Suriyeli Sığınmacılara Uğraşı Terapisi

Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan ve Malatya'daki konteyner kente yerleştirilen Suriyeli kadınlar, acılarını ve sıkıntılarını, açılan çeşitli kurslarda unutmaya çalışıyor.


Merkeze bağlı Fatih köyündeki Beydağı Konaklama Tesisi adı verilen konteyner kentte yaşayan sığınmacılar, Halk Eğitim Merkezinin "uğraşı terapisi" olması amacıyla açtığı kurslarda vakitlerini değerlendiriyor. Çok sayıda Suriyeli kadın, dikiş nakış, halı, trikotaj ve kuaförlük kurslarına devam ediyor.

Dikiş nakış kursu öğreticisi Zerge Temizer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriyelilere eğitim vermekten dolayı çok mutlu olduğunu söyledi.

Suriyelilerin de kendisiyle mutlu olduğunu belirten Temizer, "İşe kendilerini verdikleri zaman her şeyi unutuyorlar" dedi.

Kursiyerlere önce dikiş dikmeyi öğrettiğini kaydeden Temizer, sonra nakışı göstereceğini, ardından da ikisini birlikte yapacaklarını söyledi.

Suriyeli sığınmacıların şu anda ikinci parçalarını diktiğini ifade eden Temizer, 22 kursiyerinin bulunduğunu, bunların yarısına sabah, yarısına da öğleden sonra eğitim verdiğini belirterek, "Hızla öğreniyorlar. Bu iş onlara huzur veriyor. Ben de bundan dolayı huzur duyuyorum. Onların mutluluğu hepimiz için çok önemli. Yaptıkları ilk örnek bezlerinde dikişi, iğne ardı yapmayı, zinciri, düğme dikmeyi, ilik açmayı öğrendiler. Herkes kendi parçasına konteyner numarasını yazdı. İlk ürünleri kursumuza astık. İkinci olarak şimdi herkes nevresim takımı dikmeye başladı" diye konuştu.

-Halı kursu

Halı kursu öğreticisi Senem Yıldız, Suriyeli kursiyerlerinin kursa ilk başladığında çok içine kapanık ve huzursuz olduğunu söyledi.

Onlara can yoldaşı olmaya çalıştığını kaydeden Yıldız, "Burası onlar için terapi yeri. Hani bir hasta doktora gider, ilacını aldıktan, tedavi gördükten sonra kendine gelir. İşte burası da öyle. Benim 10 kursiyerim sabah, 10'u da öğleden sonra geliyor. Onlarla güzel bir anlaşmamız var. Onların huzursuzluğu benim huzursuzluğum. Onların üzüntüsü benim üzüntüm. Onlar mutlu olduğunda ben de mutlu oluyorum" şeklinde konuştu.

Kursiyerlerine Akçadağ yöresine has çengel motifiyle halı dokumayı öğrettiğini belirten Yıldız, "Halı dokumayı bilmeyenler biraz zorlandı ama onlara yardımcı olduk. Bilenler zaten motifin desenini koyduktan sonra haliyle çözdü. Onlarla birer kardeş gibi geçinip gidiyoruz" dedi.

Senem Yıldız, kursiyerlerin sandalye üstü minderi dokuduğunu aktararak, "Onlar bittikten sonra onlara seccade dokutmak istiyorum. Farklı büyük halılar dokutmak istiyorum" ifadesini kullandı.

-Kursiyerler

Dikiş nakış kursuna devam eden Meryem Abbas da Humus'a bağlı Tılıf köyünden geldiğini söyledi.

Konteyner kent yöneticilerinin kendileri için kurs açtığını ve katılmak isteyenleri davet ettiğini dile getiren Abbas, kursa hemen kayıt yaptırdığını belirterek, "Makine dikişini öğreneceğim için çok seviniyorum" dedi.

Vatan hasreti çektiklerini vurgulayan Abbas, "Ne olursa olsun hiç kimse vatanını unutmaz ama Türkiye'yi ikinci vatanımız sayıyoruz" ifadesini kullandı. Abbas, kursta çok güzel vakit geçirdiklerini kaydetti.

- "Savaşta çok akrabamı kaybettim"

Lina Vezir ise Humus'un Keysin köyünden olduğunu bildirdi. Kurs hocasının kendilerine özel bir şey öğrettiğini ifade eden Lina Vezir, bu bilgilerle ellerinden güzel ürünler çıkacağını aktardı.

Memleketini özlediğini kaydeden Lina Vezir, şöyle konuştu:

"Ülkeme dönmeyi istiyorum. Şu ana kadar yurdumuzun kıymetini bilmedik. Ülkemin kıymetini şimdi anladım. Yaşadıklarımı unutamıyorum. O acıları hiçbir şey unutturmaz. Yalnız amacım Türk milletiyle daha fazla tanışmak. Çünkü Türk milleti çok iyi hem de çok sevgili insanlar. Şu anda bize eğitim veriliyor. Ülkemize döndüğümüz zaman, 'Türkler bize bunları öğretti', diyeceğiz."

Türkiye'ye eşi ve çocuklarıyla geldiğini dile getiren Vezir, "Savaşta çok akrabamı kaybettim" dedi.

Her gün ülkesine dönme umuduyla uyandığını ifade eden Vezir, "İnşallah çok yakında Suriye'ye döneceğiz" ifadesini kullandı.

- Ülkesini özleyince torunlarına Türkiye ve Türki adlarını verdi

Kursiyerlerden Türkiye Türk de Hama'ya bağlı Akrap köyünden geldiğini söyledi.

Dedesinin eskiden Türkiye'de yaşadığını kaydeden Türk, sonra Suriye'ye gittiğini kaydetti.

Kendisinin Suriye'de doğduğunu belirten Türk, dedesinin kendisine bu adı verdiğini belirterek, "Benim adım aslında dedemin Türkiye'ye özlemini ifade ediyor. Ağabeyimin adı Türki, benimki Türkiye" dedi.

Hiçbir eksiklerinin olmadığını vurgulayan Türk, "Türkiye'ye çok teşekkür ediyorum. Herkesin isteğine, talebine göre kurs açtılar. Kimseyi eksik bırakmadılar" diye konuştu.

Kursiyerlerden Sadiye Davut da Akrap köyünden geldiğini belirtti.

Önceden beri halı dokumaya merakı olduğunu söyleyen Davut, "Bu kursa gelmeden önce çok sıkıntılarım vardı. Kursa katıldıktan sonra çok rahatladım. Kendimi eskisi gibi hissediyorum. Kurstan önce gündüz rutin işleri yapıyordum. Çamaşır, yemek falan. Burada biraz farklı şeyler yapmaya başladım. Vaktimi verimli geçirdiğim için mutluyum" şeklinde konuştu.

Kaynak: AA