Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç:

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, üçüncü köprünün ismiyle ilgili büyük bir tepki olmadığını belirterek, "Alevilerin bu isme topyekun bir itirazları olduğunu görmedim.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç:
Bizim görevimiz Alevi yurttaşlarımızın değerlerine saygı göstermek, taleplerine dikkat etmektir. Bir köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi Alevilere hakaret anlamına gelmez" dedi.

Arınç, İnternet Kanunu'nun iki yıl önce hazırlanmasına rağmen, sosyal medyadaki sorumsuzluk sebebiyle çıkarılamadığını kaydetti.

Arınç, internet paylaşım sitelerinde insanların haysiyeti, onuru, ahlakı ve kişiliğine saldırılar olduğunu, Bilişim Suçları Kanunu'nun yürürlüğünün mümkün olmadığını ifade etti.

Bursa'da AK Parti İl Başkanlığında basın toplantısı düzenleyen Bülent Arınç, soruları cevaplandırdı. Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarda sosyal medyaya yansıyan bilgileri değerlendiren Arınç, "Haber portallarından bir şikayetimiz yok. Bir yasal düzenleme yapacağız. Çalışan arkadaşlarımızı gazeteci saymak, haber portallarına ilan ve reklam vermek hedefimizdir ancak bu hazırlıklarımız iki sene öncesinden bitmesine rağmen paylaşım sitelerindeki sorumsuzluk sebebiyle kanunu çıkaramıyoruz. İnternet paylaşım sitelerinde; insanların haysiyetine, onuruna, ahlakına, kişiliğine o kadar saldırı yorumları çıkıyor ki, o kadar yalanlar çıkıyor ki bilişim suçlarıyla ilgili kanun olmasına rağmen yürürlüğü mümkün olmuyor. Binlerce yalanla nasıl mücadele edeceksiniz? Zarf atarak, yalan bir şeyi ortaya koyan, bunun yalanlanması halinde duymazdan gelen, zarf atarak iftira atan, değer vermediğinizde yalanlamadı diyen haysiyet celladı insanlar var. Bunların sorumsuzluğu ceza kanunu ile önlenir. İkincisi tip denilen bir şey var. Bunların alacağı tedbirlerle mümkün. Bilişime karşı bunun kötü kullanılması ve suistimallere karşı ilgililerin bir çare bulmasında fayda olduğunu söylüyorum. Benimle ilgili bir şey çıktı. Bunun yüz tanesinin olmayacağını kimse tevil edemez. Ahlak, haya, iffet denen bir şey yoksa yalan at tutmasa da izi kalır deniliyor. Bu konulardaki mücadeleyi hükümet değil, bilgi ve iletişim teknolojileri yapar. Bize iftira atanları Allah'a havale ediyoruz. Rabbim bizi bu iftiralardan korusun diyoruz. Haysiyetli bildiğiniz insanlara karşı ahlaksızlık var deniliyor. Bunu çoğaltırsak büyütmüş oluruz. Siz ne kadar yalanlasanız çamurun izi kalıyor" diye konuştu.

Arınç, Türkiye'deki demokratik protestoları takdirle karşıladığını, Türkiye'nin hiçbir yerinde bugün itibarıyla asayişi bozucu fiil olmadığını kaydederek, "Bursa'da Heykel'de bin kişi tepki göstermiş. Onları takdirle karşılıyorum. Bu bir olay değil, protesto gösterisidir. Kanuna uygun yapıldıysa mesele yok" diye konuştu.

Arınç, üçüncü köprünün ismiyle ilgili tepkilere ise, "100 milyar dolarlık yatırım. İstanbula üçüncü köprü yapılıyor. Bunun üzerinden trenler de geçilecek. Bunun temel atma töreni İstanbul'un fethine nasip oldu. Köprünün Yavuz Sultan Selim olarak anılmasından bizim iftihar etmemiz lazım. Yavuz Sultan Selim en büyük hakanlardan biridir. Yavuz Sultan Selim'in ismine karşı büyük bir tepki hatırlamıyorum. Bahçeli, 'İsim farklı olabilirdi. Sultan Alparslan olabilirdi' diyor. Yüzde yüz olabilirdi. Bir başkası Yunus Emre diyor, olabilirdi. Hiç itiraz yok ama bu isimlerden birisi olacaktı. 10 isim deseniz, hayır demeyiz. Tarihimiz ve kültürümüz çok zengin. Hacı Bektaş'a da itiraz etmeyiz. Bunlar bizim değerlerimiz. Yavuz Sultan Selim olduğu zaman buna neden itiraz ediliyor, kimler itiraz ediyor bakmak lazım. Aleviler bizim büyük değerimiz. Bin yıldan beri o kültürden beslenmiş insanlarız. Alevilerin bu isme topyekun bir itirazları olduğunu görmedim. Bazı dernek başkanlarının, 'Bu olmasaydı da başka isim olsaydı' dediklerini duyuyorum. Bizim görevimiz Alevi yurttaşlarımızın değerlerine saygı göstermek, taleplerine dikkat etmektir. Bir köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi Alevilere hakaret gelmez. Onların hayatları esasen Aleviliğin farklı bir din olduğunu söylemeye varan yanlışlarla doludur" diye konuştu.

Arınç, Amerika'da Fethullah Gülen'i ziyaretinin hatırlatılması üzerine, "Biz Hoca Efendi'yi bir partinin kalıpları içine koymadık, koymayı düşünmeyiz. O siyasetin üstünde kalmaya çalışan, Türkiye siyasetini, dünya siyasetini yakından takip eden, kendilerinden düşünceleri itibarıyla her zaman istifade etmemiz gereken insandır. Ona AK Partili gözü ile bakmak haksızlık olur. Herhangi bir başka siyasi partiye inanan insanların Gülen'den istifade etmeye hakları var. Bir partinin duvarlarına hapsetmek ona haksızlık olur. Üç saat birlikteliğimiz sırasında pek çok konulara girdik. Bu konular pek çok istifade ettiğimiz konular oldu. Bir insanın üslubu neyse insanlığı da odur. Herkes birilerine bakarak, önce kendisine bakarak bu üslubun ne olduğunu açıkça bilmeli, yaşamalıdır. Bizim her konuda üslubumuzun yapıcı olmasında fayda var" şeklinde konuştu.

Arınç, Başbakan hakkında dün bir gensoru verildiğini de hatırlatarak muhalefetin sınıfta kaldığını söyledi.

Arınç şunları söyledi:
"Başbakanımız hakkında uyduruk gensorulardan birisi verildi.

Gensoru vermek için 20 milletvekiline ihtiyaç var. Bunu iyi ve yerinde kullanmak lazım. TBMM'nin önemli denetim yollarından birisi gensorudur. Bir parti Başbakan hakkında gensoru verdiğinde o partinin grubu arkasında durur ama CHP ve MHP gensoru verdiği zaman milletvekillerinin onda biri parlamentoya geliyor. Dün CHP grubundan 30 kişi vardı. Bir parti verdiği gensoruya ciddiyetsiz gözle bakıyorsa bizim de aynı ciddiyetsizliği onlara göstermemiz gerekir. Ali Babacan ve arkadaşlarımız gensorunun ne kadar temelsiz ve samimiyetsiz olduğunu ortaya koydular."
Kaynak: İHA