'tutanakların Yayınlanması Öcalan'ın ve Pkk’nın Tabanının İkna Çalışması'
Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan, çözüm sürecinde İmralı’ya giden BDP heyetinin teröristbaşı Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeye ilişkin notların yayınlanmasıyla ilgili "Tutanakların yayınlanması aslında Öcalan’ın ve PKK’nın tabanının bu sürece ikna edilme çabasıdır.
” dedi.
Cihan Tv Network’te yayınlanan Anadolu’da Sabah programına katılan Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan, çözüm sürecini ve süreçte yaşanan olayları değerlendirdi. Devletin çözüm yolunun karşı tarafta rahatsızlıklara neden olduğunu ifade eden Özcan, “PKK’nın elindeki en önemli sermaye silah. Silahı garanti olarak gören siyasetçilerde var. Dengeleri sağlayabilmek için tabana mesaj gitmesi gerekiyordu. Bazı yazarların bölgeye gidip bölgeden izlenimlerini aktardı. Bölgede silahları bırakıp karşılığında bir şey almadan çözümü yanaşıyorsa devletin elinde bir esir. Öcalan bizi kandırıyor ‘satıyor’ böyle bir imaj var. Öcalan siyasi taleplerden vazgeçerse biz neyin karşılığında barışı yapacağız algılaması oluştu. Onun üzerine tutanaklar yayınlandı. Tutanakların yayınlanması aslında Öcalan’ın ve PKK’nın tabanının bu sürece ikna edilme çabasıdır." dedi.
Mehmet Özcan, "Öcalan sizi satmıyor mücadelesini sonuna kadar veriyor’ hatta tam bir megaloman portresi ortaya çıkıyor. Oslo görüşmelerinde de durum aynıydı. Öcalan’da kişilik olarak bir değişme yok. Kamuoyunda bu görüşmelerde bir değişiklik oldu mu diye algı oluşmuştu ama böyle bir değişiklik yok.” diye konuştu.
Çözüm sürecinin tek başına Öcalan’ın etrafında yürütülecek bir çalışma olmadığına dikkat çeken Özcan, şöyle devam etti: PKK’nın içinde ve halkta Öcalan’ın siyasi ve örgütsel liderliğini benimsemiş bir taban var. Bu süreç tek başına Öcalan’ın etrafında yürütülecek bir çalışma değil. Avrupa’da ki ve dağda ki PKK ayrı. Süreç başladığında Kandil’den gelen açıklamalara soru işaretleri ile baktık. Yapılan açıklamalar ‘silahlı mücadeleyi bırakmayacağız’ şeklindeydi. Karayılan’ın en son yaptığı açıklamalarda ise barış sürecine devan edeceğiz ama 2013 yılında şiddeti en yüksek seviyeye çıkaracağız diye açıklamaları var. Öcalan’ın özerklik talebinden vazgeçtiği kamuoyuna yansıyan ifadeler. Tutanaklara baktığımızda Öcalan’ın aklında öyle bir proje olmadığını görüyoruz. Örgütten de böyle bir algılanma olmadığını düşünüyoruz. PKK Avrupa temsilcisi Zübeyir Aydar’ın yaptığı açıklamalarda özerklik talebi vazgeçmeyiz şeklinde. Talepleri yükseltiyorlar. Öcalan’ın içinde bulunduğu şartlar barış görüşmelerini bu şartların kendisine sağlanmalı ve gerekli bilgi ve belgelerin kendisine verilmeli ve örgüt yöneticileri dahil istediği kişilerle görüşmeli ve görüşme heyetinin istediği şekilde imkan sağlanmalıdır. Öcalan’ı örgütle eklemleyip bütün istediğini yapmak. Örgütü istediği şekilde yönlendirme yönetme ve örgüt yöneticileri ile temas. Aydar, ‘anayasa konseyi kurulması lazım. Hakikatleri araştırma ve adalet konseyi kurulması lazım. Bunlar Osla sürecinde de istendi. Bunlar Oslo’nun devamı. Osla’da mutabık kaldığımız hususlar üzerinden devam edilmeli.’ diyor. Oslo’da ki süreç özerklik talebidir. Öcalan’ın yaptığı özerlik yok açıklamaları Kandili ve Avrupa’yı ciddi rahatsız etti ve bunlar üzerinden çıkışlar yapılıyor. Bunların tartışılması ve taleplerin ne olduğu Türkiye’de bilinmesi gerekiyor. Bundan sonraki süreci biz çok daha net olarak görelim. Oslo sürecinde de aynı şey oldu. Bir PKK’lının bana söylediği Oslo sürecini bitirmemizin temel nedeni Suriye’de ki meydana gelecek gelişmelerde güçlü olarak orada olmak ondan sonra Türkiye ile masaya oturmak. Daha güçlenerek masaya oturmak. Temel strateji bunun üzerine kuruldu.” "TUTANAKLARIN SIZDIRILMASI ANAYASA SÜRECİNİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK" Sürecin şeffaf olursa tarafların bunu açıklayacağını belirten Özcan, yayımlanan görüşme notlarını "Bu kesimlerden bir açıklama olmadığına göre bu durum sızmadır veya sızdırmadır.” Şeklinde değerlendirdi. Özcan şöyle devam etti: Bu yapılan operasyonu Öcalan’ın bölgede ki “satıyor” imajını kırmak için yapıldı. Bunları tartışmanın artıları da vardır. Öcalan’ın ne olduğunu ne yaptığını ve AK Parti’yi iktidar yaptığını düşünen bir kişi ile ne kadar konuşabilirsiniz. Böyle bir açmaz var.” Tutanakların sızdırılmasının kısa vadede görüşme sürecine hiçbir şekilde negatif etkisinin olmayacağını vurgulayan Özcan, “Anayasa komisyonundan 2 kişinin oraya gitmesi yeni anayasa ile ilgili olarak değerlendirildi. Tutanakların sızmasının anayasa sürecine yan etkisi olacak. Mart sonuna kadar komisyonun uzlaşması bekleniyor. Uzlaşmayacağı açık. AK Parti kendi anayasası ile bir şekilde yola çıkacak. Kürt meselesi ile 3 temel unsur var. Ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin özerkliği ve vatandaşlık meselesi. Kürt meselesi ile ilgili olarak bunlara çözüm bulunması lazım. AK Parti’nin tanımı geldiğinde herkes 'bu Öcalan’ın vatandaşlık tanımı' diyecekler. Referandum sürecini etkileyecek. Anayasa çalışmaları bu şekilde ilerlerse, yurt dışına çıkılırsa silah bırakılırsa anayasa sürecine zarar vereceğini düşünmüyorum. Referandum süreci geldiğinde bu süreç daha fazla konuşulacak ve anayasa sürecini zehirleyecek açıklamalar olacak.” şeklinde konuştu.
Cihan Tv Network’te yayınlanan Anadolu’da Sabah programına katılan Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan, çözüm sürecini ve süreçte yaşanan olayları değerlendirdi. Devletin çözüm yolunun karşı tarafta rahatsızlıklara neden olduğunu ifade eden Özcan, “PKK’nın elindeki en önemli sermaye silah. Silahı garanti olarak gören siyasetçilerde var. Dengeleri sağlayabilmek için tabana mesaj gitmesi gerekiyordu. Bazı yazarların bölgeye gidip bölgeden izlenimlerini aktardı. Bölgede silahları bırakıp karşılığında bir şey almadan çözümü yanaşıyorsa devletin elinde bir esir. Öcalan bizi kandırıyor ‘satıyor’ böyle bir imaj var. Öcalan siyasi taleplerden vazgeçerse biz neyin karşılığında barışı yapacağız algılaması oluştu. Onun üzerine tutanaklar yayınlandı. Tutanakların yayınlanması aslında Öcalan’ın ve PKK’nın tabanının bu sürece ikna edilme çabasıdır." dedi.
Mehmet Özcan, "Öcalan sizi satmıyor mücadelesini sonuna kadar veriyor’ hatta tam bir megaloman portresi ortaya çıkıyor. Oslo görüşmelerinde de durum aynıydı. Öcalan’da kişilik olarak bir değişme yok. Kamuoyunda bu görüşmelerde bir değişiklik oldu mu diye algı oluşmuştu ama böyle bir değişiklik yok.” diye konuştu.
Çözüm sürecinin tek başına Öcalan’ın etrafında yürütülecek bir çalışma olmadığına dikkat çeken Özcan, şöyle devam etti: PKK’nın içinde ve halkta Öcalan’ın siyasi ve örgütsel liderliğini benimsemiş bir taban var. Bu süreç tek başına Öcalan’ın etrafında yürütülecek bir çalışma değil. Avrupa’da ki ve dağda ki PKK ayrı. Süreç başladığında Kandil’den gelen açıklamalara soru işaretleri ile baktık. Yapılan açıklamalar ‘silahlı mücadeleyi bırakmayacağız’ şeklindeydi. Karayılan’ın en son yaptığı açıklamalarda ise barış sürecine devan edeceğiz ama 2013 yılında şiddeti en yüksek seviyeye çıkaracağız diye açıklamaları var. Öcalan’ın özerklik talebinden vazgeçtiği kamuoyuna yansıyan ifadeler. Tutanaklara baktığımızda Öcalan’ın aklında öyle bir proje olmadığını görüyoruz. Örgütten de böyle bir algılanma olmadığını düşünüyoruz. PKK Avrupa temsilcisi Zübeyir Aydar’ın yaptığı açıklamalarda özerklik talebi vazgeçmeyiz şeklinde. Talepleri yükseltiyorlar. Öcalan’ın içinde bulunduğu şartlar barış görüşmelerini bu şartların kendisine sağlanmalı ve gerekli bilgi ve belgelerin kendisine verilmeli ve örgüt yöneticileri dahil istediği kişilerle görüşmeli ve görüşme heyetinin istediği şekilde imkan sağlanmalıdır. Öcalan’ı örgütle eklemleyip bütün istediğini yapmak. Örgütü istediği şekilde yönlendirme yönetme ve örgüt yöneticileri ile temas. Aydar, ‘anayasa konseyi kurulması lazım. Hakikatleri araştırma ve adalet konseyi kurulması lazım. Bunlar Osla sürecinde de istendi. Bunlar Oslo’nun devamı. Osla’da mutabık kaldığımız hususlar üzerinden devam edilmeli.’ diyor. Oslo’da ki süreç özerklik talebidir. Öcalan’ın yaptığı özerlik yok açıklamaları Kandili ve Avrupa’yı ciddi rahatsız etti ve bunlar üzerinden çıkışlar yapılıyor. Bunların tartışılması ve taleplerin ne olduğu Türkiye’de bilinmesi gerekiyor. Bundan sonraki süreci biz çok daha net olarak görelim. Oslo sürecinde de aynı şey oldu. Bir PKK’lının bana söylediği Oslo sürecini bitirmemizin temel nedeni Suriye’de ki meydana gelecek gelişmelerde güçlü olarak orada olmak ondan sonra Türkiye ile masaya oturmak. Daha güçlenerek masaya oturmak. Temel strateji bunun üzerine kuruldu.” "TUTANAKLARIN SIZDIRILMASI ANAYASA SÜRECİNİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK" Sürecin şeffaf olursa tarafların bunu açıklayacağını belirten Özcan, yayımlanan görüşme notlarını "Bu kesimlerden bir açıklama olmadığına göre bu durum sızmadır veya sızdırmadır.” Şeklinde değerlendirdi. Özcan şöyle devam etti: Bu yapılan operasyonu Öcalan’ın bölgede ki “satıyor” imajını kırmak için yapıldı. Bunları tartışmanın artıları da vardır. Öcalan’ın ne olduğunu ne yaptığını ve AK Parti’yi iktidar yaptığını düşünen bir kişi ile ne kadar konuşabilirsiniz. Böyle bir açmaz var.” Tutanakların sızdırılmasının kısa vadede görüşme sürecine hiçbir şekilde negatif etkisinin olmayacağını vurgulayan Özcan, “Anayasa komisyonundan 2 kişinin oraya gitmesi yeni anayasa ile ilgili olarak değerlendirildi. Tutanakların sızmasının anayasa sürecine yan etkisi olacak. Mart sonuna kadar komisyonun uzlaşması bekleniyor. Uzlaşmayacağı açık. AK Parti kendi anayasası ile bir şekilde yola çıkacak. Kürt meselesi ile 3 temel unsur var. Ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin özerkliği ve vatandaşlık meselesi. Kürt meselesi ile ilgili olarak bunlara çözüm bulunması lazım. AK Parti’nin tanımı geldiğinde herkes 'bu Öcalan’ın vatandaşlık tanımı' diyecekler. Referandum sürecini etkileyecek. Anayasa çalışmaları bu şekilde ilerlerse, yurt dışına çıkılırsa silah bırakılırsa anayasa sürecine zarar vereceğini düşünmüyorum. Referandum süreci geldiğinde bu süreç daha fazla konuşulacak ve anayasa sürecini zehirleyecek açıklamalar olacak.” şeklinde konuştu.