Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Eczacıbaşı Açıklaması
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, ''Türkiye olarak inovasyon iklimi yaratmak zorundayız. Bu iklim, politik kararlılıkla ve özel sektörün sahiplenmesiyle yaratılabilir. Türkiye'nin, bunu başaramaması için hiçbir sebep yok'' dedi.
Eczacıbaşı, Bursa Valiliği ile Capital ve Ekonomist dergilerinin iş birliğiyle düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın medya sponsoru olduğu, ''Uludağ Ekonomi Zirvesi''nin, ''Yeni Türkiye, Yeni Fırsatlar'' konulu oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye'de, inovasyon ortamının yeterince olgunlaşmadığını bildirdi.
AB ülkeleri ve aday ülkeleri arasında inovasyon kapasitesi açısından Türkiye'nin son sıralarda yer aldığını ifade eden Eczacıbaşı, ''Avrupa Birliği'nin, 'İnovasyona hazırlık' ismini taşıyan bir başka araştırmasında Türkiye, en üst grup olan heyecanlılar grubunda, en üst sıranın bir altında yer alıyor. Bu da bizim toplumumuzda inovasyona duyulan ilgiyi, merakı ve heyecanı göstermesi açısından aslında ilginç bir gösterge. Başarılı ülkelerin örneklerine baktığınızda, her yerde geçerli evrensel çözümler, hazır reçeteler ne yazık ki göremiyorsunuz'' diye konuştu.
Çeşitli ülkelerin akıllıca politikalar izleyerek inovasyonda başarı sağladığını dile getiren Eczacıbaşı, Finlandiya, İrlanda ve Danimarka gibi ülkelerin, ilk ve orta öğrenimde, mükemmellik esasına dayalı bir modelle başarıya ulaştıklarını kaydetti.
İnovasyonda başarı sağlayan ülkelerin hepsinde politik istek, kararlılık ve iş dünyasında sahiplenmenin olduğunu dile getiren Eczacıbaşı, bu iki unsurun mutlaka bir araya geldiğini bildirdi.
Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu toplantılarından birinde, ilk defa ''Eğer işinizi bir sanatçı yönetseydi'' atölye çalışmasının yapıldığını anımsatan Eczacıbaşı, dünyanın önde gelen üniversitelerinde, işletmecilik eğitimi verilen okullarda, güzel sanatlara ve tasarıma karşı büyük bir ilginin oluştuğunu anlattı. Eczacıbaşı, şöyle konuştu:
''Büyük ve başarılı şirketlerin, yöneticilik eğitimi veren okullar giderek artan oranda, sanatçılarla, şairlerle atölye çalışmaları yapıyorlar. Bu sayıda pek çok örnek var. İş adamları, şirketler, eğitim kurumları neden güzel sanatlara, tasarımlara önem vermeye başladı- Bunun cevabını başka bir akımın içerisinde aramak lazım. Bu akım da inovasyona verilen önem. Amerika, 21. yüzyılda üstünlüğünü sürdürmesinin tek çaresini inovasyonda görüyor. Ulusal inovasyon girişimi başlatıyor. Avrupa, 'Geleceğimiz inovasyondadır' diyor, Amerika'nın gerisinde kalmak istemiyor.''
Geçmiş devirlerin idareci, yönetici yetiştiren eğitim kurumlarının yetersiz kaldığını, tasarımcı, yaratıcı yöneticileri yetiştiren eğitim kurumlarının ise öne çıktığına işaret eden Eczacıbaşı, ''Türkiye olarak inovasyon iklimi yaratmak zorundayız. Bu iklim politik kararlılıkla ve özel sektörün sahiplenmesiyle yaratılabilir. Türkiye'nin bunu başaramaması için hiçbir sebep yok'' dedi.
-Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Boyner-
Oturuma moderatör olarak katılan Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, ''Özellikle Avrupa Birliği ve ABD arasındaki Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması gündemimize girmiş durumda. Türkiye'nin burada pozisyonu ne olacak- Bu önümüzdeki dönem tartışacağımız konulardan bir tanesi olacak diye düşünüyorum'' ifadelerini kullandı.
Boyner, ekonominin gelişmesiyle Türkiye'de yeni fırsat pencerelerinin açıldığını, ülkenin doğusuna kayan demokratik avantajların olduğunu söyledi.
Türkiye'nin batısının da ekonomik anlamda yeniden bir dirilişin peşinde olduğunu vurgulayan Boyner, dünya genelinde ve ticarette müşteri atmosferinin değiştiğini belirtti.
Boyner, şöyle devam etti:
''Teknolojinin ilerlemesiyle dünyanın yaşadığı sosyal dönüşümle sadece ayaklarıyla değil parmaklarıyla karar veren, eski sadakat kurallarına pek de riayet etmeyen bir müşteri anlayışıyla karşı karşıyayız. 'X' ve 'Y' nesli dediğimiz genç müşterilerin dikkati çok düşük, hızlı karar veren ve çok seçici kitleler. Türkiye de demokratik yapısından dolayı bu müşteri kitlesinden çok nasip alıyor. Türkiye son 10 yıldaki performansıyla bu dönüşümü çok ciddi bir şekilde fırsata çevirebilecek bir yerde duruyor. Büyüme planlarımız var. Ama esas olarak bundan sonra bu mali disiplin, risk yönetimindeki başarı performansından sonra Türkiye'nin yapması gereken, verimlilik tabanlı büyümeye geçmek. Yani yüksek katma değer yaratan, yurt içi talebe dayalı olmayan ve yurt dışında Türkiye'nin rekabetini artıracak bir büyüme ve üretim modeline geçmek. Geçmişte bizim tehdit unsuru olarak gördüğümüz bu coğrafyadaki komşularımızın, önümüzdeki dönemde bizim için çok önemli fırsatlar sunduğunu da hatırlamalıyız.''
-Arzuhan Doğan Yalçındağ-
Doğan Tv Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ise Türkiye'nin son 10 yılını başarılı geçirdiğini, yüksek büyüme hızlarını yakaladığını söyledi.
Türkiye'nin büyüme performansı devam ettiği takdirde İtalya, Portekiz gibi rakibi olduğu ülkeleri geride bırakabileceğini ifade eden Yalçındağ, ''Ancak dünyanın 10. ekonomisi olmak için Fransa ve Kore gibi ülkeleri de geride bırakmamız gerekiyor'' şeklinde konuştu.
''Bizim için yeni dönemde yeni bir vizyon ve strateji gerekecek. Çünkü Fransa ve Kore'yi geçebilmek için yüzde 7 büyüme gerekiyor'' diyen Yalçındağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şimdiye kadar yaptığımız, alt dallardaki meyveleri toplamak oldu. Şimdi artık üst dallardaki meyveleri toplamamız gerekiyor. Bunun için yeni bir merdivene ve yeni insanlara ihtiyaç var. Burada teknolojinin çok önemli olacağını düşünüyorum. Genç nüfusa doğru eğitim verirsek, yeni buluşlar üreten bir toplum oluşturursak, bu hedefimizi çok kolay yakalayacağımıza inanıyorum.''
Türkiye'nin, 500 milyar dolar ihracat hedefi için doğru yolda ilerlediğini vurgulayan Yalçındağ, çok aktif bir dış politika izlendiğini dile getirdi. Tüketici dinamikleri açısından Türkiye'nin, toplumsal bir değişimden de geçtiğini bildiren Yalçındağ, daha demokratik ve refah içinde bir toplumun oluştuğunu kaydetti.
Türkiye'nin, gerçek bir üretim üssü olabileceğini bildiren Yalçındağ, ''2023 hedefini bu kapsamda çok gerçekçi buluyorum. Geçtiğimiz son 10 yıla bakarsak, meyve ağacının tepesindeki meyveleri de çok doğru bir şekilde alacağımıza inanıyorum'' diye konuştu.
Muhabir: Cem Şan / Büşra Nur Özcan / Fikriye Susam Uyar
Yayıncı: Doğan Sarıtaş
Kaynak: AA
AB ülkeleri ve aday ülkeleri arasında inovasyon kapasitesi açısından Türkiye'nin son sıralarda yer aldığını ifade eden Eczacıbaşı, ''Avrupa Birliği'nin, 'İnovasyona hazırlık' ismini taşıyan bir başka araştırmasında Türkiye, en üst grup olan heyecanlılar grubunda, en üst sıranın bir altında yer alıyor. Bu da bizim toplumumuzda inovasyona duyulan ilgiyi, merakı ve heyecanı göstermesi açısından aslında ilginç bir gösterge. Başarılı ülkelerin örneklerine baktığınızda, her yerde geçerli evrensel çözümler, hazır reçeteler ne yazık ki göremiyorsunuz'' diye konuştu.
Çeşitli ülkelerin akıllıca politikalar izleyerek inovasyonda başarı sağladığını dile getiren Eczacıbaşı, Finlandiya, İrlanda ve Danimarka gibi ülkelerin, ilk ve orta öğrenimde, mükemmellik esasına dayalı bir modelle başarıya ulaştıklarını kaydetti.
İnovasyonda başarı sağlayan ülkelerin hepsinde politik istek, kararlılık ve iş dünyasında sahiplenmenin olduğunu dile getiren Eczacıbaşı, bu iki unsurun mutlaka bir araya geldiğini bildirdi.
Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu toplantılarından birinde, ilk defa ''Eğer işinizi bir sanatçı yönetseydi'' atölye çalışmasının yapıldığını anımsatan Eczacıbaşı, dünyanın önde gelen üniversitelerinde, işletmecilik eğitimi verilen okullarda, güzel sanatlara ve tasarıma karşı büyük bir ilginin oluştuğunu anlattı. Eczacıbaşı, şöyle konuştu:
''Büyük ve başarılı şirketlerin, yöneticilik eğitimi veren okullar giderek artan oranda, sanatçılarla, şairlerle atölye çalışmaları yapıyorlar. Bu sayıda pek çok örnek var. İş adamları, şirketler, eğitim kurumları neden güzel sanatlara, tasarımlara önem vermeye başladı- Bunun cevabını başka bir akımın içerisinde aramak lazım. Bu akım da inovasyona verilen önem. Amerika, 21. yüzyılda üstünlüğünü sürdürmesinin tek çaresini inovasyonda görüyor. Ulusal inovasyon girişimi başlatıyor. Avrupa, 'Geleceğimiz inovasyondadır' diyor, Amerika'nın gerisinde kalmak istemiyor.''
Geçmiş devirlerin idareci, yönetici yetiştiren eğitim kurumlarının yetersiz kaldığını, tasarımcı, yaratıcı yöneticileri yetiştiren eğitim kurumlarının ise öne çıktığına işaret eden Eczacıbaşı, ''Türkiye olarak inovasyon iklimi yaratmak zorundayız. Bu iklim politik kararlılıkla ve özel sektörün sahiplenmesiyle yaratılabilir. Türkiye'nin bunu başaramaması için hiçbir sebep yok'' dedi.
-Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Boyner-
Oturuma moderatör olarak katılan Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, ''Özellikle Avrupa Birliği ve ABD arasındaki Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması gündemimize girmiş durumda. Türkiye'nin burada pozisyonu ne olacak- Bu önümüzdeki dönem tartışacağımız konulardan bir tanesi olacak diye düşünüyorum'' ifadelerini kullandı.
Boyner, ekonominin gelişmesiyle Türkiye'de yeni fırsat pencerelerinin açıldığını, ülkenin doğusuna kayan demokratik avantajların olduğunu söyledi.
Türkiye'nin batısının da ekonomik anlamda yeniden bir dirilişin peşinde olduğunu vurgulayan Boyner, dünya genelinde ve ticarette müşteri atmosferinin değiştiğini belirtti.
Boyner, şöyle devam etti:
''Teknolojinin ilerlemesiyle dünyanın yaşadığı sosyal dönüşümle sadece ayaklarıyla değil parmaklarıyla karar veren, eski sadakat kurallarına pek de riayet etmeyen bir müşteri anlayışıyla karşı karşıyayız. 'X' ve 'Y' nesli dediğimiz genç müşterilerin dikkati çok düşük, hızlı karar veren ve çok seçici kitleler. Türkiye de demokratik yapısından dolayı bu müşteri kitlesinden çok nasip alıyor. Türkiye son 10 yıldaki performansıyla bu dönüşümü çok ciddi bir şekilde fırsata çevirebilecek bir yerde duruyor. Büyüme planlarımız var. Ama esas olarak bundan sonra bu mali disiplin, risk yönetimindeki başarı performansından sonra Türkiye'nin yapması gereken, verimlilik tabanlı büyümeye geçmek. Yani yüksek katma değer yaratan, yurt içi talebe dayalı olmayan ve yurt dışında Türkiye'nin rekabetini artıracak bir büyüme ve üretim modeline geçmek. Geçmişte bizim tehdit unsuru olarak gördüğümüz bu coğrafyadaki komşularımızın, önümüzdeki dönemde bizim için çok önemli fırsatlar sunduğunu da hatırlamalıyız.''
-Arzuhan Doğan Yalçındağ-
Doğan Tv Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ise Türkiye'nin son 10 yılını başarılı geçirdiğini, yüksek büyüme hızlarını yakaladığını söyledi.
Türkiye'nin büyüme performansı devam ettiği takdirde İtalya, Portekiz gibi rakibi olduğu ülkeleri geride bırakabileceğini ifade eden Yalçındağ, ''Ancak dünyanın 10. ekonomisi olmak için Fransa ve Kore gibi ülkeleri de geride bırakmamız gerekiyor'' şeklinde konuştu.
''Bizim için yeni dönemde yeni bir vizyon ve strateji gerekecek. Çünkü Fransa ve Kore'yi geçebilmek için yüzde 7 büyüme gerekiyor'' diyen Yalçındağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şimdiye kadar yaptığımız, alt dallardaki meyveleri toplamak oldu. Şimdi artık üst dallardaki meyveleri toplamamız gerekiyor. Bunun için yeni bir merdivene ve yeni insanlara ihtiyaç var. Burada teknolojinin çok önemli olacağını düşünüyorum. Genç nüfusa doğru eğitim verirsek, yeni buluşlar üreten bir toplum oluşturursak, bu hedefimizi çok kolay yakalayacağımıza inanıyorum.''
Türkiye'nin, 500 milyar dolar ihracat hedefi için doğru yolda ilerlediğini vurgulayan Yalçındağ, çok aktif bir dış politika izlendiğini dile getirdi. Tüketici dinamikleri açısından Türkiye'nin, toplumsal bir değişimden de geçtiğini bildiren Yalçındağ, daha demokratik ve refah içinde bir toplumun oluştuğunu kaydetti.
Türkiye'nin, gerçek bir üretim üssü olabileceğini bildiren Yalçındağ, ''2023 hedefini bu kapsamda çok gerçekçi buluyorum. Geçtiğimiz son 10 yıla bakarsak, meyve ağacının tepesindeki meyveleri de çok doğru bir şekilde alacağımıza inanıyorum'' diye konuştu.
Muhabir: Cem Şan / Büşra Nur Özcan / Fikriye Susam Uyar
Yayıncı: Doğan Sarıtaş