Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün: “Silahı Bırak, Ne İstiyorsan Söyle”
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’de fikir özgürlüğü konusunun önemine dikkat çekerek, "Bırak fikrini söylesin insan.
Silahı bırak, çatışmayı bırak, ne istiyorsan söyle" dedi
Bir dizi temaslar için Almanya’da bulunan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Avrupa Türk Demokratlar Birliği ve Almanya Türk Toplumu'nun verdiği yemekte önemli açıklamalarda bulundu. Ergün yemekte yaptığı konuşmada Türkiye’nin AB üyeliği, fikir özgürlükleri ve Almanya’daki gurbetçiler konularına değindi. Almanya’nın başkenti Berlin’de Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) ve Almanya Türk Toplumu'nca (TGD) verilen akşam yemeğine katılan Bakan Ergün Türkiye’de fikir özgürlüğü konusunun önemine dikkat çekti. Ergün açıklamasında, ''Fikirler çatışması hakikati parlatır. Silahı bırak, ne istiyorsan söyle'' dedi.
Bakan ayrıca, “Hem diyoruz ki işte 'barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar'. Yani fikirlerin çatışması gerçeği ortaya çıkarır, hakikati parlatır. Fikirler çatışmasın, adamlar çatışsın. O zaman adamlar çatışıyor, ne oluyor. Yüzlerce, binlerce insanımız heba oluyor. Bırak fikrini söylesin insan. Silahı bırak, çatışmayı bırak, ne istiyorsan söyle. En aykırısı olsun hiç önemli değil. Otururuz, konuşuruz senin söylediğin yanlışsa birisi doğruyu söyler, orta bir yerde buluşuruz. Demokrasi böyle bir şey, insanları orta bir yerde buluşturur. 'Fikirler çatışmasın, insanlar çatışsın' bu doğru bir şey değil. Bunlar hep yük, bu yüklerin hepsini atmamız lazım. Önemli oranda bu yükleri attık sırtımızdan'' şeklinde açıklama yaptı. Ergün ayrıca Türkiye’nin kaybedecek zamanı kalmadığını belirterek, “Sen benim gibi düşünmüyorsun, inanmıyorsun, armudun sapı üzümün çöpü) nedeniyle birçok insan heba edilmiş olabilir ama o dönem artık kalktı. Hiçbir insanımızı zayi edemeyiz. Her insanın katkısına ihtiyacımız var. O da bizim toprağın insanıdır, çok aykırı olarak bile görsek ondan istifade edebilmeliyiz. Bizim bir taşla çok kuş vurmamız lazım. Attığımızı boşa atamayız. Her şeyi yerli yerinde kullanmalıyız, yanlış yapmaya tahammülümüz yok. Bugüne kadar ekonomik ve siyasi ağırlıklar Türkiye'nin gelişmesini engelledi. Erken kalkanın darbe yaptığı bir ülkenin imajı iyi olabilir mi- İktidarın yargı yoluyla ya da demokrasi dışı güçlerle devrilmeye çalışması iyi bir şey mi, siyasi yük değil mi bunlar. Niye insanımız yüksek faiz, enflasyon, kamu borcu, bütçe açıkları taşısın. Bu yükler taşınır yük değil, bunları hafiflettik” dedi.
Türkiye’nin geçmişinde yaşanan bir takım sorunların beklenen atılımların önüne set çektiğini belirten bakan Ergün en önemli kırılma noktalarından birinin de 1960 darbesi olduğunu söyledi.
Ergün açıklamasında, “''Darbe sonrası oluşan ekonomik çıkmazların en önemli sonuçlarından biri, Almanya ve Avrupa ülkelerine göçün başlamasıdır. ''Bugün Almanya'da sayıları 3 milyona yaklaşan Türkler, üçüncü nesille birlikte artık bu toplumun temel yapı taşlarından birine dönüşmüştür. Türkler artık göçmen değil, gurbetçi değil, yabancı değil, Almanca ifade edecek olursak 'auslender' (dışarıdan) değil, 'inlender' (içeriden) olmuşlardır. Türklerin bu toplum içindeki yerini ve önemini, ekonomide, sanatta, sporda, kısaca her alanda görmek mümkündür. Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası verilerine göre, Almanya'da 72 bin Türk kökenli işveren bulunmaktadır. 337 bin kişiyi istihdam eden bu işletmelerin yıllık cirosu 32,7 milyar avro, Almanya'daki toplam yatırım tutarı ise 7,5 milyar avro düzeyindedir. Bugün Mesut Özil, Alman milli takımının kilit oyuncusu, Fatih Akın Alman sinemasının en yetkin birkaç temsilcisinden birisidir'' dedi.
Türkiye’nin kendi tarihinden kopmuş bir şekilde AB’ye bir faydası olmayacağını belirten Aygün, “''Biz samimiyiz. Tam üye olmak istiyoruz. Türkiye'nin samimiyetini test etmek isteyenler Kıbrıs konusuna baksınlar. İleri sürülen mazeretler Türkiye'nin nüfus yoğunluğu. Türkiye'nin nüfusu yeni yoğun olmadı ki. AB'ye başvurduğunda da yoğundu, o zaman da Müslüman'dı. Bunlar değişmedi. Bu mazeretlerin hiçbiri geçerli olamaz” dedi.
Mayıs ayında IMF’ye olan borçlarını bitireceklerini de belirten Bakan Aygün,”Şu an IMF heyeti, Türkiye'den borç olmak için yetkililerle görüşmeler yapıyor. 5 milyar dolar. Düşünüyoruz, verebiliriz. Eskiden gazeteler 'IMF 1 milyar doları serbest bıraktı' seklinde manşetler atarlardı. Şimdi 1 milyar dolar Türkiye'nin hayır hasenatı oldu. Bütün bu rakamlar, bu gelişmeler ortadayken, Türkiye'nin AB'ye sunabileceği ekonomik ve siyasi katkıya yüz çevirmek, zannediyorum hedeflenen AB idealiyle büyük bir çelişki oluşturacaktır. AB'nin derinliklerine bu çelişkiyi anlatabilmemiz lazım'' diye konuştu.
Kaynak: İHA
Bir dizi temaslar için Almanya’da bulunan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Avrupa Türk Demokratlar Birliği ve Almanya Türk Toplumu'nun verdiği yemekte önemli açıklamalarda bulundu. Ergün yemekte yaptığı konuşmada Türkiye’nin AB üyeliği, fikir özgürlükleri ve Almanya’daki gurbetçiler konularına değindi. Almanya’nın başkenti Berlin’de Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) ve Almanya Türk Toplumu'nca (TGD) verilen akşam yemeğine katılan Bakan Ergün Türkiye’de fikir özgürlüğü konusunun önemine dikkat çekti. Ergün açıklamasında, ''Fikirler çatışması hakikati parlatır. Silahı bırak, ne istiyorsan söyle'' dedi.
Bakan ayrıca, “Hem diyoruz ki işte 'barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar'. Yani fikirlerin çatışması gerçeği ortaya çıkarır, hakikati parlatır. Fikirler çatışmasın, adamlar çatışsın. O zaman adamlar çatışıyor, ne oluyor. Yüzlerce, binlerce insanımız heba oluyor. Bırak fikrini söylesin insan. Silahı bırak, çatışmayı bırak, ne istiyorsan söyle. En aykırısı olsun hiç önemli değil. Otururuz, konuşuruz senin söylediğin yanlışsa birisi doğruyu söyler, orta bir yerde buluşuruz. Demokrasi böyle bir şey, insanları orta bir yerde buluşturur. 'Fikirler çatışmasın, insanlar çatışsın' bu doğru bir şey değil. Bunlar hep yük, bu yüklerin hepsini atmamız lazım. Önemli oranda bu yükleri attık sırtımızdan'' şeklinde açıklama yaptı. Ergün ayrıca Türkiye’nin kaybedecek zamanı kalmadığını belirterek, “Sen benim gibi düşünmüyorsun, inanmıyorsun, armudun sapı üzümün çöpü) nedeniyle birçok insan heba edilmiş olabilir ama o dönem artık kalktı. Hiçbir insanımızı zayi edemeyiz. Her insanın katkısına ihtiyacımız var. O da bizim toprağın insanıdır, çok aykırı olarak bile görsek ondan istifade edebilmeliyiz. Bizim bir taşla çok kuş vurmamız lazım. Attığımızı boşa atamayız. Her şeyi yerli yerinde kullanmalıyız, yanlış yapmaya tahammülümüz yok. Bugüne kadar ekonomik ve siyasi ağırlıklar Türkiye'nin gelişmesini engelledi. Erken kalkanın darbe yaptığı bir ülkenin imajı iyi olabilir mi- İktidarın yargı yoluyla ya da demokrasi dışı güçlerle devrilmeye çalışması iyi bir şey mi, siyasi yük değil mi bunlar. Niye insanımız yüksek faiz, enflasyon, kamu borcu, bütçe açıkları taşısın. Bu yükler taşınır yük değil, bunları hafiflettik” dedi.
Türkiye’nin geçmişinde yaşanan bir takım sorunların beklenen atılımların önüne set çektiğini belirten bakan Ergün en önemli kırılma noktalarından birinin de 1960 darbesi olduğunu söyledi.
Ergün açıklamasında, “''Darbe sonrası oluşan ekonomik çıkmazların en önemli sonuçlarından biri, Almanya ve Avrupa ülkelerine göçün başlamasıdır. ''Bugün Almanya'da sayıları 3 milyona yaklaşan Türkler, üçüncü nesille birlikte artık bu toplumun temel yapı taşlarından birine dönüşmüştür. Türkler artık göçmen değil, gurbetçi değil, yabancı değil, Almanca ifade edecek olursak 'auslender' (dışarıdan) değil, 'inlender' (içeriden) olmuşlardır. Türklerin bu toplum içindeki yerini ve önemini, ekonomide, sanatta, sporda, kısaca her alanda görmek mümkündür. Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası verilerine göre, Almanya'da 72 bin Türk kökenli işveren bulunmaktadır. 337 bin kişiyi istihdam eden bu işletmelerin yıllık cirosu 32,7 milyar avro, Almanya'daki toplam yatırım tutarı ise 7,5 milyar avro düzeyindedir. Bugün Mesut Özil, Alman milli takımının kilit oyuncusu, Fatih Akın Alman sinemasının en yetkin birkaç temsilcisinden birisidir'' dedi.
Türkiye’nin kendi tarihinden kopmuş bir şekilde AB’ye bir faydası olmayacağını belirten Aygün, “''Biz samimiyiz. Tam üye olmak istiyoruz. Türkiye'nin samimiyetini test etmek isteyenler Kıbrıs konusuna baksınlar. İleri sürülen mazeretler Türkiye'nin nüfus yoğunluğu. Türkiye'nin nüfusu yeni yoğun olmadı ki. AB'ye başvurduğunda da yoğundu, o zaman da Müslüman'dı. Bunlar değişmedi. Bu mazeretlerin hiçbiri geçerli olamaz” dedi.
Mayıs ayında IMF’ye olan borçlarını bitireceklerini de belirten Bakan Aygün,”Şu an IMF heyeti, Türkiye'den borç olmak için yetkililerle görüşmeler yapıyor. 5 milyar dolar. Düşünüyoruz, verebiliriz. Eskiden gazeteler 'IMF 1 milyar doları serbest bıraktı' seklinde manşetler atarlardı. Şimdi 1 milyar dolar Türkiye'nin hayır hasenatı oldu. Bütün bu rakamlar, bu gelişmeler ortadayken, Türkiye'nin AB'ye sunabileceği ekonomik ve siyasi katkıya yüz çevirmek, zannediyorum hedeflenen AB idealiyle büyük bir çelişki oluşturacaktır. AB'nin derinliklerine bu çelişkiyi anlatabilmemiz lazım'' diye konuştu.