Özal Ailesinin, 'mezar Açılmasın' İsteğine Hasan Celal Güzel'den Tepki

Eski bakanlardan ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yakın çalışma arkadaşlarından Hasan Celal Güzel, Turgut Özal'ın derin bir suikasta kurban gittiğini belirterek, Özal ailesinin mezarın açılmasıyla ilgili çelişkili açıklamalar yapmasına tepki gösterdi.

Özal Ailesinin, 'mezar Açılmasın' İsteğine Hasan Celal Güzel'den Tepki
Özel bir TV kanalında konuşan Hasan Celal Güzel, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, ölümüyle ilgili iddialar üzerine soruşturma yürüttüğü 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın mezarının açılması yönünde verdiği kararı değerlendiren Güzel, “Yerinde ama çok geç alınmış karar.” dedi.

Merhum Özal’ın, yakın dostu olarak mezarının açılmasının kendisini manevi olarak rahatsız ettiğini belirten Güzel, “Vicdani rahatsızlık var ama biran önce mezar açılıp tartışmalara son verilmelidir. Artık inşallah gerçekler ortaya çıkar.” dedi.

"DDK RAPORU ORTADA"

Özal’ın ölümünü şüpheli bulduğunu ifade eden Güzel, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu'nun kendisini haklı çıkardığını ifade etti.

DDK’nın kendisini de dinlediğini anlatan Güzel, “Hem ben hem kamuoyu merhum Özal’ın sağlık sorunlarından dolayı aramızdan ayrıldığını kabul etmiyoruz. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız Gül, olaya el attı ve DDK devreye girdi. Şüphelerimiz DDK raporu ile derinleşti.” diye konuştu.

"AİLENİN İZNİNE DE BAKILMADAN OTOPSİ YAPILMALIYDI"

Aileden gelen çelişkili açıklamalara da tepki gösteren Güzel, “İddialar gündeme getirildi.

Deliller var denildi. Ama halen deliller savcılığa verilmedi. Hatta aile içinde mezarın açılmasını istemeyenler de var. Olayda tek net duruş Sayın Korkut Özal’dan geldi. Korkut Özal, ilk günden bu yana abisinin suikasta kurban gittiğini ifade ediyor. Merhum Özal, hayatını kaybettiğinde Sayın Semra Özal ölümün normal olduğunu açıklamıştı. Sonra her ölüm yıl dönümünde farklı konuları gündeme getirdi. Sayın Ahmet Özal da aynısını yaptı. Çelişkiler var. Benim ailem olmasa da Özal benim dostum. Yakın arkadaşım. Onun ölümü beni çok üzdü. Merhum Özal, benim babam olsa dağları yıkar, parçalarım. Bırakın mezarı açtırmayı elimden geleni yaparım. Hatta yıllar önce savcılığa müracaat eden de bendim. Görmezden gelindi. Bakın, görevi başında önemli bir isim öldüğünde dünyada mutlaka otopsi yapılır. Ama şimdiye kadar bu yapılmadı. Ailenin iznine de bakılmadan otopsi yapılmalıydı. Bugüne kadar bir soruşturma başlatılmaması ve kabrin açılmaması eksikliktir. Son şüpheler ile savcılar sorumluluk alarak gerekeni yaptı.” dedi.

"TETİĞİ ÇEKEN ÇOK PROFESYONELDİ"

Güzel, 1988'de Turgut Özal'a yapılan suikast hakkında da önemli tespitlerde bulunarak, tetiğe basan Kartal Demirağ’ın özel yetiştirilmiş biri olduğunu açıkladı.

Güvenlik tedbirlerinin yeteri derecede alınmadığını hatırlatan Güzel, “Ben de o kongredeydim. Ayaktaydım. Olay anını yaşadım. Tetiğe basan Kartal Demirağ’ın profesyonel hamlelerini gözlemledim. Rastgele atışlar vardı. Ortalık karışmıştı ama Kartal, o karışıklıkta soğuk kanlı tavrı ile dikkatimi çekti. O kalabalıktan ve kaostan yerde dönerek çıkma çabası vardı. Yakalandığı anda da gayet sakindi. Direk öldürmek için ateş etmiş ve mikrofon hain planı bozmuştu. Ben konu hakkında defalarca Özal’la görüştüm. Araştırma yapmak istediğimi söyledim. Ama o ısrarla karşı çıktı. Kendisi, olayı aslında çözmüştü ama anlatmıyordu. Ortaya çıkaracağımı bilmesine rağmen beni engelliyordu. Mehmet Ağar’ın gerekeni yapmadığını, güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğunu da hatırlattım. Pazar yeri gibiydi. Her yer seyyar satıcı doluydu. Sonra içeride profesyonel bir suikastçı vardı. Tüm bunları merhum Özal’a anlattım.” diye konuştu.

“Bu suikast girişiminin iç bağlantısı mutlaka vardı ama dış bağlantıya da mercek tutmak gerekiyor.” diyen Güzel, “Tekrar söylüyorum; ben Özal’ın suikasta kurban gittiğini düşünüyorum. Çünkü iç ve dışta bir takım odaklar Özal’ın ölümünü istiyorlardı. Rahmetli Özal, ciddi bir dış politika uyguluyordu. Bir taraftan Balkanlar ve Ortadoğu’da Osmanlı camiası ile temastaydı, bir taraftan da Türk dünyasına sahip çıkmıştı. Ölümünden çok kısa bir süre önce de Türk Dünyasını ziyaret etmiş, liderlerle görüşmüştü. Türk Dünyası içinde federatif bir birlik kurmak üzereydi. Bu da Türkiye’nin gücünü çok artıracaktı. Bu birliğin başına da Özal geçecekti. Bundan, başta Rusya olmak üzere birçok devlet memnun olmamıştı. Gizli servisler devreye sokulmuştu. Tabi bir de iç yapılar var, Ergenekon… Ergenekon’un gerçek yüzünü 5 yıl içersinde gördük. Biz derin devleti bilir ama kurumlara hakim olamadığımız için hareket edemezdik. Bu yapılar TSK’nın içinde de vardı. Sayın Erdoğan gibi kurumlara hâkim değildik. Özal da çok cesurdu, 2 generali bir gecede emekli edecek kadar dik duruşu vardı. Ama 12 Eylül yeni bitmiş, şapkasını alıp giden Demirel vardı. Sayın Erdoğan gibi darbecilerle mücadele edeceği bir ortam yoktu. İşte belki de Özal bunun için ilk suikast girişiminin üzerine gitmemiştir. Bizim ortaya çıkaracağımızı anlamıştı. Devlete zarar vermemek için sessiz kalmıştır. O yapı Ergenekon’dur. Kendisine yakın olanlar da vardı. İşte Bedrettin Dalan. Aslında Özal, çevresindeki derin ilişkileri de gördü. Olayın yakınlarına kadar bulaşacağını düşünüyordu. Şimdi içeriden ya da dışarıdan bu operasyonun çözülmesi lazım... Eğer Turgut Özal şehit gittiyse bunu milletin bilme hakkı var. Aynı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu gibi…”

"KARTAL DEMİRAĞ KIBRIS'TA EĞİTİM ALMIŞ"

TV 5'deki programın yapımcısı Aslan Değirmenci ise İzmir 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalan Kartal Demirağ’ın, kardeşi ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesini anlattı. Ali Demirağ’ın kardeşinin Kıbrıs’ta eğitim aldığını kendisine anlattığını ifade eden Değirmenci, “Kartal Demirağ’ın kardeşi gariban bir hayat sürüyor. Uzun bir görüşme yaptım. Kartal Demirağ’ın Kıbrıs’a gidip gitmediğini sordum. Ali Demirağ, kardeşinin Kıbrıs’a gittiğini açıkladı.

Ben Kıbrıs’a hangi amaçla gittiğini sorguladım. Devamında “bir eğitim için mi gitti?” diye sordum. Kardeş Demirağ, eğitim için gittiğini hatta askerler tarafından eğitime tabi tutulduğunu açıkladı.

Görüşmemim devamında, kardeşinin “özel harpçi” olup olmadığını da sordum. Bu soruma “Ben Özel Harpçi mi bilmem. Ama kardeşim bana bizzat ‘ben Kıbrıs’tan geldim. Orada eğitim aldım” dedi.

Hatta kardeşi ile köyde yaptıkları atışlardan söz etti. “Kartal, attığını vuran keskin nişancıydı” dedi.

Peki bu, şimdiye kadar gündeme neden getirilmedi? Neden kimse işin bu kısmını araştırmadı?” diye sordu.

"ÖZAL, BU GERÇEĞİ GÖRMÜŞTÜ"

Değirmenci’nin dikkat çeken telefon görüşmesini değerlendiren Hasan Celal Güzel, “Bu soruları sormakta çok haklısınız. Ben zaten bunu diyorum. Çok dikkat çekici ve şimdiye kadar ulaşılan en net bilgidir. Kartal Demirağ’ın Kıbrıs’a gittiği, eğitim aldığı, bazı askerler ile ilişkisi olduğu belirtiliyor. Hem de kardeşi tarafından. Eğitim aldığı zaten belli. Ben de bunu söylüyorum. İşte biz bu olayları yaşadığımız için Özal’ın ölümüne şüpheli bakıyoruz. Eylemde soğukkanlılığını bozmayan bir suikastçı. Gözümüzün önünde yılan gibi dönüyordu. Ne yazık ki anlaşılan Özal’ın öğrendiği de bu. Yani TSK içindeki bir derin yapıyı gördü ve TSK’nın itibar kaybetmemesi adına sustu. Ortaya çıkarıldığı takdirde bir darbeden de çekinmiş olabilir.” diye konuştu.

Programda, Hasan Celal Güzel ve Aslan Değirmenci, savcılara çağrıda bulunarak, kardeş Demirağ’ın açıklamalarının dikkate alınmasını istediler. Programda, Hasan Celal Güzel ayrıca, 90’lı yıllarda meydana gelen şüpheli ölümlerin de araştırılmasını istedi. Güzel; Turgut Özal, Eşref Bitlis ve Adnan Kahveci’nin şüpheli ölümlerinin birbiri ile bağlantılı olabileceğini belirterek, aynı yıllarda Uğur Mumcu’nun da suikasta kurban gittiğini hatırlattı. Özal, Bitlis ve Kahveci’nin ‘Kürt Sorunu’ nu çözmek için birlikte hareket ettiğini, Uğur Mumcu’nun ise terör örgütü PKK’nın derin kodlarını çözdüğünü hatırlatarak, “Bu ölümler en fazla dış odakları ve PKK’yı sevindirmişti.” dedi.