''ab Fonları ve İstanbul İçin Fırsatlar'' Toplantısı
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''İstanbul'da, parev de kalimera da rojbaş da şalom da bonjour da hello da selamun aleyküm de merhabayla birlikte güç kazanıp, bizi AB sürecinde çok daha farklı bir noktaya taşıyacaktır'' dedi.
Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''AB Fonları ve İstanbul İçin Fırsatlar'' konulu geniş katılımlı sivil toplum kuruluşları toplantısına katılan Bakan Bağış, konuşmasına Nedim'in ''Bu şehr-i Sitanbul ki bi-misl ü bahadır. Bir sengine yekpare acem mülkü fedadır'' dizesiyle başladı.
Salonda farklı inanç, etnik köken ve siyasi görüşleri benimseyen kişilerin olduğunu söyleyen Bakan Bağış, bunların birer zenginlik olduğunu ve bu zenginliğin Türkiye'yi daha farklı noktalara taşıyacak bir güç olduğunu kaydetti.
Bağış, ''İktidarıyla muhalefetiyle genciyle yaşlısıyla kadınıyla erkeğiyle Kürt, Çerkes, Laz, Türk, Boşnak, Zaza, Alevi, Sünni, Ermeni, Rum, Süryanisiyle gerçekten bu ülkede birlikte ortak ter dökerek, çabalayarak çok daha fazlasını başarabileceğimizi AB sürecinde gördük'' diye konuştu.
Türkiye'nin AB sürecinde sivil toplum kuruluşlarının önemli bir yeri olduğunu belirten Bağış, ilk olarak sivil toplum kuruluşlarının bir araya getirilmesinde biraz tedirgin olduklarını, fakat herkesin sürece katkıda bulunduğunu gördüklerini söyledi.
İstanbul'un tarihi boyuca hoşgörünün merkezi olduğunu vurgulayan Bağış, ''İstanbul'da parev de kalimera da rojbaş da şalom da bonjour da hello da selamun aleyküm de merhabayla birlikte güç kazanıp, bizi AB sürecinde çok daha farklı bir noktaya taşıyacaktır. Geçtiğimiz yıl içerisinde Avrupa'da her geçen gün artan bir İslamofobi hastalığıyla bir şizofrenlikle karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Bu hastalığın tedavisi İstanbul'dur. Bugün Avrupa'da maalesef camilerimize gidip, domuz kafası bırakacak kadar haddini aşan hastalıklı zihniyetlerin tedavi edilme ihtiyacını görüyoruz. Türkiye'de farklı inanç gruplarının önünü açacak çok önemli çalışmalar yapıyoruz'' şeklinde konuştu
Napolyon'un ''Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu'', Alphonse de Lamartin'in ''Dünyaya bir kere bakmak zorundaysan sadece İstanbul'a bak'' ve Edmondo de Amicis'in ''İstanbul'a bir bakışımı bile bir imparatorluğa değişmezdim'' sözlerini hatırlatan Bağış, “Türkiye'ye karşı ön yargılar sadece Avrupa'da yok. Türkiye'de de Avrupa'ya karşı ön yargılar var. Bu ön yargıların kırılmasında sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor” ifadelerini kullandı
AB fonlarıyla neler yapılabileceğinin öğrenilmesi için toplantının önemli olduğunu tekrarlayan Bağış, “İstanbul bugüne kadar 500 milyon liranın üzerinde hibe aldı. AB Bakanlığına bağlı Ulusal Ajans 2011'de 44 bin kişiyi Avrupa'ya eğitime gönderdi. Bu rakam 2012'de 55 bin olarak hedefledik ama 61 bine ulaştık. 2013 yılı hedefimiz ise 71 bin kişi olacak” dedi
Toplantı Ulusal Ajans'ın hazırladığı ''AB Eğitim ve Gençlik Program Fırsatları'' başlıklı sunum ile ''Türkiye-AB Sivil Toplum Diyaloğu Projesi Hibe Programları'' tanıtımı ile son buldu .
Kaynak: İHA
Salonda farklı inanç, etnik köken ve siyasi görüşleri benimseyen kişilerin olduğunu söyleyen Bakan Bağış, bunların birer zenginlik olduğunu ve bu zenginliğin Türkiye'yi daha farklı noktalara taşıyacak bir güç olduğunu kaydetti.
Bağış, ''İktidarıyla muhalefetiyle genciyle yaşlısıyla kadınıyla erkeğiyle Kürt, Çerkes, Laz, Türk, Boşnak, Zaza, Alevi, Sünni, Ermeni, Rum, Süryanisiyle gerçekten bu ülkede birlikte ortak ter dökerek, çabalayarak çok daha fazlasını başarabileceğimizi AB sürecinde gördük'' diye konuştu.
Türkiye'nin AB sürecinde sivil toplum kuruluşlarının önemli bir yeri olduğunu belirten Bağış, ilk olarak sivil toplum kuruluşlarının bir araya getirilmesinde biraz tedirgin olduklarını, fakat herkesin sürece katkıda bulunduğunu gördüklerini söyledi.
İstanbul'un tarihi boyuca hoşgörünün merkezi olduğunu vurgulayan Bağış, ''İstanbul'da parev de kalimera da rojbaş da şalom da bonjour da hello da selamun aleyküm de merhabayla birlikte güç kazanıp, bizi AB sürecinde çok daha farklı bir noktaya taşıyacaktır. Geçtiğimiz yıl içerisinde Avrupa'da her geçen gün artan bir İslamofobi hastalığıyla bir şizofrenlikle karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Bu hastalığın tedavisi İstanbul'dur. Bugün Avrupa'da maalesef camilerimize gidip, domuz kafası bırakacak kadar haddini aşan hastalıklı zihniyetlerin tedavi edilme ihtiyacını görüyoruz. Türkiye'de farklı inanç gruplarının önünü açacak çok önemli çalışmalar yapıyoruz'' şeklinde konuştu
Napolyon'un ''Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu'', Alphonse de Lamartin'in ''Dünyaya bir kere bakmak zorundaysan sadece İstanbul'a bak'' ve Edmondo de Amicis'in ''İstanbul'a bir bakışımı bile bir imparatorluğa değişmezdim'' sözlerini hatırlatan Bağış, “Türkiye'ye karşı ön yargılar sadece Avrupa'da yok. Türkiye'de de Avrupa'ya karşı ön yargılar var. Bu ön yargıların kırılmasında sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor” ifadelerini kullandı
AB fonlarıyla neler yapılabileceğinin öğrenilmesi için toplantının önemli olduğunu tekrarlayan Bağış, “İstanbul bugüne kadar 500 milyon liranın üzerinde hibe aldı. AB Bakanlığına bağlı Ulusal Ajans 2011'de 44 bin kişiyi Avrupa'ya eğitime gönderdi. Bu rakam 2012'de 55 bin olarak hedefledik ama 61 bine ulaştık. 2013 yılı hedefimiz ise 71 bin kişi olacak” dedi
Toplantı Ulusal Ajans'ın hazırladığı ''AB Eğitim ve Gençlik Program Fırsatları'' başlıklı sunum ile ''Türkiye-AB Sivil Toplum Diyaloğu Projesi Hibe Programları'' tanıtımı ile son buldu .