Gül, Lüksemburg Büyük Dükü ve Büyük Düşesi Onuruna Yemek Verdi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Lüksemburg, başından bu yana Avrupa projesinin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. İleri refah seviyesi ve kozmopolit toplum yapısıyla Lüksemburg, bugün de adeta Avrupa'nın küçük bir modelidir. 60 yıllık AB entegrasyon sürecinin en başarılı örneklerinden biridir" dedi.


Gül, Lüksemburg Büyük Dükü Henri ve Büyük Düşesi Maria Teresa onuruna resmi akşam yemeği verdi. Cumhurbaşkanı Gül, eşi Hayrünnisa Gül, Lüksemburg Büyük Dükü ve Büyük Düşesi ile davetlileri kapıda karşıladı. Hayrünnisa Gül, krem renk elbisesi ile dikkati çekerken, yemeğe Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, iş adamları, iş kadınları, akademisyenler ve milletvekilleri katıldı.

Yemekte davetlilere hitap eden Gül, Lüksemburg Büyük Dükü Henri ve Büyük Düşes Maria Teresa'yı, eşi Hayrünnisa Gül ile Türkiye'de misafir etmekten büyük mutluluk duyduklarını ve diplomatik ilişkilerin tesis edildiği 1947 yılından bu yana, iki ülke arasında devlet başkanı düzeyindeki ilk ziyaretin gerçekleştiğine vurgu yaptı.

Lüksemburg Büyük Dükü Henri'nin, veliaht prens olarak 1989 yılında Türkiye'yi ziyaret ettiğini bildiğini kaydeden Gül, Ankara, İstanbul ve Gaziantep'i kapsayan programının Türkiye'yi daha yakından tanımasını diğer yandan da aradan geçen sürede yaşanan değişim ve dönüşümün izlerine şahitlik etmesini sağlayacağını ifade etti.

Gül, ziyaretin, iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliğini her alanda pekiştirip güçlendireceğine yürekten inandığının altını çizdi.

-İki dünya savaşının yıkıcı etkileri-

Gül, iki dünya savaşının yıkıcı etkilerini en fazla yaşayan ülkelerden Lüksemburg'un, aynı acıların tekrarlanmaması için, Avrupa'da kalıcı barış ve istikrarı hedefleyen girişimlerde hep ön saflarda yer aldığına işaret ederek, "Pierre Werner ve Joseph Bech gibi tarihi şahsiyetler yetiştiren Lüksemburg, başından bu yana Avrupa projesinin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. İleri refah seviyesi ve kozmopolit toplum yapısıyla Lüksemburg, bugün de adeta Avrupa'nın küçük bir modelidir. 60 yıllık AB entegrasyon sürecinin en başarılı örneklerinden biridir" diye konuştu.

Lüksemburg'un, Türkiye için de önemli bir ülke olduğunu dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstikrarlı, müreffeh ve güçlü bir Avrupa vizyonu, ülkelerimizi birbirine kenetlemektedir. Bu anlayışla, uzun yıllar NATO, Avrupa Konseyi, Batı Avrupa Birliği, AGİT ve OECD gibi kuruluşlar bünyesinde güç birliği yaptık. Bizi bir araya getiren, ortak bir tehdit algılaması kadar müşterek bir gelecek tahayyülüydü. Savunduğumuz, sadece topraklarımız ve halklarımız değil, yaşam tarzlarımız, ortak ideallerimiz ve değerlerimizdi.

Günümüzde de güçlü ittifak ve ortaklık bağlarını paylaşıyoruz. Dün olduğu gibi, bugün de demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, serbest piyasa ve hür teşebbüs gibi ortak değerler bizi birbirimize bağlamaktadır.

Yakın ve dostane ilişkilerimizde Avrupa Birliği'nin rolü büyüktür. Stratejik hedefimiz olan AB üyelik sürecimiz bakımından Lüksemburg, hiç şüphesiz çok müstesna bir yere sahiptir."

Gül, Lüksemburg'un, Türkiye'nin AB üyelik sürecine verdiği destekten duyduğu memnuniyeti yineledi ve Lüksemburg'un desteğinin güçlü ve görünür şekilde devamının beklendiğini vurguladı.

-İkili düzeyde çok yönlü ilişkiler-

Sağlam temellere dayanan ilişkilerin kapsamının çok taraflı platformlarla sınırlı olmadığını ve ikili düzeyde de çok yönlü ilişkilere sahip olunduğunu ifade eden Gül, son dönemde başbakan ve bakan düzeyindeki karşılıklı ziyaretlerde güçlü bir ivme yakalandığını ve bu dinamizmin, ekonomik ilişkilere de olumlu yansıdığını söyledi.

Gül, son on yılda Lüksemburglu firmaların, Türkiye'de 6,6 milyar dolar yatırım yaptıklarını, Türklerin de Lüksemburg'daki yatırımlarının 1 milyar dolara yaklaştığını bildirerek Türkiye'ye gelen Lüksemburglu turist sayısının üç kat artarak 14 bine ulaştığını aktardı. Gül, ticaret, finans, karşılıklı yatırımlar, enerji, sağlık ve müteahhitlik gibi sektörlerde işbirliği potansiyelinin çok geniş olduğuna işaret ederek, "Alteslerinin İstanbul'da katılacakları iş forumu ile ziyaretiniz vesilesiyle ilk toplantısı düzenlenecek Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi, şüphesiz bu potansiyelden çok daha iyi yararlanılmasına yardımcı olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

THY'nin, 25 Haziran'da başlattığı Lüksemburg seferlerinin işbirliğinin ilerletilmesi için önemli bir imkan olduğunu ifade eden Gül, köklü bir mazisi bulunan işbirliği ve ortaklığın daha ileriye götürülmesi iradesinin her iki tarafta da en güçlü şekilde mevcudiyetinin, ilişkilerin geleceğine güvenle bakılmasını sağladığını kaydetti.

-Lüksemburg Büyük Dükü Henri-

Büyük Dük Henri de yaptığı konuşmada, Avrupa'nın Ortadoğu ve Orta Asya'nın kesişme noktasında bulunan coğrafi konumu gereği, Türkiye'nin doğal olarak Doğu ve Batı arasında bir köprü olduğunu belirterek "76 milyonluk genç, çalışkan, girişimci nüfusu ve sürekli gelişim gösteren bir yaşam düzeyiyle özel bir dinamizme sahip olan Türk ekonomisi, gerek içte gerek dış pazarlarda sürekli büyümektedir. Türkiye, Avrupa Kıtası'nın gözardı edilemez bir gücü olmayı başarmıştır. Üç bakan ve güçlü bir ekonomik heyet eşliğinde gelmiş olmamız, bu ziyarete verdiğimiz büyük önemin göstergesidir" ifadesini kullandı.

İki ülkenin, barış, kalkınma ve insan haklarına riayet edilmesi amacıyla ortaklaşa çaba sarf edebilmesi için dış politikanın uluslararası hukukun ve çok taraflı işbirliğinin temel alınması gerektiği konusunda aynı kanaati taşıdığını vurgulayan Büyük Dük Henri, Türkiye ve İspanya'nın ortaklaşa başlattıkları "Medeniyetler İttifakı" girişimini başından beri desteklediklerini bildirdi. Henri, "Bu girişimin misyonu, farklı kültür ve dinlere sahip uluslar ve halklar arasında karşılıklı anlayışı ve ilişkileri iyileştirerek kutuplaşmaları ve aşırı akımları besleyen güçleri frenlemektir" dedi.

Henri, dünyadaki yoksul halkları unutmadıklarını ve çerçevede kalkınma amaçlı kamu yardımları yaptıklarına işaret ederek Nizip'teki mülteci kamplarından birini ziyarete bulunacaklarını açıkladı.

Lüksemburg'un Avrupa Birliği'nin kurucu ülkelerinden biri olduğunu ve bütünleşme projesine bağlılığından asla taviz vermediğini dile getiren Büyük Dük Henri, "Türkiye, tercihini Avrupa Birliği'ne üyelik için adaylığını koyma yönünde yapmış ve bunu kendi siyasetinin 'stratejik hedefi' olarak saptamıştır. Avrupa Birliği içinde yerinizi alarak, rolünüzü üstlenme istidadına sahipsiniz. Biz, hem bu arzunuzu desteklemekte hem de üyelik müzakereleri sürecinde başlattığınız reformlara güçlü bir destek vermekteyiz" diye konuştu.

Henri, Türkiye'nin, demokrasi ve insan hakları konusunda Avrupa değerlerini ve normlarını ve topluluk müktesebatını benimseye hazır olduğunu beyan etmesini memnuniyetle karşıladıklarını anlatarak Türkiye'nin bu alanda harcadığı kayda değer çabaları selamladıklarını söyledi.

Lüksemburg'un, Türkiye'yi 'Doğu'ya doğru bir köprü olarak' gördüğünü ifade eden Henri, "Aynı şekilde, Türkiye'nin de Lüksemburg'u Avrupa Birliği'ne açılan bir giriş kapısı olarak görmesini arzu ediyorum" diyerek, sözlerini tamamladı.

Kaynak: AA