Rohingya Dayanışma Örgütü Başkanı Yunus Açıklaması

Enes Kaplan - Rohingya Dayanışma Örgütü Başkanı Muhammed Yunus, Burma hükümetinin faaliyetlerini durdurmak için uluslararası camianın bir şey yapamadığını belirterek, ''Eğer bu şekliyle devam ederse Arakan'da Müslüman bir azınlık kalmayacak'' dedi.

AA muhabirine Arakanlı Müslümanların yaşadıklarını anlatan Yunus, geçen yıl Haziran ayından beri Burma Hükümeti ve milisler tarafından sistematik bir şekilde katliam ve soykırım yapıldığını ifade etti.

Burma Hükümeti'nin Arakanlı Müslümanları ülke dışına çıkarabilmek için farklı yöntem ve hilelere başvurduğunu kaydeden Yunus, olaylarda 30 bine yakın insanın öldürüldüğünü söyledi.

Yunus, ''Binlercesi hapiste, binlercesi dışarıya göç etti, yüzlerce kadına tecavüz edildi. Hala devam ediyor. Dokuz aydan beri uluslararası camia Burma Hükümeti'nin barbar faaliyetlerini durdurmak için bir şey yapamadı'' dedi.

-''Her gün yüzlerce insan hayatını kaybediyor''-

Olaylarda yüzlerce köyün ve evin yakılıp yıkıldığını ve böylece en az 150 bin insanın yerinden edildiğini aktaran Yunus, binlerce insanın da Arakan içerisinde kamplarda yaşamaya mecbur edildiğini hatırlattı.

Yunus, şöyle devam etti:

''Arakan'da yaşayan Müslümanlar ikiye ayrıldılar; bir kısmı kamplarda yaşayan insanlar, diğer kısmı da kendi evlerinde, köylerde yaşayan insanlar. Kamplarda yaşayan insanların dışarı çıkmasına müsaade edilmiyor. Güvenlik güçleri tarafından etrafı çevrilmiş şekilde, orada uluslararası camiadan gönderilecek yardımlarla ancak hayatlarını devam ettirebiliyorlar. İçerdeki kamplarda verilen ne gıda yardımı ne sağlık hizmetleri ne de giyecekle ilgili desteklerin hiçbiri yeterli değil. Zaten bu yardımların içeriye ulaşması da mümkün değil. Çünkü içerdeki hükümetin desteklediği Budist rahipler tarafından bu yardımların önü kesilip bu tür kamplara ulaşmasına müsaade edilmiyor. Kamplarda ihtiyaçların yetersizliğinden dolayı da her gün yüzlerce insan hayatını kaybediyor.''

-Budist rahipler yardıma engel oluyorlar-

Yunus, kamplarda yaşayan insanlara yardım etmek isteyen kurum ve kuruluşların de engellemelerle karşılaştığını söyledi.

Yardım etmek isteyenlerin yerli Budistler tarafından tehdit edildiğini belirten Yunus, ''Özellikle sağlık kuruluşlarından gelenler ve onlarla işbirliği yapan yerliler, yardım ettikleri zaman tehdit ediliyor. Köylerde yaşayan insanlar da özellikle bir çok sıkıntıyla karşı karşıyalar çünkü pazara gidemiyorlar, bağlarına bahçelerine gidip oralarda bir şey yetiştiremiyorlar, alışveriş yapmalarına müsaade edilmiyor. Gittikleri zaman da Budist rahipler ve milisler tarafından saldırıya uğruyor ve öldürülüyorlar'' dedi.

-''İnsanları insan tüccarlarına satıyorlar''-

Yerel Burma Hükümeti'nin de insanlara 'siz buranın vatandaşı değilsiniz, bir an önce gidin' şeklinde baskı yaptığını belirten Yunus, şunları söyledi:

''Hatta gemiler ve sandallar ayarlanarak insanları diğer ülkelere göndermeye çalışılıyor. Mesela Malezya'ya götürmek için 2 bin dolar alıyorlarsa parası olmayanlardan da elinde ne varsa alarak götürüyorlar ve bu arada da insanları insan tüccarlarına satıyorlar. İnsanlar bir gelecek bir umut göremedikleri için de ülkeyi yavaş yavaş terk ediyorlar. Bu dokuz ay içerisinde 60 bin Arakanlının 30 bin kadarı Bangladeş'e, 30 bin kadarı da Tayland, Malezya ve civar ülkelere giderek kurtulmaya çalışıyorlar. Eğer bu şekliyle devam ederse Arakan'da Müslüman bir azınlık kalmayacak.''

-Yardımlar umut oluyor-

Sorunun çözümü için konunun politik ve insani boyut olmak üzere iki yönden ele alınmasının zorunlu olduğunu anlatan Yunus, insani boyut ele alınırken ''İçerideki insanlara nasıl yardım götürebiliriz'' sorusunun sorulması gerektiğini söyledi.

İçerideki kendi insanları vasıtasıyla ağ oluşturarak yardımları ulaştırmaya çalıştıklarını dile getiren Yunus, ''Çok az bile olsa ulaşan bu yardım içerideki insanlara bir umut oluyor ki dışarda onlara yardım etmeye çalışan, onları düşünen insanların olduğundan haberdar oluyorlar'' diye konuştu.

Politik açıdan olaya bakıldığında öncelikle vatandaşlık hakkıyla beraber diğer temel insan haklarının da tanınması ve bunun tanınması için de uluslararası camianın yerel hükümete baskı yapması gerektiğini kaydeden Yunus, ''Burma Hükümeti'nin de bu tür çalışmalarda kendine göre bir ajandası var ve bu ajanda çerçevesinde bütün faaliyetlerini yürütüyor. Bunun da politik faaliyetler yürütülürken mutlaka göz önünde bulundurulması ve ona göre hareket edilmesi gerekiyor. Eğer bütün bunlar yapılırsa biz Burma'da Myanmar'da Müslümanlar olarak barış, huzur ve onurlu bir şekilde yaşamımıza devam ederiz'' görüşüne yer verdi.

Yayıncı: Tolga Özgenç
Kaynak: AA