Ahmet Türk'ten Gündeme İlişkin Değerlendirme
Mardin Bağımsız Milletvekili ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Türk, İstanbul merkezli operasyona ilişkin değerlendirmede bulundu.
Mardin'deki bir otelde akademisyenler tarafından kurulan Kadim Akademi Derneği'nin düzenlediği barış konuşmaları etkinliğine katılan Ahmet Türk, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 17 Aralık operasyonu ve sonrasını değerlendiren Türk, "Biz başından beri bir demokratik devleti esas alan bir yaklaşımın ortaya çıkmasında hep ısrarlı olduk. Çoğulcu, katılımcı, demokratik bir Türkiye olmadan, Türkiye'nin şeffaflaşmasına ve demokratikleşmesine imkan yok. Geçmişe baktığımızda derin devlet devredeydi. Derin devlet kaybolunca yerine bir paralel devlet anlayışı çıktı. Demokrasiyi esas almadığımız zaman tabii ki farklı adımlar, farklı gruplar Türkiye'de iktidar olmak ister ve bir güç olarak kalmak ister. Operasyonun nedeni hırsızlığı ortaya çıkarmaya yönelik değildir. Burada paralel devletin veya bazı güçlerin menfaatlerine dokunduğu için oldu. Bu, Türkiye'nin Ortadoğu'da ve dünyada yerini çok doğru koyamamasından kaynaklanan bir durumdur. Şimdi Türkiye'nin yeri nerede? Ortadoğu'da mı Avrupa'da mı demokratik devlette mi. Yoksa ilişkileri günlük yürüten bir siyasette midir? Bu konuda hiçbir zaman karar veremediler. Bir tarafta dünya İran üzerinde bir ambargo uygularken Türkiye farkı yollardan bu ambargoyu delmeye yönelik çalışmanın içinde oluyor. Biz görüyoruz ki bu operasyonun boyutları sadece cemaatle sınırlı olan bir operasyon değil. Yani Rusya'nın, Amerika'nın, İran'daki ambargonun delinmesiyle ilgili bir operasyonun olduğu ortaya çıkıyor. Bütün deliller de onu gösteriyor. Türkiye bir cumhuriyet ama cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar demokratikleşmeyen bir cumhuriyet. Bugün toplumsal gerçeği ve realiteyi inkar eden bir anlayışla gündemden kurtuldu. Ve siyasetini onun üzerine oturttu" dedi.
"HER AKLI BAŞINDA İNSANI RAHATSIZ EDEN BİR SÜREÇ"
Türk, operasyon sonrası yaşanan gelişmelerin ve sürecin her kesimi rahatsız ettiğini, aklı başında olan her kesimin bu süreci sonlandırması gerektiğini savundu. Türk şöyle dedi:
"Bu süreç çok iç acıcı bir süreç değil. Gerçekten her aklı başında insanı rahatsız eden bir süreç. Bu tartışmalar başladığı zaman ucunun nereye kadar uzanacağını bilemezsin. Bugünden bakıyoruz ki yavaş yavaş itirazlar yavaş yavaş bu hükümeti savunan gruplar karşılıklı olarak sertleştiğini görüyoruz. Umut ediyoruz aklı başında herkes bu süreci sona erdirmek için demokratik bir yaklaşımla sürecin içine katılır. Yeni bir sürecin başlamasının önünü açar. Yeni bir süreç başlarsa ne olur? Kürt sorununu çözer. Artık Kürtler potansiyel bir tehlike değil Kürtler bir zenginliktir. Türkiye'deki halkların kardeşliğinin güvencesidir. Anlayışıyla yaklaşıldığı takdirde bütün sorunları çözmüş oluruz."
"Operasyonun süresi ve zamanını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusuna" ise Türk, "Burada operasyon yapmak isteyen hangi kesim olursa olsun. En hassas dönemlerde ortaya çıkar. Türkiye bir yerel seçim arifesinde hassas bir süreç, tartışmaların yoğunlaştığı bir süreç. Elbette ki kurşunu atan hedefi tam isabet edeceğini düşünerek o kurşununu atar. Bugün böyle bir hassas süreçte düğmeye basılması şaşkınlıkla karşılanacak bir durum değil" şeklinde cevap verdi.
'BARIŞ KONUŞMALARI' ETKİNLİĞİ
Türk, daha sonra katıldığı Barış Konuşmaları etkinliğinde de yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:
"Milliyetçilik her halkı etkiledi; Türkleri de etkiledi, Kürtleri de etkiledi, Arapları da etkiledi ama burada halk öncülük yapmadığı için halk kendi geleceğini belirleme konusunda bir irade ortaya koymadığı için elitlerin belki de yürüttüğü bir siyaset ve halka kabul ettirildiği yani ulus devlet olmadı, ulus devlet yaratıldı aslında. Sıkıntıların kaynağı burada şimdi yaratılan ulus devletler halk desteği olmadığı için, içinde halk olmadığı için kendisi gibi düşünmeyen herkesi bir tehlike gibi gördü ama Ortadoğu'ya baktığımızda özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne kadar Kürtler hep potansiyel bir tehlike görüldü ve siyasetler Kürt halkının inkarı ve sindirilmesi, eritilmesi üzerine oluştu. Yine Ortadoğu'nun diğer coğrafi kesimlerine baktığımızda Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası yine ısmarlama devletler kuruldu. Irak'ta işte Farsların oluşturduğu bir şey. Ürdün'e bakıyoruz Bin Talal ailesinin ısmarlama bir devlet. Suriye dinamitleri biraz farklı oldu, farklı bir şekilde gelişti. Yani bunlar halkın mücadelesi ile oluşan devletler değil, oluşan demokratik bir eksenli bir yapılanma değil. Yani bu yapılanma tamamen ısmarlama, dış güçlerin, iç güçlerin, mihrakların görmek istediği bir fotoğraf."