2001’in İto Başkanı: Devalüasyon Zenginlerine Tüyoyu Ekonomi Yönetimi Verdi
Türkiye'yi derinden sarsan 19 Şubat krizinin üzerinden 12 yıl geçti.
Şubat 2001'de vuku bulan mali bunalımla ekonomi derinden sarsılırken, çok az bir kesim hariç halk büyük gelir kaybına uğradı. O dönemde İstanbul Ticaret Odası (İTO)'nın Yönetim Kurulu Başkanı olan Mehmet Yıldırım, 2001 bunalımından etkilenmeyen kesimin bazı bankalar ve bankerler olduğunu söyledi.
Yıldırım, bu bankaların ve bankerlerin devalüasyon tüyolarını ekonomi yönetimi ile bürokratlarından aldığını ileri sürdü. Peş peşe kurulan koalisyon hükümetleri yüzünden yaşanan siyasi istikrarsızlık ve gerilimler, bütçe açıkları, artan borçlardan dolayı ısınan Türkiye ekonomisi, 2001 Şubat ayında patladı. Fitili, 57. Hükümet’in Başbakanı Bülent Ecevit'in hararetli geçen Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklama ateşledi. Ecevit, basına, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in kendisine nezaket kurallarına uymayan bir davranışla Anayasa kitapçığı fırlattığını aktardı. Açıklamanın ardından piyasalar tepe taklak oldu.
Borsada yüzde 18,1 gibi rekor bir gerileme görülürken, gecelik faiz yüzde 7 bin 500’ü buldu. Merkez Bankası'ndan 7,6 milyar dolarlık döviz çıktı. Paradan 6 sıfırın atılmadığı söz konusu dönemde dolar bir gecede 600 bin liradan 1 milyon 600 bin liraya fırladı. Kurdaki tırmanış frenlenemeyince, 9 Aralık 1999'da ilan edilen ‘kur çıpası’ yerine fiyat taahhüdü bulunmayan ‘dalgalı kur’ sistemine geçildi. Siyasi ve ekonomik pek çok çalkantının yaşandığı dönemin önemli tanıklarından İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 2001 krizi ve sonrasını Cihan’a anlattı. 2001’e gelindiğinde insanların yarınlarından kaygı duyduğuna işaret eden Yıldırım, koalisyonların siyasi çalkantılara, siyasi çalkantıların ise ekonomik kayıplara neden olduğunu dile getirdi. O sırada kurun, ithalatın, ihracatın ve Merkez Bankası’nın başının boş olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu: "2001’i anlamak için tarihe bakmak gerekiyor. Bir defa 80’lerde finans sektöründe boşluklardan yararlanan bankerler faciaya neden oldu. 90’ların sonunda bankacılıkta yasal boşluklar nedeni ile ülke güç günlerden geçti. 100 milyon dolara banka aldığınızı beyan ediyorsunuz ama 1 dolarınız yok. Ertesi gün 200 milyon dolar para topluyorsunuz. Böyle bir bankacılık dünyada yok. Maalesef, Türkiye önemli ekonomik kararları başına facialar gelmeden almadı.
Önleyici yasalarla boşlukları kapatmadı. 2001’de 21 banka gitti. Böylece halkın parası da buhar oldu. Tasarruflar, birikimler yatırıma dönmeden, evvela bankerler sonra bankalar kanalı ile havaya uçtu. Dışarıya mevduat taşındığı, karşılıklar ödenmediği için Merkez Bankası zarar etti. Tabii bütün bunlar daralmaya sebebiyet verdi. Tabii kimi banka malikleri bu olayları çok ayrı kullandı."2001 bunalımından esas zararı, sanayici ve tüccarın gördüğünü, krizin çıktığı finans sektöründe olanların bir kısmının ise bu durumdan yararlandığını anlatan Mehmet Yıldırım, "Sanayici ve ticaret erbabının faizlerle beli büküldü. Bankalar bir bir battı, tasarrufu olanların paraları yok edildi. Ama finans sektöründen belli aktörler ayaktaydı. Maalesef para birkaç ailenin cebine girdi. Büyük bunalımdan faydalananlar belli banka ve bankerler oldu. Devalüasyon kaçınılmazdı ama bir gecede borçlanarak elinde bulunan lirayı dolar ve Euro’ya yatıranlar mutlaka bunun tüyosunu bir yerlerden almışlardı. Tüyolar da kanaatimce dönemin ekonomi yönetimi tarafından verildi.
Tabii siyasilerin yanında bürokratlar da bunun içinde." ifadelerini kullandı. ECEVİT İLE ‘DEVALÜASYON’ ANISIMehmet Yıldırım, ekonominin ısındığı sıralarda Başbakan Bülent Ecevit ile aralarında geçen şu diyalogu aktardı: "2001’de International Monetary Fund (IMF) görevlileri ve Cotarelli Ankara’da. Biz, Ecevit ile bir araya geldik. Bana ‘Dolar almış başını gidiyor. Ne yapacağız’ diye sordu. ‘Devalüasyon’ cevabını verdim. Bana ‘Devalüasyon deme.’ dedi.
İlginçtir, 1-2 gün içinde de devalüasyon kararı alındı. Devalüasyon göz göre göre geliyordu. Ama kur artışından yararlananlar oldu. Demek ki devalüasyon ile ilgili birilerine bir gün evvel haber verildi.
Paranız ya da maaşınız yok. Siz de tüyo alsanız değerlendirirsiniz. Bir gecede 1 milyon 2 milyon dolar oluyor, zenginleşiyorsunuz. Herhalde bu tüyoları verenler yüzde 10 pay da almıştır." SATICI: 2001’İN ARDINDAN ORTA SINIF GÜÇLENDİKrzin patlak verdiği Şubat 2001'de İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı olan Oğuz Satıcı ise büyük bunalımın tüm kesimlere maliyet getirdiğinden söz etti. Daha sonra Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanlığı da yapan Satıcı, 2001’in 1994 ve 1999 buhranlarının altın vuruşu olduğunu belirterek, "Bu altın vuruş yürüyemeyecek duruma gelen tüm siyasi ve ticari kadroları tasfiye etti. Esasında 2001 bunalımı sessiz bir devrimin yolunu açtı bu millete." yorumunu yaptı. Devalüasyona neden olan bunalımın maddi tahribatının tartışılmaz olduğunu ancak ekonomik, siyasi ve sosyal ilerlemeyi tetiklediğini belirten Satıcı, "2001’i de 94-99 gibi geçiştirseydik, o ağır bedeli ödemeseydik ülkemiizin geleceğini karanlık kuyularda bırakırdık. Ama öyle olmadı. Ne mutlu büyük buhranın ve siyasi çöküntünün ardından orta sınıf güçlendi buna paralel yeni bir zengin sınıfı da oluşmaya başladı.
" dedi.
Yıldırım, bu bankaların ve bankerlerin devalüasyon tüyolarını ekonomi yönetimi ile bürokratlarından aldığını ileri sürdü. Peş peşe kurulan koalisyon hükümetleri yüzünden yaşanan siyasi istikrarsızlık ve gerilimler, bütçe açıkları, artan borçlardan dolayı ısınan Türkiye ekonomisi, 2001 Şubat ayında patladı. Fitili, 57. Hükümet’in Başbakanı Bülent Ecevit'in hararetli geçen Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklama ateşledi. Ecevit, basına, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in kendisine nezaket kurallarına uymayan bir davranışla Anayasa kitapçığı fırlattığını aktardı. Açıklamanın ardından piyasalar tepe taklak oldu.
Borsada yüzde 18,1 gibi rekor bir gerileme görülürken, gecelik faiz yüzde 7 bin 500’ü buldu. Merkez Bankası'ndan 7,6 milyar dolarlık döviz çıktı. Paradan 6 sıfırın atılmadığı söz konusu dönemde dolar bir gecede 600 bin liradan 1 milyon 600 bin liraya fırladı. Kurdaki tırmanış frenlenemeyince, 9 Aralık 1999'da ilan edilen ‘kur çıpası’ yerine fiyat taahhüdü bulunmayan ‘dalgalı kur’ sistemine geçildi. Siyasi ve ekonomik pek çok çalkantının yaşandığı dönemin önemli tanıklarından İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, 2001 krizi ve sonrasını Cihan’a anlattı. 2001’e gelindiğinde insanların yarınlarından kaygı duyduğuna işaret eden Yıldırım, koalisyonların siyasi çalkantılara, siyasi çalkantıların ise ekonomik kayıplara neden olduğunu dile getirdi. O sırada kurun, ithalatın, ihracatın ve Merkez Bankası’nın başının boş olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu: "2001’i anlamak için tarihe bakmak gerekiyor. Bir defa 80’lerde finans sektöründe boşluklardan yararlanan bankerler faciaya neden oldu. 90’ların sonunda bankacılıkta yasal boşluklar nedeni ile ülke güç günlerden geçti. 100 milyon dolara banka aldığınızı beyan ediyorsunuz ama 1 dolarınız yok. Ertesi gün 200 milyon dolar para topluyorsunuz. Böyle bir bankacılık dünyada yok. Maalesef, Türkiye önemli ekonomik kararları başına facialar gelmeden almadı.
Önleyici yasalarla boşlukları kapatmadı. 2001’de 21 banka gitti. Böylece halkın parası da buhar oldu. Tasarruflar, birikimler yatırıma dönmeden, evvela bankerler sonra bankalar kanalı ile havaya uçtu. Dışarıya mevduat taşındığı, karşılıklar ödenmediği için Merkez Bankası zarar etti. Tabii bütün bunlar daralmaya sebebiyet verdi. Tabii kimi banka malikleri bu olayları çok ayrı kullandı."2001 bunalımından esas zararı, sanayici ve tüccarın gördüğünü, krizin çıktığı finans sektöründe olanların bir kısmının ise bu durumdan yararlandığını anlatan Mehmet Yıldırım, "Sanayici ve ticaret erbabının faizlerle beli büküldü. Bankalar bir bir battı, tasarrufu olanların paraları yok edildi. Ama finans sektöründen belli aktörler ayaktaydı. Maalesef para birkaç ailenin cebine girdi. Büyük bunalımdan faydalananlar belli banka ve bankerler oldu. Devalüasyon kaçınılmazdı ama bir gecede borçlanarak elinde bulunan lirayı dolar ve Euro’ya yatıranlar mutlaka bunun tüyosunu bir yerlerden almışlardı. Tüyolar da kanaatimce dönemin ekonomi yönetimi tarafından verildi.
Tabii siyasilerin yanında bürokratlar da bunun içinde." ifadelerini kullandı. ECEVİT İLE ‘DEVALÜASYON’ ANISIMehmet Yıldırım, ekonominin ısındığı sıralarda Başbakan Bülent Ecevit ile aralarında geçen şu diyalogu aktardı: "2001’de International Monetary Fund (IMF) görevlileri ve Cotarelli Ankara’da. Biz, Ecevit ile bir araya geldik. Bana ‘Dolar almış başını gidiyor. Ne yapacağız’ diye sordu. ‘Devalüasyon’ cevabını verdim. Bana ‘Devalüasyon deme.’ dedi.
İlginçtir, 1-2 gün içinde de devalüasyon kararı alındı. Devalüasyon göz göre göre geliyordu. Ama kur artışından yararlananlar oldu. Demek ki devalüasyon ile ilgili birilerine bir gün evvel haber verildi.
Paranız ya da maaşınız yok. Siz de tüyo alsanız değerlendirirsiniz. Bir gecede 1 milyon 2 milyon dolar oluyor, zenginleşiyorsunuz. Herhalde bu tüyoları verenler yüzde 10 pay da almıştır." SATICI: 2001’İN ARDINDAN ORTA SINIF GÜÇLENDİKrzin patlak verdiği Şubat 2001'de İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı olan Oğuz Satıcı ise büyük bunalımın tüm kesimlere maliyet getirdiğinden söz etti. Daha sonra Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanlığı da yapan Satıcı, 2001’in 1994 ve 1999 buhranlarının altın vuruşu olduğunu belirterek, "Bu altın vuruş yürüyemeyecek duruma gelen tüm siyasi ve ticari kadroları tasfiye etti. Esasında 2001 bunalımı sessiz bir devrimin yolunu açtı bu millete." yorumunu yaptı. Devalüasyona neden olan bunalımın maddi tahribatının tartışılmaz olduğunu ancak ekonomik, siyasi ve sosyal ilerlemeyi tetiklediğini belirten Satıcı, "2001’i de 94-99 gibi geçiştirseydik, o ağır bedeli ödemeseydik ülkemiizin geleceğini karanlık kuyularda bırakırdık. Ama öyle olmadı. Ne mutlu büyük buhranın ve siyasi çöküntünün ardından orta sınıf güçlendi buna paralel yeni bir zengin sınıfı da oluşmaya başladı.
" dedi.