Hüseyin Gülerce: Hizmet camiasına bunu yapmayacaktınız
Hüseyin Gülerce Zaman gazetesindeki "Boğazımı sıkan eli tutmayayım mı?" başlıklı (29 Kasım 2013) yazısında AK Parti'ye sert eleştirilerde bulundu.
Hüseyin Gülerce: Bir el, hem de dost bildiğiniz bir el gelmiş, boğazınızı sıkıyor. Yapma boğuluyorum, boğacaksın beni diye ikaz ediyorum, anlamıyor... Feryat ediyorum durmuyor, elini tutuyorum. Siz, onun elini tutmama itiraz ediyorsunuz. Boğazı sıkan el ile onu tutan el bir mi?
Hüseyin Gülerce'nin Zaman gazetesindeki 'Boğazımı sıkan eli tutmayayım mı?' başlıklı (29 Kasım 2013) yazısı şöyle:
Boğazımı sıkan eli tutmayayım mı?
Dershaneleri kapatma teşebbüsü sarpa sarıyor. İş hem çığırından çıkıyor hem de ciddi bir eğitim konusunun cılkı çıkıyor.
Eğitim Komisyonu üyesi bir AK Parti milletvekilinin, dershaneleri KCK gibi paralel bir yapılanmaya benzetmesi hem ürkütücü hem de daha nerelere kadar savrulacağımızı gösteren bir ikazdır. Hele Milli Eğitim Bakanı Sayın Avcı 'nın paydaşlarla yapılan toplantılarda içine düştüğü durum, beni gerçekten yaralıyor. Bugüne kadar hiçbir Milli Eğitim bakanı, kamuoyu önünde böylesine acziyet, çaresizlik, şaşkınlık yaşamadı. Laflarım Sayın Bakan 'a ağır gelmesin, dostça söylüyorum. Madem Zaman 'ın ilk kuruluşunda vardınız, “bu bana yapılmayacaktı” diye sitem ediyorsunuz. Ben de size sitem edeyim; madem daha en başta bir yürek beraberliği vardı, Hizmet camiasına bunu yapmayacaktınız. Sizin gibi bir insana mı düştü, gönül köprülerini dinamitlemek? Eğitimi hallaç pamuğu gibi atmak size mi düştü? Tarihe böyle mi geçmek istiyorsunuz? İster samimiyetimi kabul edin ister etmeyin, sizi tekrar Nabi Avcı yapacak tek hareket, istifa etmenizdir. Şayet etmezseniz, yıllar sonra duyacağınız pişmanlık, sizi ömür boyu rahatsız edecektir.
Artık inandım, dershaneler üzerinden mütedeyyin kitle daha önce hiç yaşamadığı bir sınavdan geçecek. Partizanlık ile davayı karıştıranlar, asırlık idealleri terk edip günlük düşünenler bu sınavda belli olacak… İçlerindeki hasedi zor bastırıp ilk fırsatta sütre gerisinden sahneye fırlayanlar, objektiflik adına adalet terazisini tekmeleyenler, iki tarafı da idare etmek için ağır ol da molla desinler elbisesi giyenler, gerçek dostlar, gerçekten temel insan haklarını ölçü alanlar ve hukukun üstünlüğünden yana olanlar bu sınavda belli olacak… İnsaf dairesinde kalmayı başaranlar hep bu ağır sınavda belli olacak. Benim dualarımdan biri şu olmuştur: Allah 'ım, beni, dostlarımı kaybedeceğim sınavlardan geçirme. Dost kazanmak yıllar alıyor, onları kaybetmek istemiyorum.
Bazı dostlara da ayrıca sitem etmek istiyorum. Meseleyi cemaat-hükümet kavgası gibi görerek, bize dönüp “bırakın bu kavgayı” diyorlar. Ne olur yapmayın, dostun gülü derin yaralıyor. Siz bu konuyu kavga gibi mi görüyorsunuz? Bu meselenin haklısı haksızı yok mu? Hizmet kervanı eğitim üzerinden insanımıza ulaşıyor, gönüllere giriyor. Kendimiz kalarak dünyalara açılmak istiyoruz. Bir el, hem de dost bildiğiniz bir el gelmiş, boğazınızı sıkıyor. Yapma boğuluyorum, boğacaksın beni diye ikaz ediyorum, anlamıyor… Feryat ediyorum durmuyor, elini tutuyorum. Siz, onun elini tutmama itiraz ediyorsunuz. Boğazı sıkan el ile onu tutan el bir mi? Elini tutarken, bazı arkadaşlar üslup ayarını tutturamamış, tasvip edemem. Onlar adına özür dilerim. Pire ısırığı gibi görün. Kendiliklerinden birkaç tanesi sıçramışlar, ısırmışlar. Şimdi bütün kabahatimiz bu mu? Allah aşkına, pire için yorgan yakılır mı? Memleket yakılır mı? Demokratikleşmeye, istikrara, huzura kastedilir mi?
Mesele dershaneleri kapatmama gayreti değil. Allah rızasına kilitlenmiş hasbilere çelme takılıyor. “Benim insanlık adına bir davam var” diyenlerin hukukuna tecavüz ediliyor. Hakkı savunmayalım mı? Muhabbet fedailiğini benimseyen, başkaları için yaşamayı seçen insanlar, zoru görünce Hakk 'ın çizgisinden sapar mı? Geri döner mi? Bugün höt denilince şaşarsanız, yarın daha nelerle karşılaşacağınızı bilmez misiniz?
Mütedeyyin kitlenin birbirine düşürülmesinden vazgeçilmelidir. Sahi, hem de bir seçim öncesinde neden acele ediliyor?
Hüseyin Gülerce'nin Zaman gazetesindeki 'Boğazımı sıkan eli tutmayayım mı?' başlıklı (29 Kasım 2013) yazısı şöyle:
Boğazımı sıkan eli tutmayayım mı?
Dershaneleri kapatma teşebbüsü sarpa sarıyor. İş hem çığırından çıkıyor hem de ciddi bir eğitim konusunun cılkı çıkıyor.
Eğitim Komisyonu üyesi bir AK Parti milletvekilinin, dershaneleri KCK gibi paralel bir yapılanmaya benzetmesi hem ürkütücü hem de daha nerelere kadar savrulacağımızı gösteren bir ikazdır. Hele Milli Eğitim Bakanı Sayın Avcı 'nın paydaşlarla yapılan toplantılarda içine düştüğü durum, beni gerçekten yaralıyor. Bugüne kadar hiçbir Milli Eğitim bakanı, kamuoyu önünde böylesine acziyet, çaresizlik, şaşkınlık yaşamadı. Laflarım Sayın Bakan 'a ağır gelmesin, dostça söylüyorum. Madem Zaman 'ın ilk kuruluşunda vardınız, “bu bana yapılmayacaktı” diye sitem ediyorsunuz. Ben de size sitem edeyim; madem daha en başta bir yürek beraberliği vardı, Hizmet camiasına bunu yapmayacaktınız. Sizin gibi bir insana mı düştü, gönül köprülerini dinamitlemek? Eğitimi hallaç pamuğu gibi atmak size mi düştü? Tarihe böyle mi geçmek istiyorsunuz? İster samimiyetimi kabul edin ister etmeyin, sizi tekrar Nabi Avcı yapacak tek hareket, istifa etmenizdir. Şayet etmezseniz, yıllar sonra duyacağınız pişmanlık, sizi ömür boyu rahatsız edecektir.
Artık inandım, dershaneler üzerinden mütedeyyin kitle daha önce hiç yaşamadığı bir sınavdan geçecek. Partizanlık ile davayı karıştıranlar, asırlık idealleri terk edip günlük düşünenler bu sınavda belli olacak… İçlerindeki hasedi zor bastırıp ilk fırsatta sütre gerisinden sahneye fırlayanlar, objektiflik adına adalet terazisini tekmeleyenler, iki tarafı da idare etmek için ağır ol da molla desinler elbisesi giyenler, gerçek dostlar, gerçekten temel insan haklarını ölçü alanlar ve hukukun üstünlüğünden yana olanlar bu sınavda belli olacak… İnsaf dairesinde kalmayı başaranlar hep bu ağır sınavda belli olacak. Benim dualarımdan biri şu olmuştur: Allah 'ım, beni, dostlarımı kaybedeceğim sınavlardan geçirme. Dost kazanmak yıllar alıyor, onları kaybetmek istemiyorum.
Bazı dostlara da ayrıca sitem etmek istiyorum. Meseleyi cemaat-hükümet kavgası gibi görerek, bize dönüp “bırakın bu kavgayı” diyorlar. Ne olur yapmayın, dostun gülü derin yaralıyor. Siz bu konuyu kavga gibi mi görüyorsunuz? Bu meselenin haklısı haksızı yok mu? Hizmet kervanı eğitim üzerinden insanımıza ulaşıyor, gönüllere giriyor. Kendimiz kalarak dünyalara açılmak istiyoruz. Bir el, hem de dost bildiğiniz bir el gelmiş, boğazınızı sıkıyor. Yapma boğuluyorum, boğacaksın beni diye ikaz ediyorum, anlamıyor… Feryat ediyorum durmuyor, elini tutuyorum. Siz, onun elini tutmama itiraz ediyorsunuz. Boğazı sıkan el ile onu tutan el bir mi? Elini tutarken, bazı arkadaşlar üslup ayarını tutturamamış, tasvip edemem. Onlar adına özür dilerim. Pire ısırığı gibi görün. Kendiliklerinden birkaç tanesi sıçramışlar, ısırmışlar. Şimdi bütün kabahatimiz bu mu? Allah aşkına, pire için yorgan yakılır mı? Memleket yakılır mı? Demokratikleşmeye, istikrara, huzura kastedilir mi?
Mesele dershaneleri kapatmama gayreti değil. Allah rızasına kilitlenmiş hasbilere çelme takılıyor. “Benim insanlık adına bir davam var” diyenlerin hukukuna tecavüz ediliyor. Hakkı savunmayalım mı? Muhabbet fedailiğini benimseyen, başkaları için yaşamayı seçen insanlar, zoru görünce Hakk 'ın çizgisinden sapar mı? Geri döner mi? Bugün höt denilince şaşarsanız, yarın daha nelerle karşılaşacağınızı bilmez misiniz?
Mütedeyyin kitlenin birbirine düşürülmesinden vazgeçilmelidir. Sahi, hem de bir seçim öncesinde neden acele ediliyor?