Empati Düşünce Topluluğu'nun 'Anayasa' Konulu Toplantısı
Malatya'da Empati Düşünce Topluluğu'nun 'anayasa' konulu toplantısında, yeni sivil anayasanın bir an önce çıkarılması istendi.
Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen ve konusu “Yeni Anayasa ve Vatandaşlık” olan Empati Düşünce Topluluğu toplantısına konuk olarak; Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem katıldı.
Toplantıda, yeni anayasa çalışmaları üzerinde durulurken, yeni bir anayasanın gerekliliği, sorunların çözümüne katkısı, yeni bir anayasaya neden ihtiyaç duyulduğu tartışıldı.
Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, yeni bir anayasanın neden gerekli olduğu başlığına geçmeden önce, şu ana kadar anayasa uzlaşı komisyonunun ele aldığı 70 maddeden ancak 23 maddesinde tam uzlaşı sağladığını, özellikle hükümetin ve tüm tarafların karamsar yapıyı dağıtacak bir dil kullanması gerektiğini dile getirdi.
Yeni bir anayasanın neden gerekli olduğunun özellikle üç başlıkta ele alınabileceğini söyleyen Erdem, bu üç başlığın; psikolojik nedenler, teknik nedenler ile kimlik, renkler ve farklılıklar sorununa çözüm geliştirecek açılımlar olduğunu kaydetti.
Anayasa yapımına ilişkin görüş ve öneriler ise, şöyle dile getirildi: "Öncelikle anayasa yapım sürecinden önce bir saha çalışması yapılarak psikolojik ortam anayasa yapımına uygun hale getirilmelidir. Bunun için; 1-Anayasalarda uzlaşma, mutabakat gerekir. Anayasa yapmak için yola çıkarken, birilerinin tabii haklarını kısıtlama hakkı isteyerek anayasa yapılmaz. Tarafların bunu temel ilke olarak kabul etmesi gerekmektedir. 2- Mevcut siyasi partiler yasasının oluşturduğu bir meclis ve siyasi parti grupları yeni anayasa sürecini tıkayan faktörlerdir. Öncelikle partilerde lider sultasını ortadan kaldıracak mevcut siyasi partiler yasasını, seçim barajını değiştirecek adımlar atılarak işe başlanmalıdır. 3- Yeni bir anayasa yapmak için toplumsal mutabakat mevcuttur. Toplumdaki bu olumlu talep değerlendirilmeli ve sorumlu ve duyarlı bir dil kullanılarak bu süreç işletilmelidir. Bu ilkeler ışığında; 1- Yeni anayasa her kesimin anayasası olmalı. Bu nedenle ya tümüyle renksiz veya tüm renkleri yansıtan bir anayasa yapılmalıdır. Amaç çözümse, çözümün önünü tıkayacak kavramlardan kaçınmak gerekir. Ülkemiz için hazırlanacak anayasal metinlerde de bu iki yoldan biri tercih edilebilir. Renksiz ve tüm renkleri sayan bir anayasal başlangıç yapılabilir. Ancak renkleri sayarken birileri unutulursa, ismi unutulan kesim küsebilir. Bu nedenle renksiz bir anayasal metin de hazırlanması daha uygun olabilir. 2- Ülkemizde yaşayan tüm kültürel kimlikler korunmalı ve mutlaka anayasal güvence altına alınmalıdır. 3- Anayasanın, hiçbir kesim için ayrıcalık oluşturmaması gerekir. 4- İdari pratikte anayasal düzenlemelere paralel olmalıdır. Anayasa ile birlikte farklılıkları içselleştirecek bir zihinsel dönüşüm de gerçekleşmezse, yalnız başına bir anayasa metni sorun çözücü olamaz. Asıl önemli olan da budur. Hiçbir anayasa metni tek başına sorunları çözmez. 5- Bir var olma mücadelesinin ardından kurulan cumhuriyete egemen olan zihniyet halkı ötekileştirdi. Bu zihniyet çok az bir destekle ve halkı ötekileştirerek ayakta kalmaya çalıştı. Yapılan tüm anayasa metinlerine de bu bakış ağırlık koydu. Ayrıcalıklı makamlar, ayrıcalıklı bir elit yönetici sınıf oluşturuldu. Devlet bu seçkinci elit bakışıyla yönetildi. Yeni anayasanın seçkinci ve elit sınıflar oluşturmaması gerekir. Bütün vatandaşları birinci sınıf görecek bir anayasa yapılmalıdır. Vatandaşın inanacağı ve anlayacağı sade bir metin yazılmalı ve bu metni uygulayacak, seçkinci tavırdan arındırılmış uygulayıcılarla çözüm yolu beslenmelidir. 6- Vatandaşını azınlık psikolojisinden kurtaracak, vatandaşın kendi evindeki sıcaklığı bulacağı bir devlet anlayışı inşa edilmelidir. 7-Yeni anayasada eşitlik ilkesi hissettirilmelidir. Anadil anayasal güvence altına alınmalıdır. Bu anlamda anadilde eğitim, savunma hakkı gibi başlıklar da anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. 8- Yeni anayasada din ve vicdan özgürlüğü, Kürt ve Alevi sorunları gibi sorunlar, anayasal güvence altında çözüme kavuşturulmalıdır. 9- Yeni anayasa çalışmalarıyla birlikte, toplumun çeşitli kesimleri arasında var olan ve bir kışkırtmayla alevlenebilecek zihinsel ayrımcılığın iyileşmesi için de çalışmalar yapılmalı ve iş bütünüyle bir anayasa metninin sihrine terk edilmemelidir. 10- Anayasa çalışmalarında yargının bağımsızlığı gibi konular çok gündeme getirilir ancak yasamanın bağımsızlığı onun kadar işlenmez. Bu konu özenle ele alınmalı ve yasamanın pozisyonu kuvvetlendirilmelidir. Empati Düşünce Topluluğu olarak, devleti eşitlikçi, adil, ayrıcalıklı, taraf üretmeyen bir işleyişe kavuşturacak bir yeni anayasanın gerekli olduğuna inanıyoruz. Yeni bir anayasa ile birlikte, bu anayasayı uygulayacak zihin inşasının gerekliliği de ortadadır. Adaleti sağlamakla görevli olanların zihinsel inşasının yanında tüm toplumsal dinamiklerin zihinsel inşası da önemlidir. Yasalar Balzac'ın dile getirdiği gibi; 'kuvvetli sineklerin delip geçtiği, küçük ve zayıfların takılıp kaldığı örümcek ağları' gibi işletilmemelidir. Anayasa hakkı ayakta tutacak, adaleti her kesim için sağlayacak bir ruhla hazırlanmalı ve bu ruhla uygulayacak anayasa uygulayıcıları yetiştirilmelidir. "
Kaynak: İHA
Toplantıda, yeni anayasa çalışmaları üzerinde durulurken, yeni bir anayasanın gerekliliği, sorunların çözümüne katkısı, yeni bir anayasaya neden ihtiyaç duyulduğu tartışıldı.
Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, yeni bir anayasanın neden gerekli olduğu başlığına geçmeden önce, şu ana kadar anayasa uzlaşı komisyonunun ele aldığı 70 maddeden ancak 23 maddesinde tam uzlaşı sağladığını, özellikle hükümetin ve tüm tarafların karamsar yapıyı dağıtacak bir dil kullanması gerektiğini dile getirdi.
Yeni bir anayasanın neden gerekli olduğunun özellikle üç başlıkta ele alınabileceğini söyleyen Erdem, bu üç başlığın; psikolojik nedenler, teknik nedenler ile kimlik, renkler ve farklılıklar sorununa çözüm geliştirecek açılımlar olduğunu kaydetti.
Anayasa yapımına ilişkin görüş ve öneriler ise, şöyle dile getirildi: "Öncelikle anayasa yapım sürecinden önce bir saha çalışması yapılarak psikolojik ortam anayasa yapımına uygun hale getirilmelidir. Bunun için; 1-Anayasalarda uzlaşma, mutabakat gerekir. Anayasa yapmak için yola çıkarken, birilerinin tabii haklarını kısıtlama hakkı isteyerek anayasa yapılmaz. Tarafların bunu temel ilke olarak kabul etmesi gerekmektedir. 2- Mevcut siyasi partiler yasasının oluşturduğu bir meclis ve siyasi parti grupları yeni anayasa sürecini tıkayan faktörlerdir. Öncelikle partilerde lider sultasını ortadan kaldıracak mevcut siyasi partiler yasasını, seçim barajını değiştirecek adımlar atılarak işe başlanmalıdır. 3- Yeni bir anayasa yapmak için toplumsal mutabakat mevcuttur. Toplumdaki bu olumlu talep değerlendirilmeli ve sorumlu ve duyarlı bir dil kullanılarak bu süreç işletilmelidir. Bu ilkeler ışığında; 1- Yeni anayasa her kesimin anayasası olmalı. Bu nedenle ya tümüyle renksiz veya tüm renkleri yansıtan bir anayasa yapılmalıdır. Amaç çözümse, çözümün önünü tıkayacak kavramlardan kaçınmak gerekir. Ülkemiz için hazırlanacak anayasal metinlerde de bu iki yoldan biri tercih edilebilir. Renksiz ve tüm renkleri sayan bir anayasal başlangıç yapılabilir. Ancak renkleri sayarken birileri unutulursa, ismi unutulan kesim küsebilir. Bu nedenle renksiz bir anayasal metin de hazırlanması daha uygun olabilir. 2- Ülkemizde yaşayan tüm kültürel kimlikler korunmalı ve mutlaka anayasal güvence altına alınmalıdır. 3- Anayasanın, hiçbir kesim için ayrıcalık oluşturmaması gerekir. 4- İdari pratikte anayasal düzenlemelere paralel olmalıdır. Anayasa ile birlikte farklılıkları içselleştirecek bir zihinsel dönüşüm de gerçekleşmezse, yalnız başına bir anayasa metni sorun çözücü olamaz. Asıl önemli olan da budur. Hiçbir anayasa metni tek başına sorunları çözmez. 5- Bir var olma mücadelesinin ardından kurulan cumhuriyete egemen olan zihniyet halkı ötekileştirdi. Bu zihniyet çok az bir destekle ve halkı ötekileştirerek ayakta kalmaya çalıştı. Yapılan tüm anayasa metinlerine de bu bakış ağırlık koydu. Ayrıcalıklı makamlar, ayrıcalıklı bir elit yönetici sınıf oluşturuldu. Devlet bu seçkinci elit bakışıyla yönetildi. Yeni anayasanın seçkinci ve elit sınıflar oluşturmaması gerekir. Bütün vatandaşları birinci sınıf görecek bir anayasa yapılmalıdır. Vatandaşın inanacağı ve anlayacağı sade bir metin yazılmalı ve bu metni uygulayacak, seçkinci tavırdan arındırılmış uygulayıcılarla çözüm yolu beslenmelidir. 6- Vatandaşını azınlık psikolojisinden kurtaracak, vatandaşın kendi evindeki sıcaklığı bulacağı bir devlet anlayışı inşa edilmelidir. 7-Yeni anayasada eşitlik ilkesi hissettirilmelidir. Anadil anayasal güvence altına alınmalıdır. Bu anlamda anadilde eğitim, savunma hakkı gibi başlıklar da anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. 8- Yeni anayasada din ve vicdan özgürlüğü, Kürt ve Alevi sorunları gibi sorunlar, anayasal güvence altında çözüme kavuşturulmalıdır. 9- Yeni anayasa çalışmalarıyla birlikte, toplumun çeşitli kesimleri arasında var olan ve bir kışkırtmayla alevlenebilecek zihinsel ayrımcılığın iyileşmesi için de çalışmalar yapılmalı ve iş bütünüyle bir anayasa metninin sihrine terk edilmemelidir. 10- Anayasa çalışmalarında yargının bağımsızlığı gibi konular çok gündeme getirilir ancak yasamanın bağımsızlığı onun kadar işlenmez. Bu konu özenle ele alınmalı ve yasamanın pozisyonu kuvvetlendirilmelidir. Empati Düşünce Topluluğu olarak, devleti eşitlikçi, adil, ayrıcalıklı, taraf üretmeyen bir işleyişe kavuşturacak bir yeni anayasanın gerekli olduğuna inanıyoruz. Yeni bir anayasa ile birlikte, bu anayasayı uygulayacak zihin inşasının gerekliliği de ortadadır. Adaleti sağlamakla görevli olanların zihinsel inşasının yanında tüm toplumsal dinamiklerin zihinsel inşası da önemlidir. Yasalar Balzac'ın dile getirdiği gibi; 'kuvvetli sineklerin delip geçtiği, küçük ve zayıfların takılıp kaldığı örümcek ağları' gibi işletilmemelidir. Anayasa hakkı ayakta tutacak, adaleti her kesim için sağlayacak bir ruhla hazırlanmalı ve bu ruhla uygulayacak anayasa uygulayıcıları yetiştirilmelidir. "