Arınç: Küfürleri okuyunca yüzüm kızardı

2014 Bütçe görüşmelerinde TBMM Genel Kurulu’nda kürsüye çıkan Bülent Arınç Meclis’teki küfür tartışmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Arınç "Okuyunca yüzüm kızardı" dedi.

Arınç: Küfürleri okuyunca yüzüm kızardı
Arınç konuşmasında şunları söyledi:

Laf atma söz atma bu Meclis'in geleneğinde var. Bunlar olmasa burası çok sıkıcı olurdu. Eskiden de insanlar laf atardı…Demirel de bunun üstadıydı.Hiç unutmuyorum bir gün kürsüde konuşurken Mustafa Taşar'a döndü “bu ekonomi nasıl idare edilir sana anlatayım mı” diye sordu.Mustafa Taşar da “anlat” dedi. Demirel tabi taşı gediğine hemen koydu, “Ey millet, ey meclis görüyor musunuz ülkeyi nasıl idare edeceğini bilmiyor da bana soruyor.”

Laf atmalar olabilir ama ben hakaret hiç duymamıştım şimdiye kadar.Zeyid Aslan arkadaşımızın yaptığı çok büyük bir hata sizin yaptığınız daha küçük bir hata.
Onun ki çok büyük bir hakaret. Gördüm okudum yüzüm kızardı.Bu içtüzük boşuna yazılmamış. Burada kaba yaralayıcı şeyler olmayacak.Önce bu başlattı şu başlattı tartışmasına girmeyelim.

Fişlemeler ahlaksızlığın ta kendisidir


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2014 yılı bütçesinin birinci turunda hükümet adına yaptığı konuşmada, bu turda 10 kurumun bütçesinin görüşüldüğünü hatırlatarak, kendisinin, Başbakanlık, MİT ve MGK Genel Sekreterliğini temsil ettiğini kaydetti.

"Fişlemeler..."

MİT'in, son yıllarda reform niteliğinde çalışmalar başlattığını belirten Arınç, Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu'nun düzenli olarak çalıştığını anlattı.

MİT'e tahsis edilen bütçenin arttığına yönelik haberlerin yer aldığını anımsatan Arınç, "Bu artışın, sadece reform niteliğindeki faaliyetlerin bir mali karşılığı olarak kabul edilmesi gerekir" dedi. Arınç, şunları söyledi:

"MİT konusu gündeme geldiğinde gazetelerde yer aldığı şekliyle "fişlemeler" konusu... Elbette fişlemeler, bir insan hakkında resmi bir görev olmadan, kanunla veya yönetmeliklerde görevlendirilmiş olanların katkısı olmadan, insanların takip edilmesi, özel hayatlarına girilmesi, kişilik haklarına karşı saygısızlık yapılması fevkalade çirkindir, suçtur, ahlaksızlığın ta kendisidir."

"Gazetecilik başarısı suçu ortadan kaldırmaz"

MGK'da alınan kararların hükümete tavsiye niteliğinde bildirildiğini ifade eden Arınç, "Başbakanlık gereği neyse onu yapar, ya işlem yapar ya işlemden kaldırır, üzerinde herhangi bir şey yapmaz" dedi.

2004 tarihinde MGK'da alındığı kabul edilen ve altında imzaların görüldüğü bir kararın yayımlandığını anımsatan Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Gazete bunu yaptı, geçmişte de yapıyordu, o zaman size göre iyiydi bugün size göre kötü' Hayır, kategorik olarak öyle bakmıyoruz. 'Gazete bir gazetecilik başarısı yapmış' diyebilirsiniz. Bir gizli belgeyi bulmuş, bunu açıklamış, gündeme oturtmuş, bunun üzerine bir tartışma başlatmıştır. Gazetecilik başarısı olarak bakarsanız onu bir kenara koyun. Ama ortadaki kanunlara göre gizli kalması gereken bir belgenin alenen bir gazetenin birinci sayfasından yayınlanmasının, MGK Genel Sekreterliği Kanunu suç olduğunu söylüyor. Gazetecilik başarısı suçu ortadan kaldırmaz."

"Kızgınlıkla söylemiyorum"

Bülent Arınç, Ağustos 2004 MGK kararının açıklanmış olmasından dolayı bir kızgınlık içinde bunu söylemediğini ifade ederek, şunları söyledi:

"MGK Kanunu, Türkiye'nin iç ve dış güvenliğinin ve tehditlerinin de burada görüşüleceği ve burada karara bağlanacağına amir. Eğer bu belge böyle bir konuyla ilgili değil de Türkiye'ye yöneltilen iç ve dış tehditlerin belli ülkelerin ismi geçirilmek suretiyle yayınlanmış olsaydı veya Türkiye aleyhine faaliyet gösteren şu veya bu kişilerin isimleri bir şekilde açıklanmış olsaydı, bunları içerisinde farklı devlet başkanları, bakanların da ismi olsaydı, Türkiye'nin dış politikada karşılaşabileceği en kötü durumun ne olduğunu herhalde takdir edersiniz. Meseleye 2004 yılındaki MGK karar olarak bakalım, onu tartışalım ama bu karar farklı bir karar da olabilirdi. Farklı karar olması halinde 'eyvah bu Türkiye'nin zararınadır' diyecektiniz. Meseleye o açıdan bakmamız lazım. Yoksa 2004'de alınan kararın Başbakanlık tarafından nasıl bir işleme tabi tutulduğunu, bunun üzerine neler yapılıp yapılmadığını, 15 günden beri söylüyoruz, anlayan anladı, bilen bildi, gören gördü.

Bu konu üzerinde 'vay buna siz karşısınız, çünkü foyanız orta çıktı' diye bakmak, siyasi bir tercih olabilir, hala bunu peşinden gidebilirsiniz ama kanunların suç saydığı filler gazetecilik açısından da suç olmaktan çıkmıyor. Gazeteci sıfatı, kanunlarda yazılı suçların işlenmesi bakımından bir imtiyaz doğurmuyor. Gazetecilik başarısıyla Pulitzer ödülüne kendisini aday gösteren bir insan, bu maddeler karşısında bir cezaya muhatap olabileceğini düşünmeli ve bunu göre göre cesaretle bu işi yapmalıdır. Dolayısıyla kimsenin bundan şikayet etmeye hakkı yok. Öyle somun pehlivanlığına gerek yok. 'Ben bu işi bilerek yaptım, sonucuna razıyım, bu bir gazeteciliktir' dersiniz, kanun ceza veriyorsa bunu da göğüslersiniz, Mustafa Balbay kadar olmasa bile, herhalde 4,5-5 yılı hiç kimse göze almıyor ama kahramanlık budur. 'Ben bunu ülkem için yaptım, bana yüklenecek suçları da ben karşılayacağım' diyebiliyorsanız, bunları ancak o zaman yapacaksınız."

“Gazetecileri tehdit etmiyorum”

Arınç, kendisine laf atan milletvekillerine. "Gazetecileri tehdit etmiyorum, kanunda yazılanı söylüyorum, benim tehdidimden korkacak değiller. Ben hukuk adamıyım, kanunda ne yazıyor bilirim, sizin de bilmeniz gerekir. Öyle afaki işler değil bunlar. Devletin resmi, gizli belgesini açıklayacaksın ama suç olmadığını düşüneceksin. Kaldı ki bununla suçlanan bir gazeteci, ben de suçlandım ama ceza yemedim diyor. Radikal Gazetesi'nden Deniz Zeyrek...Bunlar boş sözler... Hocam sağolun, boş sözler konusunda sizinle yarışamam. Ben sizi dinledim siz de beni dinleyin. Bunu tehdit olarak kabul etmeyin. TCK yazan, bugüne kadar bu maddeler için ağzını açmayan, MGK Genel Sekreterliği yasasının maddelerini bilen, bugüne kadar ağzını açmayan, bunların antidemokratik olduğunu söylemeyen birisinin şimdi bu mesele karşısında 'suç değil canım, siz de suç duyurusunda bulunuyorsunuz' demesi haklı değil" dedi.