'Berlin Duvarı'Nın Yıkılışının 24. Yıl Dönümü
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından ikiye bölünen Almanya'da, doğu ve batıyı birbirinden ayırmak amacıyla yaptırılan yaklaşık 45 kilometrelik Berlin Duvarı'nın 1989'da yıkılışı ülkenin yeniden birleşmesi noktasında atılan önemli adımlar arasında yer alıyor.
II. Dünya Savaşı'nın sonunda savaşı kaybeden Almanya ve başkenti Berlin, Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak dörde bölündü. Kısa süre sonra Batı ittifakı yönetimleri, Sovyetler Birliği'nin karşı çıkmasına rağmen birleştirdi.
Sovyetler de Doğu Almanya'da ekonomisi sosyalizme dayanan, siyasi yönetimi otoriter olan bir sistem kurmaya çalıştı ancak 1950'lerin başında ekonomik olarak çok hızlı şekilde büyüyen Batı Almanya'ya doğu tarafından binlerce kişi kaçmaya başladı.
Bunun üzerine Doğu Almanya tarafından 1961'de Sovyetler Birliği'nin desteğiyle Berlin Duvarı inşa edildi. Yaklaşık 45 kilometrelik "utanç duvarı" olarak nitelendirilen Berlin Duvarı, 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya vatandaşlarının Batı'ya gidebileceğinin açıklamasının ardından yıkıldı.
Duvarın yıkılmasının ardından 3 Ekim 1990'da iki Almanya'nın birleşme sözleşmesi imzalandı.
O dönem Doğu Almanya'nın resmi haber ajansı ADN'de çalışan gazeteci Andre Spangenberg, duvarın yıkılışını sürecini AA muhabirine anlattı.
Doğu Almanya'da o dönem halk arasında büyük bir değişim havası olduğunu dile getiren Spangenberg, "bu değişim isteğinin, bir şeyleri kaldırmak değil, yeni bir şey oluşturmak" şeklinde olduğunu ifade etti.
Kendileri için duvarının yıkılışının büyük bir sürpriz olduğunu belirten Spangenberg "Bir şeyler değişeceğini tabiki biliyorduk. Küçük noktasal değişimler oluyordu ancak büyük adımlar olmuyordu. 9 Kasım'da duvarının yıkılacağı görünmüyordu. Kimsenin hayal dünyasında dahi yoktu" diye konuştu.
Doğu Almanya vatandaşlarının duvarın yıllarca kalacağını öngördüğünü ifade eden Spangenberg, devletin resmi ajansı olan ADN'deki ilk gece vardiyasına saat 22.00'da ofise geldiğinde, Doğu Almanya'yı yöneten Sosyalist Birlik Partisi Sözcüsü Günter Schabowski'nin Batı Almanya'ya seyahat serbestliği açıklamasını masasında gördüğünü anlattı.
Schabowski'nin "hemen" ifadesinin duvarın yıkıldığının değil, Batı Almanya'ya seyahat edebilmek için başvuru yapılması anlamına geldiğini vurgulayan Spangenberg, doğu tarafındaki beklentinin 9 Kasım sonrası hiçbir şey olmayacağı yönündeydi.
Sınır geçişi olarak kullanılan Bornholmer Köprüsü'nden gece saat 23.00'da araçların Batı Berlin'e doğru geçtiğini televizyondan izlediklerini ifade eden Spangenberg, kendilerinin de devlet ajansı olarak bu konuda doğrulama olmadan haber yapamadıklarını dile getirdi.
Kendilerinin bu konuda resmi makamlardan demeç almaya çalıştığını ancak gece geç saatler olduğu için çok zorlandıklarını kaydeden Schabowski, "Uzun uğraşların ardından 'evet doğrudur' şeklinde bir açıklama aldık. O dönem ADN olarak gece yarısında yeni seyahat düzenlemesine göre Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya seyahat edebilme imkanı olduğu yönünde üç satırlık tarihi haberi yazdım ve yayınladık" şeklinde konuştu.
Daha sonra duvardaki geçiş kapılarının açıldığınıi belirten Spangenberg, "Kapılar açıldı ama halk duvarın yıkılacağını beklenmiyordu. Hatta kapılarının ne kadar açık kalacağını ne zaman yeniden kapanacağını hesap ediyordu" dedi.
Bunun sadece iki Almanya arasında olan bir sınır değil, ayını zamanda iki egemen ülke ve NATO ile Varşova Paktı arasında bir sınır olduğunu belirterek, bunun büyük bir sorun teşkil ettiğini vurgulayan Spangenberg, kendisinin de o dönem Batı Almanya'ya geçmeyi istediğini söyledi.
Spangenberg, "Doğu Almanların dünyası bölünmüş bir dünyaydı. Sadece yarım bir dünya vardı. Diğer taraf boyalı broşürlerden biliniyordu.10 Kasım'dan itibaren bir fırsat doğdu. En azından bir kere Batı Berlin'e gitmek için bu fırsatı derhal kullandım ve Batı Berlin'e geçtim" ifadelerini kullandı.
Batı Almanya'ya geçişlerin serbest olmasıyla kendileri için dünyanın renklendiğini belirten Spangenberg, "Doğu Alman halkı için 9 Kasım sonrası dünya sadece görsel olarak değil, hissiyat olarak da farklı oldu. 9 Kasım'ı takip eden günlerde iki tarafta da büyük sevinç vardı. Halklar birbirine sarıldı, yardım etti" diye konuştu.
İki çocuğu olduğunu ifade eden Spangenberg, duvarın yıkılışından sonra duvarın geçtiği yerdeki "ölüm şeridi" olarak adlandırılan bölgede çocuklarla oynamanın ve diğer ailelerle sohbet etmenin eğlenceli olduğunu söyledi.
Spangenberg, kendileri için böyle bir olayın ve sevincin hayatta bir kez yaşanabileceğini sözlerine ekledi.