HAS Parti Genel Sekreteri Kazım Arslan'ın Açıklaması

HAS Parti Genel Sekreteri Kazım Arslan, ülkemizin Mart ayı sonu itibariyle borç stokunun 530 milyar lira civarında olduğu ve giderek de arttığını söyledi.

HAS Parti Genel Sekreteri Kazım Arslan'ın Açıklaması
Bir basın açıklaması yapan HAS Parti Genel Sekreteri Kazım Arslan, bugün hala, yılda 50 milyar civarında bir kaynak faiz ödemelerine giderken ve milletin hakkı, bu şekilde, 14-15 bin kişilik bir rantiye grubuna aktarılırken, 75 Milyon insanımızın fakir fukarasına ayrılan kaynak sadece 3 milyar civarında olduğunu kaydetti.

Başbakan’ın, sadece IMF’ye olan borcu konuşup, diğerlerini görmezden gelme ve göstermeme gayretlerine rağmen, Hazine Müsteşarlığının, resmi verilerine göre, Mart sonu itibariyle, ülkemizin borç stoku, 530 milyar civarındave giderek de arttığını vurgulayan Arslan, “Yine, Başbakan’ın bir taraftan ekonominin büyümesinden ve çok iyi gittiğinden bahsederken, diğer taraftan, bir takım toplumsal talepler gündeme geldiğinde, çiftçinin, üreticinin, memurun, emeklinin, esnafın, işçilerin talepleri söz konusu olduğunda “bunları yapalım da, Yunanistan’ın durumuna mı düşelim” şeklinde bir yaklaşımda bulunması, kendi kendisiyle çelişki manası taşımaktadır. Bu durum, çelişki ve tutarsızlığın yanında, aynı zamanda duygu sömürüsüdür. Başbakan “borcumuz yok seviyesinde, onu da istersek hemen öderiz” diyor. Kendisine bağlı Hazine, 530 milyar civarında ve giderek artan bir borçtan bahsediyor. Yine aynı Başbakan, milleti Yunanistan’ın durumuna düşmekle tehdit ediyor! Hangisi doğrudur, hangisi yalan? Bu soruyu sormak, millet olarak hakkımız değil midir? Bu gerçekler ortada iken, Başbakan’ın sessiz sedasız, ihalesiz bir şekilde, sanki adeta ABD Başkanı’na özenircesine, Atatürk Orman Çiftliği arazisinde, yeni bir başkanlık sarayı ya da konutu inşaatı başlatmasını da yanlış buluyoruz” ifadelerini kullandı.

Başbakan, durup dururken, ama aslında, çok bilinçli bir şekilde bir kürtaj tartışması başlattığına değinen HAS Parti Genel Sekreteri Kazım Arslan şunları kaydetti,” Ülkemizin önünde yığınla gündem konusu varken, mesela Uludere, Suriye, İran, Irak ile yanlış dış politika sebebiyle bozulan ilişkiler, rantsal dönüşüme dönüşmesi muhtemel kentsel dönüşüm projesi, butonu NATO ve ABD’nin elinde olduğu kesinleşen Füze Kalkanı, THY çalışanlarının grev haklarının ellerinden alınması, taşeronluk sistemi üzerinden emek sömürüsüne kapı aralama, yüzlerce çalışanın kapı önüne konulması, üç kuruşluk zam için öğretmenlerimize yapılan hakaretler, ahlaki yozlaşma, yolsuzluk, yoksulluk, gelir dağılımında adaletsizlik, devlet imkanlarıyla haksız zenginleşme gibi yığınla tartışılması gereken konu varken, Başbakan, bu suni gündemle, gündemdeki tüm konuları çekmiş almış, adeta, gündeme kürtaj yapmıştır. Bu konuda, konuşulması gereken tek konu, bugüne kadar, varsa yapılması gereken bir şey, hiçbir adım atmamış olan Sağlık Bakanı’nın konumudur. Bu konu bu kadar önemli ise, Sağlık Bakanı, neden 10 senedir o koltukta oturmasına rağmen, hiçbir adım atmamıştır da, Başbakan’dan sonra konu ile ilgili olarak konuşmaya başlamıştır? Sorgulanması gereken budur! Ayrıca inancımız ve sağlık yönüyle tartışılması gereken bu konu, Başbakan'ın, gündem saptırmak için yapmış olduğu siyasi çıkış sebebiyle, yanlış bir mecrada siyasi olarak tartışılmaktadır. Uludere ayrı bir konudur, kürtaj ayrı bir konu; ikisini bir araya getirirseniz, bu ucuz siyaset anlamına gelir. Ki Başbakan’ın yaptığı da budur! Kürtaj konusunda bugüne kadar bir şey yapmayan, adını bile anmayan Sağlık Bakanı’na hesap sormak yerine, Uludere üzerinden kürtaj tartışması başlatmanın samimiyet neresindedir?”
Kaynak: İHA