BDP’li Vekilden Antalya L Tipi Cezaevi'ni Ziyaret Etti

BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nu ziyaret etti.

Aksoy, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nu ziyaretiyle ilgili partisinin Antalya İl Örgütü’nde bir basın açıklaması yaptı. Aksoy, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlülerin seslerinin yükselmesi üzerine kente geldiğini söyledi.

33 tutuklu ve hükümlüden 7’si ile görüşmek için gerekli izinleri almalarına rağmen 2'si ile görüşebildiklerini iddia eden Aksoy, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda 12 Eylül döneminden izlerin bulunduğunu kaydetti.

Cezaevindeki insanlar üzerinde 12 Eylül sürecinin geliştirilmeye çalışıldığını savunan Aksoy, “Cezaevinde ağır ve kötü seslerin gelmesi üzerine hızla Antalya’ya geldik. Dün cezaevindeki arkadaşlarla görüştük. Cezaevinin kapısına gelir gelmez, güler yüzle karşılaştık. Bu çok hoşumuza gitti. Acaba içerisi de böyle mi diye düşünmeye başladık. İçeride iki tane isimle görüştük. Özel olarak seçtik bu isimleri. Her ikisini de ayrı ayrı dinledik. Bu arkadaşlardan birisi ile açık biri ile kapalı görüş yaptık. Cezaevinde kapasitenin bin 250 ama bin 350 kişi kaldığını öğrendik. Bizim içeriden edindiğimiz bilgi ise bu rakamın fazlalığı yönünde. Siyasilerin kalmış olduğu yerde 8 kişi kalması gerekirken, 14 kişi kalıyor. Kapasitenin üstünde bir durum var. Bu siyasiler için mi geçerli bilmiyorum. O konuda net bir şey söylemediler” dedi.

BURASI TURİZM BÖLGESİ, SU ONDAN PAHALI
"Sorun ne cezaevinde, sorun 12 Eylül’ün uygulamalarından biri olan baskıcı tutumu ortaya koymak” diyen Aksoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Oluşturulan müthiş bir baskı sonucu aynen askerde olduğu gibi bir sabah, bir akşam sayım yapılması. Sağdan soldan saydırıyorlar. Ama şimdi ısrarla yapılan şeylerden biri budur. Ayrıca görüşmeci kadınlar önemli ölçüde taciz ediliyorlar. Olumsuz davranışlarla karşılaşıyorlar. Tutuklulara, ‘terörist’ diye hitap edilmesi olumsuzluk oluşturuyor. Bu tür hitaplara direniş gösteren 3 kişi 6 aydan beri tecritte tutuluyor. Bunları arkadaşlarından koparmışlar. 6 aydır tam bir tecrit yaşıyorlar. Bu 3 kişiye ayrıca tokat atıp, hırpalamışlar. Ayrıca arkadaşların mektupları yerlerine ulaşmıyor. Adalet Bakanlığı, İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderdikleri mektupların hiçbiri yerine ulaşmamış. Ben bunların takipçisi olacağım. Yemeklerinin iyi olduğunu söylediler. En büyük istekleri onurlu yaşamak. Kantinde su fiyatı neden pahalı denildiği zaman, ‘Burası turizm bölgesiymiş su ondan pahalı’ deniliyormuş. Bu tutuluklar turistik amaçlı mı buraya gelmişler? Yine doktor bazı hasta mahkumları sevk etmiyor. Doktor bunu yapmıyor, 'Git cezaevi müdüründen izin al' diyor. Ayrıca, cezaevi savcısı ve cezaevi müdürü ile tutukluların görüşmesinin son derece zor olduğunu belirttiler. Zor olan görüşmelerin ise ayakta hazır ol vaziyetinde yapıldığını söylediler. Bunlar 12 Eylül döneminden kalma şeyleri.7 kişiyi ya nakle ya da oradaki uygulamalara boyun eğmeye zorluyorlar. Üstlerinde ciddi bir baskı var. Kürtçe gazete verilmiyor. 3 kişilik yerde bile sayım yapıyorlar. Bu insafa sığmaz. Böyle olmaz. Biz bunları hem Adalet Bakanlığı’na hem de Cezaevleri Genel Müdürlüğü’ne yansıtacağız. TBMM’de dile getireceğiz. Hem kapasite, hem de müdahale açısından bu arkadaşların insani yaşam şartlarında yaşayabilmeleri için elimizden gelen ne varsa yapacağız. Bugün ben geldim yarın başka bir arkadaşım ziyaret edecek. Bu bizim görevimizdir.”

“KİMLİKLERİNİ KIRMAK İSTİYORLAR”
Cezaevi politikalarının ağırlaştığını savunan Aksoy, “Cezaevlerinde insanları teslim almak istiyorlar. Görüşlerinden düşüncelerinden, değer verdikleri şeylerden koparmak istiyorlar. Kimliklerini kırmak istiyorlar. Bunu yılardır 12 Mart ve 12 Eylül’de denediler. Başaramadılar. Şimdi de büyük bir baskı var. Yarın başka cezaevlerinde benzer şeyler çıkar. Çünkü cezaevi kapasitelerinden üzerinde çalışıyor. Bunun üzerinde olmaları bir yana insanlara özel muamele yapmakta bir yana. Şimdi de bütün cezaevlerinde işkence yapılmak isteniyor. Bunların insan olduğu unutulmamalıdır" dedi .
Kaynak: İHA