Akademisyenler, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır Ziyaretini Değerlendirdi

Akademisyenler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, IKBY Başkanı Mesut Barzani ile bir araya geldiği, önemli mesajlar verdiği Diyarbakır ziyaretini ve gelişmelerin çözüm sürecine etkisini değerlendirdi.


Fatih Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğretim üyesi ve yazar Prof. Dr. Mümtazer Türköne, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çözüm sürecinin dengeli ve akıllı bir siyaset gerektirdiğine, siyasetin de imkanları ve fırsatları değerlendirme zemini olduğuna işaret etti.

Güneydoğu'da oluşan toplumsal atmosferi, "barış sürecini geliştirmek için elverişli bir imkan", Suriye'de terör örgütü PKK ile KDP arasındaki çatışmayı da "fırsat" olarak niteleyen Türköne, hükümetin bu imkan ve fırsatı çok akıllıca, başarılı bir şekilde kullandığını, barış sürecine bir düğüm daha atıldığını söyledi.

"Hükümet tarafından planlanan bu hamlenin her yönden çok başarılı olduğunu ve barış sürecini güçlendirdiğini düşünüyorum. Çok dengeli, çok akıllıca planlanmış ve icra edilmiş bir siyasi hamle olarak görüyorum" değerlendirmesini yapan Türköne, ortaya çıkan tablonun itirazı olanlar tarafından bile memnuniyetle karşılandığını dile getirdi.

Türköne, "İtirazı olanların, karşı çıkanların bile bu tablodan çok mutlu olduklarını düşünüyorum. Çünkü çok sahiciydi, çok inandırıcıydı. Bundan sonra barışı sürdürmek için herşey mümkün. Ben, Öcalan'ın cezaevi şartları da dahil olmak üzere hükümetin artık her adımı cesaretle atacağını düşünüyorum" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, "Eğer Diyarbakır bu umuda sahip çıkarsa bu fidanlar, çınar olacak, kök salacak geleceğe umutla ilerleyecek" sözlerini de değerlendiren Türköne, bu tür süreçlerin sembollerle yürüyeceğine işaret etti. Diyarbakır'ın bu açıdan büyük önem taşıdığını vurgulayan Türköne, "Diyarbakır çok önemli bir sembol ve merkez. Diyarbakır, bu işe 'evet' derse itiraz edenlerin gerekçesi kalmaz" ifadesini kullandı.

-"Türkiye, sıradan bir ülke değildir"

Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Yüksel de, Diyarbakır'da Başbakan Erdoğan ile Barzani'nin bir araya gelişini "tarihi buluşma" olarak değerlendirenlere katıldığını söyleyerek, çözüm sürecine yeni bir ivme katacak buluşmanın toplumsal desteği ve kabulü de artıracağını kaydetti.

Çözüm sürecinde bundan sonra sık sık dile getirilen kültürel haklar, anadil ve yerel yönetimlerin özerkliğinin güçlendirilmesi konusunda daha somut adımların atılmasının beklenebileceğini söyleyen Yüksel, Barzani'nin mesajlarını da şöyle değerlendirdi:

"Barzani'nin verdiği mesajların da oldukça barışçıl, birlik ve bütünlüğe yönelik olduğunu gördüm. 'Artık vatanı birleştirme zamanı' ifadesi bence önemli bir mesaj. Bu meseleyi de, Türkiye sınırlarıyla bağlı düşünmemek ve daha geniş bir perspektiften bakmak ve Ortadoğu ölçeğinde bakmak gerektiğini düşünüyorum. Ona ilişkin mesajlar da vardı.

Artık Türkiye'de yaşayanlar da şunu görsünler ki, Türkiye tarihi ve coğrafyasıyla, kültürüyle sıradan bir ülke değildir. Onun için Türkiye'nin bu hamlesini sadece taktik olarak görmenin de doğru olmayacağını düşünüyorum. Türkiye tarihiyle, Ortadoğu ile geçmişten gelen kültürel ve coğrafi bağlılıklarıyla dünyada da, Ortadoğu'da da, bölgesinde de önemli bir ülkedir."

Türkiye tarihi açısından Diyarbakır'ın, Kürt halkının duyarlılıkları bakımından simgesel bir önemi olduğunun altını çizen Yüksel, Diyarbakır'ın yönetimi ve halkıyla vereceği desteğin çözüm sürecini hızlandıracağını, güçlendireceğini ifade etti.

-"Rekabetin merkezine Türkiye ile bütünleşme arzusunun yerleşmesi lazım"

Gazi Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur da, "Diyarbakır buluşması"nın çözüm süreci için önemli olduğuna işaret ederek, "Barzani'ye sempati ile bakan vatandaşlarımızın sürece desteğinin olması önemli bir şey. PKK'ya karşı tavır almaları önemli bir şey. Bölge siyasetinin çeşitlenmesi önemli bir şey. Belki geleceğe yönelik yeni bir parti kıvılcımı da görülüyor, oraya bakıldığı zaman. Fakat burada bir nokta çok önemli, bölge siyaseti çeşitlenirken rekabetin merkezine Türkiye ile bütünleşme arzusunun yerleşmesi lazım" dedi.

Aksi takdirde terör örgütü PKK ve PKK'nın siyasi uzantıları ile rekabet etmek üzere kurulacak olan her partinin farklılıkları öne çıkarmasından veya bölgeyi Türkiye'den ayrı bağımsız devlete götürme yarışına girmesinden herkesin zararlı çıkacağını ifade eden Okur, "BDP'nin hatasını görmesi lazım. Bu süreçle yeni bir siyasi adım başlayacaksa bölgenin çıkış yolu Türkiye'nin bütününden bölgeyi kucaklamak üzerine açılan o kardeşlik kollarının kucaklanmasından geçiyor. Mesajların ülkenin bütünlüğüne yönelik olarak, birleşme, birlik ve beraberlik doğrultusunda olması lazım. Bu olmazsa başka siyasi aktörler de piyasaya çıksalar onlar da hüsranla ve başarısızlıkla karşılaşırlar" değerlendirmesini yaptı.

-"Kerkük'te de bir miting düzenlenmeli"-

Okur, bugüne kadar Türk ile Kürt arasında hiçbir problemin yaşanmadığını belirterek, "Türkiye uzun yıllar terörle yaşamış olmasına rağmen, Türk-Kürt komşular birbirleri ile dövüşmediler, kavga etmediler. Türkiye'nin temel problemi, Türkiye'den ayrılarak bir bağımsız devlet kurmak isteyen bir PKK terör örgütü var. Bunun Türkiye'de yaratmış olduğu sıkıntı var. O yüzden Barzani'nin Türk-Kürt kardeşliğinden çok PKK terör örgütünün bir an önce silah bırakması gerektiğini söylemesi ve bunun gereğini yapması gerekirdi. Bunun gereği de PKK'nın Kandil bölgesindeki hareket alanının daha da kısıtlanmasıdır" ifadesini kullandı.

Barzani'nin egemenliğinde bulunan Kerkük ve Türkmeneli'nde de Türklerin red ve inkar politikasına tabi tutulduklarını anımsatan Okur, bölgenin demografik dengesinin bozulduğunu ve bunun ileride Türk-Kürt kardeşliğine tehdit olabileceğini kaydetti.

Okur, "O yüzden bir mitingin de Kerkük'te düzenlenmesi ve Barzani'nin Türkmenlere hitaben 'Türkmeneli gerçeğini tanıyoruz' demesi kardeşliğin kalıcı tesisi için yararlı olur" diye konuştu.

Kaynak: AA