen hükümetin sınırsız yetkilerle donatılmış olduğunu, sorunsuz olacağını, dilediği ne varsa onu yapabileceğini asla iddia etmiyorum. Hükümet belli bir çevrenin oyunu alarak iş başına gelse de bütün ülkenin, milletin, 76 milyonun tamamının hükümetidir ve bu hassasiyetle hareket etmelidir. Bu bizim ilkemiz. Yani çoğunluğun azınlığa dayatmalar yapması, baskı kurması, azınlığı ezmesi, onların tercihlerine kulak tıkaması diye bir şeyi biz bugüne kadar kabul etmedik, bundan sonra da kabul etmeyiz.

Burada şunu da belirtmek durumundayım. Çoğunluk nasıl ki azınlık üzerinde baskı kuramazsa azınlık da bu ülkede artık çoğunluk üzerinde baskı kuramaz, dayatmalar yapamaz, tercihler dayatamaz. Bunu da görmek zorundayız. Zira demokrasiler milletin oylarıyla azınlığın iş başına geldiği iktidarlar değildir, çoğunluğun iş başına geldiği iktidarlardır. Ama bunun yetkisi kime aittir? Millete aittir. Siyasi tarihimizde, demokrasi tecrübemizde asıl hasas mesele budur."

Kaynak: AA