Disiplin Kurulu'na Sevk Edilen Chp'li Yılmaz'dan Açıklama

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'na ajanlıkla suçladığı gerekçesiyle disipline sevk edilen CHP Uşak milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, "Hüseyin Aygün, Faik Tunay, Sezgin Tanrıkulu.

CHP program, tüzük ve ilkelerine bu denli aykırı sözler söyleyen, eylemlerde bulunan bu kişiler sorgulanmazken, bu ağır parti suçlarının üzeri örtülürken , bu olayları sorgulayan ve bu kişilerin partiye zarar verdiğini ifade eden milletvekillerinden birisi olarak benim disiplin kuruluna sevk edilmemin anlamı nedir?" dedi.

Yılmaz yaptığı yazılı açıklamada, bazı basın-yayın organlarında Uşak DSP il kongresinde çekilen görüntülerin gösterilerek DSP ye geçebileceği yönünde yorumların yer aldığını anımsattı. Uşak’ta yapılan DSP il kongresine Uşak CHP il yöneticileri ve belediye başkanları ile birlikte nezaket ziyaretinde bulunduklarını kaydeden Yılmaz, "Kardeş parti olarak gördüğümüz DSP'ye güçlerimizi birleştirme çağrısı yaptık. Ortak oy tabanımız olan ve pek çok konuda ortak görüşlerimiz olan DSP ile geçmişte nasıl güç birliği yaptıysak önümüzdeki yerel seçimlerde de güç birliği çağrısı yapmamızdan daha doğal bir şey olamaz. Bu toplantıya Uşak CHP örgütü olarak katılmamıza başkaca bir anlam yüklemek sadece kötü niyetin bir göstergesi olabilir. Üstelik CHP olarak bize davetiye gönderildiği takdirde Cumhuriyet düşmanı olmayan diğer partilerin de kongrelerine her zaman katılır ve demokratik nezaketimizi gösteririz" dedi.

Açıklamasında Grup Disiplin Kurulu'na sevk edilmesini eleştiren CHP Uşak milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, şunları kaydetti:
"CHP'li olmak bu ülkenin Kurtuluş Savaşına, Cumhuriyet devrimlerine, Atatürk ilkelerine, çağdaş, laik, demokratik Türkiye’ye, ülke bütünlüğüne sahip çıkmak demektir. İşte bu nedenlerle beni CHP’li olmaktan ve CHP yi savunmaktan hiç kimse vazgeçiremez. Yapılan yanlışlıkları, parti içindeki hataları düzeltmek ve CHP içinde doğru ilkelerin hayata geçirilmesi için mücadele etmek biz gerçek CHP’lilerin görevidir. CHP’den vazgeçmek demek Türkiye’den vazgeçmek demektir. İşte bu nedenle biz CHP’liler, ülkemize nasıl sahip çıkıyorsak aynı inanç ve ruhla partimize de sahip çıkarız. Direncimiz ve mücadele azmimiz işte buradan gelmektedir. Parti hukukuna ve kamuoyu vicdanına aykırı olarak beni disipline verenler şu sorulara cevap vermelidirler. Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu büyük önder Atatürk için ‘soykırım yapılmasına izin vermiştir’ diyen, Kurtuluş Savaşı için ‘Ege’de Rumlara etnik temizlik yapılmıştır’ diyen, PKK’lı teröristlere ‘iyi çocuklar’ demesine tepki gösteren milletvekili arkadaşlarına 'ulusalcı-kafatasçı, kafasız' gibi sözlerle basın önünde hakaret eden Hüseyin Aygün neden Disiplin Kuruluna sevk edilmemiştir, bu söz ve eylemler parti programına ve ilkelerine aykırı değil midir? Basın önünde ve attığı Tweetlerde ‘CHP’li değilim, ancak CHP milletvekiliyim’ diyen Fethullah Gülen’e ve Said-i Nursi’ye övgüler düzen ve milletvekillerine Risale- i Nur’u okumalarını ve feyz almalarını öneren Faik Tunay neden disiplin kuruluna sevk edilmemiştir, bu söz ve eylemler parti program ve ilkelerine aykırı değil midir? Geçen yıl gazetelere de yansıyan Wikileaks belgelerinde, ‘gölge CİA’ olarak adlandırılan Stratfor’a ilişkin belgelerde Tr 705 koduyla ‘PKK ateşkesleri hakkında bilgi veren ana Kürt kaynağı’ olarak nitelendirilen, yine Wikileaks belgelerinde Amerikan Konsolosluğu tarafından ‘Uzun zamandır konsolosluk irtibatı’ olarak bilgi aktardığı belirtilen, ABD’ye gittiğini ve ABD’nin Kürt sorununun çözümlenmesi için hazırladığı A,B,C,D planlarını bildiğini açıkça ifade eden, Sezgin Tanrıkulu, anti emperyalist bir Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda kurulmuş olan CHP ilkelerine aykırı davranan bir kişi değil midir? Sezgin Tanrıkulu ile Stratfor’un bağlantısını kuran Emre Doğru TÜSİAD’ı zan altında bırakmamak için temsilcilikten istifa ederken, Sezgin Tanrıkulu’nun hiç bir şey olmamış gibi CHP Genel Başkan Yardımcılığı’nı devam ettirmesi doğru mudur? Yine Ergenekon davasına şikayetçi sıfatıyla müdahil olup, daha davanın başında görevdeki hiçbir asker tutuklu olmadığı halde ‘Görev başındaki askerlere de dokunulacağını’ asker-sivil her düzeyde örgütlenmiş bir yapı olduğunu iddia ettiği Ergenekon örgütünün üzerine gidileceğini açıkça beyan etmekten kaçınmayan, Sezgin Tanrıkulu’nun kaynağını açıklayamadığı bu bilgi ve şüpheli ilişkileri parti program ve ilkelerine aykırı değil midir?"

“SEZGİN TANRIKULU ÜZERİME YÜRÜDÜ”
CHP'nin kapalı grup toplantısında Sezgin Tanrıkulu'nun üzerine yürüdüğünü söyleyen Yılmaz, "Şevki Kulkuloğlu tarafından kendisine bu sorular sorulduğunda ‘haddinize değildir bunları sorgulamak’ sözlerini sarf edip, bu hakeratamiz sözlere karşı itiraz ettiğimde ise benim üzerime fiili saldırıda bulunmak üzere yürüyen Sezgin Tanrıkulu’nun bu söz ve eylemleri parti program ve tüzüğüne aykırı değil midir? CHP program, tüzük ve ilkelerine bu denli aykırı sözler söyleyen, eylemlerde bulunan bu kişiler sorgulanmazken ,bu ağır parti suçlarının üzeri örtülürken, bu olayları sorgulayan ve bu kişilerin partiye zarar verdiğini ifade eden milletvekillerinden birisi olarak benim disiplin kuruluna sevk edilmemin anlamı nedir? CHP ilkelerini, değerlerini savunmak, bu değerlere aykırı davranan kişileri sorgulamak suç olarak nitelendiriliyor ise ben bu suçu işlemeye devam edeceğim. Ben 12 eylül l980 darbesinde 17 yaşında işkencelerden geçmiş, her an kim vurduya gidebilecekken tesadüfen yaşayan bir devrimciyim. Ben l988’den bu yana önce SHP'de, sonra CHP’de parti içi demokrasi mücadelesi veren, ön seçim olmadığı için aday olmayı reddeden, örgütü defalarca görevden alınan, direniş ruhunu sonuna kadar sürdüren bir ilin milletvekiliyim. 1999’da CHP baraj altında kaldığında, yüreği parçalanan partililerimizle birlikte, ilçe başkanı olarak partiyi ayağa kaldırmak için olağanüstü mücadele veren Uşak’ın milletvekiliyim. İşte bu nedenlerle CHP ve ülkeme sahip çıkmak için, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak için Atatürkçü, laik demokratik çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin savunucusu bir kadın olarak nereden gelirse gelsin hür türlü baskıya karşı sonuna kadar direneceğimin bilinmesini isterim. CHP’de çeşitli görevlerde olmalarına rağmen CHP ilkelerini aslında benimsemediklerini, CHP'yi dönüştürmeye ve başkalaştırmaya geldiklerini açıkça beyan etmekten çekinmeyenler bilmelidirler ki, CHP her zaman devrimci bir ruhla kendisini yenilemeyi bilmiştir. Atatürk’ün çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaktan kastettiği işte bu devrimci değişim ruhudur. Ancak hiç kimsenin gücü CHP'yi altı okta simgelenen ilkelerinden laik, demokratik ve çağdaş Türkiye’den, ülke bütünlüğünden vazgeçirmeye yetmez. CHP dönüştürülemez, başkalaştırılamaz. CHP büyük tarihi rolünün farkında olarak çağdaş uygarlık yolunda Türkiye’nin ilerlemesinin, cumhuriyet devrimlerinin tamamlanmasının öncü ve devrimci gücü olmaya devam edecektir. Cumhuriyet Halk Partisi’ne sahip çıkmak ülkemize sahip çıkmak demektir. Türkiye’nin tüm demokratlarını, devrimcilerini , yurtseverlerini, ulusalcılarını, işçilerini, köylülerini, esnaflarını, iş adamlarını, ülke bütünlüğünden yana olan tüm ulusal güçlerini Cumhuriyet Halk Partisine ve Türkiye’ye sahip çıkmaya çağırıyorum."
Kaynak: İHA