Bakan Şimşek Ders Verdi

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin ekmeğini taştan çıkartan bir ülke olduğunu, şu an bölgesinde tüm dezavantajlara rağmen çok önemli ekonomik ve siyasi aktör haline geldiğini söyledi.

Bakan Şimşek Ders Verdi
Bakan Şimşek, Süleyman Demirel Üniversitesi’nin (SDÜ) 2012-2013 Akademik yıl açılış törenine katıldı.

SDÜ Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen akademik yıl açılış töreni saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından sahne alan oda orkestrasının müzik dinletisiyle başladı.

Törende Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, üniversitenin bilim, teknoloji ve sanat alanında geçen yıl düzenlenen yarışmalarda ödül almaya hak kazanan akademisyenlere ödüllerini verdi. Ödül töreninin ardından Bakan Şimşek’e SDÜ Senatosu tarafından fahri doktora payesi verildi.

Rektör Hasan İbicioğlu daha sonra Bakan Şimşek’e binişini giydirdi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Ekonomide kriz yönetimi’ başlıklı ilk dersi verdi.

"ZORU BAŞARMAK İÇİN YOLA ÇIKTIK"

Türkiye’nin geçen sene 54 milyar dolar petrol ve doğalgaz faturası ödediğini kaydeden Şimşek, “Bu sene bu rakam 60 milyar dolar civarında olacak. Bunu vermemiş olsaydık Türkiye nerede olurdu diye düşünmüyor değiliz. Türkiye ekmeğini taştan çıkartan bir ülke. Zoru başarmak için yola çıkmış bir ülke. Komşularımıza oranla yer altı zenginliklerimizin olmaması aslında hayırlı bir sonuçtur. Belki bu nedenle Türkiye şu an bölgesinde tüm dezavantajlara rağmen çok önemli ekonomik ve siyasi aktör haline geliyor. Bunda sizlerin katkısı büyüktür. Ama bundan sonraki katkılarınız çok çok daha önemlidir” dedi.

Krizin şiddetli dalgalanmalar içerdiğini de ifade eden Bakan Şimşek, son 60 yılın en büyük küresel krizi derken aslında şu kast edilen şeyin dünya ekonomisindeki büyüme ve küçülme olduğunu söyledi.

Bakan Şimşek, “Dünya ekonomisi 1950’den bu yana yüzde 4 civarında büyüyor. Fakat 2009 yılında ilk defa küçüldü” dedi

Şimşek, sözlerini şöyle devam etti: “O nedenle Hong Kongk'ta kanat çırpan kelebek ABD’de fırtına koparabiliyor. Belki bu abartılı bir tanım ama finans sektöründe bu noktadayız. Böyle bir sektörde iyimserlik ve kötümserlik bulaşıcı oluyor. Finansal krizin büyük buhrana dönüşmemesi için bir an önce bu krizden çıkmak için ABD’deki Merkez Bankası 2 trilyon dolarlık para bastı. 2007 yılından bu yana. Ve basmaya devam ediyor. En son 3’ncü parasal genişleme kararı çıkarttı. Eşi görülmemiş parasal genişleme Avrupa’da da var. Halbuki Avrupa’daki Merkez Bankası ben para basmam diyordu. Ama 2.5 trilyon dolar bastı. Japonya’da 1 trilyon dolarlık para basmış durumda. İngiltere’de 650 milyar dolarlık para bastı. Bunların hepsi Merkez Bankaları’nın 2007 sonrası bastıkları para miktarları. Gelişmiş ekonomilerde kamu borçları muazzam şekilde artıyor. Özel sektörde hane halkı borç azaltma yoluna gidiyor. Merkez Bankaları da eşi görülmemiş şekilde para basmaya başlamış durumdalar. Doğrusu doktora anlamında epey konu var. Tez yazacak çok konu var. Peki bundan sonra ne olacak? Nereye gidiyoruz? Bu çabaların bir sebebi var arkadaşlar. Küresel bir daralmayı küresel bir buhrana dönüştürmeyi engellemektir. Parasal genişleme işe yarıyor mu derseniz çok işe yaramıyor. 1929 krizinde ise 10 bin tane banka battı dünyada. O dönemde para ve mali politikalar sıkıştırıldı gevşetilmedi. Küresel anlamda bir işbirliği yoktu rekabet vardı. 27 milyona yakın insan işini kaybetti. Borç her yerde arttı.

Son küresel krizde G-20 zirveleri çok faydalı oldu. Korumacılığı engellemek açısından çok önemli bir süreçti. Herkes o anlamda üzerine düşeni yapma konusunda irade ortaya koydu. O dönemde finansal istikrar kurulu genişletildi. Türkiye gibi ülkelerde bu kulübe üye yapıldı. İMF dünya bankası bunu çok daha geliştirdiler. Ve İMF’nin bu krizlere müdahale için kaynaklarını inanılmaz düzeyde artırdı. Dünya G-20 liderleri olarak çok ciddi kaynaklar oluşmasına imkan sağladı.”

"MALİ DİSİPLİNDEN KOPMADIK"

Türkiye’de o kriz döneminde kriz yönetiminin nasıl olduğuyla ilgili de bilgi veren Bakan Şimşek, “Şimdi bir deprem olursa büyükse hepimiz sallanırız. Bir yangın varsa hissedersiniz. Merkezi burası değil demek yetmez. İlk kez Türkiye kendi iç dinamiklerinden çıkamamış ilk kez kendisinin yaratmadığı bir krizle karşı karşıya. 2008-2009 döneminde Türkiye’nin krize katkısı yok fakat Türkiye tabii ki etkilendi. Bütün mesele ne? Türkiye’de kalıcı tahribatı nasıl engelleriz? Burada siyaset yapmayacağım ama siyasi irade 2007’ye kadar temelleri sağlamlaştırmıştı. Kriz gelsin vursun ondan sonra tedbir alırız değil krizden çok önce tedbirler alındı. Başarının en önemli etkenlerinden bir tanesi Türkiye’nin mali disipline verdiği önemdir. 2009 yılında dahi dünyada milyonlarca kişi işini kaybederken Türkiye 93 bin kişiye iş imkanı oluşturdu. Biz işçilerimizi eğittik. Daha sonra Varlık Barışı yaptık. Dolayısıyla benzeri tedbirle ve temellerimiz sağlam olduğu için krizden çok hızlı ve güçlü çıktık” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA