Gizli Belge ve Bilgi Bulundurma Davası

İzmir’de, ‘Gizli bilgi ve belge bulundurma’ davası sanıklarından çete lideri olmakla suçlanan Bilgin Özkaynak, savunmasında mahkeme heyetine; “Yalan makinesine bağlanmak ve hipnozla uyutulmak istiyorum” dedi.

İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam edilen ‘Gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasında iddianamenin tamamlanmasının ardından mahkeme başkanı Atilla Rahman, sanıklardan iddianameye göre ilk olarak Bilgin Özkaynak, Coşkun Başbuğ, Hakan Oğuzman, Narin Korkmaz, Safiye Köten'in, yarın diğer 6 koordinatör Onur Süer, Bülent Acar, Engin Çırakoğlu, Bülent Akbaş, Mehmet Aksu ve Engin Karatekin'in savunmasının alınacağını söyledi.

8 Mayıs gününden itibaren günde 7'şer tutuklu sanığın ifadesinin alınacağını, 23 Mayıs'ta tutuklu sanık savunmalarının tamamlanmasının planlandığını belirten Mahkeme Başkanı Rahman, 27-28 Mayıs'ta celbi öngörülen sanıkların, 29-30 Mayıs ve 3-4 Haziran günlerinde tutuksuz savunmalarının alınmasının, 5 Haziranda talimat yoluyla ifadesi alınmayan çete lideri olmakla suçlanan davanın bir numaralı sanıklarından Bilgin Özkaynak yaklaşık bir saat süre ile savunmasını verdi

NARİN’İ SEKRETER OLARAK BİLE İŞE ALMAM

Savunmasını elindeki notlar yardımı ile yapan Özkaynak’ın rahat tavırları dikkat çekti. Operasyon sonrasında gözaltı sürecinde yaşadıklarını anlatan Özkaynak, operasyonun kapsamında Marmaris’ten İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne getirildikten sonra Narin Korkmaz ile tanıştığını söyledi.

Özkaynak, savunmasını şu sözlerle yaptı: “İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne getirildikten dördüncü gün sonunda ifade vermeye başladım. Orada Narin hanımla tanıştım. Orada sorulan soruların yüzde 90’nı şirketimle ilgili idi. Tutuklanmamda çok enteresan şeyler var. Polis sorgusunda avukatlarıma sigara molası vermesini gerektiğini söyledi.

Ardından da bana ‘Türk halkının Ermeni meselesi ile yüzleşmesi gerekiyor’ dediler. Savcılar geldi, savcı bey de şu kelimeyi söyledi: ‘Bu parayı nereden buldun?’ 30 yıllık vergi kayıtlarımı çıkartırsanız parayı nereden bulduğumu bulabilirsiniz. Bu benim başıma ikinci kez geliyor." 28 Şubat’ta da aynı durumu yaşadığını anlatan Özkaynak, şöyle konuştu: "Ben ortaokokul mezunuyum. Ama Türkiye’nin ufkunu açan bir insanım. Bana ait olmayan iki bellek ve hard diskler bulunuyor değerli ise neden ortalıkta bırakıyorum. Narin’e korkunç paralar veriyormuşum ve bu korkunç bir örgüt, Amerikan Başkanını, genelkurmay başkanını fişleyen bir örgütmüş. Bu örgütün neden şirketleri aranmıyor? Hard diskte yer alan bilgileri basın yazdı. Bunlar benimse bunda benim parmak izim olması gerekiyor. Fuhuş olayı, Narin’i burada tanıdım. Kendini mahvetmiş bir kız, ailesi sahip çıkmamış perişan olmuş. Şirkete ‘sekreter al’ deseniz almam yani. Ama böyle bir 100 lira ile örgütü idare ediyor. Narin askerlerden bilgileri almış. Narin para verip de cinsel birliktelik olmamış tam tersi olan bir durum anlatılıyor. Geziyorlar, sinemaya gidiyorlar gizli bilgi oluyor. 1960’lı yıllardaki tedavülden kalkan uçaklardan bahsediliyor. Uçaktan anlamam bir de uçak takılmış peşimize. Gata’yı ben Ankara’yı biliyordum ama şimdi öğrendim. Oradaki doktorların atamasını ben yapıyormuşum, ben ne kadar korkunç bir insanmışım. Akıl sır erdirecek bir tarafı yok.”

BENİ YALAN MAKİNASINA BAĞLAYIN

Operasyonun polis tarafından yapıldığını ve isminin polis tarafından itibarsızlaştırıldığını öne süren Özkaynak, savunmasına şu sözlerle devam etti: “Bu örgütte eskort kızlar varmış. Askeri kişiler, gümrük muhafızlarının olması gerekiyor. Bir tane muhafız yok. Sözde polis teşkilatı çökertti bu örgütü ama polis teşkilatı örgüt içinde yok. Ben iyi durumda olan bir insanım ama bir Sabancı ya da Koç değilim. Polis beni insanlara aşırı zengin ve dinsiz gösteriyor." Küçük bir balıkçı teknesinin yat diye tanımlandığını belirten Özkaynak, sözlerini şöyle tamamladı: "Hayatımda inanın ilk defa ben eskortla tanışıyorum. Polisler dört yıllık telefon görüşmelerimde bana ‘sen çok otsun’ dediler. Bir gece kulübünde bir tane kadınla benim bağımın olduğunu çıkarın ben bütün suçları kabul ediyorum. Türkiye’de seçkin insanların emekli olduktan sonra bir araya geldiği kulüpler casusluk olmuş. Ben burada Mehmet Aksu, Coşkun Başbuğ ve Naci Yıldız’ın dışında kimseyi tanımıyorum. Bana buradaki bayanlar belge gönderdiklerini ispat etsinler ben yine kabul ederim herşeyi. Türkiye’de iş yapmamızı istemiyorlarsa ben bu yaştan sonra taksicilikte yapar ailemi geçindiririm, gocunmam. Ama ben annemin babamın anlattıklarını unutup Yunanistan’a İsrail’e bilgi belge satacağım. Aklım almıyor. Yılda 6 trilyon vergi veriyorum. Sizce 6 trilyon vergi veren kişi bu belgeleri 1 milyon dolarlık arabaya biniyorum ama 100 bin dolara satıp keyfimden mi vazgeçeceğim. Bu şeye benziyor; “Gemi çarpışıyor, oto tamirci getiriliyor. Bu durumu askerlerin tespit etmesi gerekirken polisler tespit ediyor. Bu da ne kadar sağlıklı olabilir düşündürücü? Ben ne anlatırsam anlatayım kuşku var. Yalan makinesine bağlanmak ve hipnozla uyutulmak istiyorum. Hipnoz tüm dünya tarafından kabul edilmiş bir yöntemdir. Uyutulup sizin nezdinizde bana herşeyi sorun. Eğer bu suçlarla ilgim varsa her şeyi kabul ediyorum.”
Kaynak: İHA