Başbakan Yardımcısı Babacan: “hedeflediğimiz 25 Bin Dolara Ulaşmak Eğitimle Mümkün”

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin 10 bin 500 dolar olan milli gelirinin hedeflenen 25 bin dolara ulaşmasının ancak daha iyi eğitilmiş bir nüfusla mümkün olacağını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Babacan: “hedeflediğimiz 25 Bin Dolara Ulaşmak Eğitimle Mümkün”
Başbakan Yardımcı Ali Babacan, Çırağan Sarayı Kempinski Otel’de İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı İbrahim Turhan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Asya Borsaları İstanbul Buluşması” konulu toplantıya katıldı.

Toplantıda konuşma yapan Babacan, Türkiye’nin kriz döneminde gelir dağılımını düzelttiğini ifade ederek, “Kriz döneminde genelde gelir dağılımı bozulur. Türkiye bu dönemde gelir dağılımını düzeltmeye devam etti. Yoksullukla mücadelece önemli adımlar attı. Bugün Türkiye kişi başına düşen milli geliri cari kur rakamlarıyla 10 bin dolar civarında olmasına rağmen satın alma gücüne baktığımızda 15 bin dolar olmasına rağmen bizim günlük 1 doların altında bir geliri olan vatandaşımız artık kalmadı. Günlük 2 dolar geliri olan bir vatandaşımız kalmadı. Hatta dünya bankasının istatistiklerinde günde 3,4 dolarlık bir balem vardır. Şu anda nüfusumuzun sadece yüzde 3 buçuğu o 4,3 altında bir gelire sahip. O yüzden 3 buçukta bizim sosyal destek mekanizmalarımıza bir şekilde ulaşamamış ya da devletin bir şekilde ulaşamadığı bir kesim, yoksa onda kalmaması lazım. Bu sonuçlar tabii Türkiye için güzel sonuçlar oldu” dedi.

“Ancak iç tüketimdeki hızlı artış ve özellikle bu iç tüketimin birazda bankacılık sistemindeki hızlı kredi artışı ile gerçekleşmiş olması bizi 2011 yılında kaygılandırdı” diyen Babacan, “Herkes mutlu otomobil satışları beyaz eşya satışları rekor kırıyor. Bankacılık sisteminde ciddi bir kredi verme iştahı var, şirketler yatırım yapıyor, halkımız kredi çekiyor harcıyor herkes mutlu ama baktık ki riskler birikiyor. Tasarruf oranımız bu kadar yüksek bir özel tüketim harcamasını kaldıracak bir oranda değil. Tedbirler almaya başladık. Cari açığımızın yüksek oluşu ile beraber özellikle kredi hacminin daha kontrollü bir şekilde artmasına sağlayacak marka ihtiyati dediğimiz tedbiri almaya başladık. Merkez bankamız bankacılık otoritemiz bununla ilgili gerekli düzenlemeleri hızlı bir şekilde gerçekleştirdi. Büyüyelim ama tasarruf oranlarımızın bize imkan sağladığı oranda ve sürdürülebilir bir oranda büyüyelim” diye konuştu.

"TEDBİRLERLE BERABER TÜRKİYE’NİN CARİ AÇIĞI HIZLI BİR TEMPODA DÜŞMEYE BAŞLADI"
Bu seneki büyüme oranının yüzde 4 civarında olacağına işaret eden Babacan, “Geçen seneki 8 buçuğu bu sene yüzde 4 olarak gerçekleştireceğiz. Yüzde 4 tek başına Avrupa’daki en yüksek büyüme oranlarından bir tanesi olacak. Tabii bu tedbirlerle beraber Türkiye’nin cari açığı hızlı bir tempoda düşmeye başladı.

Böylece önümüzdeki dönemde uygulayacağımız politikalar çok büyük önem arz ediyor. Özellikle yapısal reformlar Türkiye için kilit öneme tariz. Tasarruf oranlarımızı arttırıcı yapısal tedbirler Türkiye’deki yargı sistemini daha da iyileştirmek için atacağımız tedbirler. Türkiye’de gerçekleştireceğimiz eğitim reformu bundan sonraki dönemde en çok önem vereceğimiz alanlar olacak. Bir ülkenin ekonomik büyüklüğü farklı metotlarla hesaplanıyor” şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye’nin 10 bin 500 dolar olan milli gelirinin hedeflenen 25 bin dolara ulaşmasının ancak daha iyi eğitilmiş bir nüfusla mümkün olacağını kaydederek şunları söyledi: “Biz yüksek katma değerin ancak çok iyi yetişmiş eğitimli bir nüfusla gerçekleşebileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin 10 bin 500 dolar olan gelirinin hedeflediğimiz 25 bin dolara ulaşması ancak daha iyi eğitilmiş bir nüfusla mümkün olacak. İşte bu sebeple eğitim konusunda çok köklü adımlar atmaya başladık. Eğitim hassas bir alan. Bu kadar çok öğrenci ve aileleri arken eğitimle atacağımız her adım konuşuluyor tartışılıyor ama ısrarla ve inatla bugün doğruları yapmazsak yarının Türkiye’sine kalkınmış, yüksek gelir seviyesine sahip olmuş Türkiye’yi görmek hayal olarak kalır. Siyasi ve sosyal bazı sonuçlarına rağmen eğitim reformunu Türkiye’de gerçekleştireceğiz.” Türkiye’nin bankacılık sisteminin coğrafyada örnek gösterilir hale geldiğini ifade eden Babacan, “Bu krizden etkilenen hiçbir bankamız olmadı. Tek bir Türk bankası sorun yaşamadı. Hiçbir bankaya devlet desteği vermek zorunda kalmadık. Hiçbir banka için biz garanti rakamlarını bile arttırmadık. Avrupa birliği’nin genelinde devlet garantisi arttırıldı. Bazı Avrupa ülkelerinde yüzde 100 devlet güvencesi verilmek zorunda kalındı. Ancak biz Türkiye’de hiçbir şeye dokunmadık. Türkiye’de tüketici kredisi sadece Türk Lirası. İstanbul’u artık bir uluslar arası finans merkezi şeklinde yeniden konumlandırma konusunda bizi cesaretlendirdi. İstanbul sadece Türkiye’nin değil bölgenin hatta uluslar arası nitelik kazanmış finans merkezi olmalı diye düşündük. İstanbul tarih boyunca hep insanların buluşma yeri olmuş” dedi.

Kaynak: İHA