CHP Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız' sözlerini eleştirerek, “Recep Tayip Erdoğan'a çağrıda bulunuyorum.Yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa, adam gibi adamsan git bu konuşmayı Rize'de yap bakalım” dedi.

CHP Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısına katılan şehit aileleri ve gazilere teşekkür ederek konuşmasına başladı.

Şehitlerin ve gazilerin Türkiye’yi korumak için siperlerde mücadele ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Kimisi bacağını bıraktı, kimisi ayağını, kimisi gözünü bıraktı, kimisi de bedenini bıraktı. Gencecik analar ve babalar ağladılar, gözyaşı döktüler. Ana kuzularını kendi elleriyle toprağa verdiler. Üstünü bir kürek toprak attılar. Onlar için ne yaparsak azdır. Onlar şükran borçluyuz. Bizim grup toplantımıza katıldınız, bize onur verdiniz. Gurubum adına yürekten alkışlıyorum” dedi.

“ŞEHİT AİLELERE VE GAZİLERE SAHİP ÇIKMAK HER MİLLİYETÇİNİN GÖREVİDİR”

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’ndan bir kıta okuyan Kılıçdaroğlu, “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda’. O İstiklal Marşı’nı biliyoruz, o değerleri, o heyecanı biliyoruz. Bu ülkeni uğruna verilen canları biliyoruz. Ödenen bütün ağır bedelleri biliyoruz. Onlara sahip çıkmak her yurt severin görevidir. Onlara sahip çıkmak her milliyetçinin görevidir. Bizim gazilerimiz Anadolu’nun her tarafından geliyor. Tekirdağ’dan gelen gazilerimiz kaza yapmış, can kaybı yok. İnşallah kısa süre içerisinde atlatırlar. Ağır bedeller ödeyen ve bizim onurumuz olan bütün gazilerimizin alınların öpüyorum. Şehit anne ve babalarının ellerinden öpüyorum. Onları kendi onurumuz olarak her zaman yücelteceğiz ve yüceltmekte bizim görevimizdir” diye konuştu.

“BİZİM TARİHİMİZDE ASLA VE ASLA GAZİLİK VE ŞEHİTLİK SEKTÖR OLMADI”

Bir ülkeyi vatan yapanın onun için ödenen bedel olduğunu, bir kara parçasına boşuna vatan denemeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Beden ödenmiş o topraklar için, hayatlar gitmiş o topraklar için. Çocuklarımız gelecek güzel günlere kavuşsun diye. Bedel ödemişiz o topraklar için. Onun için gaziler ve şehit aileleri için yapacağımız çok şey var. Ödeyeceğimiz çok borcumuz var. Bunu herkesin bilmesini isterim. Biz vatan sağ olsun diye çocuklarımızı toprağa verdik. Anneler balar öyle söyler, ‘vatan sağ olsun.’ Bizim tarihimizde gazilik ve şehitlik şan ve şereftir. Şan oldu şeref oldu. Ama bizim tarihimizde hiçbir zaman asla ve asla gazilik ve şehitlik sektör olmadı. Diyeceksiniz ki bu nasıl bir laf. Şehit, gazilik, şan ve şeref, öbür taraftan da gazilik ve şehitlik sektör oldu. Bu sözün ben söylemedim. Gazilerimiz ve şehit ailelerimiz bu sözü söyleyen Recep Tayyip Erdoğan… 31 Ağustos 2012 tarihinde bir televizyon kanalında bir programa çıkıyor bu değerli arkadaşımız. ‘Gazilik ve şehitlik sektör oldu’ nasıl sen bunu söylersin. Hangi akıl ve mantıkla bunu söylersin. Ağır bedeller ödemiş bu insanları incittiğinin farkında değimlisin sen. Bu laf nasıl senin ağzından çıkar. Bir bedel ödüyorsunuz. Eli olmayan, ayağı olmayan, görmeyen ağır bedeller ödeyen gazilerimiz var. Sen kalkıp diyorsun ki ‘Şehit ve gazilik’ sektör oldu.”

“YARAYI PANSUMAN ETMEYE ÇALIŞIYOR”

Grup toplantısında bir gazinin Başbakan Erdoğan’ın sözleri üzerine yazdıklarını okuyan Kılıçdaroğlu, “Şöyle diyor gazimiz; ‘Bu nasıl sektördür ey Başbakan. Ülke için kolunu, bacağını vereceksin, şehit olacaksın sonrada o ülkenin başbakanı bu olaylara ticari sektör olarak bakacak. Madem bu güzel iş, karlı bir iş o zaman başbakan olarak oğluna gemicik alacağına, oğlunu askere gönderseydin ya. Bu sektöre neden girmedin. Madem bu iş karlı o zaman AK Parti milletvekilleri de bu işe girsin.’ Doğru bir söz, sektör olarak bakıyorsun. Ticari alan olarak bakıyorsun. Eğer bu insan hayatında en değer verdiği şeyleri para olarak görüyorsa, mal olarak görüyorsa onun bu ülkenin geleceği ile ilgili görüşü yok demektir. Bütün hayatını ve politikasını kendisinin ve yandaşlarını çıkarı üzerine kurmuştur. Gazilik ve şehitlik farklı bir şeydir. Bütün dünyada toplumların el üstünde tuttuğu alanlardır. Bu söylüyor, gazilerimizden ve şehit yakınlarından tepki geliyor. Şimdi geçtiğimiz günlerde gazilerimize ve şehit ailelerine müjde verdi. Yarayı pansuman etmeye çalışıyor. Gazilere ve şehit ailelerine verdiği müjde şu; ‘Toplu taşıma araçlarından ücretsiz faydalanma hakkını getiriyor’ hani yalan olur ya birde kuyruk yalan var samimi söylüyorum bu kuyruklu yalanında ötesinde bir şey. Gazilerimizden rica ediyorum bu yalana bir isim bulun. Nasıl bir isim ben bilemiyorum. İşin içinden çıkamadım. Bir insan zaman zaman belli olayları abarta bilir. Ama insan yalan söylerse bu olmaz. Hele hele Başbakanlık koltuğunda oturan birisinin halkına yalan söylememesi lazım. Yalan ayıp bir şeydir. Ne söyleyeyim Recep Tayyip Erdoğan diline biber mi Süreceğim diyeyim. Çocuk değilsin, devleti yönetiyorsun. Bütçeyi yönetiyorsun” dedi.

“MÜJDE OLARAK VERİLEN YETKİ 1932 YILINDA MUSTAFA KEMAL HAYATTAYKEN VERİLDİ”

Medyanın Başbakan’ın açıklamalarını ‘gazilere müjde’ diye verdiğini ve arkadaşlarının bu konuyu araştırdığını belirten Kılıçdaroğlu, araştırmalarına göre şehit ailelerine ve gazilere toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma hakkı 1983 yılında verildiğini söyledi.

Başbakanın açıklamalarını müjde olarak açıklayan medyanın söylemlerinin yeni olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Ayrıca harp gazileri ve malulleri var. Bunlarında toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma hakkı 1994 yılında verilmiş. Şimdi beyefendi yeniden verecekmiş, zaten verilmiş bu. Ayrıca şehit ailelerinin trenden ücretsiz yararlanmalarına da 1932 yılında karar verilmiş. Yani Mustafa Kemal Atatürk hayattayken verilmiş. Düşüne biliyor musunuz Başbakanın yeni veriyoruz dediği 1932 yılında. Hadi Mustafa Kemal Atatürk’ten korkmuyorsun diyelim, Mustafa Kemal Atatürk’ten utanmıyorsun diyelim, ya bari Allah’tan kork. Sen 1932,1983 ve 1994’lerde verilen yetkiyi nasıl şimdi veriyorum dersin. Bunlar böyle. Herkes bunu çok iyi bilsin. Bunlar bir açıklama daha yaptılar. Engelli öğretmen öğretmenlik yapamaz diye. Bakanları çıktı açıklama yaptı. Toplumdan tepki geldi olur mu dediler. Çocuklarımızı eğitecek kişinin bilgisi, birikimi bu önemlidir. Onun vücuduyla niye ilgileniyorsunuz siz. Recep Tayyip Erdoğan gene bir müjde veriyor. ‘Engelli öğretmenlerde öğretmenlik’ yapabilecek diye. Getiren de sensin ikiyüzlülüğe bak. Kaza olarak biz CHP olarak söyleseydik gazetelerde manşet, televizyonlarda manşet ‘günaydın beyler’ siz dün söylediğinizi hala hatırlamadınız mı? Nasıl oluyor diye defalarca ve defalarca söylerlerdi. AK Parti bunları yapıyor söyleyen var mı, ama biz söyleyeceğiz” diye konuştu.

“BAŞBAKAN GERÇEKLERİ SAPTIRIYOR”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı televizyon programında yaptığı açıklamalara atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın ‘şehit ailelerine 450 bin TL tazminat verildiği’ yönündeki açıklamasını eleştirdi.

Kılıçdaroğlu, “Alan var mı? Ben hiç duymadım” dedi

Gazilerin 6 bin TL aylık aldığı yönündeki açıklamalarını ise salonda bulunan gazilere soran Kılıçdaroğlu, “Siz 6 bin TL maaş mı alıyorsunuz” demesi üzerine gazilerden ‘hayır’ cevabı geldi. Başbakan Erdoğan’ın gerçekleri saptırdığını öne süren Kılıçdaroğlu, televizyonu dinleyen vatandaşların Başbakan söylüyor diye doğru olduğuna inandığını söyledi.

Vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, “Başbakanın açıklamalarını şehit ailelerine ve gazilerin sorun. Doğru olup olmadığına o zaman inanırsınız” dedi.

“EMİN OLUN BEDELLİ ASKERLİKTEN GELEN PARANIN NEREYE GİTTİĞİNİ KİMSE BİLMİYOR”

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın bedelli askerlikle ilgili elde edilen gelirlerin şehit ailelerine dağıtılacağı yönündeki açıklamalarını da değerlendirerek, “22 Kasım 2011 Sayın Başbakan AK Parti grup toplantısında şu konuşmayı yapıyor, ‘Kanun tasarısına koyduğumuz bir madde ile bedelli askerlik uygulamasından elde edilecek gelirin şehit yakınlarına, gazilere, özürlülere, muhtaç er ve erbaşlarının ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, Jandarma Genel Komutanlığı’na, Sahil Güvenlik Komutanlığı’na aktarılacak.’ Emin olun bu paranın nereye gittiğini kimse bilmiyor. Bedelli askerlik biliyorsunuz bizim projemizdi. Parası olmayan yoksul çocukları içinde aynı avantajların sağlanmasını istemiştik” dedi.

“EY ŞEHİDİM HAKKINI HELAL ET”

Şehit ailelerine ve gazilere yapılan hizmetlerin bir lütuf olmadığının altını çizen Kılıçdaroğlu, yapılanların şehit ailelerinin ve gazilerin hakkı olduğunu, onların borçlarının bulunmadığını söyledi.

Kendilerini şehit ailelerine ve gazilere borçlarının olduğunu vurgulayan Kılıçadroğlu, “Bizim onlardan isteyeceğimiz tek şey var, ey şehidim hakkını helal et. Biz ancak bunu isteriz. Biz görevimizi yerine getiririz” diye konuştu.

“ADAM GİBİ ADAMSAN GİT BU KONUŞMAYI RİZE’DE YAP”

Bir ülkenin başbakanı her şeyi bilecek diye bir kural olmadığını ancak bir başbakanın bilmediği konuları sorma ve öğrenme hakkı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Beyefendi Mardin'e gitti. 'Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız' dedi.

Şimdi Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulunuyorum. Yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa, adam gibi adamsan git bu konuşmayı Rize'de yap bakalım. Açıkça söylüyorum, kafatası milliyetçiliğinin kesinlikle karşısındayız. Irkçılık, ırkçılık üzerinden siyaset insanlığa ihanettir. Din üzerinden, inanç üzerinden siyaset doğru değil. Kimin dindar olup olmadığını, kimse bilemez. Kimsenin yetkisi de terazisi de yoktur. Milliyetçilik, yurt severliktir. Kendi ülkesinin çıkarlarını korumaktır. Çağdaş milliyetçilikten bunu anlıyoruz. Onun için bunun adına biz Atatürk milliyetçiliği diyoruz. Kafatasçılığa karşıyız ama cümleye bakın, 'Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız' Kimsin sen? Bu yetkiyi sana kim verdi. Bir Başbakan'ın ağzından çıkanı kulağı duyması lazım. Bunun için ne demişlerdi, 'Bu adamı kullanın, deliğe süpürmeyin’ Kullanılan adamdan yurtsever olur mu? Milliyetçilik etnik kimlik ayrımı yapmaksızın, 75 milyon yurttaşa aynı gözle bakmaktır. Siz nasıl böyle laf edersiniz. Samimi söylüyorum, 'milliyetçilik', 'halk' nedir bilmez. Ama şansımıza bu ülkede Başbakanlık yapıyor. Çağrımı yineliyorum. Bu cümleyi git Rize'de konuş bakalım.”
Kaynak: İHA