DSP Genel Başkanı Masum Türker'den açıklama
DSP Genel Başkanı Masum Türker, "John Kerry'nin Türkiye'ye gelişinden sonra Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı Suriye uçak bombardımanıyla tıpkı Libya'da olduğu gibi yerle bir edilecek, varılan anlaşma bu" dedi.
DSP Genel Başkanı Masum Türker, İnsani Değerler Derneği (İDD) Başkanı Mehmet Bozdemir ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.
DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi ve DSP Parti Meclisi Üyesi Hikmet Sami Türk'ün de hazır bulunduğu kabulde konuşan Türker, anayasa çalışmalarından, Suriye'deki iç savaşa ve çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Anayasanın toplumun bütün kesimleri tarafından hazırlanmasını doğru bulduklarını belirten Türker, "Bu konuda gerekli gördüğümüz ve mevcut anayasada da tartışılmaması gereken konuları bir rapor halinde TBMM Anayasa Komisyonu'na sunduk. Ama Başbakan yalnız DSP'nin değil anayasa önerisi hazırlayan sivil toplum örgütlerini ve diğer siyasi partileri yok sayan bir davranış sergileyerek, 'en geç Nisan ayı sonuna kadar anayasa teklifi hazır olsun' demiştir. Bu bizim verdiğimiz önerilerin değerlendirilmediğini açıkça ortaya koyuyor" dedi
Türker, AK Parti'nin sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve meslek örgütlerinin güvencesi olan Anayasa'nın 135. maddesinin kaldırılmasının gündeme geldiğini vurguladı.
"GÜVEN TAŞIYAN BİR İKTİDAR TARAFINDAN YÖNETİLMİYORUZ"
"Güven taşıyan bir iktidar tarafından yönetilmiyoruz" diyen Türker, "AK Parti karşımıza hep yüzde 50 oy aldı diye çıkarılıyor. Ama yüzde 50 oy alınırken, Oslo'daki görüşmeleri inkar eden bir liderle karşı karşıyaydık. Biz MİT'in PKK'yla yabancı istihbarat örgütleri aracılığıyla görüşme yaptığını hem referandum hem de seçim öncesi dile getirdik. Ama Başbakan ikisini de yalanladı, 'böyle bir şey yok' dedi.
Ama MİT Müsteşarı ifadeye çağrıldığı zaman 'hepsi benim bilgim dahilinde' dedi.
Üzülerek, söyleyeyim Türkiye'de tek kale maç yapılıyor. Medyada doğru söylenmeyen hiçbir şeye muhalefet olarak itiraz etme hakkımız yok" ifadelerini kullandı.
“BÖYLE BİR PARA ÖDENMEMİŞTİR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1999-2002 döneminde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DSP ve ANAP'la beraber, millete 231 milyar lira ödettiği ve esnafa yüzde 47 faizle kredi verildiğine yönelik açıklamalarını değerlendiren Türker, "Başbakan, bizim de içinde bulunduğumuz 50. hükümetin 111 milyar dolarlık banka hortumlamasına neden olduğunu söyledi.
Biraz sonra söylediği rakama inanmadığı için o rakam, 231 katrilyon oldu. Başbakan doğruyu söylemiyor. Böyle bir para ödenmemiştir. Ziraat Bankası'na ödenen para, Halkbank'a Bankalar Kanunu'na göre ihtiyacı olan sermayeyi tamamlaması için 17 katrilyon tahvil kağıdı konmuştur, fiili para değil. Bu tahvil kağıdına sürekli faiz işleterek, bir para çıkışı olmadığı halde öyle göstermek doğru değil. Eğer bu kadar para ödenmişse bir faiz geliri doğduğu için şu anda devletin bütçe açığının olmaması gerekir" şeklinde konuştu.
Hükümetin yeni anayasa ile 'başkanlık sistemi'ni getirmek istediğini anlatan Türker, "Osmanlı tarihinde eyalet yoktur, vilayet vardır, sancak vardır. Nitekim Mısır'daki Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanı, Mısır için eyalet talebidir. Balkan ülkelerinin kopmasındaki sebep eyalet yani özerklik verilmemesidir. Ama aynı Başbakan, tek kale maç yaptığı için, kimse çıkıp da ona 'tarih böyle demiyor' diyemediği için kamuoyunda yanlış bir algı yaratılıyor. Muhalefet yetersiz değil yetersiz ve kötü olan bu ülkeyi yöneten hükümet ve hükümetin yargıyı istediği gibi dejenere etmesidir" dedi.
AK Parti hükümetiyle bir anayasa değişikliği yapılamayacağını savunan Türker, "Anayasa değişikliği bu hükümet aracılığıyla referanduma sunulmak üzere gelirse Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşayan bütün halkların mensubu olan vatandaşların, ırkı ne olursa olsun son şanslarıdır. Eğer 'hayır' demezlerse ve anayasayı bu hükümetin dışında oluşacak yeni yapıya vermezlerse Türkiye artık emperyalistlerin yalnız sömürdüğü değil bağımsızlığını kontrol ettiği bir ülke haline gelir" diye konuştu.
"SURİYE BOMBALANACAK"
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Nisan ayında Türkiye'ye üçüncü kez geleceğine dikkat çeken Türker, "Bu gelişinden sonra Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı Suriye uçak bombardımanıyla, tıpkı Libya'da olduğu gibi yerle bir edilecek, varılan anlaşma bu. Alttan İsrail, üstten Türkiye kuşatması ve ayak basmadan bombalama gerçekleştikten sonra Suriye'de de kontrol Rusya Federasyonu'na verilecek" dedi.
Akil insanların halkla görüşmediğini aksine lüks salonlara davet edilen, özel olarak seçilen kişilerle görüştüklerini öne süren Türker, "Dün Malatya'da gördük, bugün Diyarbakır'da başlayan toplantıları gördük. Özel insanlarla görüşüyorlar. Buradan beklenen şey şu; muhalefet partileri akil adamlara saldırsın, çeşitli lakaplar taksın. Başbakan da hayatı boyunca partisine kazanamayacağı bazı popüler insanları böylelikle kucaklamış olacak politikasıdır" dedi
Kaynak: İHA
DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi ve DSP Parti Meclisi Üyesi Hikmet Sami Türk'ün de hazır bulunduğu kabulde konuşan Türker, anayasa çalışmalarından, Suriye'deki iç savaşa ve çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Anayasanın toplumun bütün kesimleri tarafından hazırlanmasını doğru bulduklarını belirten Türker, "Bu konuda gerekli gördüğümüz ve mevcut anayasada da tartışılmaması gereken konuları bir rapor halinde TBMM Anayasa Komisyonu'na sunduk. Ama Başbakan yalnız DSP'nin değil anayasa önerisi hazırlayan sivil toplum örgütlerini ve diğer siyasi partileri yok sayan bir davranış sergileyerek, 'en geç Nisan ayı sonuna kadar anayasa teklifi hazır olsun' demiştir. Bu bizim verdiğimiz önerilerin değerlendirilmediğini açıkça ortaya koyuyor" dedi
Türker, AK Parti'nin sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve meslek örgütlerinin güvencesi olan Anayasa'nın 135. maddesinin kaldırılmasının gündeme geldiğini vurguladı.
"GÜVEN TAŞIYAN BİR İKTİDAR TARAFINDAN YÖNETİLMİYORUZ"
"Güven taşıyan bir iktidar tarafından yönetilmiyoruz" diyen Türker, "AK Parti karşımıza hep yüzde 50 oy aldı diye çıkarılıyor. Ama yüzde 50 oy alınırken, Oslo'daki görüşmeleri inkar eden bir liderle karşı karşıyaydık. Biz MİT'in PKK'yla yabancı istihbarat örgütleri aracılığıyla görüşme yaptığını hem referandum hem de seçim öncesi dile getirdik. Ama Başbakan ikisini de yalanladı, 'böyle bir şey yok' dedi.
Ama MİT Müsteşarı ifadeye çağrıldığı zaman 'hepsi benim bilgim dahilinde' dedi.
Üzülerek, söyleyeyim Türkiye'de tek kale maç yapılıyor. Medyada doğru söylenmeyen hiçbir şeye muhalefet olarak itiraz etme hakkımız yok" ifadelerini kullandı.
“BÖYLE BİR PARA ÖDENMEMİŞTİR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1999-2002 döneminde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DSP ve ANAP'la beraber, millete 231 milyar lira ödettiği ve esnafa yüzde 47 faizle kredi verildiğine yönelik açıklamalarını değerlendiren Türker, "Başbakan, bizim de içinde bulunduğumuz 50. hükümetin 111 milyar dolarlık banka hortumlamasına neden olduğunu söyledi.
Biraz sonra söylediği rakama inanmadığı için o rakam, 231 katrilyon oldu. Başbakan doğruyu söylemiyor. Böyle bir para ödenmemiştir. Ziraat Bankası'na ödenen para, Halkbank'a Bankalar Kanunu'na göre ihtiyacı olan sermayeyi tamamlaması için 17 katrilyon tahvil kağıdı konmuştur, fiili para değil. Bu tahvil kağıdına sürekli faiz işleterek, bir para çıkışı olmadığı halde öyle göstermek doğru değil. Eğer bu kadar para ödenmişse bir faiz geliri doğduğu için şu anda devletin bütçe açığının olmaması gerekir" şeklinde konuştu.
Hükümetin yeni anayasa ile 'başkanlık sistemi'ni getirmek istediğini anlatan Türker, "Osmanlı tarihinde eyalet yoktur, vilayet vardır, sancak vardır. Nitekim Mısır'daki Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanı, Mısır için eyalet talebidir. Balkan ülkelerinin kopmasındaki sebep eyalet yani özerklik verilmemesidir. Ama aynı Başbakan, tek kale maç yaptığı için, kimse çıkıp da ona 'tarih böyle demiyor' diyemediği için kamuoyunda yanlış bir algı yaratılıyor. Muhalefet yetersiz değil yetersiz ve kötü olan bu ülkeyi yöneten hükümet ve hükümetin yargıyı istediği gibi dejenere etmesidir" dedi.
AK Parti hükümetiyle bir anayasa değişikliği yapılamayacağını savunan Türker, "Anayasa değişikliği bu hükümet aracılığıyla referanduma sunulmak üzere gelirse Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşayan bütün halkların mensubu olan vatandaşların, ırkı ne olursa olsun son şanslarıdır. Eğer 'hayır' demezlerse ve anayasayı bu hükümetin dışında oluşacak yeni yapıya vermezlerse Türkiye artık emperyalistlerin yalnız sömürdüğü değil bağımsızlığını kontrol ettiği bir ülke haline gelir" diye konuştu.
"SURİYE BOMBALANACAK"
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Nisan ayında Türkiye'ye üçüncü kez geleceğine dikkat çeken Türker, "Bu gelişinden sonra Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı Suriye uçak bombardımanıyla, tıpkı Libya'da olduğu gibi yerle bir edilecek, varılan anlaşma bu. Alttan İsrail, üstten Türkiye kuşatması ve ayak basmadan bombalama gerçekleştikten sonra Suriye'de de kontrol Rusya Federasyonu'na verilecek" dedi.
Akil insanların halkla görüşmediğini aksine lüks salonlara davet edilen, özel olarak seçilen kişilerle görüştüklerini öne süren Türker, "Dün Malatya'da gördük, bugün Diyarbakır'da başlayan toplantıları gördük. Özel insanlarla görüşüyorlar. Buradan beklenen şey şu; muhalefet partileri akil adamlara saldırsın, çeşitli lakaplar taksın. Başbakan da hayatı boyunca partisine kazanamayacağı bazı popüler insanları böylelikle kucaklamış olacak politikasıdır" dedi